Tih Çölü’nden Çıkış Var mı?

 

Kitabın Künyesi

Kitabın Adı: Tih’ten Çıkış

Kitabın Yazarı: Prof. Muhammed Kutub

Yayınevi: Buruc

Basım Tarihi: Ağustos 2009

Basım Yeri: İstanbul

Sayfa Sayısı: 157

Cilt/Kâğıt: Ciltsiz, 2. Hamur

Yazara Dair

Muhammed Kutub 1919 yılında Mısır’ın Asyut şehrinde doğdu. Seyyid Kutub’un en küçük kardeşidir. Kahire Üniversitesi, İngiliz Filolojisi bölümünü ve yüksek öğretmen okulunu bitirdi. Üniversite yıllarında bir yandan psikoloji üzerine eğitim görürken, öte yandan da İslami araştırma ve incelemelerde bulundu

Seyyid Kutub’un 29 Temmuz 1965’te tutuklanmasından birkaç gün önce hükümeti devirmek maksadıyla Mısır’ın politik ve kültürel liderlerine yönelik suikast tertipçiliği iddiası ile tutuklandı. Seyyid Kutub 1966’da idam edildi; ancak Muhammed Kutub’un idam cezası affedilerek 1972’de serbest bırakıldı. Sonrasında İhvan’ın diğer üyeleri ile birlikte Arabistan’a iltica etti.

Muhammed Kutub’un yirminin üzerinde eseri var ve çoğu Türkçe’ye çevrildiği için Türkiye’de iyi tanınan bir İslam mütefekkiridir. Muhammed Kutub’un “20. Asrın Cahiliyesi” adlı eseri, belki de en çok tanınan kitabıdır. Muhammed Kutub’un Müslümanlar arasında popüler olan bir diğer eseri ise “İslam: Yanlış Anlaşılan Din”dir.

Muhammed Kutub uzun yıllar hapislerde kalmış bir ilim ve fikir adamıdır.  Mısır’ın Firavunî rejimine karşı verdiği mücadeleden dolayı hayatının bir kısmını da sürgünlerde geçirdi.

Kitaplarında tevhid akidesi bağlamında dinin yanlış anlaşılması ile itikadî, fikrî ve siyasî savrulmalar zemininde Müslümanların özellikle 20. yüzyıl sonlarına doğru daha da ağırlaşan sorunlarını ele aldı.

Muhammed Kutub’un sabır ve azim dolu hayatı sürgünde bulunduğu Arabistan’da 4 Nisan 2014’te son buldu.

Gelin Tih Çölü[1]nün Karanlıklarından Çıkalım!

“Gelin Tih Çölü’nün Karanlıklarından Çıkalım! Bu, dili ile ‘La ilahe illallah Muhammedun Rasûlullah’ diyen ümmetin tümüne bir çağrıdır…” şeklinde bir giriş yaparak başlar kitabına Muhammed Kutub.

Kitabı elinize alıp okumaya başladığınızda yazarın aktardıklarına hem güncel gelişmelerden hem kısaca dahi olsa tarih okumalarınızdan hem de sohbetlerden aşina olduğunuzu hemen fark edersiniz. Önemli bir konudaki basit ve akıcı anlatım okuyucuyu kitap okuma faaliyetinden ziyade adeta bir sohbet havasına sevk ediyor.

Öncelikle tarihsel Haçlı Siyonist düşmanlığını ve ümmet coğrafyasında yönetimi ellerinde tutan yerli mürted işbirlikçilerinin çok yönlü yıkıcılığını anlaşılır bir şekilde okuyucunun dikkatine sunuyor.

Dinde Evanjelist (Siyonist Hristiyan), siyasette demokrat, ekonomik politikalarda kapitalist, ahlakta ve kültürde İbahî[2], işgal ve sömürüde tecrübeli ve birikimli Haçlı Batı uygarlığının İslam medeniyetini ezmeye ve kendine boyun eğdirmeye çalışmasını, bununla yetinmeyerek kendi dinini, kültürünü ve sistemini dayatma çabalarını bazı örneklerle de destekleyerek özet fakat anlaşılır bir şekilde izah etmektedir.

Muhammed Kutub bugün yeryüzünün değişik coğrafyalarında yaşayan ve resmî kayıtlara göre Müslüman olarak adlandırılan bir buçuk milyarlık bir kitleye; içinde bulundukları ahval ile İslam’a göre gerçek durumlarının birbirinden oldukça farklı olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.

Kitabına başlık olarak “karanlığın, çaresizliğin, yenilginin, umutsuzluğun ve teslimiyetçiliğin” sembolü olarak Tih Çölünü seçmiştir. Aşağılanmanın, köleleştirilmiş olmanın ve zulüm altında sindirilmişliğin; hem kişilerin hem de milletlerin fıtratını yozlaştırdığını kendi dönemindeki misallerle yalın bir şekilde aktarır.

Okuyucu bu kitabı bitirdiğinde (özellikle de geçmişte ilk, orta ve lise okumuş olanlar) okul kitaplarında yer alan tarih, toplum, düşünce, sosyal ilişkiler, ahlak, keşifler ve daha birçok konuda anlatılanların ve aktarılanların Haçlı, Siyonist odaklarca aynı merkezde üretilmiş İslam ve Müslüman karşıtı yalanlar ve hezeyanlarla dolu olduğunu görecektir.

Saptırılmış İslam anlayışının doğal bir sonucu olarak kendilerini İslam’a nispet eden “ümmet”in hayatındaki yanlışlıkların İslam şeriatından değil bizzat söz konusu “ümmet”ten kaynaklandığını dile getirir. Bu yanlışın tedavisinin de ancak İslam’ın gerçek anlamda temel ilkelerine yeniden sarılmakla mümkün olabileceğini savunur.

Kör taklitçiliğin ümmete ne denli ağır bedeller ödettiğini türlü örneklerle okuyucunun dikkatine sunar. Kendi dönemindeki zorluklar ve mahrumiyetlerin izlerini taşıyan tespitleri okuyucu için ufuk açıcıdır. Kendi dönemine özgü bazı saptamaları her ne kadar karamsarlığa kapı aralasa da geleceğe dair taşıdığı ümit okuyucu üzerinde “İslam’ın değişmez düşmanlarını daha iyi tanıma ve dinin doğru anlaşılması için” daha fazla çaba gösterme hususunda gayrete getirici bir etki bırakır.

“Onlar (Haçlı siyonistler) İslami hareketleri yok etmek için giriştikleri hummalı faaliyetleriyle aslında hakkından gelemeyecekleri ve güç yetiremeyecekleri (istikbalde çıkması umulan muvahhid) nesli terbiye etmektedirler ve bu Rabbani bir tedbir ile ve onların farkedemedikleri bir şekilde gerçekleşmektedir. Sanki yüce Allah’ın kaderi, bu nesli kendi elleriyle çıkarsınlar diye onları sürüklüyor gibidir.

Sıçrama, her zaman için insanların nazarında ölüm ile hayatın eşit olduğu yahut da ölümün insanlara yaşamaktan daha kolay olduğu zamanlarda gerçekleşir.”

Âlemlerin Rabb’i olan Allah’a hamdolsun duamız ile…

 

 

[1]        .     Korkak, sahtekâr dönek ve sözde durmaz Yahudilerle ilgili (Tih Çölü’nde kırk yıl başıboş bırakılmaları hususundaki) kıssanın aktarıldığı Maide Suresi 20-26. ayetlerin Fi Zilali’l Kur’an’daki tefsirinin okunması faydalı olacaktır.

 

[2]        .     Dinî emirlerini ve ahlak kurallarının bağlayıcılığını kabul etmeyip her şeyi mubah gören sapkın anlayış.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver