Kurtuluşun Anahtarı İslam’a Göre Dostluk ve Düşmanlık

Hamd, ancak Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Ancak O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Ve O tektir. Yine şahadet ederim ki Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem O’nun kulu ve Rasûlü’dür.

“Ey iman edenler Allah’tan O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.” (3/Âl-i İmran, 103)

Yeni bir kitap tanıtma imkânı veren Allah’a hamd olsun. Bu ay tanıtacağımız eser Neda yayınlarından çıkan ‘İslam’a göre dostluk ve düşmanlık’ kitabı olacaktır. Allah subhanehu ve teâlâ Kur’an-ı Kerim’de tevhidden sonra değindiği ve hakkında herhangi bir tefsire bile ihtiyaç duymayacak derecede açık ve net ayetleri ‘Dostluk ve Düşmanlık’ hakkında indirmiştir.

“Ey iman edenler Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. İçinizden kim onları dost edinirse o da onlardandır.” (5/Maide, 51)

“Müminler müminleri bırakıp ta kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa artık onun Allah katında hiçbir değeri yoktur.” (3/Âl-i İmran, 28)

“Onlardan birçoğunun kâfirleri dost tuttuklarını görürsün. Nefislerinin onlar için hazırladıkları ne kötüdür.” (5/Maide, 80)

Bu ve benzer ayetleri Kur’an’da çokça görmek mümkündür. Çünkü ‘Dostluk ve Düşmanlık’ tevhidi bozan unsurlardandır. Yine bu konu Müslümanlarla kâfirleri birbirinden ayıran tevhiddir. Daha da önemlisi bu konu, insanların sıkça karşılaştığı problemlerdendir. Nitekim Maide suresinde Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyor; “Onlardan birçoğunun kâfirleri dost tuttuklarını görürsün”

Yalnız toplumumuzda kavramlar konusunda öylesine çarpık bir anlayış vardır ki; bir çok kişi Kur’an’daki bu ayetleri okuyup tasdik etmesine rağmen pratikte kâfirlerle dosttur. Çünkü toplumumuz kâfir denilince Yahudi ve Hristiyanları, onlarla dostluğu ise onların kilise veya havralarına gitmek şeklinde algılıyor. Oysa toplum zahiren küfrün yolunda ilerliyor. İçinde bulunduğumuz ayda kutlanan ‘yılbaşı günü’ ya da ‘kafirlerin bayramına iştirak etme’ bunun en açık örneklerindendir. Hakeza yapılan kamuoyu araştırmalarında toplumun büyük bir kesiminin AB’ye olan sevgisi, bu toplumun kimleri dost edindiği açıktır. Oysa bu konu iman küfür meselesidir. Allah Rasûlü bir hadiste: “Kim hakkı ortadan kaldırma işinde batıl ehline yardım ederse Allah ve Rasûlü ondan zimmetini çekmiştir.” buyurmuktadır.

Yine Şeyhu’l-İslam İbni Teymiyye: ‘Allah subhanehu ve teâlâ kendisine imanı ve Rasûlü’ne imanı kâfirleri dost edinmemeye bağlamıştır. Onların dost edinilmesi durumunda ise o kişide imanın kalmayacağını bildirmiştir. Zira imanın varlığı, şartlarının varlığına bağlıdır. Şartlar yerine getirilmediği takdirde iman yoktur.’ diyerek meselenin hassasiyetini açıklamıştır.

Kur’an-ı Kerim’de hemen hemen bütün Peygamberlerin kıssalarında tevhidden sonra üzerinde en çok durulan konu, dostluk ve düşmanlık meselesidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’de en zor zamanlarında bile tevhidin bu kısmını apaçık dile getirmişlerdir. İşte bu kitapta bu konuları en güzel detayları ile bulacaksınız. Davamızın sonu Allah’a hamd etmektir.

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver