Muksirûn Sahabiler ve Hadis Rivayeti

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

Önceki sayılarımızda muksirûn sahabilerin çok hadis rivayet etme nedenlerini işlemeye başlamış ve son sayımızda Abdullah ibni Ömer’in (ra) çok hadis rivayet etme nedenleri üzerinde durmuştuk. Bu sayımız ise muksirûn sahabilerden Enes ibni Mâlik (ra) hakkında olacaktır, inşallah…

3. Enes ibni Mâlik’in (ra) rivayetleri neden çoktur?[1]

Enes ibni Mâlik’ten (ra) çokça hadis nakledilmesinin nedenleri olarak şunları söyleyebiliriz:

a. Ummu Suleym binti Milhân (r.anha), oğlu Enes ibni Mâlik’i (ra) Allah Resûlü’nün hizmetine adamıştır. Allah Resûlü (sav) onun talebini olumlu karşılaşmış ve Enes’i (ra) yanına almıştır. Bu, Medine’ye hicret gerçekleştikten kısa bir süre sonra olmuştur. Böylece Enes (ra), Medine’ye hicretinden vefatına kadar yaklaşık dokuz on sene Allah Resûlü’nün hizmetinde bulunmuştur. Ayrıca Allah Resûlü’nün (sav) terbiyesinde büyümüş, onun sünneti üzerine yetişmiştir. Allah Resûlü’ne yakınlığı öyle ileri derecededir ki Allah Resûlü (sav) ona defalarca, “Oğulcuğum” diye hitap etmiştir. İşte bu durum, Enes ibni Mâlik’ten çokça hadis rivayet edilme sebeplerindendir.

Ebû Halde şöyle der:

“ ‘Ebu’l Âliye’ye Enes ibni Mâlik, Nebi’den (sav) hadis işitmiş midir?’ diye sordum.

Ebu’l Âliye şu cevabı verdi: ‘On sene Resûlullah’ın (sav) hizmetinde bulunmuş ve Nebi (sav) ona dua etmiştir. Onun bir bahçesi vardı, senede iki sefer ürün verirdi. Bu bahçede bir de reyhan vardı ki ondan misk kokusu gelirdi.’ ”[2]

Enes ibni Mâlik’in rivayetlerini incelediğimizde Allah Resûlü’nü çok yakından tanıdığını/gözlemlediğini, Sünneti her yönüyle aktardığını ve Allah Resûlü ile yoğun birlikteliğinin işaretlerini görebilmekteyiz.

Örneğin, tamamı Enes’ten (ra) aktarılan şu rivayetlere bir göz atalım:

“Nebi’nin (sav) huzurunda iki adam aksırdı. Onlardan birisine, ‘Yerhamukallah’ dediği hâlde diğerine ‘Yerhamukallah’ demedi. Ona bunun sebebi sorulunca, ‘Bu, Allah’a hamdetti, bu ise Allah’a hamdetmedi.’ diye cevap verdi.”[3]

Ebû Mesleme’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Enes ibni Mâlik’e, ‘Resûlullah (sav) ayakkabıları ile namaz kılar mıydı?’ diye sordum. ‘Evet.’ cevabını verdi.”[4]

“Allah Resûlü’nün (sav) saçında ve sakalında ağaran yirmi teli yoktu. Ebû Bekir saçlarını kına ve çivit otu, Ömer ise kına ile boyardı.”[5]

“Nebi (sav) helaya girmek istediğinde şöyle derdi:

‘Allah’ım! Erkek ve dişi şeytanlardan sana sığınırım.’ ”[6]

“Nebi (sav) bir söz söylediği zaman onunla ne kasdettiğinin iyice anlaşılması için sözünü üç defa tekrarlardı. Bir topluluğun yanına geldiğinde onlara üç defa selam verirdi.”[7]

“Allah Resûlü’nün bardağı kırıldı. Çatlak olan yeri gümüşten bir parçayla yamamıştı.”[8]

“Allah Resûlü (sav) helaya girdiğinde ben ve benim gibi bir çocuk su dolu bir ibrik ve ucu demir olan bir sopa taşırdık. Allah Resûlü (sav) getirdiğimiz o suyla istinca ederdi.”[9]

“Allah Resûlü (sav) bir müdd su ile abdest alır, bir sa’dan beş müdde kadar su ile de guslederdi.”[10]

“Allah Resûlü (sav), ‘Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.’ demeyi çokça yapardı.”[11]

“Peygamber (sav) bu ayda o kadar çok oruçsuz olurdu ki hiç oruç tutmayacak sanırdık. Bazen de o kadar çok oruç tutardı ki bu ayı hep oruçla geçireceğini düşünürdük. Sen onu geceleri ibadet ederken görmek istesen görürdün, uyurken görmek istesen de görürdün.”[12]

“Hicab ayetinin iniş meselesini insanlar arasında en iyi bilen benim. Ubey ibni Ka’b dahi bana bu hususta soru soruyordu. Resûlullah (sav) Zeyneb binti Cahş ile yeni evlenmiş bir damat olarak sabahı etti. Medine’de iken onunla evlenmişti. Güneş yükseldikten sonra insanları yemeğe davet etti. Resûlullah (sav) oturdu. Yemeğe gelen davetlilerin bir kısmı kalktıktan sonra bazı kimseler onunla birlikte oturmaya devam etti. Nihayet Resûlullah (sav) ayağa kalktı ve Âişe’nin odasının kapısına varıncaya kadar yürüdü, ben de onunla beraber yürüdüm. Sonra onların dışarı çıktıklarını zannettiği için geri döndü. Ben de onunla beraber döndüm. Onların, oldukları yerde oturduklarını gördü. Bu sefer tekrar Âişe’nin odasının kapısına ulaşıncaya kadar geri döndü, ikinci defa ben de onunla döndüm. Geri dönünce ben de onunla döndüm. Onların kalktıklarını gördük. Benimle kendisi arasına bir perde gerdi ve hicabı emreden ayet nazil oldu.”[13]

b. Enes ibni Mâlik (ra) akıllı, zeki, hafızası sağlam ve okuma yazma bilen bir çocuktu. Okur yazarlık o dönemde nadirdi ve önemli bir meziyetti. Enes ibni Mâlik’in bu özellikleri, Allah Resûlü’nün sünnetini kavramasında ve çokça rivayette bulunmasında etkilidir.

Enes’ten (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Allah Resûlü (sav) Medine’ye geldiğinde hizmetçisi yoktu. Ebû Talha beni elimden tutup Allah Resûlü’ne götürdü. ‘Ey Allah’ın Resûlü! Enes akıllı bir çocuktur. Sana hizmet etsin.’ dedi. Enes diyor ki: ‘Ben hem yolculukta hem de yolculuk dışında ona (sav) hizmet ettim. Yaptığım hiçbir şey için bana, ‘Bunu niye böyle yaptın?’ ve yapmadığım bir şey için, ‘Bunu niye böyle yapmadın?’ demedi.”[14]

Enes’ten (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Peygamber (sav) Medine’ye gelince, Ummu Suleym elimden tutup beni Allah Resûlü’ne götürdü ve ‘Ey Allah’ın Resûlü! Bu oğlumdur, okur yazar bir çocuktur.’ dedi. Allah Resûlü’ne (sav) dokuz yıl hizmet ettim. Allah Resûlü (sav) yaptığım hiçbir şey için, ‘Kötü yaptın.’ veya ‘Yaptığın ne kadar kötü.’ demedi.”[15]

Mûsâ ibni Enes şöyle der:

“Ebû Bekir (ra) halife olduğunda Enes ibni Mâlik’i Bahreyn’e göndermek istedi. Yanına Ömer (ra) girince bunu onunla istişare etti. Ömer (ra), ‘Onu gönder, o akıllı ve okur yazar biridir.’ dedi. Bunun üzerine Ebû Bekir (ra) Enes’i görevlendirdi.”[16]

c. Allah Resûlü (sav) hayattayken Enes ibni Mâlik’in tek meşguliyeti Allah Resûlü’ne (sav) hizmetti. Ailesi de bu konuda teşviklerde bulunurdu. Hem Medine’de hem de Medine dışında Allah Resûlü’ne hizmetini sürdürmüştür. Ona hizmette bulunmak için birçok savaşa da katılmıştır. Yaşça küçük olduğu için geçimlerini sağlamakla mesul olduğu bir ailesi yoktu. Ayrıca çiftçi ve tüccar sahabiler gibi bir meşguliyeti de yoktu.

Enes ibni Mâlik’ten şöyle rivayet edilmiştir:

“Ben on yaşındayken Resûlullah (sav) Medine’ye geldi. Ben yirmi yaşındayken de vefat etti. Annem ve teyzelerim beni Allah Resûlü’ne hizmet etmeye teşvik ederlerdi. Allah Resûlü (sav) evimize gelince bir koyunumuzdan onun için süt sağdık. İçine evdeki bir kuyudan su kattık. Allah Resûlü (sav) sütten içti. Bu esnada Ebû Bekir (ra) onun solundaydı. İçtikten sonra Ömer (ra), ‘Ebû Bekr’e ver.’ dedi. Allah Resûlü (sav) sağındaki bedeviye verdi ve ‘Önce sağdan başlanır.’ dedi.”[17]

Onun, Allah Resûlü (sav) hayattayken tek meşguliyeti ara ara oyuna dalmasıydı. Bu da yaşı gereği çok doğal bir durumdu. Ama Allah Resûlü’nün Sünnetini ve güzel ahlakını bize aktarmasına bu durum da vesile olmuştu:

Enes ibni Mâlik (ra) şöyle der:

“Ahlak bakımından Allah Resûlü (sav) insanların en güzeliydi. Bir gün beni bir şey için göndermek istedi. ‘Vallahi gitmem.’ dedim. Ama içimden bana emrettiği şeye gitmek geliyordu. Çıktım ve sokakta oynayan bazı çocuklara uğradım. Derken Allah Resûlü (sav) geldi. Arkamdan ensemi tuttu. Dönüp baktığımda gülüyordu. Bana, ‘Enescik! Sana emrettiğim yere gittin mi?’ diye sordu. Ben, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Evet, gidiyorum.’ dedim.”[18]

Enes ibni Mâlik, Ebû Bekir (ra) Dönemi’nde Yemen’e ve Bahreyn’e zekât memuru olarak gönderilmiş, Ömer (ra) Dönemi’nde ise Medine’de kaldığı süreçte istişare meclisinde yer almış ve kırk gün süren Basra valiliğine tayin edilmiştir. Bunların dışında Enes ibni Mâlik’in idari/siyasi işlerde pek vazife almadığını görüyoruz. Hâliyle onu ilmî faaliyetlerden meşgul eden bir durum pek yoktur. Bu da rivayetlerinin fazla olmasını sağlamıştır.

d. Enes ibni Mâlik (ra) Allah Resûlü’nün (sav) dışında başka sahabilerden de hadis öğrenmiştir.[19] Ebû Bekir, Ömer, Osmân, İbni Mes’ûd, Huzeyfe ibni Yemân, Ebû Zerr, Muâz ibni Cebel, Ubâde ibni Sâmit, Ebu’d Derdâ, Ubey ibni Ka’b, Useyd ibni Hudayr, Cerîr ibni Abdullah, Zeyd ibni Sâbit, Abdullah ibni Abbâs, Abdullah ibni Revâha, Ebû Hureyre (r.anhum) bu sahabilerden bazılarıdır.[20] Bu da hadis bilgisini arttırmıştır.

Humeyd’den (rh) şöyle rivayet edilmiştir:

“Enes ibni Mâlik, Allah Resûlü’nden (sav) bir hadis rivayet etti. Bir adam, ‘Bunu Allah Resûlü’nden mi işittin?’ diye sordu. Enes (ra) onun bu sorusu üzerine çok kızdı ve dedi ki: ‘Allah’a yemin olsun ki, size aktardığımız her şey Allah Resûlü’ndendir. Ancak hadisleri bazımız diğerlerine aktarırdı ve biri diğerini töhmet altında bırakmazdı.’ dedi.”[21]

e. Enes ibni Mâlik’in (ra) çokça hadis rivayet etmesinde yaşam süresinin de etkisi büyüktür. Enes (ra) 103 yaşında vefat etmiş[22] ve yüz seneden fazla yaşadığı için “muammerûn”dan sayılmıştır. Allah Resûlü (sav) vefat ettiğinde yirmili yaşlardadır. Yani, Allah Resûlü’nden sonra seksen iki sene kadar yaşamıştır. Muksirûn sahabiler arasında en son vefat eden Enes ibni Mâlik’tir. Birçok sahabinin vefatının ardından insanlar onun etrafında toplanmış ve ondan hadis öğrenmiştir. Bu da hadis rivayetlerini arttırmıştır.

Enes ibni Mâlik şöyle der:

“Peygamber (sav) bizim ailemizin yanına gelirdi. Bir gün gelip bize dua etti. (Annem) Ümmü Süleym (beni kasdederek) dedi ki: ‘Bu küçük hizmetçin, ona dua eder misin?’ Peygamber şöyle buyurdu: ‘Allah’ım! Malını ve çocuğunu çoğalt, ömrünü uzat ve onu mağfiret et.’ Peygamber bana üç şeyle dua etti. Öyle ki evlat ve torunlarım çoğalıp (veba sonucu) onlardan yüz üç kişi gömdüm. Meyve ağaçlarım da senede iki defa mahsul veriyordu. Hayatım da o kadar uzadı ki insanlardan utanmaya başladım. Ahiret için de mağfiret edilmeyi umuyorum.”[23]

Yine şöyle der:

“İki kıbleye doğru da namaz kılmış olan benden başka kimse kalmadı.”[24]

Enes ibni Mâlik’ten hadis rivayet edenlerden biri Mûsâ ibni Verdân’dır. Şöyle der:

“Enes ibni Mâlik’e geldim ve dedim ki, ‘Allah Resûlü’nün ashabından geriye kalan en son kişi sensin.’ O, ‘Bedevilerden de bazı kimseler kalmıştır. Ancak onun ashabından geriye kalan en son kişi benim.’ dedi.”[25]

f. Enes ibni Mâlik’ten (ra) çokça rivayet aktarılmasında bulunduğu mekânın da etkisi vardır. Enes (ra) Allah Resûlü’nün vefatından sonra bir müddet Medine’de kalmış ve bazı fetihlere katılmıştır. Medine’de kaldığı dönemde insanlara dinlerini öğretir, Ömer Dönemi’nde istişare meclislerinde bulunur. Ömer Dönemi’nde Basra şehri inşa edilir. Şehrin gelişmesi için Enes ibni Mâlik bir grup sahabiyle birlikte Basra’ya gelir, oraya yerleşir ve diğer sahabilerle birlikte insanlara dinlerini öğretir, sorularını cevaplar, hadis rivayet eder, talebe yetiştirir. Hem onun hem de oraya yerleşen diğer sahabilerin yoğun çaba ve emekleri meyvesini verir. Basra -bilhassa hadis ilminde- önde gelen ilim merkezlerinden biri olur. İbni Sîrîn, Hasan El-Basrî, Ebu’l Âliye, Katâde, Şu’be ibni Haccâc, Hammâd ibni Seleme gibi birçok meşhur muhaddis burada yetişir.[26]

g. Enes İbni Mâlik’ten hadis alan birçok kişi vardır. Kendisinden hadis nakledenlerin geneli Basralıdır. Bunun yanında başka beldelerden gelip ondan hadis öğrenenler de olmuştur. Bu durum rivayetlerinin fazla olmasını sağlamıştır.[27]

Enes ibni Mâlik’in talebelerle ilgili olması ve teşvik etmesine değinmekte de fayda vardır. Hocaları tarafından sevildiğini bilen ve ondan sadece ilim değil, öğüt de alan talebe elbette farklı olacaktır.

Sumâme ibni Abdullah ibni Enes’ten rivayete göre Enes ibni Mâlik, oğullarına şöyle derdi:

“Oğullarım! Bu ilmi kaydedin/yazın.”[28]

Enes ibni Mâlik’in önde gelen talebelerinden Sâbit el-Bunânî şöyle der:

“Enes ibni Mâlik ile beraberdik. Yanında onun arkadaşlarından bir grup vardı. Bize doğru yöneldi ve ‘Allah’a yemin olsun ki sizin topluluğunuz bana Enes’in çocuklarından daha sevimlidir. Ancak onlar, hayır ve iyilik yönünden sizin gibi olurlarsa o başka.’ dedi.”[29]

Yine Sâbit el-Bunânî’den şöyle aktarılmıştır:

“Enes ibni Mâlik bana şöyle dedi: ‘Ey Sâbit, benden al, benden daha sağlam bir kimseden alamazsın, çünkü ben onu Resûlullah’tan (sav) aldım, Resûlullah (sav) onu Cibrîl’den aldı, Cibrîl de onu Allah’tan aldı.’ ”[30]

Son olarak Enes ibni Mâlik’in hadis ilmindeki konumunu öğrencisi Katâde’den dinleyelim:

Katâde (rh) şöyle der:

“Enes ibni Malik vefat ettiği zaman Muvarrik el-İclî dedi ki:

‘Bugün ilmin yarısı gitti.’

‘Ey Ebu’l-Mu’temir! Bu nasıl olur?’ diye sorulduğunda şu karşılığı verdi:

‘Çünkü heva ehlinden (sapık mezhep mensuplarından) birisi Resûlullah’ın (sav) hadislerinden birinde bize muhalefet ederse ona, ‘Gel onu Resûlullah’tan (sav) duyan kişiye gidip soralım.’ derdik.’ ”[31]

Devam edecek, inşallah…

Gelecek sayımızda buluşmak duası ile…

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.


[1]. bk. Tehzîbu’l Kemâl fî Esmâi’r Ricâl, 3/353; Çocuk Sahabiler, Abdullah Kara-Hilal Kara, s.117-151; Mine’n Nebiy İle’l Buhârî, s. 152

[2]. Tirmizi, 3833

[3]. Buhari, 6221; Müslim, 2991

[4]. Tirmizi, 400; Ahmed, 11976

[5]. Ahmed, 11965

[6]. Buhari, 142; Müslim, 375

[7]. Buhari, 94; Tirmizi, 2723

[8]. Buhari, 3109

[9]. Buhari, 152; Müslim, 271

[10]. Buhari, 201; Müslim, 325

[11]. Tirmizi, 2140

[12]. Buhari, 1141

[13]. Buhari, 5466; Müslim, 1428

[14]. Buhari, 2768; Müslim, 2309

[15]. Ahmed, 12251

[16]. El-İsâbe fî Temyîzi’s Sahâbe, 1/278

[17]. Müslim, 2029; Ahmed, 12078

[18]. Müslim, 2310

[19]. bk. Müslim, 33

[20]. bk. Tehzîbu’l Kemâl fî Esmâi’r Ricâl, 3/353-354

[21]. El-Câmi’ li Ahlâki’r Râvî ve Âdâbi’s Sâmi’, 100; Müstedrek, 6458

[22]. Vefat yaşı ve yılı hakkında farklı görüşler vardır. bk. Tehzîbu’l Kemâl fî Esmâi’r Ricâl, 3/ 376

[23]. El-Edebu’l Mufred, 653

[24]. El-İsâbe fî Temyîzi’s Sahâbe, 1/276

[25]. Tehzîbu’l Kemâl fî Esmâi’r Ricâl, 3/376

[26]. bk. İlk Üç Asırda Basra’da Hadis İlmi, Ali Çelik (Doktora Tezi); Hicri 1. Asırda Basra Kadıları ve Hadis Rivayetiyle ilişkileri, Büşra Çetin (Yüksek Lisans Tezi)

[27]. Geniş isim listesi için bk. Tehzîbu’l Kemâl fî Esmâi’r Ricâl, 3/354-363

[28]. Darimi, 508

[29]. Tabakât, İbn Sa’d, 9/20

[30]. Tirmizi, 3831. Rivayetin isnadında zayıflık olduğu söylenmiştir.

[31]. Mecmau’z Zevaid, 15801

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver