Kitabın Künyesi
Kitabın Adı: Müslümanların Tarihi
Kitabın Yazarı: Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma
Yayınevi: Beyan
Basım Tarihi: Ekim, 2014 (Birinci Baskı)
Basım Yeri: İstanbul
Boyut: 120 X 170
Kapak: Sıvama Cilt
Kâğıt: Ivory
Sayfa Sayısı: 2400 (Sempatik Boy, Beş Cilt)
Yazara Dair
Siirt’in Pervari ilçesinde 1944 yılında doğan yazar yüksek öğrenimini Ankara İlahiyat Fakültesi’nde tamamladıktan sonra İslam Tarihi dalında doktora yapmak üzere Fransa’ya gitti. Erzurum, Sakarya, İstanbul ve Siirt üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Zaman, Yeni Devir, Millî Gazete ve Yeni Şafak gazeteleri ile İslâm Mecmuası, Yeni Dünya, Bilgi ve Hikmet, Tarih Dergisi, Tarih Enstitüsü Dergisi ve Tarih ve Toplum dergilerinde, tarihle ilgili makaleler yazdı. Halen Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı olarak görev yapmaktadır. Şu ana dek yayınlanmış olan otuzun üzerinde kitabı ve iki yüzü aşkın makalesi bulunmaktadır.
Yayınlanmış kitaplarından bazıları şunlardır:
İslâmî Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence, İslâmî Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad, İslâmî Tebliğin Örnek Halifeler Dönemi, Emevîler Dönemi, Abbasîler Dönemi, Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri, İşte Önderimiz Hz. Muhammed, Tarih Şuuru, Belgelerle 2. Abdulhamid Dönemi, Pervari’den Paris’e.
Saydığımız bu kitapların birçoğu, tanıtım yazılarının ayrı ayrı konusu olmayı hak etmektedir. Bu ay “Müslümanların Tarihi” isimli eseri tercih etmemizin nedeni yazarın İslam tarihi alanında telif ettiği kitaplarının bir kısmının toplu bir özetini ihtiva ediyor olmasıdır.
Tarih Kumkumasında “Müslümanların Tarihi”
Güzel formatı, sayfa düzeni ve okuma rahatlığı sağlayan dizgisiyle bu kitaba özel bir önem verildiği hemen anlaşılmaktadır. Kitap sayfalarının içeriklerine uygun olarak her sayfanın sağlı sollu alt köşelerine yerleştirilen küçük fotoğraflar ve onların ebadınca açılan derkenara uygun boşluklar hem gözlerin dinlenmesine hem de sıcak düşüncelerin metinde bir tahrifata neden olmaksızın hemen oracığa kaydedilmesine imkân veriyor.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’nın en kapsamlı eserinin adıdır “Müslümanların Tarihi”. Kitabın adına bakan hemen hemen herkesin aklına “Kitabın adı neden İslam Tarihi değil de Müslümanların Tarihi?” şeklinde bir soru gelecektir. Yazar kitaba bu ismi, bilinçli olarak seçtiğini söyler. Yazarın kendi ifadesine göre bu başlığın doğrusunun “İslam Tarihi” değil “Müslümanların Tarihi” olması gerekir ve konuyla ilgili şunları aktarır:
“Asırlardır bize ‘İslam Tarihi’ olarak anlatılanlar, İslam’ın değil, kendilerine Müslüman denen insanların tarihidir. Başka bir deyişle, İbrahim’in Musa’nın İsa’nın ve nihayet Hz. Muhammed’in (sav) kendilerine gelen vahiyle bildirdikleri dine inananların tarihi. Hepsi de Allah’ın emirlerini insanlara bildirmekle görevlendirilen peygamberlere, ümmetleri olduklarını söyleyenlerin, bu peygamberlerin getirdiklerine ne ölçüde uyduklarının ve ne ölçüde pratiğini gerçekleştirdiklerinin tarihi…”
“Hz. Adem’den, Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin getirdikleri mesaj İslam, insanlara tebliğ ettikleri şey, bütün bu peygamberlerin tebliğleri ve ümmetlerinin bu tebliğ uğruna olan mücadeleleri sırasında başlarından geçen olayları içeren olaylar bütününe, alışılmış bakış açılarına ters olarak, ‘İslam Tarihi’ değil, ‘Müslümanların Tarihi’ diyoruz.”
Kitapta klasik İslam tarihlerinde olduğu gibi Müslimlerin yaşadıkları olaylar zinciri Mekke’de başlatılıp Osmanlı İmparatorluğu ile bitirilmiyor. İlk peygamberden Muhammed’e (sav) kadar gelen peygamberler hakkında gerekli bilgiler veriliyor ve ondan sonra da Peygamber’in mücadelesi, daha sonra çeşitli dönemlerde ve coğrafyalarda Müslimlerin kurduğu devletler anlatılıyor.
Yazar, “Müslümanların Tarihi”ni beş ana başlık altında incelemektedir:
1. Tarih Nedir? – Peygamberler Tarihi – Cahiliye Dönemi
2. Muhammed’in (sav) Mekke ve Medine Dönemi
3. Örnek Halifeler – Emevîler Dönemi
4. Abbasiler – Endülüs Emevîlerî – Selçuklular – Haçlılarla Münasebetler
5. Osmanlı Devleti
Okuyucu kitapta ana hatlarıyla bazı meselelerle karşı karşıya kalacaktır:
1. Resûlullah’tan (sav) önceki peygamberlere ait dönemin tarihleştirilmesinde bilgi kaynağı olarak vahyin esas alınmasının zorunluluğu ve vahyi bilginin (doğal olarak) modern tarih yöntemleriyle çatışıyor olması.
2. Resûlullah (sav) döneminin ele alınışında siyer etkisinin İslam tarihiyle ilgili diğer kaynaklara göre daha baskın çıkması.
3. Raşid Halifeler sonrası Emeviler devrinden başlayarak Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar süren dönemde yıkılanın yerine kurulmuş olan her yeni devletle birlikte giderek daha fazla belirginleşen örfe dayalı yönetim tarzının Şer-i Şerif’e uzaklığı sorunu.
4. Bozulmaya yüz tutan “Müslimlerin Medeniyeti” ile birlikte çok sayıda itikadi ve fikrî sapma ile amelî ve ahlaki tefessühün ve kültürel birer “ceset” olarak daima göz önünde bulunan tarihi eserlerin İslam Tarihi’ni yeni yetişen nesillere âdeta yenilenlerin tarihi olarak algılatması gibi bir problem de özellikle son iki ciltte okuyucunun zihninde daha belirgin bir hale gelmektedir.
“Antik Çağlar dediğimiz dönemlerin ilki olan Âdem zamanını, tarihin bilinen kaynaklarından araştırmak mümkün değildir. O dönemi anlatan kaynaklar arasında inananlar açısından en güvenilir kaynaklar ilahi kitaplardır. Bu kitaplardan değişmeden günümüze intikal eden tek kitap da Kur’ân-ı Kerim’dir. Bu nedenle Âdem’e, hatta ondan sonra gelen dönemlere ait birçok bilgiyi bu otantik kitaptan almak zorundayız.
Meseleye seküler açıdan bakmadığımız için ana referans kaynağımız Kur’ân ve onu anlatan ilimler, tali kaynaklarımız ise normal tarih ilminin kaynaklarıdır.
Gerek ilk gerekse şimdiki dönemlere ait bütün hadiseler ‘zaman’ dediğimiz süreç içerisinde cereyan etmekte, bir bakıma bu, ‘zaman’la şekillenmektedir.“
“Dünya hayatındaki tarih, ölüm sonrası tarihin hazırlayıcısıdır ve bir bakıma da belirleyicisidir…. İnsanlık tarihi aynı zamanda İslâm’ın ve Müslümanların tarihidir. Zira ilk insan ve ilk peygamber Âdem’dir.”
İlk Yorumu Sen Yap