Mukaddime

Kur’an-ı Kerim’ini insanlığa bir nur, muttakilere hidayet, salihlere göz aydınlığı kılan Allah’a hamd olsun. En güzel salatlar ve en temiz selamlar sözleri, fiilleri ve takrirleri Kur’an’ın açıklayıcısı kılınan, âlemlere rahmet olan, insanlığın en değerli öğretmeni ve eğiticisi Muhammed Mustafa’nın üzerine olsun.

Sünnet vahiydir. Ehli sünnet ve’l cemaat Kur’an’ın vahiy olduğuna inandığı gibi sünnetin de vahiy değeri olduğuna inanır. Kur’an ile problem yaşayan bir insanın imanı zandan ibaret olduğu gibi, türlü kılıflar altında sünnet ile problem yaşayan insanların da imanları zandan ibarettir.

İslam âlimleri sünneti vahiy kabul ettikleri için Kur’an’a gösterdikleri ehemmiyeti sünnete de göstermiş ve sünnetin açıklanması ve amel edilmesi konusunda eşine az rastlanır inanılmaz bir çaba ortaya koymuşlardır. Bunun en kesin şahidi tarih ve tarih boyunca İslam âlimlerinin yazdığı hadis kitapları ve şerhleridir. Kimi âlimler ömürlerini hadislerin tedvini[1], tasnifi[2], senedlerinin[3] tenkidi[4] ve kapalı lafızlarının açıklanması gayesine adamışlardır. Bizim de kısa bir zaman içerisinde temin edebildiğimiz İmam Buhari’nin rahimehullah Sahihi’nin, on altı yıllık koca bir çalışmanın ürünü olduğunu bilmek herhâlde bize bu konuda genel bir fikir verecektir.

İslam âlimleri hicri birinci asırda hadis kitaplarını tedvin etmiş, ikinci ve üçüncü asırlarda da hadisler tasnif edilmiştir. Hadis kitapları tasnif edilirken siyer-meğazi[5], sünen[6], cami[7], müsned[8], musannef[9] şeklinde hadis kitabı türleri ortaya çıkmıştır.[10]

Peygamberden sallallahu aleyhi ve sellem birçok yoldan rivayet olunan, ancak her tarikinde zayıflığın olduğu söylenen bazı hadisler İslam âlimlerini hadis kitapları oluştururken yeni bir tür oluşturmaya sevk etmiştir. “Erbaun” diye tabir edilen, Türkçe’de “kırk hadis” diye bildiğimiz hadis türü oluşmuştur.[11] Âlimlerimiz bu türün örneği olabilecek sayısı hesap edilmesi zor birçok kitapçık telif etmişlerdir. Kimisi hadislerde zikredilen faziletlere kavuşmak için bunu yaparken, bazıları da bu hadislerden ilham almak ile beraber zayıflığını da kabul ederek “erbaun” türü eserler vermişlerdir.

Kitap telifi hususunda her yazar veya ilim ehli ortaya çabasını koyar ve emek verir. Ama herkes ihsan ve ihlas gibi iki rızkı elde etmeye, bu ikisini bir araya getirmeye muvaffak olmayabilir. Hüsnü zannımız odur ki İmam Nevevi’nin telif ettiği bu kitapçık iki eşsiz nimeti kendisinde barındırdığı için Allah, ümmetin kalbine kabulünü koymuştur. İlme başlayan öğrencilerin birçoğunun ezberlediği ilk hadis kitapçıklarından biri olması, bazı âlimlerin deyimi ile elli dolaylarında matbu (basılmış), mahtut (yazma) veya mefkud (kaybolmuş) şerhinin olması bunun şahitlerindendir.

Allah’ın izin ve imkân verdiği ölçüde İmam Nevevi’nin Kırk Hadis’ini Ebu Hanzala Hocamızdan öğrendiğim ilim ve usul çerçevesinde şerh etmeye çalışacağım. Ümidim Allah’ın bana kolay kılması ve rızasına muvaffak kılmasıdır. Kolay yalnızca O’nun kolay kıldığıdır.

İmam Nevevi’nin rahimehullah Kırk Hadis’ine yazılmış olan meşhur şerhlerden bazılarını zikredelim:

1. Camiu’l Ulumi ve’l Hikem:

 Hicri 736-795 yılları arasında yaşamış olan, İbnu’l Kayyım’ın rahimehullah öğrencilerinden Hafız b. Receb’in eseridir. Kırk hadis üzerine yazılmış olan en güzel şerhlerden birisi kabul edilmiştir. Türkçe’ye Semerkand ve İtisam yayınları tarafından “Hadisler ile İlim ve Hikmet” adı ile kazandırılmıştır.

2. Et-Ta’yin fi Şerhi’l Erbain:

 Necmeddin Süleyman b. Abdulkavi et-Tufi adında bir âlimin kırk hadis üzerine yazdığı şerhtir.

3. Et-Tebyin fi Şerhi Erbain en-Neveviye:

 Hicri 749-819 yılları arasında yaşamış olan İbnu’l Cemaa ismi ile maruf âlim tarafından, bir önceki maddede zikredilen et-Tayin isimli şerhe ihtisar/özet olarak yazılmıştır.

4. Fetfu’l Mubin bi Şerhi’l Erbain:

 Hicri 909-974 yılları arasında yaşamış olan İbni Hacer el-Heytemi’ye ait olan şerhtir.

İmam Nevevi’nin Hayatı

Yahya b. Şeref el-Havrani en-Nevevi İmamın tam ismidir. Dımeşk/Şam’ın kasabalarından olan Havran’ın Neva nahiyesinde hicri 631 yılında doğmuştur. Bu beldeye nispeten “Nevalı İmam” anlamında İmam Nevevi ismiyle meşhur olmuştur.

Eğitimini babası üstlenmiş ve oğlu Yayha’yı küçüklüğünden itibaren ilme teşvik etmiş, ilim sevgisi ile büyütmüştür.

Yasin b. Yusuf el-Merakeşi İmam ile alakalı karşılaştığı bir durumu şöyle anlatmıştır: “Ben İmam’ı daha on yaşlarında iken Neva’da görmüştüm. Çocuklar onun ile oyun oynamayı sevmiyorlardı. O da yaşıtlarından uzaklaşıyor, oyuna almadıkları için ağlıyordu. Ağlarken bir yandan da Kur’an okuyordu. Bu durumunu görünce kalbim ona ısındı. Babası onu, kendi dükkanlarına çalışması için koymuştu. Ancak alışveriş onu Kur’an okumaktan alıkoymuyordu. İmam’ın öğretmenine geldim. Ona tavsiyede bulundum: ‘Zannediyorum ki Yahya döneminin en büyük alimi ve zahidi olmak istiyor. Bu durumda insanlar ondan faydalanırlar.’ Öğretmeni bana: ‘Sen müneccim misin?’ dedi. ‘Hayır, bunu Allah bana (ilham ederek) söyletiyor.’ dedim. Babası bunu duyunca oğlunu Kur’an’ı hıfzetmeye daha fazla teşvik etti. Henüz buluğa erdiğinde Kur’an hafızıydı.”

Neva’da ilim talep edip de artık bölgenin ilmi onun açlığını doyurmaya yetmeyince babası 649 yılında onu Dımeşk’e getirdi. İlk olarak Revahiyye medreselerinde kaldı. Bu medreseye ilk geldiği zamanlarda iki yıl boyunca uzanıp rahat bir uyku uyumadığını söylemiştir. Dört buçuk ayda “et-Tenbih”i ezberledi. El-Mühezzeb adlı eserin dörtte birini ezberleyip hocasına ezberden okudu.

İmam Ebu Şame’nin vefatından sonra Eşrefiyye’de Daru’l Hadis medreselerinin hocalığına getirildi. Vefatına kadar da burada yöneticilik ve baş hocalığa devam etti.

İmam Nevevi ilmin ve vaktin kıymetini bilen, âdeta ilme aşık olan birisiydi. Değerli kitabı el-Mecmu’un “müteallimin adabı” bölümünde ilim talebelerine yaptığı tavsiye bunun açık bir kanıtıdır: “Öğrencinin edeplerinden (birisi şudur): Himmeti/hedefi/arzusu yüksek olmalıdır. Çok ilim elde etme imkânı varken az ile yetinmemelidir. İlim öğrenirken ertelememelidir. İmkânı olduğunda bir faideyi öğrenmeyi –basit bile olsa- geciktirmemelidir. Bu geciktirme bir saat olsa bile (çok fazla ertelemiş sayılır.) Çünkü geciktirmek bir afettir. Ve yine (geciktirmediği zaman) ikinci bir (sonraki) vakitte başka bir faideyi öğrenme imkânı olacaktır.” [12]

Değerli İmam ilim talep ederken ilmin çeşitli dallarında günde on iki ders görür, derslerden çıktıktan sonra almak istediği notları alır veya notlarını temize geçerdi. “Bedenimi yumuşatıp uykumu getireceğimden korkuyorum.” diyerek meyve yemekten kaçınmıştır ve hayatının sonuna kadar evlenmemiştir.

Henüz kırk beş yaşında vefat etmesine rağmen geride öyle bir ilim miras bırakmıştır ki onun ilim ve imamlığı konusunda yeterli bir belge olmuştur. Müellefatının tümü toplanıp ömrünün günleri sayısına bölününce her güne onlarca sayfa düşecek şekilde yazı yazdığı görülmüştür. Bu hayretleri celbeden bir durumdur ki bu imam bir taraftan ilim talep etmiş, bir taraftan oldukça fazla değerli kitaplar telif edebilmiştir.

Allah ona rahmet etsin, kabrini genişletip nurlandırsın. Bizlere de onun ilminden faydalanmayı kolaylaştırsın.[13]

İmam Nevevi’nin Mukaddimesi

“Er-Rahman ve Er-Rahim olan Allah’ın adıyla.

Hamd, gökleri ve yerleri ayakta tutan, bütün yaratılmışların işlerini düzenleyen, mükellef olan kulların hidayet bulması için ve kanunlarını kat’i deliller, kesin ve açık hüccetler ile beyan etmeleri için rasûller aleyhimusselam gönderen, âlemlerin Rabb’i olan Allah’a aittir.

Bütün nimetleri için ona hamd ediyor, lütuf ve cömertliği ile (verdiği nimetlerini) artırmasını diliyorum.

Şahitlik ediyorum ki Allah’tan başka ilah yoktur. O El-Vahid, El-Kahhar, El-Kerim ve El-Ğaffar olandır. Ve şahitlik ediyorum ki yaratılmışların en faziletlisi olan, kendisine özel olarak cevamiu’l kelim özelliği ve dinin müsamahası/kolaylığı verilmiş olan Muhammed Allah’ın kulu, Rasûlü, habibi ve halilidir. (O Rasûl ki) yılların geçmesine rağmen devamlı mucize olan Kur’an-ı Aziz ve doğruluğu arayanlar için bir aydınlık olan sünnet ile kendisine ikram edilmiştir.

Allah’ın salâtı ve selamı bizim Peygamberimize, diğer peygamberlere, ailelerine ve sair salihlerin üzerine olsun.

Bundan sonra:

Ali b. Ebi talib, Abdullah b. Mesud, Muaz b. Cebel, Ebu Derda, İbni Ömer, İbni Abbas, Enes b.Malik, Ebu Hureyre, Ebu Said el-Hudri, -Allah hepsinden razı olsun- birçok yol ile çeşitli rivayetler ile Rasûlullah’ın şöyle dediğini bizlere rivayet etmişlerdir:

‘Kim ümmetime din konusunda kırk hadis hıfzedip naklederse Allah onu kıyamet gününde fakihler ve âlimler zümresinde diriltir.’

‘Allah onu fakih ve âlim olarak diriltir.’

Ebu Derda’nın rivayetinde: ‘Ben kıyamet gününde ona şefaatçi ve şahit olurum.’

İbni Mesud’un rivayetinde: ‘Ona denilir ki: ‘Cennetin hangi kapısından istiyorsan oradan gir.’ ‘

İbni Ömer’in rivayetinde ise: “Âlimler zümresinden yazılır. Şehitler ile beraber diriltilir.”

Hadis hafızları bütün yollarına rağmen bu hadisin zayıf olduğuna hükmetmişlerdir.

Âlimler –Allah onlardan razı olsun- bu türde sayısız eserler vermişlerdir. Bu konuda ilk eser verenler -bildiğim kadarıyla- şöyledir: Abdullah b. Mübarek, sonra Rabbani âlim Muhammed b. Eslem et-Tusi, sonra Hasen b. Sufyan en-Nesevi, Ebu Bekr el-Acurri, Ebu Bekr Muhammed b. İbrahim el-Esbahani, Darekutni, Hâkim, Ebu Nuaym, Ebu Abdurrahman es-Sulemi, Ebu Said el-Maliyini, Ebu Osman es-Sabuni, Abdullah b. Muhammed el-Ensari, Ebu Bekr el-Beyhaki ve daha sayamayacağımız nice mütakaddimin ve müteahhirinden âlimler bu konuda eserler tasnif etmişlerdir.

Ben, imam ve önder olan bu âlimlere, İslam’ın koruyucularına uymak açısından kırk hadis toplama konusunda Allah’a istiharede bulundum.

Âlimler fadailu’l a’mal (faziletli ameller) konusunda zayıf hadisler ile amel edileceği konusunda ittifak etmişlerdir.[14] Şu da var ki ben bu hadislere dayanmıyorum. Aksine sahih hadislerde geçen Peygamberin sallallahu aleyhi ve sellem sözlerini dayanak kabul ediyorum:

‘Sizden burada olanlar burada bulunmayanlara ulaştırsınlar.’ [15]

‘Allah sözümü işiten, kavrayan, sonra insanlara (aynen) işittiği gibi ulaştıran kişinin yüzünü aydın kılsın.’ [16]

Âlimlerin kimisi usulu’d din/akide konusunda, kimisi furu konularında, bazıları cihad, zühd, adap veya hutbeler konusunda (muhtelif) kırk hadis kitapları telif etmişlerdir. Hepsi salih amaçlar ile toplamışlardır. Allah salih amaçları umanlardan razı olsun.

Bütün bu yazılmış kırk hadislerden daha önemli olan bir kırk hadis yazmayı düşündüm. Her bir hadisinin dinin temel kaidelerinden bir kaide olduğu ve hadisleri için âlimlerin ‘İslam’ın üzerine döndüğü asıl’, ‘İslam’ın yarısı’, ‘üçte biri’ vb. sıfatlar zikrettikleri hadisler olmasını istedim.

Sonra bu hadislerin sahih olmasına ve çoğunun Buhari ve Müslim’den olmasına dikkat ettim. Ezberinin kolay olması ve daha fazla insanın –Allah’ın dilemesi ile- faydalanması için senedlerini hazfederek/silerek zikrettim. Sonra kırk hadis’in ardından ‘kapalı lafızların izahı’ için bir başlık açtım.

Önemli konuları içerdiği ve bütün taatler konusunda uyarılar bulunduğu için ahireti arzulayan her Müslümanın bu hadisleri bilmesi gerekir. Hadislerin üzerinde tefekkür eden kimseler, durumun söylediğim şekilde olduğunu göreceklerdir. Güvendiğim varlık El-Kerim olan Allah’tır. İşlerimi O’na havale ediyor ve O’na dayanıyorum.

Nimette hamd’da O’na aittir. Başarı ve hatalardan korunmak yalnızca O’nun yardımıyladır.”

 

 

[1]        .     Peygamberin sallallahu aleyhi ve sellem hadislerinin herhangi bir düzen veya başlık gözetmeksizin kitaplarda toplanması işlemi.

 

[2]        .     Tedvin edilmiş olan hadislerinin konu başlıkları, bablar vs. gözetilerek yazılmasıdır.

 

[3]        .     Hadisi yazan âlim ile Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem arasındaki adamlar/raviler zinciri.

 

[4]        .     Ravilerin durumlarının incelenmesi sonucunda hadise zayıf, hasen veya sahih hükmü verilmesi.

 

[5]        .     Hadislerin içerisinde sadece siyer ile ilgili olanların seçilip bir araya getirilmesi ile oluşan hadis kitabı. İbni Hişam ve İbni İshak’ın siyerleri bu sınıfta değerlendirilir.

 

[6]        .     Hadisleri fıkıh bablarına göre tasnif edilmiş olan hadis kitabı. Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbni Mace, Beyhaki bu kısma verilebilecek örneklerdendir.

 

[7]        .     Sadece fıkıh veya siyere dair değil; ahlak, akide, tefsir vb. konuları da içinde barındıran hadis kitabı. Buhari ve Müslim buna örnek olabilir.

 

[8]        .     Hadisleri sahabe isimlerine göre tasnif eden hadis kitabı İmam Ahmed’in Müsned’i buna örnektir.

 

[9]        .     Sünenler gibi fıkıh baplarına göre düzenlenmiş olmakla beraber sahabe ve tabiin fetvalarını da içinde barındıran hadis kitabı. Musannef İbni Ebi Şeybe ve Musannef Abdurrezzak en meşhurlarındandır.

 

[10]       .     Bu konuda tafsilatlı bilgi için Hocamızın Hadis Tarihi 2. ders dinlenebilir.

 

[11]       .     Bu konuda geniş bilgi edinmek isteyenler Diyanet Ansiklopedisi’nde (DİA) “kırk hadis” maddesine bakabilirler.

 

[12]       .     Kıymetu’z Zemen kitabından naklen, s. 38.

 

[13]       .     İmam’ın hayatını yazarken faydalandığım eserler: Kıymetu’z Zemen, Abdulfettah Ebu Gudde; Şerhu Taftazani ala Erbain en-Nevevi; Kırk Hadis Şerhi, Nazım b. Muhammed, Guraba Yayınları.

 

[14]       .     Zayıf hadis: Kendisinde sahih hadisin ve hasen hadisin şartlarını bulundurmayan hadistir. Şöyle de söylenebilir: Senedinde sakt/herhangi bir kopukluk bulunan veya ta’n/ravilerinin yerilmesi durumu olan hadisler zayıf olan hadislerdir.

               Fazailu’l a’malda zayıf hadis ile amel edileceğine dair İmam’ın aktardığı bu ittifak sabit değildir. Bu konuda farklı görüşler zikredilmiştir. Alimlerimizin kitaplarını okuduğumuz zaman dikkat etmemiz gereken hususlardan birisi ittifak ve icma iddialarıdır. Bir alim icma olduğunu söylerken başka bir alim ihtilaf zikredebilmiştir.

               Zayıf hadis ile itikadi konularda amel edilmeyeceğinde alimler ittifak etmişler. İtikad dışındaki meselelerde ise farklı görüşler bulunmaktadır:

               1.Görüş: Dinin hiçbir alanında zayıf hadis ile amel edilmez.

               2.Görüş: İtikad dışındaki meselelerde amel edilebilir.

               3 Görüş: Ahkâmda (helal ve haram konularında) zayıf hadis ile amel edilmez. Ama fazailu’l a’mal/faziletli amellerde bazı şartlar ile beraber amel edilebilir.

               (Geniş bilgi için bk. Mustalahu’l Hadis/Hadis Usulü derslerinden 8. ders 30. dakika.)

[15]       .     Buhari, 67; Müslim, 1679.

 

[16]       .     Tirmizi, 2657; Ahmed, 4157.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver