MİHENK TAŞININ ÖZÜ

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Çocukluk yıllarının mihenk taşlarından biri sınır eğitimidir. Geçen sayımızda sınır konusuna giriş yapmış; sınır, “Bir bireyin/topluluğun varlığının bütünlüğünü, gelişimini ve bir ilişkideki katılımını koruyan psikolojik sınırlandırmalar olarak tanımlanabilir.”[1] demiştik. Ardından kuralların olmadığı bir anayolda yaşanacak kaos örneğiyle, “Sınır nedir ve neden gereklidir?” sorusunu cevaplamıştık. Sınırların özellikle çocuklara, hayatlarında güvenli bir alan sunduğu, bu şekilde kendi becerilerini test etme ve hayatı keşfetme imkânı bulabildikleri ve öz disiplin kazanabildikleri bilgisini içeren kısımlar, son yazımızın zihinlerde kalan en temel noktaları olsa gerek. Bu ay ise “Çocuğuma sağlıklı bir şekilde nasıl sınır koyabilirim?” diyen ebeveynlerimizin seslerine kulak vereceğiz. Sınır konusunda önce adım adım aşamaları işleyeceğiz. Akabinde olası problemleri önlemek adına bazı püf noktalar üzerine konuşuyor olacağız. Başlayalım, Allah’ın izniyle…

Önceki bilgilerimize dayanarak artık hepimiz sınırların bir gereklilik olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir ihtiyaç olması hasebiyle çocukların sınırlara dair bilgi sahibi olması gerekir. Ancak çocuklar emme veya ağlama davranışlarını bildiği gibi sınırları bilerek doğmaz.[2] Burada görev, anne babalara düşmektedir. Görevleri ise; çocuğun hayatındaki sınırları öğrenmesine ve uygulamasına yardımcı olmaktır. Bu sayede -geçen yazımızda uzunca bahsettiğimiz- sınırların çocuklar üzerindeki olumlu etkilerinden faydalanılabilir.

Burada bir noktaya değinmek istiyorum. Robert J. Mackenzie, “Çocuğunuza Sınır Koyma” kitabında ebeveynlerin yaygın bir hatasından bahseder. Ebeveynler öğrendikleri sınır koyma yöntemlerini, daha öncesinde kullandıkları yöntemlerle birleştirip uygulamaktalardır. Bir örnekle açıklayalım. Parkta üç arkadaş kaydırakta oynamaktadır, fakat sonra kaydırağın tepesinde birbirlerini itmeye başlarlar. Önce Musab ve Ahmet’in annesi çocuklarını çağırırlar ve Ahmet’in annesi, “Bu yaptığınız çok tehlikeli. Canınız acıyabilir. Yapmazsan çok sevinirim.” der. Ahmet, “Tamamm!” diyerek oyuna döner. Musab’ın annesi ise kesin ve kararlı bir ses tonuyla, “Oğlum, kaydırağın tepesinde itişmeden oynamak mı, yoksa başka bir yerde mi oynamak istersin?” diye sorar. Bunun üzerine Musab kaydırağın üzerinde itişmeden oynamayı tercih eder. O sırada oyunda Ahmet, Miraç ile birbirini itmeye devam eder. İtişmeleri ciddileşince Miraç’ın annesi devreye girer. Öfkeyle “Miraç! İtişmeyi bırakacak mısın, yoksa tokadı yiyecek misin?” diye sorar. Miraç da “Tamam anne!” diyerek oyuna devam eder. Fakat bu sadece birkaç dakika sürer. Bir süre sonra bir çarpma ve ağlama sesi duyulur. Miraç, Ahmet’i itmiştir. Ahmet’in kafası kaydırağa çarpmış, kanıyordur. Annesi Miraç’ı azarlar ve bir daha yapmaması konusunda uyarır. Birkaç dakika sonra Ahmet tekrar Miraç’ın kendisini ittiğini söylediğinde artık Miraç’ın annesi dayanamaz. “Yeter artık! Doğruca eve. Bir daha da sana park falan yok.” diyerek oğlunu kolundan tuttuğu gibi eve götürür. Bu örnekte görüleceği üzere ebeveynlerin her biri çocuğuna sınır koymaya çalıştı. Fakat bunu eski bildikleri yöntemlerle yaptılar. Miraç’ın annesinin tutumu sert, keskin ve cezalandırıcı bir yaklaşımdı. Ahmet’in annesinin tutumu yumuşak, belirsizdi. Ve Musab’ın annesinin tutumu ise kesin, net ve tercihi Musab’a bırakan yetkin bir tutumdu. Acaba siz de sınır uyguladığınız zannederken bu yaygın hatalara düşüyor musunuz? Buradan hareketle kendinizi düşünmenizi isteyeceğim. Öncelikle sizin evinizde en sık yaşanılan problem nedir? İkinci olarak bu durumlarda siz ne yaparsınız? Ve son olarak, yaptıklarınız yukarıdaki örnekteki hangi ebeveynin davranışına benzemekte? Bu soruları cevaplamadan lütfen okumaya devam etmeyelim. Üzerine dilediğiniz kadar düşünebilirsiniz.

Şimdi gelin, “Sağlıklı sınır koymanın aşamaları nelerdir?” sorusuna beraber bir göz atalım. Sınır koymanın aşamalarını şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Aşama: Dinlemek

Çocuğunuz, o ân kirli olan kırmızı elbiseyi giymek için ağlaması veya kardeşine bağırması gibi sizce kabul edilemeyen bir davranış sergilediğinde ilk adım olarak yaklaşın ve onu anlamak için dinleyin. Göz hizasına inin ve neler olduğunu sorun. Aldığınız bilgi ikinci aşama olan anlama kısmında işinize yarayacaktır. Ve “Bunu neden yaptığını şimdi anlıyorum.” dediğiniz ânda doğru müdahaleye yaklaşmış olacaksınız. Hissettiğiniz duygularla beraber çocuğunuza odaklanmaya çalışmak ona yardımcı olmak adına size fayda sağlayacaktır. Ve muhtemelen birkaç dakika içinde, neler olduğunu anlayacaksınız.

2. Aşama: Davranışı Anlamak

Çoğu ebeveyn, çocuklarının toplumsal veya kişisel değerlerine göre davranmayı öğrenmesini ve iyi bir insan olarak yetişmesini ister.[3] Bundan dolayı bu çerçevenin dışında kalan davranışları kabullenmekte zorlanabilir. Fakat şunu aklımızın bir köşesinde tutmamız gerekir ki çocuğunuzun davranışının altında öyle ya da böyle pek çok sebep yatar.[4] Özellikle sizi rahatsız eden davranışlarının kendince mantıklı bir nedeni veya açıklaması olabilir. Solter’e (2020c) göre çocukların kabul edilemez davranışları üç sebepten kaynaklanıyor olabilir:

Çocukların karşılanmamış ihtiyaçları

Birikmiş acı veren duygularının olması

Yeterli bilgiye sahip olmamaları

Bu çerçevede davranışa; ihtiyacın ortaya çıkışı, duygu boşaltımı veya bilgi eksikliği gözlükleriyle bakmamız gerekir. Aksi takdirde ebeveyn; davranışı, cezalandırılması gereken bir durum, yaramazlık ya da itaatsizlik gibi görür ve müdahale eder. En önemlisi de davranışın nedenini anlama ve çocuğun ihtiyacını karşılama fırsatını kaybeder (Gordon, 2015; Kohn, 2019c). Davranışın nedenini bazen çocuklar bize söyler, bazen de bizim anlamamız gerekebilir. Bu noktada ilk adım olan dinleme aşaması büyük önem kazanmaktadır. Doğru bilgi almak ve çocuğunuzun ifadelerine dikkat etmek size yardımcı olacaktır.

3. Aşama: Seçenek Sunmak

“Kendilerine emir ve komut verilen küçük çocuklar, ne yapacaklarına ilişkin kendi seçme haklarının ellerinden alındığını düşündükleri için genellikle iş birliğine karşı şiddetli bir direnç gösterirler. Üstelik çocuğun istekleriyle çelişen bir komutun yerine getirilmesini sağlamanın tek yolu ödül ya da ceza kullanmaktır.” (Holt, 1984 akt. Solter, 2020c) Emir vermek veya ne yapması gerektiğini söylemek yerine seçenekler sunma yöntemini kullanabilirsiniz. Sizin belirlediğiniz ama aynı zamanda çocuğunuzun ihtiyacına uygun olan en az iki makul seçenek sunun. Köçer’in (2021) makalesinde çocukların sınırlı seçenekler kendilerine sunulduğunda genellikle olumlu karşılık verdiklerinden bahsedilir. [5] Önce mümkün olmayan seçeneği, ardından mümkün olabilecek seçenekleri sıralayabilirsiniz. “Kırmızı elbisen şu an kirli. Mavi elbiseni mi giymek istersin yoksa yeşili mi?” denildiğinde çocuk kendisinin karar verebileceğini hisseder. Burada kendisinde güç ve otorite hisseder. Fakat aynı zamanda ebeveynleri hâlâ onu gözetiyor ve öğretiyordur da. Köçer’e göre seçeneklerin sonunda özellikle, “Sen karar ver.” diye vurgulamak da etkili olmaktadır. Kendiniz üzerinden düşündüğünüzde kararın size bırakılması ve sizin karar vermeniz size nasıl hissettirir?

4. Aşama: Davranışın Sonucunu Üstlenmesini Sağlamak (Mahrum Bırakmak vb.)

Çocuğunuz kuralları aştığında davranışın cinsi mukabilinde bir şeyden mahrum kalmasını ifade eder. Eğer ki sözel yolları denediniz ve hâlâ çocuğunuz aynı konuda diretiyorsa bu yola başvurabiliniz. Burada önemli olan bu mahrumiyet durumunu çocuğunuzun kendi tercih ediyor olmasıdır. Örneğin, “Biliyorum, daha fazla oynamak istiyorsun, fakat ekran süren doldu. Eğer şimdi bırakırsa yarın yine hakkını kullanabilirsin. Ama kullannmaya devam edersen yarınki ekran hakkını kaybetmiş olursun.” dediğinizde mahrum kalsa dahi karar çocuğunuza ait olacak ve kuralı aştığında sonucunu üstlenebilecek. Burada tutarlı olmalı ve kural aşılırsa sonucunu üstlenmesi sağlanmalıdır. Burada çok önemli olan bir nokta vardır. Mahrumiyet ilgi ve sevgi yönünden değil, davranışıyla ilgili telefon, tablet, şekerleme gibi sevdiği bir şey üzerinden uygulanmalıdır. Ve her konuda değil, yeme, uyku, banyo, temizlik gibi bazı temel konularda kurallar aşınca uygulanmalıdır.[6]

5. Aşama: Müdahale Etmek

İlk dört adımın işe yaramadığı ânlarda fiziksel olarak müdahale edilebilir. Çocuğunuz bir yaşındaki kardeşinin saçını çekiyorsa veya kendine zarar veriyorsa o saldırma hareketine engel olunmalıdır. Sarılarak, iki kardeş arasına kollarınızı koyarak, kolunuzu omzuna koyarak veya hedefinden uzağa götürerek fiziksel olarak müdahale edilebilir. O ân çocuğunuza emir vermek veya kural koymaya çalışmak işe yaramayacaktır. Onun kendisine somut yardım verebilecek birine ihtiyacı vardır. Onu fiziksel olarak engellerken duygularını yansıtıp “Şu ân seni tuttuğum için bana çok kızıyorsun, ama sana durman için yardım edeceğim.” diyebilirsiniz.[7] Bu esnada bir diğer kullanılacak yöntem ise seçenek sunarak müdahale etmektir. Örneğin çocuğunuz evden çıkmıyorsa ve geç kalıyorsanız, “Sen mi çıkacaksın, yoksa ben mi seni çıkarayım?” diyerek müdahale etmek gerekebilir. Bu yöntem en son aşama olarak kullanılmalıdır ve bu durumlar sık sık yaşanıyorsa bir uzman desteği almanız faydalı olacaktır.

Şimdi tüm aşamaları bir örnek üzerinden tekrar edelim. Markettesiniz ve çocuğunuz reyondaki bir oyuncak seti için avazı çıktığı kadar ağlıyor.

1. Aşama: Eğildiniz, ellerini tuttunuz ve “Ne oldu?” diye sordunuz.

2. Aşama: Anlıyorum, şu ân bu oyuncağı almayı çok istiyorsun.

3. Aşama: Şu ân bunu almamız mümkün değil. Fakat istersen para biriktirip daha sonra alabiliriz veya şu ân sana yiyebileceğin başka bir şey alabiliriz.

(Bundan sonra ağlamaya devam ederse)

4. Aşama: Şu ân buradan ayrılıp alışverişe devam edersek sana az önce bahsettiğim keki (veya başka bir şey) alabilirim. Fakat hâlâ burada durup ağlamaya devam edersen evdeki oyuncaklarınla yarım gün boyunca oynayamayacaksın. Karar senin. (Kızmadan, şefkatli ama net bir ses tonuyla.)

5. Aşama: Şu ân marketten çıkmamız gerekiyor. Sen kendin mi çıkmayı tercih edersin, yoksa ben mi seni çıkarayım? (Eğer hâla çıkmıyorsa çocuğunuzu -nazikçe- tutup marketten çıkarabilirsiniz.)

Bir başka örnek daha verecek olursak, diyelim ki seminerdesiniz, bir mescid ortamındasınız. Çocuğunuz telefonla oyun oynamak istiyor ve siz vermediğiniz sürece ağlama sesleriyle size ve oradaki diğer kişilere semineri dinlemek için engel oluyor. Hâliyle gergin ve ne yapacağınızı bilemez bir hâle gelebiliyorsunuz. Eğilip çocuğunuzun gözlerinin içine bakın ve “Burada sıkılıyorsun. Telefonu almak istiyorsun. Fakat bugünkü ekran süresi hakkını doldurdun. Üzgünüm, ama veremem. Telefon yerine aşağıda oyun oynayan arkadaşlarınla oynayabilirsin istersen.” deyin. Veya çocuğunuz eve gitmek istiyor, fakat daha sizin yapacağınız işleriniz var. Ve bunun için sürekli yanınıza gelerek, “Eve gidelim.” diye ısrarcı bir tavır sergiliyor. Omuzlarına dokunup saçlarını okşayın ve ardından, “Şu ân eve gitmek istiyorsun. Belki de burada olmak seni yordu. Fakat şu ân eve gitmemiz mümkün değil. İşlerim bitene kadar beklemeni isteyeceğim. Eğer istersen o sırada biraz şu köşede uyuyabilirsin veya resim yapabilirsin.” deyin. Eğer hâlâ ısrarcı olursa, “Hadi gel, evdeymişiz gibi hayal edelim. Başını dizime koyarak mı uyumak istersin, yoksa ceketini kullanarak mı?” diye seçenek sunup omuzlarından hafifçe tutarak kenara çekebilir veya yanınıza oturtabilirsiniz.

Sınır Koyarken Ortaya Çıkacak Olası Problemler İçin Önleyici Çözüm Noktaları

Sınırları Sınırlandırmak

Koyduğunuz sınırların da belirli bir sınırı olsun. Her konuda sınır koymaktan ziyade hayatınızı revize ettiğiniz derin inançlarınıza dayanan sınırları tercih etmelisiniz. Örneğin İslami hassasiyeti olan ebeveynlerin, çocuklarına sabah namazına kalkabilmeleri için belirli bir uyku saati belirlemeleri buna örnek verilebilir. Sınırların az, fakat temel konularda olmasının iki faydası vardır: Hem ebeveynler bunları uygulamakta daha tutarlı olabileceklerdir hem de çocuklar ebeveynlerin gerçekten önceledikleri/önem verdikleri konulara cevap verebileceklerdir.[8]

Sınırları Belirleme Sürecine Çocuklarınızı da Dâhil Etmek

Sınırları belirlerken çocuklarınızı sürece dâhil etmenizin bir diğer önemli nokta olduğunu düşünüyorum. Düşüncelerini dinlemek, oluşturulan kuralların sebeplerini tartışmak ve uygulanması üzerine konuşmak yapılabilecekler arasında sayılabilir. Burada çocuğunuzun sizden beklentisini ve ihtiyaçlarını öğrenme imkânı bulacaksınız, çocuklarınız ise kendilerini ifade edecekler. Doğal olarak kuralları daha çok benimsediklerini/içselleştirdiklerini göreceksiniz (Köçer, 2021). İş birliği içeren bir süreç olması önemlidir, fakat günün sonunda son kararı veren ebeveynlerdir. (Mackenzie, 2010)[9]

Makul Sınırlar Koymak

Makul sınırlar koymak için çocuğunuzun gelişimsel ve karakteristik ihtiyaçlarını göz önüne almalısınız.[10] Hareket etmeyi çok seven üç yaşındaki çocuğunuzun iş yerinde yanınızda iki saat hareketsiz ve sessiz durmasını istemek, bu konuda ona kural koymak çocuğunuzu zorlayacaktır. Çok fazla beklenti içeren sınır hem çocuğunuzun ihtiyaçlarına uymayabilir hem de sizi hayal kırıklığına uğratıp çocuğunuzu öz denetimsiz veya yaramaz gibi görmenize sebep olabilir.[11] Ya da sekiz yaşındaki oğlunuzun arkadaşlarıyla oynamasına izin vermemeniz sınırlar konusunda çok da makul sayılmayabilir, zira sekiz yaşındaki bir çocuk için arkadaşlarıyla olmak çok önemli olabilmektedir.

Sınırları Ara Ara Hatırlatmak

Özellikle küçük çocuklar sıklıkla sınırları unutabilirler. Ebeveynler olarak bunu bilmeli ve çocuklar unuttukları zaman kuralları hatırlatmalısınız. Bu hatırlatmayı mümkün olduğunca sakin bir ses tonuyla ve gözlerine bakarak yapmanız önemlidir. Toplumun içinde yüksek sesle de kuralları hatırlatabilirsiniz. Fakat bunu yaptığınızda göreceğiniz tek şey çocuğunuzun kuralı tanımaması ve size direnç göstermesidir.[12]

Açık ve Net Olarak Sınırlarınızı İfade Etmek

Beş ila on dört yaş aralığı çocuklarla yapılmış bir araştırmada çocukların %50’si ebeveynlerinin “disiplin mesajlarını her zaman anlamadıklarını ve ebeveynlerin, çocuklara koydukları kuralların gerekçelerini açıklamadıklarını” ifade etmişlerdir (Dobbs vd., 2006; akt. Köçer, 2021). Ne istediğinizi açıkça ifade etmeniz bu yüzden önemlidir. “Sokağın tam ortasında kaykayını sürmeni istemiyorum.” Nedenine gelince “Çünkü arabalar çok sık geçiyor ve bu tehlikeli olabilir.” demeniz yeterlidir. Ya da genellikle yatağın üstünde zıplamasına izin verirken ânsızın, “Ben atlama diyorum. Atlamayacaksın.” dediğinizde çocukların bundan öğreneceği tek şey, yetişkinlerin keyfî ve asabi olma eğiliminde olmalarıdır. Ona yorgun olduğunuzu, başınız ağrıdığı için sessizlik istediğinizi söylemeniz daha dürüst ve faydalı olabilir. Buna rağmen devam ediyorsa sınır koymak için iyi bir zamanlama olmayabilir. Kendinize bir mola verin. Küçük bir yardım alın. (Yürüyün veya arkadaşınızı arayın.) Zira o ân dikkatiniz çocuğunuz için en iyi olana değil, kendi probleminize odaklanmış durumdadır.[13]

Problem Olan Davranışla Alakalı Yaptırımlar Seçmek

Su faturanızı birkaç ay ödemediğinizde size nasıl bir yaptırım uygulanır? Elektriğinizi kesselerdi bunu alakasız bir yaptırım olarak görürdünüz. Bunun yerine daha anlamlı olarak suyunuzu keserler ve sorumluluk adına size doğru bir mesaj iletilir. “Suyu kullanmak istiyorsam su bedelini ödemeliyim.” dersiniz. Bu örnekteki gibi çocuğunuza davranışıyla alakalı yaptırımlar uygulayın. İzinsizce telefonunuzu alıp çizgi film izleyen çocuğunuzu en sevdiği dondurmadan mahrum ettiğinizde davranış ve sonuç arasında nasıl bir ilişki vardır? Bağlantılı olmayan bir ilişki. Fakat ertesi günkü izleme hakkından mahrum kalması daha anlamlı bir yaptırımdır. O zaman çocuğunuzun zihninde şu canlanır: “İzleme hakkıma riayet edersem hakkımı kaybetmem veya yarın da izleyebilirim.” Gösterilen sonuç, davranışla alakalı olduğunda daha etkili bir yol izlenir.[14]

Gerekli Noktalarda Sınırları Esnetmek

MacKenzie’ye (2010) göre gençlik dönemiyle beraber sınırların daha da esnetilmesi gereklidir. Çünkü gelişimsel olarak ergenlik döneminde gençler daha fazla özgürlüğe ihtiyaç duyarlar. Çocuklukta var olan sınırların aynı şekilde değiştirilmeden uygulanması ebeveynler ve gençler arasında çatışma yaratır. Bir örnekle anlatalım. Çocuğunuza yedi sekiz yaşlarındayken akşam eve giriş saati 17.00 konulmuş olabilir, fakat on yedi on sekiz yaşlarındaki bir genç için bu çok kısıtlayıcı bir durum olabilir. Ve bu saatin daha geç bir saate çekilmesine ihtiyaç duyabilir.

Özetle; bir ihtiyaç olarak sınırları belirlemek belli aşamaları gerektirir. Bu süreç dinlemek, anlamak, seçenek sunmak, mahrum bırakmak ve müdahalede bulunmak olarak sıralanabilir. Sınır uygulamaları sabır, şefkat, açık ve net bir tutum, iş birliği, esneklik vb. daha birçok olguyu içermektedir. Bu yazımızda sınır eğitiminin aşamalarına ve sürecin içerdiği temel kavramsal durumlara değindik. Gelecek sayımızda yetişkinler bağlamında sınırı ele alıyor olacağız. Selam ve dua ile…


[1]. APA Dictionary of Psychology, https://dictionary.apa.org/boundaries

[2]. Köçer, G., & Çinar, F. (2021). Ödül ve Ceza Olmadan Çocuk Disiplini Mümkün mü? Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, https://doi.org/10.46790/erzisosbil.885803

[3]. LeFebvre, J. E., & Agent, F. L. Setting Limits with Young Children.

[4]. Solter, A. J. (2020c). Çocuğunuza kulak verin. (Çev.: A. Cebeneyon). İstanbul: Doğan Kitap.

[5]. Köçer, G.- Çınar F. (2021). Ödül ve Ceza Olmadan Çocuk Disiplini Mümkün Mü?, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl 14, Sayı 2, s. 410-429

[6]. Çocuklarda Sınır Eğitimi, Psikolog Talha Tolunalp, https://www.youtube.com/watch?v=n_Ds_lDRwIs

[7]. Wipfler, P. (2007). Setting limits with children. Recording for the Blind & Dyslexic.

[8]. LeFebvre, J. E., & Agent, F. L. Setting Limits with Young Children.

[9]. MacKenzie, R. J. (2010). Setting Limits, Revised & Expanded 2nd Edition: How to Raise Responsible, Independent Children by Providing CLEAR Boundaries. Harmony.

[10]. LeFebvre, J. E., & Agent, F. L. Setting Limits with Young Children.

[11]. Wipfler, P. (2007). Setting limits with children. Recording for the Blind & Dyslexic.

[12]. Köçer, G.- Çınar F. (2021). Ödül ve Ceza Olmadan Çocuk Disiplini Mümkün Mü?, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl 14, Sayı 2, s. 410-429

[13]. Wipfler, P. (2007). Setting limits with children. Recording for the Blind & Dyslexic.

[14]. Mackenzie, R. J. (2015). Çocuğunuza sınır koyma 2 (H. Argüç Çev.). İstanbul: Yakamoz Yayınları

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver