Günahların Dünyadaki Karşılığı – 2

 

Kitabın Adı: Günahların Dünyadaki Karşılığı

Kitabın Yazarı: Ahmed Ferid El-Mısri

Tercüme: Mustafa Öztürk

Yayınevi: Polen Yayınları

Basım Tarihi: 2015

Basım Yeri: İstanbul

Sayfa sayısı: 103

Ebat: 13.5 x 21 cm (Roman Boy)

Kitap Hakkında

Allah’a hamd, âlemlere rahmet olarak gönderdiği Nebi Muhammed Mustafa’ya salât ve selam olsun. Ve selam olsun onun ashabına, ailesine ve Ehl-i Beyt’ine…

Kalp, vücudun efendisidir. Allah (cc) kalbe hem takvayı hem de fücuru yerleştirerek insanı imtihan etmektedir. Kalbin takvasını beslemek için resûller ve Kitaplar gönderirken, insi ve cinni şeytanlar da fücuru beslemeyi vazife edinmiştir:

“Nefse ve onu düzenleyene, ona hem kötülüğü hem de takvayı ilham edene (tüm bunlara andolsun ki), onu (nefsini) arındıran, kesinlikle kurtuluşa ermiştir. Onu (küfür ve masiyetle) örtüp gizleyen de, kesinlikle zarar etmiştir.”[1]

Allah (cc) gönderdiği şeriatların tamamında taatleri ve masiyetleri kullarına tebliğ etmiş, bazen de bunların gerek dünyadaki gerek de ahiretteki ecirlerini/karşılıklarını beyan etmiştir.

Allah’a ihlas ile taat etmek nasıl ki insanın kalbine bir sürur, bir inşirah sebebiyse, işlenen küçük büyük her masiyet de esasında kalbe eziyet verir. Ancak bu ezayı sadece selim kalp sahipleri hisseder ve dert eder. Kalbi nokta nokta/çizgi çizgi günahlarla kararmış kalp sahipleri ise başlangıçta bu ezayı hissetseler de bir süre sonra hissizleşirler. Hatta zamanla öyle bir hâl alır ki kalbin masiyetlerden etkilendiğini dahi kabul etmezler:

“Fitneler (masiyetler) kalbe çizgi çizgi arz edilir. Hangi kalp bunu içerse üzerine siyah, hangi kalp de reddederse beyaz bir nokta konur. Öyle ki o kalp, (fitnelerin arz olduğu) bulanık ve ters çevrilmiş testi gibidir. Ne iyiliği tanır ne de kötülüğü reddeder. Sadece içine giren arzu ve hevesi bilir.”[2]

Müminler genelde büyük günahlardan ziyade küçük günahlarla imtihan edilirler. Çünkü Kitap ve sünnetle ulaşan büyük günahların çoğunun bize çok çirkin olduğu öğretilmiştir. Bazen Allah’tan (cc) korktuğumuz için, bazen hayâ ettiğimiz için büyük günahlardan sakınmaya gayret ederiz. Ancak küçük günahlar konusundaki hassasiyetimiz farklıdır. Oysa selef âlimlerimizden günahları “küçük” ve “büyük” diye ayırmayı kabul etmeyenler vardır:

“Bir mecliste insanlar günahların küçükleri ve büyükleri hakkında konuşuyorken İbni Abbas (ra) onları işitti ve ‘Şüphesiz ki yasaklanmış her şey büyük günahtır. Kendisinde Allah’a isyan olan her amel (söz ve düşünce) büyük günahtır.’ dedi.”[3]

İbni Abbas bu müdahalesiyle insanların bakış açılarını masiyetlerin büyüklüğünden ziyade kime karşı işlendiğine çevirmiş, önemli olanın günahların büyüklüğü değil, Allah’a karşı işlenmesi olduğunu vurgulamıştır.

İbni Hacer El-Heysemi (rh) şöyle demektedir: “Bilinmelidir ki âlimlerden bir grup günahlar için ‘küçük’ ve ‘büyük’ denmesini kabul etmemiş, bütün günahlara büyük olarak bakmışlardır…”[4]

Her ne kadar selef âlimlerimiz takvayı esas alıp, sakındırmak amaçlı günahlar arasından fark olmadığını beyan etseler de cumhur ulema günahları “küçük” ve “büyük” diye ayırmışlardır. Delil olarak şu ayetleri göstermişlerdir:

“Yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız (küçük) günahlarınızı örter ve sizi şerefli bir makama sokarız.”[5]

“Fakat Allah, imanı size sevdirdi ve onu kalplerinizde süsledi. Küfür, fısk ve isyanı size çirkin/sevimsiz gösterdi. İşte bunlar, rüşd/olgunluk yolunu bulanlardır.”[6]

Bununla birlikte yukarıdaki ayete dayanarak Allah’ın (cc) masiyetleri/günahları üç dereceye ayırdığını beyan etmişlerdir: Küfür, fısk ve isyan.

Nebi’nin Asr-ı Saadet’inde de günahların, karşılık bulduğu muamelelerin farklı olması sebebiyle aynı derecede olmadığını anlamak mümkündür. Zira irtidat gibi küfür amellerinin karşılığı öldürülmek; hırsızlık, iftira vb. masiyetlerin cezası hadken bazı masiyetlerin karşılığı da sadaka vermek yahut tevbe etmek olarak belirlenmiştir. Ancak şeytanın çok hilesi vardır ve insanların her zaafını değerlendirir.

Şeytan çoğu zaman küçük günahlar konusunda insanı kandırır. Küçük günahlar da insana basit gelir. İşte bu “basit gelme” olayı vuku bulunca günahlar büyük günaha doğru evrilmeye başlar. Yazar kitabın ilk bölümünde günahlardan ve büyük günah çeşitlerinden bahsettikten sonra küçük günahların hangi hâllerde büyük günahlara dönüşebileceğini de anlatır.

Günahlar, dünyada kalplerin kararmasına; kulun, Rabbi ve müminlerle arasına bir uzaklık girmesine; dolayısıyla da itibarının hem Rabbi katında hem de insanlar katında azalmasına ve eşref-i mahlukattan esfel-i safiline doğru bir düşüş yaşamasına sebep olur.

Günahlar; toplumu, ekini ve nefsi ifsat eder. Bugün yaşadığımız sorunların sebebi şümulane/kapsamlı bir şekilde tefekkür edilirse sebebinin, yeryüzünde işleneduran şirkten ve hataya varan günahlardan kaynaklandığı açıkça anlaşılacaktır.

Evet, her günahın bir karşılığı vardır. Lakin bu hakikatle beraber tevbe ve bağışlanma hakikati de vardır. Günahın boyutu, yoğunluğu ne olursa olsun halisane ve nasuh bir tevbeyle beraber kişinin Rabbine rücu etmesi, onun bağışlanmasına imkân doğuracaktır, biiznillah.

Rabbim bizleri; günahları bilip tanıyan, onlardan kaçınan, kaçınamadığı durumlarda ise tevbeyle Rabbinden bağışlanma dileyen, günahlarının misli kadar salih amel ihdas eden kullarından eylesin.

Dua ikliminde buluşmak dileğiyle…

 


[1]. 91/Şems, 7-10

[2]. Buhari, Müslim

[3]. Ez-Zevâcir an İktirafi’l Kebâir

[4]. Ez-Zevâcir an İktirafi’l Kebâir

[5]. 4/Nîsa, 31

[6]. 49/Hucurât, 7

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver