İnsanın Başlangıcı: Döllenme

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,

Geçen ayki sayımızda yumurta hücresini genel hatlarıyla oluşturmuş, rahmin gebelik için yaptığı hazırlıktan ve hayızdan bahsetmeye çalışmıştık. Allah nasip ederse bu ayki yazımızda sperm ve yumurta hücresinin birleşmesini, yani döllenmeyi ele alacağız. Çaba bizden, başarı Allah’tandır (cc).

Yumurtlama gerçekleştiğinde, yumurta hücresi olgun hâlde, çevresindeki hücre katmanlarıyla birlikte yumurtalıktan tüplere geçmiştir. Yumurta yirmi üç kromozoma sahiptir ve mayoz bölünmenin ikinci durağında beklemektedir. Eğer sperm hücresi kendisini bulursa ve döllenme gerçekleşirse mayoz bölünme devam edecek ve tamamlanacaktır. Spermle döllendikten sonra zigot hâlini alacak, hücre sayısı artacak ve rahme doğru yol alacaktır. Rahme ulaştığında tohumun toprağa gömülmesi gibi rahme gömülecek ve bir evreden diğerine yolculuğu sürecektir…

Üreme hücrelerinin sahip olduğu kromozom sayısının miktarı ve mayoz bölünme, neslin genetik açıdan selameti için çok önemlidir. Genetik bilgi şifremiz DNA, kilometrelerce uzunluğa sahip ipliklerden oluşmaktadır. Bu ipliklerin hücre içine sığabilmesi ve karışmadan kullanılabilmesi için özel bir düzen gerekir. Tıpkı binlerce ipin birbirine karışmamasın diye makaralara sarılıp muhafaza edilmesi gibi, DNA iplikçikleri de hücrenin çekirdeğinde özenle paketlenir. Bu makaralar belli düzende bir araya gelir ve kromozomları oluşturur. Allah (cc), insanı kırk altı kromozomlu DNA’ya sahip olarak yaratmıştır. İnsan DNA’sı, yarısı anneden yarısı babadan gelen genetik bilginin toplamından oluşur:

“Kuşkusuz çiftleri, erkek ve dişi olarak yaratan O’dur.”[1]

“Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri (varlıklardan) çifter çifter yaratan (Allah), tüm eksikliklerden münezzehtir.”[2]

Rabbimiz en güzel şekilde yarattığı gibi, yarattıklarını korumaya da güç yetirendir. İnsan neslini genetik açıdan korumak ve insanın sahip olduğu genetik bilgiyi belli sayıda sabit tutmak için üreme hücrelerine özel bir bölünme şekli belirlemiştir. Mayoz bölünme dediğimiz bu özel bölünme şeklinde, üreme hücreleri olgunlaşırken genetik şifresini kırk altı kromozomdan, yirmi üç kromozoma indirecek şekilde yarıya düşürür. Yirmi üç kromozomlu yumurta hücresi ve yirmi üç kromozomlu sperm hücresi birleşir; kırk altı kromozomlu zigotu oluşturur. Böylece insanoğlunun genetiği sayısal olarak kırk altı kromozomda sabitlenir. Üreme hücrelerinde mayoz bölünme gerçekleşmese ve böylece kromozom sayısı yarıya düşmeseydi her döllenmeyle neslin kromozom sayısı iki katına çıkardı. Âdem’den (as) bugüne insanoğlu çoğaldıkça, hücrenin içinde trilyonlarca kromozom birikir, bilgi yığını oluşurdu. Hücreler hangi bilgiyi nasıl kullanacağını şaşırır, kaos olurdu. Allah (cc) en doğrusunu bilir.

Üreme hücrelerine özel olan, vücudun başka hiçbir hücresinde görülmeyen, mayoz bölünmenin tek hikmeti neslin genetiğini sayısal olarak korumak değildir. Her mayoz bölünmede DNA miktarı yarıya düşerken birbirleriyle parça değişimi yaparlar ve her seferinde mevcut DNA ipliğinin içeriğinde değişiklikler meydana gelir. Bu değişimler sayesinde insanın görünüşü/sureti farklılaşır. Rabbimiz (cc) genetik olarak sayıyı sabit tutmakta, bununla birlikte bu sabit sayıya bereket vermekte ve her insanı farklı görünüşte yaratmaktadır. Bir bebek, anne veya babasına benzemekle beraber onlardan farklıdır ve tamamen kendine has görüntüsü vardır. Hiçbir insan birbirinin tıpatıp aynısı değildir. İkizlerde bile farklılıklar bulunmaktadır.

Tarihten bugüne, vücuttaki bir hücreden, insan topluluklarına kadar kâinattaki her şeyi yaratan ve yarattığını da benzersiz kılan Rabbimizin, çeşitlendirmek için sayılara (binlerce DNA’ya) ihtiyacı yoktur. Allah (cc) istediğinde, iradesi doğrultusunda, tüm inceliğiyle, olacak olan gerçekleşecektir. Âdem’den (as) gelen kırk altı kromozom ve Havva Annemizden gelen kırk altı kromozoma öyle bir bereket verir ki ilk insandan kıyamete dek katrilyonlarca insanı birbirinden farklı, her bireyi kendine has, benzeri olmayacak şekilde yaratabilir. Subhanallah!

“Tevekkül edecek olanlar yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.”[3]

Kadın üreme hücresi olan yumurta, olgunlaşma sürecinde mayoz bölünmenin bazı evrelerinde duraklar ve yıllarca bekler. Yumurta hücresi için şartlar oluştuğunda durmuş olan mayoz bölünmeyi tamamlayacaktır. İlk şart kız çocuğun buluğ çağına erişmesidir. Yumurtlama (ovulasyon) gerçekleşirken hormonların zirve değere ulaşmasıyla birlikte ilk eşik geçilir ve ikinci duraklama noktasına varılır. Yumurta hücresi bu evrede yirmi üç kromozoma sahiptir ve yumurtalıktan tüplere geçmiştir.



Sperm, kadın bedenine ulaştığında, yumurta hücresini bulmalı ve döllemelidir. Yaklaşık yarım milyar sperm hücresi kadın bedenine gelir ve yumurtayı bulmaya çalışır. Spermin bu yolculuğu, büyük bir şehrin sokaklarında eşini arayan insan gibidir. En geç bir gün[4] içerisinde eşini bulması gerekir. Aralarında hiçbir iletişim olmadan birbirlerini bulmaları ne kadar zorsa spermin de yumurtaya yönelmesi ve onu bulması da o kadar zordur. Bu yüzden Rabbimiz yumurta hücresine, kimyasal moleküller salgılayarak haberleşme yeteneği vermiştir. Sperme yumurtanın yerini haber veren kimyasal mesajlar ulaştıkça, yumurtaya doğru yönelir.

Her ne kadar kadın bedeni, eşiyle birlikte olduktan sonra sperme yardımcı olmak için rahimde kasılma gerçekleştirse de sperm hücresi yolun zorluklarını aşmak için yanında bazı moleküller[5] getirse de yumurta hücresi sperme haber göndererek yerini bildirse de en nihayetinde yarım milyar sperm hücresinden yirmi otuz kadarı yumurtaya ulaşabilir. Ve sadece bir tane sperm hücresi yumurtayı dölleyebilir.

Neslin korunmasında başka bir vesile de yumurtanın tek bir sperm tarafından döllenebilir olmasıdır.

Yumurtaya ulaşan sperm hücresi, yumurtayı dölleyebilmek için; yumurtanın çevresinde katmanlar hâlinde sıralanmış hücreleri geçmeli ve yumurtaya ulaşmalıdır. Sperm hücreleri yumurtanın çevresindeki hücre katmanları arasında kendilerine bir yol açmaya çalışır. Bu hücre katmanlarını geçmeyi başarıp yumurta hücresinin dışındaki zara temas eden ilk sperm hücresi, bazı kimyasal moleküller salgılar ve özel bir reaksiyon[6] başlatır. Bu reaksiyonla yumurtanın etrafına zırh örer; diğer spermlerin yumurtaya ulaşıp yumurtayı döllemesini engeller. Bu özel reaksiyon, yumurtanın tek bir spermle döllenmesi için koruyucu işlev görür. Yumurta hücresi birçok spermle döllenebilir olsaydı her seferinde genetiği ve kendisi belirsiz, farklı bir canlı oluşur, bir denge ve istikrar kalmazdı. Allah (cc) en doğrusunu bilir.

Sperm hücresi yumurtayı bulup döllenme gerçekleştiğinde, kromozomlar birbiriyle birleşmeden önce yumurtada duraklamış olan ikinci eşik de geçilir ve mayoz bölünme tamamlanır. Yumurta ve sperm hücreleri genetik olarak da birleşir. Yumurta ve spermin birleşmesinden oluşan hücreye zigot denilir. Zigot, insanı oluşturacak ilk hücredir.

Yarım milyar sperm hücresinden sadece bir tanesi başarılı olup yumurtayı dölleyebilir. Rabbimizin yardımıyla, bereketiyle, korumasıyla yumurtaya ulaşan tek bir tane sperm… İnsan, kendi yaratılış süreci üzerinde tefekkür ettikçe ne kadar ince bir ayar ve ne kadar büyük zorluklar olduğunu fark edecektir. Bu yazıyı okuyabilen herkes, Allah’ın (cc) izniyle başarıya ulaşan o sperm hücresidir.

Kim cennet yarışında şüpheye kapılır, kendisini güçsüz, yorgun, tükenmiş hissederse yaratılış ayetlerine bir de bu gözle bakmasında fayda vardır. Olağanca zorluğu atlatarak oluşmuş, onlarca karanlık evreden geçerek rahimde büyümüş, doğumun zorluklarına göğüs gererek dünyaya gelmiş ve bebeklik, çocukluk, ergenlik evrelerini geride bırakarak bir yetişkin olmayı başarmıştır. İnsanoğlu fıtratına, yaradılış özüne döndüğünde imtihanlarla dolu cennet yarışında da Rabbinin yardımını, bereketini, korumasını beraberinde bulacaktır. Çünkü bir hücreden (zigottan) insanın oluşumuna bakıldığında dikkat çeken bir nokta, hücre olsun insan olsun fark etmez, yaradılış kodlarına boyun eğildiğinde ve fıtratın gereği yapıldığında, Allah’ın (cc) izni ve yardımıyla zaferin de beraberinde geleceği gerçeğidir.[7]

Bir hücrenin başarısı, ölmeden olgunlaşabilmesidir.

Kadın üreme sisteminin başarısı, yumurta hücresini en iyi şekilde oluşturabilmesidir.

Rahmin başarısı, gebeliğe en iyi şekilde hazırlık yapabilmektir.

Bir yumurtanın başarısı, en iyi şekilde olgunlaşmak ve döllenmeye hazır olabilmektir.

Erkek üreme sisteminin başarısı, sperm hücrelerini üretip yola hazırlayabilmektir.

Bir spermin başarısı, yumurtayı dölleyebilmektir.

Bir zigotun başarısı, hayatta kalıp rahme gömülebilmektir.

Bir embriyonun başarısı, eksiksiz bir bebek oluşturabilmektir.

Bir bebeğin başarısı, doğup büyüyebilmektir.

Bir insanın esas başarısı da hidayet bulup tevhid üzere ölebilmektir…

✽ ✽ ✽

Döllenmiş yumurta hücresi yaklaşık bir haftada tüplerden rahme ulaşır. Bir hafta boyunca hücrelerin sayısı artar. Yumurtalıktan çıkıp tüplere geçen, rahme doğru bir boşlukta yolculuk yapan yumurtanın ve döllendiğinde oluşan zigotun beslenmesini sağlayacak besin ortamda bulunmaz. Her şeyi en güzel şekilde yaratan Rabbimiz, yarattığının ihtiyaçlarını da en iyi şekilde bilmektedir. Rahimde kendisi için hazırlanmış besinlere (kan göletlerine) ulaşana dek, çoğalan hücreleri hayatta tutacak besin, yumurta hücresinin içerisindedir.

Rabbimiz, yumurta ve zigot hücresinin rızkını en başından yanına yerleştirmiştir.

Normalde hücreler bölünüp çoğalırken ortadan ikiye bölünürler. Böylece sitoplazmadaki besinler paylaşılır ve oluşan iki hücreye de yeter. Fakat yumurta hücresinin geçirdiği özel mayoz bölünmede, hücreler ikiye bölünürken eşit şekilde bölünmez. Genetik şifrenin yarısı, hücreden çok küçük bir pay alıp ölürken; diğer yarısı hücrenin neredeyse tamamını alır ve döllenme için hazırlanır. Zahiren adaletsiz gibi görünen bu paylaşımdaki bir hikmet tüplerdeki yolculuğu sırasında zigota yetecek besinin karşılanmasıdır. Genetik açıdan sayının korunması için DNA’nın yarısı yok olmak zorundadır, zaten ölecek bir parçaya hücreden büyük bir pay ayırmak, diğerinin hayatta kalma olasılığını azaltır. Yaşayan her bir canlının rızkını üzerine alan Rabbimiz (cc), hikmetiyle rızkı pay etmekte ve herkese ihtiyacı olan ulaşmaktadır:

“Ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse O, kendisine yeter. Şüphesiz ki Allah, (dilediği) emrini yerine getirecek olandır. Muhakkak ki Allah, her şey için bir ölçü/zaman/vade tayin etmiştir.”[8]

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.

Rabbim ömür verirse bir sonraki sayıda görüşmek duasıyla…


[1]. 53/Necm, 45

[2]. 36/Yâsîn, 36

[3]. bk. 14/İbrâhîm, 12

[4]. Sperm hücresinin ömrü altı yedi gün, yumurta hücresinin ömrü bir gündür.

[5]. Spermin özelliklerine, ileriki sayılarda erkek fizyolojisinden bahsedilirken değinilecektir.

[6]. Zona Reaksiyonu

[7]. “Ey insanlar! Şayet (öldükten sonra) dirilmeden yana şüphe içindeyseniz, şüphesiz ki sizi topraktan yarattık. Sonra bir damla meniden, sonra donmuş kan pıhtısından (embriyo) sonra da yaratılışı tamamlanmış, tamamlanmamış bir parça etten… (bunları yapanın yeniden diriltmeye kâdir olduğunu) sizlere açıklamak için. Dilediğimizi belirli bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizleri birer bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da yetişkinlik çağına ulaşmanız için (size ömür veriyoruz). Sizden kimi ölüyor, kimi de ömrün en kötü çağına döndürülüyor ki, bildikten sonra hiçbir şey bilemesin. Sen yeryüzünü kurumuş/hareketsizleşmiş görürsün. Üzerine su indirdiğimizde (önce) titreşir, (sonra) kabarır ve her göz alıcı çiftten bitkiler bitirir.” (22/Hac, 5)

[8]. 65/Talak, 3

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver