Özel Günler

Bu yazıyı okurken her madde üzerinde bir dakika düşünmenizi istirham ediyorum. 

Sahip olduğunuz nimetleri listelemenizi isteseler buna muvaffak olabilir miydiniz?

Nimetler listenizin en başına ne yazardınız?

Listenin başındaki nimetin yokluğu sizi ne kadar etkilerdi?

Bu nimete sahip olduğunuz için yeterince şükrettiğinize inanıyor musunuz?

İlk soruyu hiç düşünmeden cevapladığınızı tahmin edebiliyorum. Zira cevabı çok net.

Ayrıca Kur’ân’ın birçok yerinde, sahip olduğumuz nimetleri genelleyerek dahi sayamayacağımız bildiriliyor.

Diğer maddelere gelince, sorunun muhatapları ne kadar farklı ise cevaplar da o kadar farklı olacaktır birbirinden. Hâl böyle olunca ortak yanıtlara ulaşmak olanaksız.

Asıl merak ettiğim ise dinimizin bizlere öğrettiği özel gün veya saatlerin “nimet” olarak değerlendirilip değerlendirilmediği, yani cevaplar arasında yer alıp almadığı. Başka bir ifade ile bu özel gün ve saatlerin, Allah’ın (cc) insana bahşettiği nimetlerden olduğunun farkında mıyız? 

Örnek üzerinden gidelim: 

Cuma günü, haftanın beşinci günü müdür sadece? Ya da hafta sonunun, tatilin, dinlenmenin habercisi midir? Hayır, hayır… Bugünün müminler nezdinde bambaşka sıfatları vardır:

Bu gün:

Müminlerin bayramıdır.

Adına sure inen özel bir gündür.

Kendisinde alışverişin bir müddet yasaklandığı gündür.

Güneşin doğduğu en hayırlı gündür.

Âdem’in (as) yaratıldığı ve cennete girdiği gündür.

Kıyametin kopacağı gündür.

Duaların asla reddedilmeyeceği özel bir vaktin saklandığı gündür.

Günahlara kefaret olan bir gündür.

Bir günü sıradanlıktan çıkarıp nimete dönüştüren maddeler bunlar. İşte bu sebeple listelerimizde yer alıp almadığını merak ediyorum. Fakat biliyorum ki -Allah’ın (cc) rahmet ettikleri müstesna- çoğumuz için haftanın diğer günlerinden farkı yok. Daru’l-İslam’da olmadığımız için namazını kılamadığımız “Cuma’nın” diğer faziletlerini de ihmal etmişiz. Bu günü iple çekip değerlendirmediğimiz gibi Nebi’nin (sav) bu güzel günde yaptıklarını da araştırmamışız hiç. Ya da bilip uygulayan nadir kişiler olsa da çocuklarımızda bu farkındalığı oluşturamamışız. Bu yazının “derdi” işte tam da bu!

Kürsülerdeki vaazlarda ufak tefek görünen amellerle cennete girenler olduğunu duyarız. Kimi köpeğe su verir, cennete girer. Bir başkası üzerinde Kelime-i Tevhid yazan kâğıdı yerden kaldırır, hesabı geçer. Bir diğeri abdest sonrası iki rekât namaz kıldığı için cennettedir. Tüm bunları duymamıza rağmen uygulamaz; cennet için, altından kalkamayacağınız, uzun süre devam ettiremeyeceğimiz amellere göz dikeriz. Başlar, fakat zorluğu nedeniyle  de hemen pes ederiz. Oysa bahsettiğimiz bu özel günleri nimetten bilmek kolay ve sürdürülebilirdir. Ecri de bol olunca daha ne ister insan?

Gelin, “Korona” sürecinde aldığımız kararlara -ki bu süreçle birlikte birçoğumuz değişme kararı aldık sanırım- bir yenisini ekleyelim. Bugünü değerlendirmeye; bugüne dair planlar yapmaya; çocuklarımıza bugünün kıymetini, faziletini, önemini anlatmaya gayret edelim.

Adını da koyalım; “Yeniden Sünnet” mi dersiniz, “Sünnet Hareketi” mi dersiniz, “Sünnet ile İhya” mı dersiniz… bilmiyorum, sizin kararınız.

Sloganımızı belirleyelim. Hak ettiği değeri o güne verip Allah’ın (cc) şiarını yüceltelim. Peygamberimizin (sav) sünnetini yaşatalım.

Öyleyse nereden mi başlayalım? Önce yavrularımıza yıllık bir takvim gösterip ayların hepsini tanıtalım. Bu aylardan bazıları özel, diyelim. Haram aylar, Allah’ın savaşı ve düşmanlığı yasakladığı aylardır; Ramazan, içinde binlerce aya bedel olan Kadir Gecesi’nin bulunduğu, kitabımız Kur’ân’ın indirilmeye başlandığı ve oruç tuttuğumuz rahmet ayıdır; Şevval, altı günü ile orucu bir yıla tamamladığımız güzide aydır; Zilhicce -haram ay olmakla beraber ayrıca- kurban ve hac ayı; Muharrem -haram ay olmakla beraber- yılın ilk ayı, yani yılbaşıdır. Bunları konuşalım çocuklarımızla, daha sonra ise haftanın günlerinden bahsedip özelliklerini anlatalım. Pazartesi ve perşembe günlerinin Resûl’ün (sav) çokça oruç tuttuğu, amellerin Allah’a (cc) sunulduğu günler olduğunu; cuma gününün ise yazının başındaki faziletlere sahip olduğunu anlatalım.

Üçüncü adımda ise Nebi’nin (sav) perşembe akşamından itibaren cuma öğlen namazına kadar neler yaptığını tek tek tespit edelim. Bu sünnetleri hayatımıza geçirmek için önce biz düzenli olarak yapmaya başlayalım, sonra onları teşvik edelim ve başlangıçta iki sünneti seçip uygulaması için yardımcı olalım. Bu çabalarımızın ancak tüm aile birlikte amel ederse etkili ve kalıcı olacağını da unutmayalım.

Peki, canımız Peygamberimiz bugün neler yapardı? Biz bir kısmını maddeleyelim ve böylelikle yazımızı sonlandırmış olalım:

Resûl (sav), cuma için gusül alırdı. (Biz de çocuklara banyo yaptırabiliriz. Banyo sonunda abdest aldırarak alışkanlık kazandırabiliriz. Onlara özel bir havlu temin edip abdest almayı daha da özendirebiliriz.)

Tırnaklarını keser, kokular sürer, ağız temizliğini önemserdi.

Temiz giyinirdi. (Sadece cuma günleri giyeceği bir kıyafet belirleyebiliriz.)

Çokça salavat getirmemizi tavsiye ederdi.[1]


[1] .Bu maddelere ek olarak, Pinterest’te cuma sünnetleri ile alakalı birçok doküman var. Bunlardan da mutlaka istifade edelim.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver