Nebevi Tefsirin Şekli ve Nedenleri

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…[1]

Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

“Sünnet, Kur’ân’ı açıklar/tefsir eder.” konumuza Allah Resûlü’nün (sav) beyan/tefsir şekli ve buna neden olan durumların neler olduğu konusuyla devam ediyoruz.

Allah Resûlü’nün Kur’ân’ı Beyan/Tefsir Şekli

a. Kur’ân’ı, Kur’ân ile Tefsir

Kur’ân’ın özelliklerinden biri ayetlerinin birbirini açıklar nitelikte olmasıdır. Bundan dolayı Kur’ân tefsirinde ilk başvuru yine Kur’ân’a yapılır ve bu en kuvvetli tefsir çeşididir. Bir ayetin bir ayete tefsir oluşu Allah Resûlü (sav) tarafından belirtilmişse bu tefsir, diğer içtihadi görüşlerin önündedir; çünkü Allah Resûlü, Kur’ân’ı en iyi bilendir. Bir örnek zikredelim:

Ümmü Mübeşşir’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Kendisi Peygamber’i (sav), Hafsa’nın yanında, ‘İnşallah, Hudeybiye’de ağaç altında biat edenlerden hiçbir kimse cehenneme girmeyecektir.’ diye buyururken işitti.

Hafsa da, ‘Ey Allah’ın Resûlü, olamaz.’ dedi.

Resûlullah (sav), onu azarladı.

Hafsa da, ‘İçinizden herkes mutlaka oraya uğrayacak.’[2] ayetini okudu.

Bunun üzerine Peygamber de (sav), ‘Yüce Allah, ‘Sonra (Allah’tan) korkup sakınanları kurtarırız. Ve zalimleri orada diz çökmüş vaziyette bırakırız.’[3] buyurmuştur.’ dedi.”[4]

b. Sözlü Tefsir

Allah Resûlü (sav) bazen Kur’ân’ı kendi sözleriyle tefsir etmiştir/açıklamıştır. Bazen ayeti zikredip tefsir etmiştir. Bazen de ayeti zikretmeden bazı açıklamalar yapmış ve bu açıklamalar, konuyla ilgili bir ayetin tefsiri gibi olmuştur. Örneğin;

Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Kul bir hata işlerse kalbine siyah bir nokta konulur. Şayet o günahtan el çeker, bağışlanma diler, tevbe edip Allah’a dönerse kalbi cilalanır. Eğer bunları yapmaz günah ve hataya devam ederse siyah nokta arttırılır ve neticede bütün kalbini kaplar. İşte Allah’ın, ‘Asla (onların söylediği gibi değil)! Bilakis işledikleri (günahlar), kalplerinde pas tutmuş (hakkı anlamalarına engel olmuştur).’[5] diye anlattığı pas budur.”[6]

Örneğin, “O gün, cehennem yetmiş bin yularla ve her bir yularda onu çeken yetmiş bin melekle getirilir.”[7] hadisi, “Ve o gün cehennem de getirilir. İnsan o gün hatırlar. (Ama) hatırlamanın ona ne faydası olacak ki?”[8] ayetinin tefsiri mahiyetindedir.

c. Fiilî Tefsir

Allah Resûlü (sav) bir ayetin gerektirdikleriyle amel ederek pratik tefsirini yapmıştır. Bu açıdan baktığımızda aslında Allah Resûlü’nün hayatının tamamı/Sünnet, Kur’ân’ın açıklamasıdır:

Sa’d ibni Hişam’dan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“…Ben Aişe’ye, ‘Ey Müminlerin Annesi! Resûlullah’ın ahlakından bana bilgi versen?’ dedim.

‘Sen Kur’ân okumuyor musun?’ dedi.

‘Okuyorum’ dedim.

‘Allah Resûlü’nün ahlakı Kur’ân’dı.’ dedi.”[9]

Aişe Annemiz’den (r.anha) şöyle rivayet edilmiştir:

“Resûlullah (sav), Nasr Suresi indikten sonra kıldığı bütün namazlarda,[10]سُبْحَانَكَ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي’ duasını okurdu.”[11]

Başka bir lafızda, “Böylece Kur’ân’ı yorumladı.”[12] denilmiştir.

Ebu Hureyre’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“ ‘Yakın akrabaların olan aşiretini uyararak (işe başla).’[13] ayeti nazil olunca Allah Resûlü (sav) kalkıp bir konuşma yaptı: ‘Ey Kureyş topluluğu!’ dedi veya buna benzer bir ifade kullandı.

Akabinde şöyle devam etti: ‘Nefislerinizi satın alın/Kendinizi kurtarın! Allah’a karşı size hiçbir fayda sağlayamam! Ey Abdulmenafoğulları! Allah’a karşı size hiçbir fayda sağlayamam! Ey Abdulmuttalib’in oğlu Abbas! Allah’a karşı sana hiçbir fayda sağlayamam! Ey Allah’ın elçisinin halası Safiyye! Allah’a karşı sana hiçbir fayda sağlayamam! Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Malımdan ne istersen iste. Ama Allah’a karşı sana hiçbir fayda sağlayamam!’ ”[14]

d. Takrirî Tefsir

Allah Resûlü (sav) bazı insanların ayetlerden anladıklarını yahut ayetler hakkındaki açıklamalarını dinlemiş ve akabinde ya onaylamış ya da karşı çıkmamış, sessiz kalmıştır. Tefsir/Açıklama başkası tarafından yapılsa da Allah Resûlü’nün onayı, Kur’ân’ın Sünnet ile açıklanması kapsamındadır. Bu çeşit tefsirler oldukça azdır:

Amr ibni As’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Zat-u Selasil Gazvesi’nde soğuk bir gecede ihtilam olmuştum. Gusledersem helak olurum korkusundan dolayı teyemmüm edip arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Medine’ye dönünce bu durumu Resûlullah’a (sav) haber verdiler.

O da, ‘Ey Amr! Sen arkadaşlarına cünüp olarak mı namaz kıldırdın?’ buyurdu.

Beni gusletmekten alıkoyan hava şartlarını haber verdim ve Allah’ın şöyle buyurduğunu söyledim: ‘Kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah, size karşı merhametlidir.’[15]

Bunun üzerine Peygamber (sav) güldü ve hiçbir şey söylemedi.”[16]

“Bir kadını alıkoyup (cima dışında) birtakım fiiller işleyen adam hakkında, ‘Gündüzün iki ucunda ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı dosdoğru kıl. Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, (Allah’ı) ananlar için bir öğüttür.’[17] ayeti nazil olur.

Adam, Allah Resûlü’ne (sav), ‘Ey Allah’ın Resûlü! Bu sadece bana özel mi, yoksa bütün insanlara şamil mi?’ diye sorar.

Ömer, eliyle adamın göğsüne vurarak, ‘Hayır, maalesef (gözün aydın olmasın)! Bu bütün insanlar hakkındadır.’ der.

Allah Resûlü de (sav), ‘Ömer doğru söylemiştir.’ buyurur.”[18]

Allah Resûlü’nün, Kur’ân’ı Tefsir Etmesinin Nedenleri

a. Sahabenin Sorusu Üzerine Tefsir

Sahabe ya ayetten anladıklarının doğru olup olmadığını öğrenmek için ya da ayeti tam manasıyla anlamadıkları için Allah Resûlü’ne (sav) soru sormuşlardır. Allah Resûlü de ayetin açıklamasını yapmış, ashabını bilgilendirmiştir. Örneğin;

“Sa’d ibni Ubade, ‘Allah ve melekleri Peygamber’e salât etmektedir. Ey iman edenler! Siz de ona salât ve selam edin.’[19] ayetinde emredilen salâtın tam olarak nasıl gerçekleşeceğini sormuş, Allah Resûlü de bunu şöyle açıklamıştır:

اللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ، كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ وَبَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ فِي الْعَالَمِينَ، إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

‘Allah’ım, Muhammed’e ve Muhammed’in hanesine, İbrahim hanesine salât ettiğin gibi salât et. Allah’ım, Muhammed’i ve Muhammed’in hanesini, İbrahim’in hanesini âlemler içerisinde bereketlendirdiğin gibi bereketlendir. Şüphesiz sen çok övülensin, deyiniz.’ ”[20]

 

 

b. Yaşanan Bir Hadise Üzerine Ayet Okuması

Bazen Allah Resûlü (sav) yaşanan bir hadise üzerine ayetler okumuştur. Böylece ayetin manası, yaşananlar ışığında açıklanmış ve netleşmiştir. Örneğin;

İbni Mesud’dan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Resûlullah’a (sav) bir Yahudi gelerek, ‘Ey Muhammed! Allah gökleri bir parmak, yeryüzünü bir parmak, dağları bir parmak, yaratıkları bir parmak ve ağaçları bir parmak üzerinde tutar ve ‘Ben Melik’im (mutlak mâlik ve egemenim).’ buyurur.’ dedi.

Allah Resûlü (sav), azı dişleri görününceye kadar gülerek, ‘Onlar, Allah’a gerektiği gibi/şanına yakışır şekilde saygı göstermediler! (Allah’ın kudret ve yüceliğini gereği gibi anlayıp kavrayamadılar.) Oysa Kıyamet Günü, yer bütünüyle O’nun kabzasındadır. Gökler ise O’nun sağ eliyle dürülmüştür. O (Allah), şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.’[21] ayetini okudu.”[22]

Yine Allah Resûlü (sav), Bedir Savaşı’nda çadırında dua etmiş, zırhını kuşanmış ve çıkarken, “O topluluk, (yakın bir gelecekte) hezimete uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.”[23] ayetini okumuştur.[24] Mekke’nin Fethi gerçekleştikten sonra devesinin üzerinde ilerlerken de Fetih Suresi’ni okumuştur.[25]

c. Allah Resûlü’nün, Okuduğu Ayeti Tefsir Etmesi

Bazen Allah Resûlü (sav) herhangi bir dış sebebe bağlı olmadan bir ayeti okumuş ve tefsir etmiştir. Bu tür tefsirler diğer kısımlarda olduğu gibi bir soru veya bir olay sebebiyle değildir. Allah Resûlü bazen ayeti okuyup sonra tefsir etmiş, bazen önce tefsirini zikredip sonra ayeti okumuştur. Bazen de ashabına bir ayet hakkında soru sormuş, akabinde de tefsirini yapmıştır. Örneğin;

Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Allah bir kulu sevdiği zaman Cibril’e, ‘Ben falanı sevdim, sen de onu sev.’ diye seslenir.’

Cibril de bunu gökyüzüne ilan eder. Sonra o kimsenin sevgisi yeryüzü halkına indirilir de böylece yeryüzündeki insanlar da o kimseyi sever hâle gelir.

İşte, ‘İman edip salih amel işleyenlere Er-Rahmân sevgi kılacaktır.’[26] ayetinin anlamı budur…”[27]

✽ ✽ ✽

Bir sonraki sayımızın sayfa aralarında buluşmak duasıyla…

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır…

 


[1]. Bu konu hakkında tafsilatlı bilgi için bk. Et-Tahrir Fi Usuli’t Tefsir, Musaid ibni Suleyman Et-Tayyar, s. 61; Makalat Fi Ulumi’l Kur’ân ve Usuli’t Tefsir, Musaid ibni Suleyman Et-Tayyar, s. 138; Kavaidu’t Tefsir Cem’an ve Diraseten, Halid ibni Osman Es-Sebt, 1/130; Et-Tefsiru’n Nebevi, Halid ibni Abdulaziz El-Batili, s. 54; Tefsir Usulü, Musaid ibni Suleyman Et-Tayyar, s. 46.

[2]. 19/Meryem, 71

[3]. 19/Meryem, 72

[4]. Müslim, 2496; Ahmed, 27362

[5]. 83/Mutaffifîn, 14

[6]. Tirmizi, 3334; İbni Mace, 4244

[7]. Müslim, 2842; Tirmizi, 2573

[8]. 89/Fecr, 23

[9]. Müslim, 746

[10]. Bir diğer lafızda, “…rükû ve secdelerinde…” (Buhari, 4968)

[11]. Buhari, 4967

[12]. Buhari, 4968

[13]. 26/Şuarâ, 214

[14]. Buhari, 4771; Müslim, 204

[15]. 4/Nisâ, 29

[16]. Ebu Davud, 334

[17]. 11/Hûd, 114

[18]. Ahmed, 2206

[19]. 33/Ahzâb, 56

[20]. Müslim, 405

[21]. 39/Zümer, 67

[22]. Buhari, 4811; Müslim, 2786

[23]. 54/Kamer, 45

[24]. Buhari, 2915; Müslim, 1763

[25]. Buhari, 4281; Müslim, 794

[26]. 19/Meryem, 96

[27]. Tirmizi, 3161

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver