Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile…
Değerli Kardeşim!
Dünya imtihan yeridir. Her gün bir diğerinden farklı olur dünyada. Bugün çok mutlu olursun, yarın takdir edilen musibetle üzülürsün. Dünyanın ve insanın kaderidir bu. Değişmez bir kanundur.
Müslim olunca imtihanlar daha da fazlalaşır. Müslim için dünya, cefa ve eziyet yeridir. İnancından dolayı başına gelmeyen kalmaz. En sevilen adamken nefret edilen kişi olur, eminken hain olur, doğru iken yalancı olur, haklı iken suçlu olur, Müslimken ajan olur. Her zaman iftiraya maruz kalır Müslim. Bu hâliyle onun hayatı şaşılacak bir durumdur. İmanından dolayı garip bir hayatı vardır.
Değerli kardeşim!
Bu tür imtihan ve musibetler esnasında tepkimiz nasıl olmalıdır?
Başlığımızın ana konusu da burasıdır. Her insanın musibet anında verdiği tepki farklıdır. Kimisi isyan eder, Allah’a (cc) karşı gelir kimisi ise kadere imanın gereğini yapar ve Rabbine teslimiyet gösterir.
Müslim, kadere imanın gereğini yapmalı ve her hâline hamd etmelidir. Müslimler sadece güzel durumlarda Allah’a hamd etmez. Bilakis, ailevi bir sorun yaşasa, çocuğu ölse, cezaevine düşse, etrafındaki müşriklerden incitici sözler işitse, rızkı daralsa… fark etmez, Müslim her hâli için Rabbine hamd eder ve kaderine rıza gösterir.
“Sevabın çokluğu, belanın büyüklüğüyle beraberdir. Allah, bir toplumu sevdiği zaman şüphesiz onları (sıkıntı, musibet ve belalarla) imtihan eder. Artık kim bir (imtihan edildiği bela ve musibetlere) rıza gösterirse Allah’ın rızası (ve sevabı) o kimseyedir. Kim de (imtihan edildiği bela ve musibetlere) öfkelenir (ilahi hükme rıza göstermez) ise Allah’ın gazabı (ve azabı) o kimseyedir.” [1]
Hayatın zorluklarına hamd etmenin hikmetini Ömer (r.a) şöyle anlatır:
“İmtihan anında üç kere hamd ederim. Birincisi, Rabbim bu imtihanda ayağımı kaydırmayıp İslam üzerine sabit kıldığı için hamd ederim. İkincisi, Allah daha büyüğü ve ağırı ile imtihan etmediği için hamd ederim. Üçüncüsü, imtihanın mükâfatını alacağım için hamd ederim.”
Ömer’in (r.a) sözündeki hamdın hikmetlerini biraz daha yakından anlamaya çalışalım:
İmtihanlarda Sebat Ettiğimiz İçin Hamd Etmek!
Tağutların kurdukları tuzaklar ve hileler dağları oynatacak cinstendir. Var olan imtihanlar ve zorluklar, kişiyi imanından vazgeçirebilir. Ki buna dair vakıamızda yaşanan örnekler vardır.
Kişi öncesinde zorluk günleri için imanî hazırlık yapmamış ve salih ameller ile kalbini kuvvetlendirmemiş ise imtihan anında şeytana ve şeytanlaşmış insanlara meyledecek, imanından vazgeçecektir.
Günümüzde birçok Müslim, dininden ve sakalından dolayı iş bulamıyor, bu nedenle ekonomik sıkıntı yaşıyor.
Açlık, bir imtihandır. Allah kulunu kimi zaman rızkı genişleterek, kimi zaman da rızkı daraltarak imtihan eder. Açlık kaygan bir zemindir. Şeytan insanları açlık korkusu ile imanlarından vazgeçirmeye çalışır.
İbni Abbas (r.a) der ki: “Açlık bir kapıdan girdiği zaman, iman diğer kapıdan çıkar.”
İşte Müslim, buna benzer bir imtihan anında dik durmuş, taviz vermemiş, dininde sebat etmiş ise bu Allah’tan bir lütuftur, Rabbine hamd etmelidir.
Allah, Daha Büyüğü ile İmtihan Etmediği İçin Hamd Etmek!
İmtihanlar derece derecedir. Allah kimi insanları imtihanın en ağırı ile sınava çeker. Kimi insanı da basit musibetlerle sınar. İmtihanın derecesi, kişinin imanına göre belirlenir.
Sahabilerden Sa’d (r.a) anlatıyor:
“_ Ya Resûlallah, insanlardan, imtihanı en çetin olanı kimdir? diye sordum. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
_ Peygamberler ve sonra da derece derece müminlerdir. Kişi, dini oranında bela görür, imtihan edilir. Dini kuvvetli ve sağlam ise imtihanı ağır olur. Dininde zayıflık söz konusu ise dini kadar imtihana tabi tutulur. Bela insanın yakasına öylesine yapışır ki, günahsız gezene kadar peşini bırakmaz.” [2]
Müslim, imtihanına hamd edebilmek ve cennetteki derecesini yükseltmek istiyorsa kendi başına gelenden daha şiddetli musibetleri göz önünde bulundurmalıdır.
Gözü görmeyen birini düşünelim. Böyle bir imtihanla sınanan Müslim, hem gözü hem bacağı olmayan kişiyi düşünmelidir. Sonucunda hamd etmelidir ki Rabbi onu sadece gözle sınamış, ayakları ile imtihan etmemiştir.
Cezaevi ile imtihan olan Müslim kardeşlerimiz, kendi imtihanlarına hamd etmek ve kaderlerine rıza göstermek istiyorlarsa dininden dolayı asılan, eşine tecevüz edilen, çocukları yakılan veya ellerinden alınan insanları düşünmelidir.
İmtihan Nedeni ile Verilen Mükafat İçin Hamd Etmek!
Allah’ın kullarını imtihan etmesinin sebebi zulmetmek değildir. Rabbimiz Allah (cc), zulmü nefsine yasaklamıştır. Bundan Rabbimize sığınırız.
Biliriz ki Rabbimiz, sevdiği kullarının günahlarını dökmek, cennette derecelerini ve mükâfatlarını artırmak için bela ve imtihan verir. İşte bu yönüyle bakıldığı zaman imtihan, Allah’ın kula bir rahmetidir.
Bu hikmeti gereği Allah Resûlü şöyle demiştir:
“Müslimin hâli ne gariptir (nasıl da farklıdır). Eğer nimet gelse şükreder ecir alır. Bela gelse sabreder ecir alır.” [3]
” ‘Sabretmenize karşılık size selam olsun!’ (derler.) (Bu) yurdun akıbeti ne güzeldir.” [4]
“Bir Müslime herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir keder, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken bile batarsa mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.” [5]
“Kıyamet günü, afiyet ehli kimseler, bela ehline sevapları verilince: ‘Keşke dünyada iken biz de derilerimiz makaslarla kazınmış olanlardan olsaydık.’ derler.” [6]
Değerli Kardeşim!
Her hâlimize hamd olsun. Din olarak İslam’dan, Rab olarak Allah’tan ve Resûl olarak Muhammed Mustafa’dan razı olduk. Rabbimizin aldığı da verdiği de bizim için hayırlıdır. Başımıza iyi veya kötü hâller gelse de hikmeti vardır. Ömer’in (r.a) söylediklerini düşünürsek hayatımız hamd, hamdımız hayat olur.
Rabbim bizleri her hâline rıza gösteren ve hamd eden kullarından eylesin. (Allahumme âmin)
Davamızın sonu âlemlerin Rabbine hamd etmektir.
[1]. İbni Mace
[2]. Tirmizi, Ahmed b. Hanbel
[3]. Müslim
[4]. 13/Ra’d, 24
[5]. Buhari, Müslim
[6]. Tirmizi
İlk Yorumu Sen Yap