Bir Kitapla Değişti Her Şey

Yetiştirilme tarzımın ve çevremin de etkisiyle eğitimli, ekonomik bağımsızlığını kazanmış ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir insan olmayı çok istiyordum. İlkokul, ortaokul ve lise derken artık üniversite sınavlarına hazırlanmaya başlamıştım. Bu süre zarfında tek hayalim, ne olursa olsun bir meslek sahibi olmak ve başka şehirde kendi düzenimi kurmaktı.

O zamanlar yaygın olan bir yapının dershanesinde sınava hazırlanmaya başladım. Hem üniversiteye hazırlanıyor hem de haftalık sohbetlere katılıyordum. Fakat bulunduğum ortama aidiyet duyamıyordum bir türlü.

Sınav zamanı gelmiş ve sınava girmiştim, lakin istediğim puanı alamamıştım. Mecburen, yaşadığım şehirdeki üniversitede istemediğim bir bölümü tercih etmek durumunda kaldım. Sınav stresiyle boğuştuğum bu hassas dönemde bir yandan ailevi sıkıntılar, diğer yandan çevre baskısı beni iyice bunaltmıştı. Allah (cc) ile bağlarımı güçlendirmek için kendimce çabalıyordum. Namazlarımı kılıyor ve Rabbime bol bol dua ediyor, samimi bir şekilde hayırlı olanı vermesini istiyordum.

İstemeden de olsa tercih ettiğim bölüme yerleşmiş ve okula başlamıştım. Daha önce katıldığım sohbetlere devam ediyordum. Kişisel gelişim için kitap okuma programı yapıyorduk. Bir gün ders arasında yine o çok sıkıcı ve anlamadığım kitaplardan birini okuyordum. Kitabı masanın üzerine bırakıp biraz dışarı çıkmıştım. Döndüğümde, pek de fazla muhabbetimin olmadığı bir arkadaş, masanın üzerindeki kitaba bakıyordu. Kitabın nasıl olduğunu sordu. Ben de çok sıkıcı olduğunu söyledim. Eğer istersem bana kitap getirebileceğini söyledi. Ben de sıkıcı değilse getirmesini söyledim. Hatta küçük bir kitap olursa daha iyi olacağını belirttim.

Ertesi gün bana bir kitap getirdi. İnce, cep boy ve biraz da eski görünen bir kitaptı. Akşam eve gittiğimde kitabı okumaya başladım. Kitap o kadar farklı şeyler anlatıyordu ki bir çırpıda okudum ve bitirdim. Daha önce böyle bir kitap okumamıştım ve kitapta yazan şeyleri hiç duymamıştım. Okuduktan sonra kafamda ve gönlümde tabiri caizse şimşekler çakmaya başladı. Hayatımı ve yaşadıklarımı sorgulamaya başladım. Kitap, baştan sona tevhid akidesini anlatıyordu. Tağut, şirk, küfür… hepsi delillendirilerek anlatılıyordu ve ben ilk defa bunları öğreniyordum. Kitap bittikten sonra her şey kafamda daha netti. Sanki her şey birdenbire değişmişti. Rabbimizin (cc) bizden ne istediğini, bizim O’nun istediği gibi yaşayıp yaşamadığımızı sorgulamaya başladım. Kafam, gönlüm karmakarışık bir şekilde ertesi gün kitabı götürdüm ve arkadaşa verdim. Kafamın karışık olduğunu söyledim. O dönem böyle bir meseleyi dillendirmek şimdiki gibi rahat değildi. Arkadaş bana, bu meseleyi kimseyle konuşmamamı söyledi. Bu vaziyette okuluma devam ettim. Tevhidle ilgili meseleleri açmasam da kendimde ve çevremde bazı değişimler olmuştu tabii.

Okulun son senesi ve son dönemiydi. Halamın kızının nişanı olduğu için okul çıkışı onlara gittim. Nişandan sonra onlarda kaldım. Halamın kızları bizden farklı bir hayat yaşıyorlardı. Bizim gibi değillerdi. Peçe takıyor, kadın erkek karışık oturmuyor ve düğünlere gitmiyorlardı. Fakat ben hiç onları sorgulamıyor ve yadırgamıyordum. Meğer onlar yıllardır tevhidi biliyor ve yaşıyorlarmış; fakat ben onlardan değil, okuduğum bir kitaptan öğrenmiştim her şeyi.

Havadan sudan denilebilecek şeylerden muhabbet ettiğimiz bir sırada tamamen tevafuki olarak konuşma esnasında “tağut” kelimesi geçti. Ben de bu kelimeyi bildiğimi söyledim ve ne olduğunu anlattım. Benim tağut kavramını bildiğime çok şaşırdılar. Tevhidî akideye dair birtakım bilgilerimin olduğunu gördüklerinde sohbetimiz tamamen bu yönde şekillendi. Halamın kızı bana detaylı olarak meseleleri anlatmaya başladı ve davet yaptı. O anlattıkça kafamın karışıklığı gitmeye başladı ve açıkçası heyecanlanmaya başladım. O gün benim için her şey, herkes değişmişti. O günden sonra daha iyi anladım tevhidi yaşamam gerektiğini, bunun için adımlar atmam gerektiğini…

Kuzenim, tevhidi anlatan kitaplar verip benimle ilgilenmeye başladı. Fakat kısa bir süre sonra evlendi ve Konya’ya gitti. Ben de okulu bitirip eve kapanmıştım. O evlenince irtibatı koparmadık. Allah (cc) ondan razı olsun, beni hep aradı, ilgilendi, nasihatler etti… Artık tek başıma, kimseye bir şey anlatmadan da olsa İslam’ı yaşamaya çalışıyordum. Hâliyle bendeki değişimler çevremin dikkatini çekiyordu. Ailemden biraz da baskı hissetmeye başlamıştım. Bu da beni zorluyor ve yoruyordu. Hem bir kurtuluş hem de İslam’ı daha güzel yaşamak adına evlenmem gerektiğini düşünüyordum. 2012’nin başlarında, bana davet yapan kuzenimin vesilesiyle eşimle tanıştım ve evlendik. Evlenince Konya’ya geldim ve orada yeni bir hayata başlamış oldum. O gün bu gündür de Tevhid Dergisi camiasının içerisindeyim. Rabbime hamdolsun ki beni hem hidayetle hem de Tevhid Dergisi camiasıyla nimetlendirdi…

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver