YARATILIŞ ÜZERİNE DÜŞÜNELİM: KADIN VE ERKEK

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…

Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,

Bu makaleyle birlikte yaratılış ve ölüm üzerine sohbet edeceğimiz uzun bir yazı silsilesine başlamış bulunuyoruz. Rabbim faydalı ve bereketli kılsın, hakkıyla tefekkür etmeyi nasip etsin. Çaba bizden, başarı Allah’tandır:

“O; sizleri topraktan, sonra bir damla sudan, sonra kan pıhtısından (embriyo) yaratandır. Sonra sizi (anne karnından) bebek olarak çıkarmakta, sonra yetişkinlik çağına erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için (size ömür bahşetmektedir). Sizden bazınızın canı daha önce alınır. Belirlenmiş bir zamana erişmeniz ve akletmeniz için (Allah, yaşamı böyle takdir etmiştir).”[1]

Allah (cc) Kur’ân’ın birçok ayetinde bizi yaratan olduğunu söylüyor, bedeni düzene sokuyor, yaşamımıza kurallar getiriyor ve tüm bunları İlahlığına ve Rabbliğine delil sayıyor:

“Sizi topraktan yaratması, sonra da sizlerin (üreyip çoğalarak) insan olarak yayılmanız (O’nun kudret ve azametine delil olan) ayetlerindendir.”[2]

İnsanın yaratılış ayetleri üzerine detaylı düşünmesi, kavramak için aklının sınırlarını zorlaması gerekir:

“(Öyleyse) insan neden yaratıldığına bir baksın?”[3]

Kadın ve erkek üreme hücreleri, bir canlı oluştururken birbirlerini tamamlar, ama üreme üzerine çabaları birbirinden çok farklıdır. Farklı evrelerden geçerler, amaçları farklılık gösterir, şekil ve işlev açısından farklılardır. Bütün farklılıklara rağmen Rabbimiz (cc), kadın ve erkeği birbirine uyumlu hâlde yaratmıştır.

Kadının üreme çabası; üreme hücresi olan yumurta hücresini üretmek ve bunun yanında gebelik için rahmi hazır hâle getirmektir. Erkeğin çabası ise üreme hücresi olan sperm hücresini üretmek, bu hücreyi sağlam bir şekilde kadının üreme sistemine iletmek ve yumurta hücresini bulabilmektir.

Tüm bu çabaların sonucunda bir canlı dünyaya gelecektir.

İki farklı sistem ve ortak bir amaç… Elbette donanımları, gelişimleri, hayatta kalma mücadelesi de farklı olacaktır…

Kadın üreme sistemi, bir tane en mükemmel yumurtayı üretmeye çalışır. Bir sürü yumurta hücresi adayı içerisinden en olgun, en iyi, en dayanıklı olanı seçmeye ve onu geliştirmeye yönelik hormonlarını düzenler.

Erkek üreme sistemi ise yumurtaya ulaşmanın kolay olmadığını bilir, yollar zordur, engebelidir. Çoğu sperm yolda telef olacaktır. Bu yüzden milyonlarca sperm üretir -iyi kötü demez, en iyisini seçmez- ve kadın bedenine gönderir.

Kadın, yumurta hücresini oluştururken tüm hücreler içinden en iyi olanını bulup ortaya çıkarmalıdır. Erkek ise bir sürü sperm hücresi üretmeli, süreç ve engeller en iyiye karar versin diye yola çıkarmalıdır.

Kadın bir yumurta hücresini ancak yıllar içinde üretebilir. Yeni doğmuş bir kız bebekte olgunlaşmamış (öncül)[4] yumurta hücreleri mevcuttur ve hücre bölünmesinin bir aşamasında durmuş[5] hâlde, bölünmeye devam edeceği güne kadar beklemektedir. Bölünmeye tekrar devam edeceği gün buluğ çağıdır. Buluğ çağıyla hormonal denge değişir ve yumurta hücresine “Yumurta hücresini oluşturmak için mayoz bölünmeye kaldığın yerden devam et.” sinyali gelir. Yaklaşık on iki yıl boyunca kız çocuk, yumurta hücresi oluşturmak için belli evrede tüm yumurtalarını bekletir. Buluğ çağıyla gelen bu sinyal sayesinde belli bir evreye kadar mayoz bölünme devam eder ve yine durur[6]. Bu duraklama evresiyse erkekle birleşinceye/döllenme gerçekleşinceye kadar devam eder. Ne zaman ki sperm hücresi yumurta hücresini bulur, işte o zaman yumurta hücresi ikinci kez duraklamış olduğu mayoz bölünmesini tamamlar. Dikkat edin bazı hanımların hiç evlenmediğini göz önüne alırsak onların yumurta hücreleri asla mayoz bölünmeyi tamamlayamazlar. Kadının tamamlanmak, nihai olgunluğa erişebilmek için erkeğe ihtiyacı vardır.

Erkek ise, üreme hücresi olan spermi yetmiş iki saatte üretir. Erkek bebek doğuşta sperm öncül hücreleriyle[7] doğar. Bir bekleme aşaması olmaksızın buluğ çağı geldiğinde hormonal sinyallerin etkisiyle sperm hücreleri mayoz bölünmelerini bir iki gün içinde tamamlar ve yetmiş iki saatte kadın bedenine gönderilmeye hazır hâle getirilir. Kadındaki gibi mayoz bölünme aşamalarında yıllarca duraklama yapmaz. Ergenlikle mayoz bölünme başlar ve yetmiş iki saat içinde sperm oluşturacak şekilde tamamlanır. Kadın bedenine gönderilmek üzere üretilmiş sperm hücreleri tam olgunlukta değildir. Hareket etme ve yumurtayı dölleme yeteneği[8] yoktur; bu yetenekleri kadın bedeninde edinir. Eğer öncesinde dölleme yeteneği olsaydı spermler birbirini döllerdi ve nesil genetik açıdan ifsad olurdu. (Allah en doğrusunu bilir.) Sperm hücresi, yumurtayı dölleme ve hareket gibi en temel özelliklerini kadın bedeninde kadın vesilesiyle kazanır. Erkek de tam olgunluğa erişmek için kadına ihtiyaç duyar.

Kadının tamamlanmak için erkeğe; erkeğin olgunlaşmak için kadına ihtiyacı vardır. Tüm üreme fizyolojisi bu konuda hemfikirdir.

“Kendilerinde sükûnet bulup (huzura kavuşasınız diye) sizin için nefislerinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet kılması da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda, düşünen bir topluluk için ayetler vardır.”[9]

Kadın yumurta hücresini oluşturduktan sonra yumurta hücresinin rahme doğru yolculuğu başlar. Sperm de bu yolculuğu esnasında yumurtayı bulmaya çalışır. Ortam, yumurta hücresi için koruyucu, kolaylaştırıcı; sperm hücresi için ise zorlayıcı, öldürücü rol oynar.

Yumurtalıklarda üretilen yumurta hücresi rahme doğru ilerlemesi için kadının tüplerine geçer. Yumurtalıktan rahme doğru nehirdeki su akışına benzer bir akım vardır. Tüplerin içindeki tüy hücreleri kürek çeker gibi bu akımı oluşturur. Yumurta hücresinin rahme ulaşmak için kendisini bu akıma bırakması yeterlidir. Yolda bir inci tanesi gibi tüy hücrelerinin üzerinde elden ele taşınır.

Oysa sperm hücresi, yumurta hücresini bulabilmek için yumurtalıktan rahme doğru olan akıma ters bir şekilde yüzmek zorundadır; enerjiye ihtiyacı vardır. Toplu iğne ucunun milyonda biri boyutundaki bir sperm hücresi için iki üç santimlik bir yol; bineksiz bir insanın İstanbul’dan Mekke’ye gitmesinden daha zor olabilir. Nasıl ki bir insan için bu yolun gecesi gündüzü vardır, iklimi hava şartları vardır, yolun kendi tehlikeleri vardır, insanın acziyeti ve zayıflığı vardır; işte sperm hücresi de yumurtaya ulaşana kadar birçok zorluk atlatır. Yolun kendi yapısı[10] sperm için zordur ve öldürücü etkiye sahiptir. Spermlerin çoğu yolda telef olur. Kadın genital sistemi karmaşık bir anatomiye sahiptir. Spermler yumurta hücresini bulmak için bazı sinyalleri[11] takip ederler, ama bir kısmı da yanlış yola sapar[12] veya bazı anatomik çukurları[13] geçemez ve orada kalıp rahme hiç ulaşamadan ölür.

Ölmeyen, dayanıklı olan spermler yumurtaya ulaştığında hepsi birden yumurta hücresini dölleyemez. Yumurta hücresi tek bir tane sperm tarafından döllenmek üzere yaratılmış ve özel donanımla programlanmıştır. Bir tane sperm, yumurta hücresinin içine girdiğinde, yumurta hücresi şekil değiştirir ve çevresine bir zırh/bariyer örer[14]; diğer spermlere geçiş izni vermez. Kadın, tek bir erkek için yaratılmıştır.

Döllenme gerçekleştikten sonra döllenmiş yumurtanın rahme yolculuğu başlar. Evre evre büyür, olgunlaşır.

“Sizi annelerinizin karnında, üç karanlık içinde, bir yaratılış (evresinden) başka bir yaratılış (evresine) geçirerek yaratmaktadır. İşte bu, sizin Rabbiniz Allah’tır. Hâkimiyet/egemenlik yalnızca O’na aittir. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Buna rağmen) nasıl da (tevhidden şirke) çevriliyorsunuz!”[15]

Rahme geldiğinde tohumun bir tarlaya ekilmesi gibi rahme yerleşir. Rahmin içine gömüldüğünde de birçok evreden geçip olgunlaşır ve bebeği/fetüsü oluşturur.

“Kadınlar sizin (ekin misali çocuklar bitiren) tarlanızdır. Tarlanıza dilediğiniz gibi gelin. Kendiniz için (ileride faydalı olacak) bir şeyler takdim edin. Allah’tan korkup sakının ve (bir gün) O’nunla karşılaşacağınızı bilin. Müminleri müjdele.”[16]

Fetüs, dokuz ayın sonunda doğacağı olgunluğa erişir. Doğum eylemi bin bir zorlukla gerçekleşir ve bebek dünyaya gelir.

“İnsana, anne babasına karşı (iyilikle muamelede bulunmasını) tavsiye ettik. Annesi onu zorluklar içerisinde taşır ve (sütten) kesilmesi de iki yıl içindedir. Bana ve ebeveynine şükret. Dönüş banadır.”[17]

Doğum, anne karnındaki süreci sonlandırırken; dünya’da yeni bir başlangıçtır. Anne karnındaki gelişim doğum sonrasında da bir süre devam eder, organlar boyut olarak büyür, çeşitli fonksiyonlar edinirler, beyin yapısal olarak olgunlaşır, zekâ gelişir.

Yaşı ilerleyen bebek, çocuk olur. Çocukluk sonrası mental ve fiziksel olarak bambaşka bir dönem olan buluğ çağına erişir. Yükümlülükleri ve sorumlulukları başlar. Yetişkin olur, başka bireylerin de sorumluluğunu almaya başlar. Ardından yaşlanır.

“Sizi zayıflıktan yaratan, zayıflıktan sonra size kuvvet veren, sonra kuvvetin ardından size zayıflık ve yaşlılık veren Allah’tır. Dilediğini yaratır. O, (her şeyi bilen) El-Alîm, (her şeye güç yetiren, mutlak kudret sahibi olan) El-Kadîr’dir.”[18]

Ve nihayet ölüm gelir, insanı bulur. Ölüm, dünya hayatı için bir son iken; ahiret yurdunun ilk durağıdır. Her canlı bir gün ölümü tadacaktır:

“Senden önce de hiçbir beşere sonsuz hayat vermedik! Sen dahi ölecekken onlar ebedî mi kalacaklar?”[19]

Kabre konulur, Kıyamet Günü’ne kadar bekler. Kıyamet ve hesap sonrası artık ebedî kalacağı ahiret yurduna göç eder:

“Asıl (yaşanılacak ve ebedî olan) ahiret hayatıdır. Keşke bilselerdi.”[20]

İşte insanoğlu, yaşama bir hücreden başlayıp; ahirete varana dek, bin bir evreden geçer. Hepsi birbirinden ayrı bir imtihan içerir. Bu yolda başına bir sürü güzel şey de gelir; bir sürü zorluğa da göğüs gerer.

Bu yolda kadın ve erkek bedeni birbirinden farklıdır.

Bu yazıda bir hücreden başlayarak “insana” genel hatlarıyla değinmeye çalıştık. Bahsedilen aşamaların her birinin detayını Allah izin verirse yazılar ilerledikçe konuşacağız.

Rabbim ömür verirse bir sonraki yazıda görüşmek üzere, Allah’a emanet olun.

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.


[1]. 40/Mü’min (Ğafir), 67

[2]. 30/Rûm, 20

[3]. 86/Târık, 5

[4]. Öncül: Yumurta veya sperm hücresi en son olgun hücreyi üretene kadar bazı tam gelişmemiş, olgunlaşmamış üreme hücreleri üretir. Bunların çeşitli isimleri vardır:

           Kadın için; primordiyal germ hücreleri-oogonium-primer oosit-sekonder oosit- matur oosit. Biz anlama kolaylığı açısından hepsine genel olarak yumurta hücresi diyeceğiz.

           Erkek için; primordiyal germ hücresi-spermatogonium-primer spermatosit-sekonder spermatosit- spermatid-sperm. Biz anlama kolaylığı açısından hepsine sperm diyeceğiz.

           Bunların detaylarını ileriki sayılarda ele almaya çalışacak ve Rabbimizin aşama aşama insanı nasıl yarattığını tefekkür etmeye çalışacağız.

[5]. Birinci mayoz, profaz, diploten aşamasında bekleyen primer oosit ve çevresindeki tek katlı granüloza hücreleriyle birlikte primordiyal folikül olarak puberteye kadar beklemektedir.

[6]. Ovulasyonla birlikte birinci mayoz tamamlanır ve ikinci mayoz bölünme başlar, metafaz II aşamasında sekonder oosit olarak graf folikül içinden tüplere geçer. İkinci mayoz metafaz II aşamasında fertilizasyona kadar bekler.

[7]. Spermatogonyum: Erkek eşey hücresi. Bir başı, gövdesi ve harekete yarayan bir kuyruğu ve türlere göre değişik şekli olan, yumurtaya göre çok küçük ve yumurtayı dölleme kabiliyeti olan hücre.

[8]. Kapasitasyon: Spermin fertilizasyon yeteneği kazanabilmesi için dişi genital kanalı içinde geçirdiği dönemdir. Bu dönem insanda yaklaşık 7 saat sürer ve bu olayın büyük bir kısmı fallop tüpleri içinde gerçekleşir.

[9]. 30/Rûm, 21

[10]. Kadın genital sistem; asidik pH’a sahiptir. Bu asidik pH, kadını zararlı mikroorganizmalardan korur ama aynı zamanda sperm hücreleri için de ölümcül etki gösterir. Erkek ise bu asidik pH’tan sperm hücrelerini korumak için asidin tam tersi olan alkali bir salgıyla spermleri kadının üreme sistemine gönderir.

[11]. Kimyasal sinyaller.

[12]. Diğer tüplere doğru meyledebilir.

[13]. Cerviks önünde ve arkasında anatomik olarak oluşan çukurlar, anterior fornix ve posterior fornix.

[14]. Zona reaksiyonu.

[15]. 39/Zümer, 6

[16]. 2/Bakara, 223

[17]. 31/Lokmân, 14

[18]. 30/Rûm, 54

[19]. 21/Enbiyâ, 34

[20]. 29/Ankebût, 64

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver