Kitabın Yazarı: Zeynep BAYANCUK
Yayınevi: Tevhid Basım Yayın
Basım Tarihi: 2021
Sayfa Sayısı: 84
Ebat: 135×210 mm
Kitap Hakkında
Kitabımız; Eşreften Esfele, Mehlika ve Bize Ayrılık Yazıldı isimli üç hikâyeden oluşmaktadır. Ömer’in pişmanlığını, Mehlika’nın tevbesini, Sehle’nin hüznünü iliklerinize kadar hissedeceğiniz, tek seferde okunabilecek, hayatın içinden üç ayrı hikâye…
Yazar, okur çevresini iyi tanıdığından, onların muhtemel günlük rutinlerinden, ortamlarından, duygularından, konuşma dilinden, objelerinden örnekler vermiş ve bu da kitabın bilhassa hitap ettiği okur çevresi nezdinde aurasını arttırmıştır.
Kur’ân’ın yüzde elli üçü kıssalar hakkındadır[1] ve Allah (cc), bu kıssaları gerçek hayattan kopuk değil, hayatın içinden seçmiştir. Bu yüzden bir kavmin tanıdığı kavimlerin helakına dair örnekler vererek; çöl ikliminde bulunan kavme ananastan, iglodan,[2] dinozordan değil; hurmadan, çadırdan, deveden bahsetmiştir. Bizi en iyi tanıyan (cc), hayatımızın içinden ve bizlerden örnekler vererek[3] kimisine tehditleri,[4] kimisine kişiyi şerden alıkoyacak algıyı,[5] kimisine sebat etmenin kodlarını[6]… yerleştirmiştir. Bu bakımdan bu ay tanıttığımız kitap; hikâyelerin asıl amacının sırf hikâye yazmak olmadığının, kişiye kulluk sürecinde katkı sağlaması gerektiğinin pratik hayattaki örneklerinden biridir.
Hikâyelerde yazarın pedagojik kimliği, diğer eserlerinde olduğu gibi burada da belirgindir. Ebeveynlere, çocuklarının darbımesel kötü hikâyelerden olmamaları adına onlara nasıl yaklaşmaları gerektiğine dair temel notları işlemeyi ihmal etmemiştir. Yine hikâyelerde, yazarın yıllarca mücadelenin içerisinde yer aldığı, meşalenin tutuştuğu evde yetiştiği hissedilebiliyor. Zira bir şey hakkında bilgi vermek için onun habîri olmak gerekir.
Sehle’nin babası üzerinden bir sayfaya sıkıştırılmış şu konsantre menhecî kaideler, kitabın üslubuna zarar vermemiş, kitabın içerisinde duyguların en yoğun yaşanabileceği aralığa sıkıştırılarak davanın vizyonunun, misyonunun özetini gündemimize almamıza olanak sağlamıştır:
“…Zira eş ve çocukların kendisine fitne olduğu birçok davetçi görmüştü. O, her iki fıtri sevginin de davasının önüne geçmesinden sakınıyordu.
Babası, uzun yıllar ilim tahsil etmiş, daha çocuk denilebilecek yaşlarda İslami bir yapının içinde yer almıştı. Yaşı ilerledikçe bu yapının içinde pasif bir birey olarak kalmamış, yapının harcı ve tuğlası olmaktan geri durmamıştı. Verilen görevler arasında hiçbir ayırım yapmamış, hepsinin hakkını vermek için gayret etmişti.
İlerleyen zamanlarda İslami hareket mensuplarının, bir türlü sonlanmayan gizli davet döneminden çıkmalarını, yaptığı yoğun davet çalışmalarıyla sağlamış, Tevhid davetinin bir çığ gibi büyümesinde oldukça etkili olmuştu.
Davayı tebliğden ibaret algılamamış ve cemaatleşmenin önemini her fırsatta dile getirmişti. Bununla beraber, her kafadan ses çıkmasını engelleyecek organize bir birlikteliğin şer’i gerekçelerine sık sık atıfta bulunmuş; kuralsız, kaidesiz, emirsiz, memursuz bir yaşamın handikaplarını ve müminlerin bu birlikteliği oluşturamadıkları için yaşadıkları kayıpları çevresine anlatmıştı. Bu ses de yankı bulmuştu bulmasına, ama bazı zorlukları da beraberinde getirmişti. Zira bir araya gelmek kolay, ancak onu muhafaza etmek ise zordu. Bu; kadın, erkek ve çocuktan oluşan her birimin eğitilmesini, dinî ve ahlaki donanımlarının sağlanmasını, ayrıca içteki nefisperestlere ve dıştaki sistem uşaklarına karşı da teyakkuzda olmayı gerekli kılıyordu. Bu da babasının sorumluluk sahasını daha da genişletiyor, yükünü ağırlaştırıyordu.
Yine yoğun bir zaman dilimiydi. Babası gece yarılarına kadar çalışıyordu…”[7]
Bir sonraki kitap tanıtımında görüşmek üzere…
[1]. Anlamak ve Yaşamak İçin Kur’ân Okumaya Çağrı, Halis Bayancuk, s. 177; Kur’ân Niçin ve Nasıl Okunmalı, Prof. Dr. Ali Akpınar, s. 42
[2]. Eskimoların yaptığı kubbe şeklindeki küçük buz evler.
[3]. “Andolsun ki size, içinde sizi anlatan/sizi şerefe ulaştıracak (öğütler barındıran) bir Kitap indirdik. Akletmez misiniz?” (21/Enbiyâ, 10)
[4]. “İşte bunu, Arapça bir Kur’ân olarak indirdik. Korkulası (vaidleri/tehditleri) çeşitli yollarla açıkladık, umulur ki korkup sakınır ya da öğüt almalarını sağlar.” (20/Tâhâ, 113)
[5]. “ Andolsun ki onlara, kendilerini (yalanlamaktan ve arzularına uymaktan) alıkoyacak (geçmiş kavimlerin) haberleri geldi.” (54/Kamer, 4)
[6]. “Sana, resûllerin kıssalarından her (vahyettiğimizi), kalbini sağlamlaştırmak için anlatıyoruz. Bu (kıssalarla beraber) sana hak (olan bilgiler), müminlere de öğüt ve hatırlatma gelmiştir.” (11/Hûd, 120)
[7]. Hayatın İçinden, Zeynep Bayancuk, s. 54-55
İlk Yorumu Sen Yap