Muksirûn Sahabiler ve Hadis Rivayeti

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

Muksirûn sahabilerin çok hadis rivayet etme nedenlerini işlemeye devam ediyoruz. Geçen sayılarımızda Abdullah ibni Abbâs’ın rivayetlerinin çok olma nedenlerinden bahsettik. Bu sayımızda ise Câbir ibni Abdullah’ı konu edineceğiz, inşallah.

6. Câbir ibni Abdullah’ın (ra) rivayetleri neden çoktur?[1]

Câbir ibni Abdullah (ra); Bakiy ibni Mahled’in Müsned’ine göre 1540, İmam Ahmed’in Müsned’ine göreyse 1425 hadis rivayet etmiş ve böylelikle muksirûn sahabilerin altıncısı sayılmıştır. Câbir’in (ra) rivayet sayısının fazla olma nedenlerine dair şu sebepleri zikredebiliriz:

a. Câbir ibni Abdullah (ra), Ebû Hureyre gibi Ashâb-ı Suffa’dan değildir. Enes ibni Mâlik (ra) gibi Allah Resûlü’nün (sav) evinde büyümüş de değildir. İbni Ömer ve İbni Abbâs gibi Allah Resûlü’nün ya da herhangi bir zevcesinin akrabası da değildir. Evi Mescid-i Nebevî’ye 2-3 mil uzaklıkta bulunan kenar bir mahallede olduğundan Mescid-i Nebevî’ye beş vakit gelmek de onun için kolay değildir. Ayrıca Uhud’da şehit olan babasının borçlarını ödemek ve geride kalan dokuz kız kardeşine bakmak zorundadır. Tüm bunlara rağmen Câbir ibni Abdullah’ın (ra) Allah Resûlü’nden (sav) çokça hadis rivayet etme nedenlerinden biri, gençliğinin en verimli vakitlerinde her fırsatı kullanıp Sünneti öğrenmeye çalışması ve Allah Resûlü (sav) ile uzun yıllara (10 sene) yayılan birlikteliğidir.[2]

Câbir ibni Abdullah Medine’ye 2-3 mil uzaklıktaki Ben-i Selime mahallesinde yaşıyor olsa bile Medine’ye sıkça gelmiştir. Allah Resûlü’nü (sav) Mescid-i Nebevi’de sık sık ziyaret edip meclisinde bulunduğu gibi zaman zaman evinde de ziyaret etmiş, Allah Resûlü ile sıkça ve çeşitli zamanlarda beraber olmaya gayret etmiştir.[3] Birçok rivayetinde, “Allah Resûlü’nden duydum, Allah Resûlü’nü şöyle gördüm, Resûlullah bana şöyle dedi…” demesi bunun işaretlerindendir.[4] Ayrıca birçok rivayetini “Allah Resûlü (sav) ile beraberdik…”[5] diyerek nakletmektedir. Bu beraberliğini her safhada görmek mümkündür. Bazen seferde bir su arkı başında Allah Resûlü’ne abdest suyu hazırlarken,[6] bazen cenaze teşyi’,[7] teçhiz ve tekfin işlemlerinde,[8] bazen yemek davetlerinde,[9] bazen Allah Resûlü’ne yemek götürürken,[10] bazen sahabe ile beraber onun (sav) arkasında safta dururken,[11] bazen attan düşünce ziyaretine giderken,[12] bazen beraber misvak ağacının meyvelerini toplarken,[13] bazen velime yemeğine misafir olurken[14] müşahede ediyoruz. Hülasa mümkün mertebe zamanını Allah Resûlü (sav) ile beraber geçirmeye çalışmıştır.[15]

Câbir ibni Abdullah’ın, Bedir ve Uhud haricindeki tüm savaşlarda Allah Resûlü’nden (ra) ayrılmaması da bu çabasının örneklerinden biridir.

Câbir ibni Abdullah’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Allah Resûlü (sav) yirmi bir savaşa katıldı. Onunla birlikte ben bunlardan on dokuz savaşa katıldım. Onun (sav) çıktığı son savaş da Tebûk savaşıydı.”[16]

Bu birlikteliğin izlerini rivayetlerinde görmek mümkündür. Savaşın öncesinde, savaş esnasında ve dönüş yolunda gerçekleşenler Câbir ibni Abdullah’ın en temel rivayet konularındandır.[17]

“Rasûlullah (sav) ile çıktığı seferlerde birçok sahâbînin muttali olmadığı hadisleri öğrenme fırsatı elde etmiş, Sahâbe dönemindeki seferlerinde ise zabt ettiği hadisleri yayma fırsatı kazanmıştır. Bu itibarla onun çıktığı seferler, sadece birer sefer olarak değerlendirilmemeli, hadis ilmine yaptıkları katkı cihetinden de bakılmalıdır.”[18]

Bu yoğun birlikteliğin bir neticesi olarak Câbir ibni Abdullah birçok alanda bilgi sahibi olmuş ve hadis rivayet edebilmiştir. İbadetler, muamelat, siyer-meğazi, ahlak, mucizeler, fedail ve fiten; rivayetlerinde öne çıkan konulardır.[19]

b. Câbir ibni Abdullah (ra) Allah Resûlü’nün (sav) özel ilgilendiği sahabilerdendir. Şöyle ki, Câbir (ra) Allah Resûlü’nü (sav) ziyaret ettiği gibi, Allah Resûlü de (sav) Câbir’i (ra) defalarca ziyaret etmiştir.[20] Bu ziyaretleri bazen tek bazen de kendisine eşlik eden Ebû Bekir ve Ömer (ra) gibi sahabilerle birlikte olmuştur. Bir defasında Câbir (ra) hastalanmış, Allah Resûlü (sav) 2-3 mil yürüyüp Câbir’i evinde ziyaret etmiştir. Câbir (ra) Allah Resûlü’nü izleyip sorular sorarak bu meclisleri Sünneti öğrenme fırsatına çevirmiştir. Hatta bu ziyaretlerden birinde sorduğu bir soru üzerine miras hukukuna dair ayet nazil olmuştur.[21]

Allah Resûlü (sav) Câbir ibni Abdullah’ın eğitimine de özel bir ilgi göstermiştir. Buna dair bazı örnekler zikredelim:

Câbir’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Bir sefer dönüşü Medine’ye yaklaştığımızda acele davranıp eve erken varmak istedim. Allah Resûlü (sav), ‘Gece eve gideceğin zaman, evdeki hanımının başını tarayıp vücudunu iyice temizlemesi için ona fırsat ver, acele etme.’ buyurdu.”[22]

Böylece Allah Resûlü (sav) ona (ra) gece vakti eve döndüğünde, eve âni baskın yapar gibi girmemesini öğretti.

Yine o (ra), Allah Resûlü’nün kendilerine Kur’ân’daki herhangi bir sureyi öğrettiği gibi istihâreyi de öğrettiğini söylemiştir.[23]

Bir gün Allah Resûlü’nün evinin kapısını çalıp içeri girmek istediğinde Peygamber (sav), “Kim o?” demiş, Câbir (ra), “Benim.” dediğinde ise Allah Resûlü (sav), “Benim, benim (ne demek?)” buyurarak böyle bir izin isteme hareketinin uygun olmadığını öğretmiştir.[24]

Yine Câbir (ra) şöyle demektedir: “Resûlullah bir gün akşam namazı kılmak için kıyama durdu. Namaza ilk gelen bendim. Onun sol yanına durdum. O beni sağ yanına aldı. Sonra başka birisi daha gelince arkasında saf tuttuk…”[25]

Câbir’in, Allah Resûlü’ne yakın olmak için mescide herkesten önce gelmeye çalıştığı ve Allah Resûlü’nün ona safta durma usulünü öğrettiği bu rivayetten anlaşılmaktadır. Câbir (ra), aynı şekilde Allah Resûlü’nün kendisine sefer dönüşü mescide gidip iki rekat namaz kılmasını emrettiğini söylemiştir.[26]

Bir seferinde de arkadaşlarıyla aralarında Kur’ân-ı Kerim okurken Allah Resûlü (sav) yanlarına gelip onları dinlemiş ve okuyuşlarını beğendiğini ifade etmiştir.[27]

Yukarıdaki rivayetler misal babında zikredilmiştir. Bu rivayetlere benzer daha birçok rivayete rastlamak mümkündür. Allah Resûlü (sav), bu şekilde her fırsatta Câbir’e hem Sünneti öğretmiş, hem de ileride yüklenecek vazife için onu eğitmiştir. Bu eğitim ve öğretim onun hadiste, fıkıhta ve fetva vermede yetişip olgunlaşmasını sağlamış, muksirûndan biri olmasında etkili olmuştur.[28]

✽ ✽ ✽

Gelecek sayımızda buluşmak duası ile…

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.


[1]. bk. Câbir b. Abdullah ve Hadis Tarihindeki Yeri, Abdurrahman Ece

[2]. bk. Câbir b. Abdullah ve Hadis Tarihindeki Yeri, Abdurrahman Ece, s. 170

[3]. bk. Câbir b. Abdullah ve Hadis Tarihindeki Yeri, Abdurrahman Ece, s. 178

[4]. Örneğin bk. Ahmed, 14120, 14125, 14136, 14148, 14153, 14154, 14176, 14184…

[5]. Örneğin bk. Ahmed, 14112, 14116, 14812, 14130, 14150

[6]. bk. Ahmed, 14789

[7]. bk. Ahmed, 15029

[8]. bk. Ahmed, 14536

[9]. bk. Ahmed, 15162, 14550

[10]. bk. Ahmed, 14581

[11]. bk. Ahmed, 14800

[12]. bk. Ahmed, 14205, 15251

[13]. bk. Ahmed, 14497

[14]. bk. Ahmed, 14576

[15]. bk. Câbir b. Abdullah ve Hadis Tarihindeki Yeri, Abdurrahman Ece, s. 171

[16]. Hakim, 6404

[17]. Örnekler için bk. Ahmed, 14114, 14115, 14127, 14139, 14156, 14160, 14180, 14181, 14335, 14503, 14676, 14773, 14863, 14804, 14819, 15078

[18]. Câbir b. Abdullah ve Hadis Tarihindeki Yeri, Abdurrahman Ece, s. 46

[19]. Geniş bilgi için bk. Câbir b. Abdullah ve Hadis Tarihindeki Yeri, Abdurrahman Ece, s. 253

[20]. Örnekler için bk. Ahmed, 14637, 14850, 15011

[21]. bk. Ahmed, 14186, 14298

[22]. Ahmed, Müsned, XXII, 92, Hno: 14304, 14822, 14862,15203, 15250, 15265, 15285

[23]. bk. İbn Ebî Şeybe, Musannef, XV, 210, Hno: 30016

[24]. bk. Ahmed, Müsned, XXII, 93, Hno: 14185, 14439, 14909

[25]. Ahmed, Müsned, XXII, 378, Hno: 14496

[26]. bk. Ahmed, Müsned, XXIII, 184, Hno: 14915

[27]. bk. Ahmed, Müsned, XXIII, 415, Hno: 15273

[28]. bk.Câbir b. Abdullah ve Hadis Tarihindeki Yeri, Abdurrahman Ece, s. 176

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver