Sahabe ve Selef-i Salihinin Gece Namazı

Kitabın Yazarı: Dr. Seyyid Hüseyin El-Affani

Yayınevi: Karınca Polen

Basım Tarihi: Ocak 2020

Sayfa Sayısı: 128

Ebat: 13,5 X 21,0 cm

İnsan, yeryüzüne inmesiyle birlikte zor bir yola girdi. Göklerin, yerlerin, dağların bile taşımaktan imtina ettiği ağır bir yük yüklendi.[1] Kendisine tevdi edilen bu emanetin hakkını yerine getirmek için kendisine güç veren bir şeye muhtaçtı. Allah (cc) insanı cahil ve zalim nefsiyle baş başa bırakmadı ve onlara kuvvet kaynağı bir ibadeti bildirdi: Gece namazı.

“Hiç kuşkusuz gece ibadeti (duygu dünyanda) daha etkili, söz olarak da daha kuvvetlidir.”[2]

Kulun iradesini en çok kuvvetlendiren ibadettir gece namazı. Sabra kaynaklık eden bir membadır. Allah (cc) Kur’ân-ı Kerim’de, “(Öyleyse) Rabbinin hükmüne sabret…”[3] dedikten sonra, “Gecenin bir kısmında O’na secde et ve gece uzun uzadıya O’nu tesbih et.”[4] diyerek sabrın en çok gece namazıyla elde edileceğini bildirmiştir. Risaletin ilk günlerinde meşru kılınan bu amel, Müslim bireyi adım adım terbiye ederken aynı zamanda gerçek bir dava adamı olmasını sağlayan en faziletli amellerdendir:

“…Farz namazlardan sonraki en değerli namaz gece namazıdır.”[5]

Bir gayemiz var: Allah’ın (cc) şeriatını dünyaya hâkim kılmak! Allah’ın bu vaadine muvaffak olmak isteyen her mümin, salih olmalıdır:

“…‘Şüphesiz ki yeryüzüne, salih kullarım vâris olacaktır.’ ”[6]

Yani salih olmalıdır, çünkü bayağı insanlar yeryüzüne varis olamazlar. Bu mukaddes görevi yerine getirmek mutena kulların işidir. En değerli göreve, en seçkin insanlar layıktır. O hâlde şu mühim kaide unutulmamalıdır; yeryüzüne varis olmak için salih olmak, salih olmak için de gece namazına kalkmak gerekir:

“Gece namazını ihmal etmeyiniz. Çünkü o sizden önceki salih kişilerin âdetidir…”[7]

Allah Resûlü’nün (sav) bu sözünden sonra her salih kul, asla gece namazını ihmal etmemiştir. Gece namazına apayrı bir önem vermişlerdir. “Sahabe ve Selef-i Salihinin Gece Namazı” kitabı, bu salihlerin gece âdetlerinden bahseden sayılı kitaplardan bir tanesidir. Dr. Seyyid Hüseyin El-Affani, üç hayırlı neslin gece namazlarıyla ilgili rivayetlerini toplamış ve onların gece âdetlerini anlatarak okuyucuyu ısrarla gece namazına teşvik etmek istemiştir.

Hani insan gözden eğitilir ya, bu kitap da bu eğitimin bir cüzüdür. Şöyle ki; her ne kadar onları gerçekte göremesek de onların gerçek haberlerini öğrenerek örnek alabiliriz. Bir misal verelim ve Ömer’i (ra) düşünelim:

“Ağlamadan dolayı yüzünde bağ gibi iki siyah çizgi oluşmuştu. Gece namazdaki Kur’ân virdini okurken bir ayette durup ağlar ağlar, sonunda yere yığılıp kalırdı. Evden çıkamazdı ve onu ziyarete gelirlerdi.”[8]

Şu haberi öğrenen birinin Ömer’e imrenmemesi mümkün değildir. Bakınız, İslam’ın bir yönetim olarak en güzel ikame edildiği sayılı dönemlerden bir tanesi de Ömer’in dönemidir. O, halife olduğu zamanda adaleti muhkem bir kale gibi yeryüzüne yerleştirmiştir. Bunu sağlamasının en önemli sebeplerinden bir tanesi de takvalı, salih biri olmasıdır. O hâlde tıpkı Ömer (ra) gibi adaleti yeryüzüne tekrar tesis etmek isteyen muvahhidler gece namazına sıkı sıkıya sarılmalıdır. Geceden gündüze kıyam taşımalıdır. Sahabiler gibi, “رهبان الليل، فرسان النهار/Gecenin ruhbanları, gündüzün süvarileri” olmalıdır. Kitap, bu manada bu amelin imkânsız olduğu anlayışını yıkıp, mümkün olduğunu Allah Resûlü’nün (sav) övgüyle bahsettiği üç hayırlı nesilden[9] olan 137 kişi üzerinden öğretmektedir.

Şu sözleri duyar gibiyim: “Gerçekten gece namazına kalkmak istiyoruz, ama nasıl yapacağımızı bilmiyoruz. Uykunun ağırlığı bize galebe çalıyor…” Kitap, sahabilerin gece namazına kalkmak için uğraşlarından bahsederek bu soruna da çeşitli çözümler sunuyor. Yine Ömer (ra) üzerinden örnek verelim:

Hasan Basri (rh) anlatıyor:

“Osman ibni Ebi As, Ömer’den (ra) sonra onun eşlerinden biriyle evlendi.

‘Vallahi ne mal ne de (doğuracağı) çocuk için evlendim. Sadece, bana Ömer’in gece hayatını haber vermesini istedim.’ dedi.

Ona, ‘Ömer’in gece namazı nasıldı?‘ diye sordu.

Kadın şöyle dedi: ‘Yatsı namazını kılınca bize başucuna bir kap su koymamızı emrederdi. Gece uyandığında elini suya daldırır, elini ve yüzünü mesh ederdi. Sonra uykuya dalana kadar Allah’ı (cc) zikrederdi. Sonra tekrar uyandığında aynısını yapardı. Gece kalkacağı vakte kadar böyle yapardı.’ ”[10]

Gece namazına kalkmak için saatini kuran bir Müslim, genellikle alarmın çaldığını duyar, ancak uykunun ağırlığından dolayı kapatır ve geri uyur. Tam burada Ömer’in (ra) yöntemini uygulayıp başucuna koyduğu buzlu soğuk suya elini batırıp yüzüne sürerse zannediyorum kalkması kolay olacaktır. Burada yalnız bir örnek verdik, diğer örnek ve uygulamalar için kitaba başvurulabilir. Hatta daha detaylı bilgi için kitabımızın kendisinden alıntı yapıldığı “Gece Yolcuları” kitabına bakılabilir.

Tevhid ehli bireyler gafletin, vurdumduymazlığın, boş vermişliğin şaha kalktığı şu zaman diliminde gece namazına çok ehemmiyet vermelidir. Dünyanın yorucu işleri, telefonların dayattığı çekici gündemler, malayani sözlerin doldurduğu boş meclisler… her ne kadar kulu abluka altına alsa da tüm bunlardan sıyırıp çeken çağrıya cevap vermelidir:

“Yüce Rabbimiz her gece, gecenin son üçte biri kaldığında en yakın semaya inerek şöyle der: ‘Bana dua eden yok mu ona icabet edeyim, isteyen yok mu ona vereyim, bağışlanmayı isteyen yok mu onu bağışlayayım.’ ”[11]

Şu çağrıya kulak vermemek mümkün müdür? Olmamalı…

Kul kendisine aç susuz olduğu bu ibadeti bir yapabilirse Allah’ın (cc), kendisine hayret ettiği ve meleklerine övdüğü büyük bir fazilete erişebilir:

“Rabbimiz (cc) şu iki adama hayret etmektedir. (Onları takdir etmektedir.) Bunlardan biri yatak ve yorganından sıçrayıp kalkar, ailesi ve sevdiklerinden ayrılarak namaz kılar.

Rabbimiz şöyle der: ‘Ey meleklerim, benim kuluma bakın. O, benim nezdimdeki sevabı isteyerek ve azabından çekinerek yatağından ve yerinden sıçrayıp kalktı. Sevdiğinden ve ailesinden ayrılıp namaza durdu. Diğer bir kişi de Allah (cc) yolunda cihad etti. Onlar mağlup oldular. Bu kişi ise savaştan kaçınmanın kendi aleyhine neler getireceğini, savaşa devam etmesinin ise neler kazandıracağını anladı. Nezdimdeki sevabı isteyerek ve azabımdan çekinerek dönüp kanı akıncaya kadar savaştı.’

İşte o zaman, Allah (cc), meleklerine şöyle der: ‘Benim kuluma bakın, benim nezdimdeki rahmeti arzu ederek ve benim nezdimdeki azaptan korkarak tekrar cihad etmeye döndü ve kanı akıtılıncaya kadar savaştı.’ ”
[12]

 


[1]. 33/Ahzâb, 72-73

[2]. 73/Müzzemmil, 6

[3]. 76/İnsân, 24

[4]. 76/İnsân, 26

[5]. Müslim, 1163

[6]. 21/Enbiyâ, 105

[7]. Tirmizi, 3549

[8]. Sahbe ve Selef-i Salihinin Gece Namazı, Dr. Seyyid Hüseyin El-Affani, Polen Yayınları, s. 20

[9]. “En hayırlı nesil, üzerinde bulunduğum nesildir. Sonra ondan sonra gelenler, sonra ondan sonra gelenler…” (Buhari, 2652; Müslim, 2533)

[10]. Sahabe ve Selef-i Salihinin Gece Namazı, Dr. Seyyid Hüseyin El-Affani, s. 17

[11]. Buhari, 1145; Müslim, 758

[12]. Ahmed, 3949

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver