Çalkantılı Bir Bölge: Güneş’in Yüzeyi

ÇALKANTILI BİR BÖLGE: GÜNEŞ YÜZEYİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.

“Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı emrinize amade kılmış (hizmetinize sunmuştur). Yıldızlar da O’nun emriyle boyun eğdirilmiş (insanlara hizmetkâr kılınmıştır). Şüphesiz ki akleden bir topluluk için bunda ayetler vardır.”[1]

Göğe nizam veren, yeryüzüne düzen getiren, denizleri ahenk içinde idare eden El-Hâlık ve El-Melik olan Rabbimize hamd, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Muhammed’e salât ve selam olsun.

İlk yazımızda Rabbimizin kevnî ayetlerinden ve Kur’ân-ı Kerim’de üzerine yemin ettiği[2] gök cisimlerinden biri olan Güneş’i ve Güneş’in iç yapısını tanımaya başlamıştık. Bu yazımızda Güneş’in yüzey özelliklerini ve bu bölgelerde meydana gelen olayların, gezegenimiz ve yeryüzündeki yaşam üzerindeki etkilerini öğrenip anlamaya çalışacağız, inşallah. El-Vâsi’ olan Rabbimiz fehmimize genişlik versin.

Bismillah,

Güneş’in sahip olduğu muazzam enerjinin, hidrojen atomu çekirdeklerinin Güneş’in merkezinde füzyon reaksiyonlarıyla (birleşme tepkimeleriyle) helyuma dönüşmesinden elde edildiğini ve bu enerjinin radyasyon olarak çekirdekten ışıma ve konveksiyon (iletim) yoluyla yüzeye doğru ulaştığını ilk yazımızda belirtmiştik. İşte bu muazzam enerji[3] Güneş yüzeyine ulaşınca bu bölgede ve Güneş atmosferinde Güneş lekeleri, Güneş rüzgârları, Güneş fışkırmaları ve püskürmeleri gibi birtakım olayların meydana gelmesine neden olur. Şimdi sırasıyla bu olayları yakından inceleyelim.

Güneş Lekeleri ve Güneş Döngüsü

Gökyüzünde sakin ve hareketsiz gibi görünen Güneş yüzeyi aslında çok hareketli ve değişken bir yapıya sahip.

İtalyan Matematikçi ve Gök Bilimci Galileo Galilei, yaklaşık 400 yıl kadar önce kendi yaptığı teleskobunu Güneş’e çevirdiğinde, beklediğinin aksine hiç de pürüzsüz bir yapıda Güneş yüzeyi ile karşılaşmadı. Aksine bir kâğıt üzerine düşürdüğü Güneş görüntüsü üzerinde siyah renkli lekeler ile karşılaştı ve bunları çizerek resmetti.

Galileo Galilei’nin 1610 yılında resmettiği Güneş lekeleri çizimleri

Farklı tarihlerde yaptığı gözlemlerle bu lekelerin zamanla aynı yöne doğru ilerlediğini fark edip Güneş’in de dünyamız gibi kendi ekseninde döndüğü gerçeğine ulaşmış oldu. Güneş kendi ekseni etrafındaki dönüşünü yaklaşık yirmi beş günde tamamlamaktaydı.

“Geceyi gündüze, gündüzü de geceye katar. Güneş’i ve Ay’ı emre amade kılmıştır. Her biri belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte bu, sizin Rabbiniz olan Allah’tır. Hâkimiyet/Egemenlik yalnızca O’na aittir. O’nun dışında dua ettikleriniz, kıl kadar dahi bir şeye sahip değildir.”[4]

Aslında Güneş lekelerinin farkına varan ilk kişi Galileo değildir. Çok daha eski çağlarda, Çinli astronomlar bu lekeleri gözlemliyorlardı. Gan De isimli Çinli astronomun (gök bilimcinin) MÖ 360’lı yıllarda tuttuğu ilk Güneş lekesi kayıtları, bu alanda bilinen en eski kayıttır. Yine Yunanlı Bilgin Theophrastus’un MÖ 300’lü yıllarda Güneş lekelerini kaydettiğini biliyoruz. Milattan sonraki yıllarda da gerek Avrupa’da gerek doğu ülkelerinde bu gözlemler sürmüştür. Galileo’yu ise Güneş lekelerini ilk anlamlandıran kişi olarak görebiliriz.[5]

Güneş lekeleri, Güneş yüzeyinde hemen hemen Dünya büyüklüğünde bazen de Dünya’dan daha büyük şekilde oluşan koyu renkli bölgelerdir.

Güneş lekelerinin koyu renk görünmelerinin sebebi, çevrelerine göre biraz daha soğuk olmalarındandır. Güneş yüzeyi yaklaşık 5.500 °C sıcaklıktayken Güneş lekeleri 2.700 ile 4.200 °C arasında bir sıcaklık değerindedir.

Lekelerin en koyu olduğu merkez bölgesine Tam Gölge denirken çevresindeki daha açık renkli kısımlara ise Yarı Gölge adı verilir ve bu kısımlar Tam Gölgeye kıyasla biraz daha sıcak bir yapıya sahip olsa da yine de asıl yüzeyden daha soğuktur.

Güneş lekelerinin rengi, fotoğraflarda siyah gibi görülebilir, fakat aslında siyah değillerdir. Bizler Güneş’i gözlemlerken parlaklığını azaltacak özel filtreler kullanırız. Bu sayede yüzeyindeki detayları görebiliriz. Bu özel Güneş filtreleri yıldızımızın parlaklığını gözlerimizin tahammül edebileceği düzeye kadar düşürürken, daha soğuk ve az parlak olan leke bölgelerinin koyu renkli görünmesine neden olurlar.

Güneş lekeleri, güçlü manyetik kuvvetlerin ısı yayımını engellediği ve sıcak iç bölgeden yüzeye doğru enerji transferinin azaldığı yoğun manyetik etkinliğin olduğu bölgelerdir. Öyle ki bu manyetik alanların yoğunluğu sebebiyle iç bölgelerden dışarıya doğru enerji ve ısı akışı engellenir ve dolayısıyla Güneş lekelerinin olduğu bölgeler soğuyarak içe doğru batar.

Bu fotoğraf bana Peygamberimizin (sav) şu hadisini hatırlattı: “Kul bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahından tevbe edip uzaklaşırsa kalbi arınır. Tevbe etmeyip günah işlemeye devam ederse o siyah nokta artar ve nihayet kalbin her tarafını kaplar.”

(İbni Mace, 4244; Tirmizi, 3334)

Güneş’in yüzeyindeki görünür Güneş lekelerinin sayısı sabit değildir, Güneş döngüsü denen on bir yıllık bir döngü içinde değişiklik gösterir. Güneş lekelerinin azaldığı solar minimum döneminde çok az Güneş lekesi görülür ve hatta bazen hiç görülmez. Görülenler yüksek enlemlerde bulunur. Güneş döngüsü ilerleyip solar maksimum dönemine girdiğinde ise Güneş lekelerinin sayısı artar ve Ekvator’a doğru yaklaşır. Güneş lekeleri genelde zıt manyetik kutuplara sahip çiftler olarak bulunur. Ana Güneş lekesinin manyetik polaritesi her Güneş döngüsünde değişir, dolayısıyla bir döngüde kuzey manyetik kutba sahip olan leke bir sonraki döngüde güney manyetik kutba sahip olur.

Yakın çekim bu fotoğrafta Güneş lekelerindeki manyetik alanlar net bir şekilde görülebiliyor.

Güneş döngüsünün Güneş Sistemi üzerinde büyük etkisi vardır ve bu, gezegenimizin iklimi üzerinde de önemli bir etki yapar. Güneş etkinliğinin (Güneş rüzgârlarının ve Güneş lekelerinin) minimumda olduğu dönemler soğuk hava sıcaklıklarıyla, normalden daha uzun süren Güneş döngüleri de daha sıcak hava sıcaklıklarıyla ilişkilendirilir. 17. yüzyılda Güneş döngüsünün birkaç on yıl boyunca tamamen durduğu gözlemlenmiştir, bu dönemde çok az Güneş lekesi görülmüştür. Küçük Buz Çağı ya da Maunder Minimumu diye bilinen bu dönemde Avrupa’da çok soğuk hava sıcaklıklarıyla karşılaşılmıştır.[6] (Hatta bu dönemde İstanbul Boğazı’nın donduğu bildirilmiş ve çetin geçen kış koşulları, hem Avrupa’da hem de Osmanlı İmparatorluğu’nda kıtlık ve ekonomik sorunların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.[7]) Daha da önceleri benzer minimum dönemler ağaç halkalarının analiziyle ortaya konmuştur ve bu dönemler normalden daha düşük küresel hava sıcaklıklarıyla eşleşmektedir.

“Gece ve gündüzün peşi sıra gelmesinde, Allah’ın gökten indirip, yeri ölümünden sonra kendisiyle dirilttiği rızıkta/yağmurda ve rüzgârların çevrilmesinde akleden bir topluluk için ayetler vardır.”[8]

Güneş Rüzgârı

Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelebilir: “Güneş’te de mi rüzgârlar esiyor?” Bu sorunun cevabı, evet. Dünyamızda ve diğer gezegenlerin atmosferlerinde gerçekleşen bu olay, yıldızlarda ve dünyamıza en yakın yıldız olan Güneş’te de gerçekleşmektedir, fakat biçim olarak yeryüzündeki rüzgârlara benzemez. Güneş rüzgârı, Güneş’in üst atmosferinden yayılan bir plazma (aşırı sıcak gaz) dalgasıdır. Büyük çoğunluğu, yüksek elektrik enerjili elektron, proton ve alfa parçacıklarından oluşur. Bu parçacık akımının yoğunluk, sıcaklık ve hız nicelikleri zamana ve Güneş’in boylamına göre değişkenlik gösterir. Bu parçacıklar, Güneş tacının yüksek sıcaklığından gelen yüksek enerjileri ve maruz kaldıkları manyetik, elektriksel ve elektromanyetik fenomen (olay) sayesinde Güneş’in kütle çekiminden kurtulabilirler.[9] Güneş’te gerçekleşen bu rüzgârların hızı saniyede 300 ile 700 km arası değişmektedir.

SOHO (Solar and Heliospheric Observatory) Uzay Aracından morötesi kamerayla çekilmiş Güneş Rüzgârları

Güneş rüzgârı tarafından Güneş’ten uzaya taşınan parçacıkların toplam ağırlığı saniye başına bir milyon ton civarındadır. Bu, her 150 milyon yılda Dünya’nın kütlesine eşit miktarda kütle kaybına tekabül eder. Ancak Güneşimizin kütlesi akıl almayacak kadar büyük olduğundan hesaplamalara göre, yaratıldığı günden bugüne geçen yaklaşık 4,5 milyar yıl içinde kütlesinin sadece on binde birini (1/10.000) Güneş rüzgârları yoluyla kaybetmiştir.[10]

Bir sonraki yazımızda Güneş rüzgârlarının etkileri, Güneş fışkırmaları ve püskürmeleri ile Güneş’in atmosferini inceleyip anlamaya gayret edeceğiz, inşallah.

Selam ve dua ile, Allah’a (cc) emanet olun…

 

 

[1]. 16/Nahl, 12

[2]. bk. 91/Şems, 12

[3]. Güneş’te her saniye yaklaşık 600 milyon ton hidrojen, helyum elementine dönüşmektedir. Bu dönüşüm Güneş’in her bir saniyede yaklaşık 4,5 milyon ton hafiflemesine, yani her geçen saniyede yakıtının 4,5 milyon tonunun bitmesine sebep olmaktadır. (Kozmik Anafor Astronomi Sitesi / Güneş ve Güneş Sisteminin Oluşumu – Sultan Kış) Subhanallah!

[4]. 35/Fâtır, 13

[5]. Kozmik Anafor Astronomi Sitesi/Güneş Lekeleri ve Güneş Patlamaları – Zafer Emecan

[6]. Lean, J. (1992). “Estimating the Sun’s radiative output during the Maunder Minimum”. Geophysical Research Letters. Cilt 19. ss. 1591-1594/Wikipedia – Güneş Maddesi

[7]. …İkinci olarak Genç Osman’ın dönemi olan Ocak 1621 tarihinde İstanbul çetrefilli bir kış mevsimi yaşamıştır. 16 gün boyunca aralıksız yağan kar, Haliç’in tamamen donmasına sebebiyet vermiştir. Aynı şekilde boğaz, küçük bir nehir halini almıştır. Boğazın suları sadece bu nehir gibi olan dar bir bölmede görülmüştür. İnsanlar Üsküdar ile Galata arasını yürüyerek rahatlıkla geçer hale gelmiştir. Tabi ki bu buzlanma Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki iaşe sevkiyatını olumsuz yönde etkilemiştir. Gıda ihtiyacını çoğunlukla dışarıdan karşılayan İstanbul halkı kıtlıkla yüzleşmiştir. Tarihçi Tûği “Musibetname” adlı eserinde bu vakayı şöyle anlatır;

           “1621 senesinde Boğaziçi dondu. Üsküdar ve Beşiktaş arası kara olup, üzerinde adamlar gezip, Üsküdar’dan İstanbul’a gidip gelirlerdi.” 1621 senesinde İstanbul Boğazının donmasına sebep olan ve şiddetli geçen kış mevsiminde ekmeğin bir kilosunun fiyatı 60 Akçeye çıkarılmıştı. (Hüseyin Tûği – Musibetname: Vak’a-i Sultan Osman)

[8]. 45/Câsiye, 5

[9]. Wikipedia/Güneş Maddesi

[10]. Kozmik Anafor Astronomi Sitesi / Güneş Fiziği; Güneş Rüzgarları – Süleyman Yeşil, Merve Yorgancı

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver