Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,
Allah’a hamd, Resûl’üne ve onun ehline selam olsun.
Siz Kıymetli Müslimlerle Dergimizin 122. sayısında “Gençlerle Muamele” adlı bir seriye başlamıştık. Serinin devamı olarak bu sayımızda gençlerle ilişkimizi mercek altına alacağız. İlk yazımızda siz ebeveynlerle “Evladımın yerinde ben olsam…” adlı bir uygulama yapmış ve gençlerin yaşadıkları bazı duyguları anlamaya çalışmıştık. Şimdi ise gözlerimizi sizlerin gençliğine çevireceğiz. Gençlik döneminde yaşadığınız fizyolojik (bedensel) ve psikolojik değişiklikleri, bu değişimlere eşlik eden duygu, düşünce ve davranışlarınızı ele alacağız.
Bu seriye başlama amacımız, İslam’ın söylediği hak ve sorumluluklar üzerinden tesis edilmiş sağlıklı bir ilişki demiştik. İlişki dediğimizde ilk olarak iletişimin çift taraflı bir uğraş olduğu kabulünü cebimize koymamız gerekir: “Sadece ben evladımla iletişime geçmeye çalışmıyorum, o da benimle iletişime geçmeye çalışıyor, o da uğraşıyor.” İkinci bir nokta ise; iletişim ve ilişki temel kavramlarımız iken, anlamaya çalışmak temel adımımız olmalı. Zira anlamadan, sağlıklı bir ilişki var diyemeyiz. Bu iki kabulü birleştirelim. Evladımla ilişkimde bazı durumlar/meseleler yaşıyor olabiliriz. Ben ona doğrularımı, düşüncelerimi anlatmaya çalışıyorum; o da bana dünyasını, düşüncesini, duygularını anlatmaya çalışıyor. Bu durumda ben hem kendimi hem de çocuğumu anlamaya çalışmalıyım.
- Ben kendimi anlamaya çalışmalıyım: Ben evladımla ilişkimde neler hissediyorum? Nasıl davranıyorum ve neyi neden yapıyorum?
- Ben evladımı anlamaya çalışmalıyım: O, bu ilişkide neler hissediyor? Nasıl davranıyor ve neyi neden yapıyor?
Yazımızın geri kalan kısmında ebeveynlerin evlatlarını anlamaları için bazı uygulamalar yapacağız. Öncelikle neyi anlamaya çalışacağız sorusuyla devam edelim. Ergenlik döneminde olan genç evladımın;
Şu ânki davranışlarının sebepleri neler?
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Kendi dünyasında ne gibi olaylar yaşıyor?
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Zihninden neler geçiyor?
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Hangi değişimlere adapte olmaya çalışıyor?
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Bu değişim sürecinde neler hissediyor?
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Ve son olarak; tüm bu sorular karşısında bilgi ve deneyim olarak ben kendimi yüzde kaç yeterli hissediyorum?
…………………………………………………………………………….…………………………………………………………………………………………..
Anlamaya çalışacağımız temel meseleler bunlar. Şimdi bu soruları tekrar okuyarak kendimize soralım ve cevaplarını alt kısımlardaki boşluklara yazalım.
Ebeveynlerin çoğunun, “Yetersiz hissediyorum.” diyeceğini, toplumsal anlamda gençliğe dair bilgimizin olduğunu, ama farkındalığımızın az olduğunu düşünüyorum. Yukarıdaki uygulamayla farkındalığınızın ne derece olduğunu tespit etmiş olduğunuzu varsayalım. Bu noktadan sonrasında hem bilgimizi arttırmak hem de farkındalık oluşturmak adına gençliğinizi düşünmenizi istiyorum. O dönemlerde neler yaşamıştınız? Önce fizyolojik sonra psikolojik değişimlerinize odaklanın ve aşağıda listelenen değişimlerden hangilerini yaşadıysanız onları işaretleyin. (Yaşanılan durumu negatif anlamda ne kadar yoğun yaşadığınızı %’lik ifadeyle yanına kaydedin. Örneğin sesimin kalınlaşması ve bundan hoşnut olmamam %30 gibi)
Fiziksel Değişimler
Değişimler | Yoğunluğu | Duygu ve Düşüncem |
Boy ve kilo artışı | ||
Sivilcelenme | ||
Ses değişimi | ||
Vücutta daha çok terleme | ||
Tüylenme | ||
Hayız olma | ||
Özel bölgelerde değişim | ||
Saçlarda yağlanma |
Psikolojik Değişimler
Değişimler | Yoğunluğu | Duygu ve Düşüncem |
Özgür ve bağımsız olma isteği | ||
Beğenilme/Onaylanma ihtiyacı | ||
Karar verebilme yetkisine sahip olma isteği | ||
Yoğun ve hızlı duygu değişimleri | ||
Kimlik karmaşası[1] | ||
Ait hissedememe | ||
Ebeveynlerden duygusal kopma | ||
Ebeveynlerle gergin bir ilişki | ||
Dışlanmışlık hissi | ||
Eleştiriye tahammül edememe |
Burada zikredilen maddelerin, belki bazılarını yaşadınız belki de çoğunluğunu. Bahsettiğimiz değişimlerin her biri ergenlikte değişen yoğunluklarda farklı etkilere sahip, sizlerin de deneyimlediği gibi. Bu etkileri daha iyi anlamlandırabildiğimizde gençlerin birçok davranışının sebebini anlayabiliriz. Bu maddeleri daha sonraki yazılarda ele alacağız, inşallah. Fakat giriş yapacak olursak gördüğünüz üzere temelde iki başlıktan bahsedebiliriz: İlki fizyolojik değişiklikler. Ergenlikte fiziksel değişimler doğal olan bir durumdur, fakat gençler bu değişimlerden pek memnun olmazlar. Sesleri kalınlaştı diye arkadaşları dalga geçer, yüzlerinde sivilceler çıktı diye kardeşleri, “Sivilceli, sivilceli!” diye her sinirlendiğinde sivilcelerini suratına vurur. Boyları uzar, “Dev gibi oldun.” derler; kilo alırlar, “Anca abur cubur yiyip duruyorsun.” derler. Bu sesler karşısında memnun olmaları beklenemez herhâlde. Bunun yanı sıra bu değişimleri fark etmek, anlamlandırmak ve kabullenmek için zamana ihtiyaç duyarlar. Böyle bir adaptasyon evresinde psikolojik olarak zorlu durumlar yaşamaya daha açıklardır. Burada akranlarla veya ebeveynlerle çatışmadan, özenme davranışlarından, kıskançlıktan, riskli davranışlarda bulunmaktan vb. bahsedebiliriz. Sözü geçen değişimlerin hissettireceği duygulara beraber bakalım: Yıllarca giydiğiniz bir elbiseniz var diyelim. Yıllardır hiç üstünüzden çıkarmamışsınız. Fakat bir gün birileri gelip size, “O elbiseni çıkar ve bu vereceğimiz yeni elbiseyi giy.” diyor. Neler hissederdiniz? Biraz burada kalıp düşünelim:
Sizinle yıllardır beraber olan o elbiseden ayrılmanın hissettireceği dehşet duygusu? Arkanızda bırakmak zorunda olmanın verdiği öfke/üzüntü/şaşkınlık? Veya yeni bir elbisenin içinde ne olacak, bilinmezliğin kaygıları? Giydiniz, adapte olmaya çalışmanın verdiği rahatsızlık hissi? Elbise size olmadı, hissedeceğiniz uyumsuzluk hissi?..
Gelişimsel olarak çocuklar yıllarca aynı değişmez bedende kalmıyorlar elbette. Gelişimsel özellikleri sürekli değişiyor. Fakat hem bedenen hem ruhen bu kadar radikal değişiklikleri ilk kez ergenlik döneminde yaşıyorlar. Hâliyle elbiseyi çıkarıp yenisini giymenin sürecini yaşıyorlar diyebiliriz. Bu zorlantılı duygularla bu süreci geçiriyorlar. İşte bu değişim sürecini sağlıklı geçirmelerinde siz ebeveynlerin yaklaşımları önem taşıyor. Sizin o dönemlerde neler yaşadığınızı hatırlayın. Bunu yapmak sizi evlatlarınızın durumuna tanıdık kılacak. Neler hissettiğinizi hatırlamak ise ikinci adımınız. Yukarıdaki uygulamalar bu iki amaç doğrultusunda idi. Hatırladığınız olaylar, duygu ve düşünceleriniz sizlerde farkındalıklar oluşturacak. Bu farkındalığın sizi doğru yola sevk etmesine izin verin. Nasıl mı? Tam bu noktada şu soruyu sorun kendinize: Aynı şeyi ben yaşarken bana nasıl davranılmasını isterdim?
Haydi şimdi bir uygulamasını yapalım sizinle. Ergenlikte kendinizde ve çocuğunuzda sivilcelenme problemi yaşadınız diyelim. Veya siz çok kilo almıştınız, şimdi kızınız/oğlunuz da kilo alıyor. Ve bazen sizin bazen de kardeşlerinin kilosuyla dalga geçtiğini yahut ona, “Yemene dikkat et azıcık!” dediğinizi farz edelim.
Birinci adım: Ben de aynı problemi yaşamış mıydım? Nasıl yaşadım?
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
İkinci adım: Ben de fazla kiloluyken neler hissetmiştim?
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Üçüncü adım: Bana o zamanlarda nasıl davranılmasını isterdim?
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Bu soru sizi doğru cevap olan davranışa götürecek. İşte o zaman herhangi bir ebeveynlik tekniği veya anne babalık kitabına gerek kalmadan çocuğunuzla iletişiminizde bir mum yakmış olacaksınız. Rabbimizden niyazım, bizleri ıslah yolunda kendi nuruyla aydınlatmasıdır.
Bu ayki odağımız bu diyebiliriz: Bu üç adımı güncel olan üç ortak (hem çocuğunuzun hem sizin yaşadığınız) probleme uygulamak. Bir sonraki yazımızda değişimlerin ikinci kategorisi olarak zikrettiğimiz psikolojik değişimleri ele alacağız, inşallah. Sizlerle bir araya gelinceye kadar ilişkinizdeki üç probleme “Aynı durumda bana nasıl davranılmasını isterdim?” perspektifinden bakmanızı ve sonuçları [email protected] mail adresiyle paylaşmanızı bekliyorum.
Selam ve dua ile…
[1]. Kıcasa ergenlikte kimlik ve kimlik karmaşası: “Ergenlik evresinde kimlik duygusuna karşı kimlik kargaşası (identity confusion) temel çatışmayı oluşturur. Kimlik, Erikson’a göre ergenlik evresinde kazanılması gereken temel özelliktir ve grup kimliği, mesleki kimlik, ulusal kimlik, kültürel kimlik, cinsel kimlik gibi statülerin bir bileşimidir. Ergen, seçenekleri deneyimleme sürecinde toplum tarafından engellemelerle karşılaşırsa kimlik kargaşası yaşayabilir. Kimlik kargaşası, genç insanın çeşitli roller ve yaşantılar arasında bütünleştirme yapamaması, egoya aktarılan yoğun bilgileri örgütleyememesi sonucunda ortaya çıkar.” (Atak H. Kimlik Gelişimi ve Kimlik Biçimlenmesi: Kuramsal Bir Değerlendirme. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 2011; 3(1): 163-213)
İlk Yorumu Sen Yap