Kur’an ve Sünnet’in Canlı Örneği-Sahabe-i Kiram

Tarihte bir toplumdan bahsedilir. Siretleri dinleyenlere ve okuyanlara ders veren bir millet anlatılır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onları “Ashabım/Sahabem” diye isimlendirmiştir. Onlar, Milleti İbrahim’in varisleri ve tabîleridir. Mü’min bir şekilde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile karşılaşmış, bu inanç üzerine ölmüşlerdir. Allah’a olan imanlarındaki sıdkları, itikatlarında samimi oluşları, salih amelleri ve ahlaklarındaki hasenatları bütün gözleri onların üzerine çekmişti. Haritada az olmalarına rağmen İslam için mücadeleleri o günün süper güçlerini ve bin dört yüz sene sonraki süper devletleri tedirgin etmiş, kalplerine korku salmıştı. Kur’an ve Sünnet’in canlı örneği olarak herkes onlara bakıyor, onları zikrediyordu.

Onlar tarihe Peygamber mührüyle, en hayırlı nesil olarak mühürlendiler. Bütün âlem onları hayırları ile tanıdı ve tanıttı. Yaptıkları hayırlar onları, Peygamberin hadislerinde yer alma şerefine ulaştırdı.

“İnsanların en hayırlısı benim dönemimde yaşayanlardır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra onlardan sonra gelenlerdir.” (Buhari- Müslim)

Onlar Peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem Allah’ı subhanehu ve teâlâ en güzel şekilde tanıyan yiğitlerdir. Bütün ibadetlerini Allah subhanehu ve teâlâ için yaptılar ve insanları buna davet ettiler. Allah’ın rızasını elde etmeyi bildikleri için, bu dünyada O’nun rızasını kazandılar. Onlardan olmak isteyen tabiinler için Allah subhanehu ve teâlâ onların yolunu göstermiş ve büyük kurtuluşlardan saymıştır.

“İleriye geçen muhacir ve ensar ile onlara güzellikle uyanlardan Allah razı olmuştur. Onlarda O’ndan hoşnut olmuşlardır. Bunlar için orada ebediyen kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler hazırlanmıştır. İşte bu en büyük kurtuluştur.” (9/Tevbe, 100)

Onlar Peygamberin yanında yetişmiş muhacir ve ensardırlar. Kur’an’ın nüzul sebeplerine ve Sünnet’in söyleniş nedenlerine şahit olmuşlardır. İnsanların felaha ermesi için kendilerine tabi olmak zorunda olduğu, dinde Kur’an ve Sünnet’ten sonra doğruluğun ölçüsüdürler.

“Benim ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunların hepsi cehenneme gidecek, bir tane fırka cennete gidecektir. Sahabeler: ‘Cennete gidecek olan fırka hangisidir ya Rasûlullah?’ diye sordu. Peygamberimiz: ‘Benim ve sahabemin yolu üzerine olanlardır.’ buyurdu.” (Tirmizi)

Onlar şeref çatısı altında doğan, cihadın gölgesinde yetişenlerdir. Alınları yaratıcıdan başkasının önünde eğilmemiş, kâinatı yaratandan başkasına kulluk etmemiştir. Onlar amaçların en yücesi peşinde koşan, Allah rızası yolunda öne geçenlerdir. Dünya metaı ve nefsani arzuları onları değiştiremedi. Gün geçtikçe ahiretteki durumları için endişelenirler ve amellerini artırırlardı.

“Onlar kendilerini ticaretin de, alışverişinde Allah’ı anmaktan, namazdan, zekâtı vermekten alı koymadığı yiğitlerdir.

Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten döneceği bir günden korkarlar.” (24/Nur, 37)

Onlar Peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem sonra İslam dinini gelecek nesillere aktarmak için Allah tarafından seçilmiş öncü nesillerdir. Her türlü zorluğa ve baskıya rağmen Kur’an ve Sünnet’i yaşayan ve kendisinden sonrakilere tebliğ edenlerdir. Onlar gibileri olmasaydı dinimiz İslam’ı nasıl öğrenip, amel edebilirdik ki. İbn Mesud radıyallahu anh şu sözünde ashabın konumunu ne güzel ifade etmiştir:

“Allah kullarının kalplerine bakmış, Muhammed’in sallallahu aleyhi ve sellem kalbini onların arasında en hayırlısı bularak kendisi için seçmiş ve onu, risalesini insanlara ulaştırmak için göndermiştir. Muhammed’den sallallahu aleyhi ve sellem sonra kulların kalplerine tekrar bakmış ve onun ashabının kalplerini kulların kalplerinin en hayırlıları bulmuştur. Bundan dolayı onları Nebisinin, onun dini uğrunda savaşan yardımcıları kılmıştır. Müminlerin güzel gördükleri şey, Allah katında da güzeldir, onların kötü gördükleri şey Allah katında da kötüdür.” (İmam Ahmed, Müsned)

Onlar dini ihlas ve takva ile kabul eden, ahitlerini yerine getiren salihlerdir. Söz verdiği konuları unutmamaya, onun için gerekli olan her şeyi yapmaya azami derece dikkat ederlerdi. Allah subhanehu ve teâlâ Kur’an’ın bir kısım ayetlerinde onların doğruluklarına tanıklık etmiş, onları temize çıkarmış ve kendilerini kemal vasıflarla vasıflandırmıştır.

“Mü’minler arasında Allah’a verdikleri sözde içtenlikle sebat gösteren nice yiğitler vardır. Onlardan kimisi adağını yerine getirdiler, kimisi de beklemektedirler. Onlar hiçbir şeyi değiştirmemişlerdir.” (33/Ahzab, 23)

Onlar İslam’ın öcünü almak, mazluma yapılan zulmü ortadan kaldırmak için canlarını ortaya koyan cengâverlerdir. Cihad meydanlarında henüz şehit olmadan cennetin kokusunu alıp ölümü severmişçesine savaştılar. Allah subhanehu ve teâlâ ile en güzel alışverişi yapıp, mallarını Allah yolunda çekinmeden infak ettiler. Kendilerine söylenilen emirleri ikiletmeden Allah’ı hatırlayarak yerine getirdiler.

Öyle bir nesildir ki onlar 21. yüzyılda bizlere hakla batılı birbirinden ayırmada yardımcı oldular. Her dönemde kendileri olmasa da kıssaları, yaşantıları tevhid ehline kardeşlik yaptı. Hurma ağacı misali ümmet onlardan gıdalandı. Ne büyük şeref, ne büyük bir izzet…

Onların kıssaları tevhid ehline ibretler doğurur.

“Onların hikâyelerin de akıl sahipleri için ibretler vardır.” (12/Yusuf, 111)

Bu neslin kıssaları;

Her dönemde gayesi sadece ‘La ilahe illallah’ olan bir toplum yetiştirmek isteyen tevhid ehli için örnek, zafer ve kurtuluşa ermede bir menhectir.

İslam’ın emirlerini yerine getirmede, nehyettiklerinden kaçınmada, bunları insanlara tebliğ etmede, Allah’ın rızasını kazanmada tevhid ehli için mücadele yöntemidir.

Ahitlerini yerine getirmeyi bekleyen tevhid okuyucuları için bir haykırış ve hatırlatmadır.

Kâfirlerin sahabe hayatını tahrif edilmiş, kendi inançlarına uygun hale getirerek yaptığı dizi, çizgi film gibi animasyonları izleyen tevhid ehlinin, saptırılmış gerçekleri görmesi için bir fırsattır.

Hakla batılın birbirine karıştığı bu engebeli dönemde tevhid bayrağını tökezlemeden kıyamete kadar taşımayı hedefleyen şehadet sevdalıları için bir tecrübedir.

Vakit öldüren, istifade edilmeyen roman gibi kitapları okuyup, konuşulması yerine, hem kendi yaşantısını yeşertmek, hem de ileriki nesilleri ihya etmek isteyen tevhid ehlinin okuyup paylaşabileceği ahsenül (Kıssaların en güzeli) kıssadır.

Müslümanlara yapılan baskılarda, karalamalarda, başlarına gelen bela ve musibetlerde sabra, salih amellere yönlendirmek için tevhid ehlinin yapabileceği en güzel nasihattir.

Evet, kardeşim Peygamberin dizinin dibinde vahiyle yetişmiş olan sahabenin vasıflarını, faziletlerini ve bize olan faydalarını bir kerede yazmakla, okumakla bitirebileceğimiz bir şey değildir. Kur’an ile amel edenlerin vasıflarını bitirmek mümkün mü ki… İleriki sayılarımızda sahabeleri ve vasıflarını tek tek ele alıp çıkardığımız, hayatımıza rehberlik yapacak notlarımızı sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Rabbim bizlere hakkı güzelliği içinde anlatmayı, fehmetmeyi ve amel etmeyi nasip ve mukadder eylesin. Bir sonraki sayımızda buluşma dileğiyle.

Davamızın sonu, Alemlerin Rabbine hamd etmektir.

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver