Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,
Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,
Önceki sayılarımızda beynimizin daha otomatik, refleksif çalışan alt kısmından ve iradeyle çalışan üst kısmından bahsetmiş; insana insan olma özellikleri sağlayan perçem bölgesini (frontal lobu) konuşmuştuk. Bu sayımızda da sağ ve sol beyinden bahsetmeye çalışacağız, Allah’ın izniyle. Çaba bizden, başarı Allah’tandır (cc).
Doğduktan sonra da gelişimini sürdüren beynimiz, Rabbimizin düzenlemesiyle özel bölgelerin özel görevler yaptığı ve hepsinin de iş birliği içerisinde çalıştığı harika bir yapıya sahiptir. Zaten varoluşsal açıdan baskın mıydı yoksa zaman içerisinde kazandığı beceriler nedeniyle mi sol beyin sağa baskın oldu, bu kısmı henüz tam olarak bilmiyoruz ama yetişkinlerin %99’unda beyninin sol tarafı baskındır ve vücudun sağ tarafını aktif olarak kullanır. Sağ elle yazı yazar ve yemek yer, spor yaptığında sağ kol ve sağ bacağını daha aktif kullanır. Vücudun sol tarafını aktif kullanan solak insanların da çok büyük bir kısmında beyninin sol tarafı baskındır. Çok çok nadir insanlarda beynin sağ tarafı baskın hâlde bulunur ve bu insanların sanatsal yönlerinin çok kuvvetli olduğu görülür.
Beynimizin haritalamasını çıkarttıkça sol tarafta konuşma, anlama ve dil merkezlerinin bulunduğunu keşfettik. Zekâyla ilişkili işlevlerin sol tarafta toplandığını anladığımızda sol beyni sayısal beyin, sağ beyni de duygusal beyin olarak ayırıp tasnif etmek anlama ve uygulama kolaylığı sağladı. Beynin işlevsel haritalaması devam ettikçe sınıflamalar da değişebilir, Allah (cc) en doğrusunu bilir.
Beynin sol bölgesinde hareket kontrol merkezi, konuşma, anlama ve dil işlevlerini idare ettiğimiz alanlar bulunur; zekâ, zihin ve dil işlevlerini yönetir. Sol beyin düzeni sever; yerli yerine koymaya, sıralamaya ve dizmeye bayılır. Olaylara ve zamana karşı çizgisel yaklaşım sergiler; oluş sırasına göre sıraya koyar, düzenli ilerleme sağlar. Zaman bilinci kazanır. Mantıksal çıkarımlar yapar. Olayları dizme şekli ve mantıksal çıkarım sayesinde olaylar arasında neden sonuç ilişkileri kurar. Bilimsel verilerin kodlandığı bölge beynin sol tarafıdır. Matematik, fizik ve kimya formülleri gibi denklemlerin kurulduğu ve çözüldüğü alandır. Sol beyin listelere bayılır; alışveriş listeleri, yapılacaklar listesi, ödev listesi, insan listesi gibi birçok listesi vardır. İletişimde sözel verilere odaklanır. Kelimelerin tek tek anlamlarını kavrar, metnin içeriğine ve detaylarına odaklanır. Sol beyin gerçekçidir. Gerçekler ve mevcut şartlar üzerinden olaylara bakıp sebep sonuç ilişkisi kurar. Sorumluluk alan kısım beynimizin sol tarafıdır. Olayları idrak eden, yorumlayan, çözüme kavuşturan bölümdür. Sağ beynin hissettiği duygulara anlam verir, adını koyar.
Sağ beynimiz ise ayrıntılara ve düzene değil, büyük resme odaklanır. Olaylara bütüncül yaklaşım sağlar. Yaşanan olaylarda neden sonuç ilişkisi kurup çözüm üretmek yerine yaşanan olayların anlamlarına odaklanır ve insanda oluşturduğu hisleri anlamaya çalışır. İçgüdüsel duygular, içten gelen sesler ve sezgiler beynin bu bölgesinden kaynaklanır. İletişimde yüz ifadelerini tanır, jestlerin ve mimiklerin farkına varır, ses tonu ve duruş pozisyonundan hisler elde eder. Hayallerin ve beklentilerin kökleri buradadır. Duyguları hisseden beyin bölgesi sağ taraftır.
İnsanın sağ ve sol beyne dair yukarıdaki özellikleri okuduğunda sol beyne gıpta etmesi ve “sol beyin insanı” olmayı hedeflemesi çok insanidir. Fakat sağ beyin olmadan sol beyinle yaşamak, katı düzen demektir; değişmez ve esnemez, her şey keskin kurallara tabidir. Saf sol beyin insanı tahammülsüz, hoşgörüsüz ve uyumsuzdur; müzakereye kapalı, uzlaşmayan ve anlaşmaya varılması mümkün olmayan insandır. Her şeyi kontrol etme dürtüsüyle hareket eder. Sol beyinde her şey 2+2=4 şeklindedir. Despot, katı kuralları olan, baskıcı ve zorlayıcı bir yönetim gibi tepemize dikilir. Saf sol beyin hayatın algoritmasına uymaz, çünkü yaşam katı kurallarla akmaz, kuralların yanında istisnalar da oldukça yaygındır ve istisnalar esneme alanları doğurur…
Sol beyin olmadığında ise kaos olur. Saf sağ beyinde zihin karışıklığı ve karmaşa beyne hakîm olur. Duygular birbirine girer. Çözümleyici sol beyin olmadığında her şey düğümlenir ve düğümler git gide büyür. Hiçbir düzenin olmadığı, kontrolün kaybedildiği kaotik bir alan oluşur. Gerçeklerle bağını koparan saf sağ beyin, hayaller ve beklentiler dünyası kurar ve değer yargılarını buradan alır. Duygular sol beynin süzgecinden geçmediğinde ve düzenlenmediğinde en yüksek tonda yaşanır, kontrol altına alınamayan davranışların yıkıcı etkileri çok belirgin olur.
Rabbimiz (cc) beynimizin iki tarafını yaratıp iki tarafın da kendine ait özelliklerini düzenledikten sonra insanın tek tarafla hareket etmesini engelleyecek bir bölge yaratmıştır. Bu bölge sağ ve sol beyin arasında bağlantı kurar ve insana denge kazandırır. Corpus callosum (korpus kallozum) olarak isimlendirilen oldukça büyük bu yapının görevi farklı çalışan beyin bölümleri arasında iletişim köprüleri kurarak hem bölgeleri birbirine bağlamak hem de iş birliği içerisinde çalışmalarını sağlamaktır. Bu bölge aynı zamanda yüz tanıma alanlarını da içerisinde barındırır. Beyin işlevleri içerisinde yüz tanıma alanına bu kadar büyük yer ayrılması ve bağlantı kurulan bölgede konumlandırılması şaşırtıcı gelebilir. Fakat günlük hayatın tamamının insanları tanımak üzerine kurulu olduğunu ve etkileşimde dengenin önemini düşündüğümüzde bizim için ne kadar hayati olduğunu anlayabiliriz.
Doğduğumuz ânda sağ beynimizin bazı bölümleri ve beynin alt bölgeleri, yani duygular ve refleksler aktiftir. Sol beyin ve bağlantı bölgesi, gelişim için uzun bir sürece ihtiyaç duyar. Anlamak, konuşmak, dil öğrenmek, zekâ işlevleri zaman içerisinde gelişir. Bir çocuk büyüdükçe mantık kurmayı, zaman kavramını, problem çözmeyi, düzenli olmayı, kurallara uymayı, sorumluluk almayı öğrenir, muhakeme yeteneği gelişir. Hayal, istek ve beklenti dünyasından çıkıp yaşadığı dünyanın gerçekleriyle dünyayı algılamaya başlar. Uygun zamanın geldiğini bir çocuğun “Neden? Nasıl?” sorularını sormaya başlamasından anlarız. Neden sorularını sormaya başlayan bir çocuğun sol beyni devreye girmeye başlamıştır; olayları anlamaya çalışıyor, sıralamak istiyor ve sebep sonuç ilişkisi kurmak istiyordur. Bir çocuk düşüncenin, değer yargılarının, olaylara yaklaşımın, kuralların ve uygulanışının, sorumlulukların, duyguların ve davranışların tohumlarını içinde yaşadığı toplumdan aldığı için toplum, bir bireyi sanıldığından çok daha fazla etkiler…
İçinde yaşadığımız toplum yıllardır sol beyne değer veriyor ve sol beyin insanı yetiştirmeye çalışıyor. Bu toplumun başarı ölçülerini sadece sol beynin aktiviteleri belirliyor. Başarının kanıtı; sınavlarda alınan notlar ve diplomalar. Çalışmanın sırrı ise iyi bir zaman planlaması ve disiplinli olmak. Problem çözümü için gerekenler; şartları iyi okumak, olayları doğru değerlendirmek ve doğru çıkarımlar yapabilmek. İdeal insan; düzenli, kurallara uyan ve sorumluluk sahibi… Bu toplumun içerisinde büyüyen bir insana bunların gölgesinin düşmesi çok doğal bir sonuç.
Biz toplum olarak aslında zor olanı başardık, sol beynimizi geliştirdik. Şimdi sol beyne sağ beyni entegre edelim, estetik katalım, işlerimizde zarafet olsun. Bütüncül bakmayı öğrenelim, olaylara “geneli iyi” diyelim. Kendimizin ve insanların duygularına ve beklentilerine de önem verelim, hatta bunlar üzerinde konuşalım. Bir olay yaşandığında sıraya koyup motamot sebep sonuç ilişkisi çıkarmanın yanı sıra “Bu olayda ne hissettin? Senin için anlamı neydi?” demeyi de öğrenelim mesela. Yaşadıklarımızı anlamlandırıp üzerine konuştukça değerler hiyerarşisini yeniden düzenleyelim. Velhasıl, beynin tek tarafını kullanarak yürüdüğünü zanneden, ama aslında topallayan tarafımızı diğer beynimizle destekleyelim.
Bir sonraki sayımızda sağ ve sol beyin üzerinden örnekler inceleyeceğiz, Allah’ın (cc) izniyle.
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
İlk Yorumu Sen Yap