Vasatlık, Ölçü ve Denge

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a; salât ve selam O’nun Rasûl’üne olsun.

“Sizin insanlığa, Rasûl’ün de size şahitlik etmesi için, sizi vasat bir ümmet kıldık.” (2/Bakara, 143)

Allah Peygamberler göndererek, kitaplar indirerek, kullarını belli fıtratta yaratıp; sonrasında his ve akıl vererek, insanlığa ulaştırdığı dine ‘sırat-ı mustakim’ demiştir. Bu yolu, gazaba uğrayan gevşekler ve sapıklık ehli aşırıların ortasında duranı ‘vasat yol’; bu yolun yolcusu olan bahtiyarları da ‘vasat ümmet’ olarak isimlendirmiştir.

Vasat ise: Allah’ın emrettiği ve nehyettiklerine misli misline itaat etmektir.

İslam, vasat olmayı, yani itidalli, orta yollu ve dengeli olmayı övmüştür. Hatta Allah Rahman suresinde, dengeli yarattığı göğünün “Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) o koydu.” dengesinin korunmasını da insandan istemiştir. “Sakın dengeyi bozmayın.” (55/Rahman, 8)

Allah’ın istediklerinden fazlasını yapmaya çalışmak ifrat, bu isteklerde gevşeklik ise tefrittir.

İslam, vasat yolun dışına çıkmaya aşırılık dediği gibi, aşırıya gitmeyi de yermiştir.

Bu yergi, insanın sadece Allah’a yaptığı ibadetler için değil, kişinin sevgi ve düşmanlığında: “Dostunu severken ölçülü sev, zira günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da ölçülü bir şekilde buğzet, çünkü günün birinde dostun olabilir.” (Tirmizi), söz ve davranışlarında: “Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helak oldular.” (Müslim), israf ve cimriliğinde: “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.” (17/İsra, 29) geçerlidir.

Kişinin Allah’ın istediklerinden fazlasını yapmaya çalışması, kişiye güçlük olarak geri dönecektir. Bu da dinin genel prensibine taban tabana zıttır. Allah kitabında: “Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez.” (2/Bakara, 185) Rasûlü de sünnetinde: “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Buhari, Müslim) ya da “Din kolaylıktan ibarettir.” (Buhari), “Allah beni zorlaştırıcı ve şaşırtıcı değil, öğretici ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi.” (Müslim) buyurarak, hayatın bütün alanında uyulması gereken prensibin kolaylık olduğunu vurgulamaktadır.

Peygamberimiz insanları bıktırmaktan, usandırmaktan, nefret ettirmekten son derece sakınırdı. Sahabeye bu yönde sürekli telkin ve tavsiyelerde bulunurdu. Kul için en önemli sorumluluk olan ibadette dahi buna çok hassasiyet gösterirdi. Nitekim itidalin, her çeşit aşırılıktan kaçmanın en güzel örneklerini Peygamberimizin hayatında görmekteyiz. Onun hayatını, emirlerini, tavsiyelerini çok iyi bilip öğrenmek, yaşadığımız hayatı daha anlamalı kılacaktır.

Şimdi Allah Rasûlü’nün ibadetlerde ölçülü olmayla ilgili sahabesine emrettikleri bazı hadisleri sıralamak, Peygamberimizi örnek alma bazında bize fayda sağlayacaktır.

Aişe annemizin bildirdiğine göre:

“Bir kadınla birlikte otururlarken, yanlarına Peygamber girdi ve:

— ‘Bu kadın kim?’ diye sordu. Aişe annemiz:

— ‘Bu filan hanımdır.’ dedikten sonra, onun çok namaz kıldığından bahsetti. Bunun üzerine Allah Rasûlü:

— ‘Bütün bunları sayıp dökmeyi bırak; gücünüzün yettiği nisbette ibadet etmeniz size yeter. Allah’ a yemin ederim ki, siz bıkıp usanmadıkça Allah bıkıp usanmaz.’ buyurdu.” (Buhari, Müslim)

Allah Rasûlü burada insanın ibadet etmekten bitkin düşüp, bıkıp usanabileceğini anlatarak, kişiye ölçülü davranmayı öğütlemiştir. Çünkü devamlı ama az yapılan ibadet, zaman zaman terk edilen çok ibadetten daha faziletli sayılmıştır.

Enes b. Malik radıyallahu anh şöyle dedi:

“Peygamberimizin nafile ibadetlerini öğrenmek üzere üç kişilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Peygamberimizin ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsadılar ve:

— ‘Allah’ın Rasûlü nerede, biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır.’ dediler. İçlerinden biri:

— ‘Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım.’ dedi. Bir diğeri:

— ‘Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim.’ dedi. Üçüncü sahabe de:

— ‘Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim.’ diye söz verdi. Bir müddet sonra Peygamberimiz onların yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi:

— ‘Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi sakındırıyorum! Allah’a yemin ederim ki Allah’tan en çok korkanınız ve ona en saygılı olanınız benim. Fakat ben bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.’ ” ()

Burada Allah Rasûlü’nün engel olmak istediği şey, dinde ölçüyü kaçırarak haddi aşma ve kişinin İslam’ın caiz görmediği bir nevi ruhbanlığa yönelmesidir. Nitekim Allah’ın şu emri konuya netlik getirmiştir:

“Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı güzel ve temiz şeyleri kendinize haram kılmayın, sınırı aşmayın. Çünkü Allah sınırı aşanları sevmez.” (5/Maide, 5)

Enes radıyallahu anh şöyle dedi:

“Nebi mescide girmişti. İki direk arasında uzatılmış bir ip gözüne ilişti:

— ‘Bu ip nedir?’ diye sorunca, sahabiler:

— ‘Bu, Zeynep b. Cahş’a ait olan bir iptir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca ona tutunuyor.’ dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:

— ‘Onu hemen çözünüz. Sizden biriniz canlı ve istekli olunca nafile namaz kılsın, yorgunluk ve gevşeklik hissettiği zaman ise yatıp uyusun.’ buyurdu.” (Buhari, Müslim)

Allah Rasûlü burada da ibadet ve taatlerde ölçülü olma esasına vurgu yapmıştır.

Zikrettiğimiz tüm naslardan anlaşılacağı üzere din, hayatın her alanında olduğu gibi, ibadetlerde de kolaylıktır. Nitekim Allah Rasûlü: “Din kolaylıktır. Dini aşmak isteyen kimse, ona yenik düşer. O halde orta yolu tutunuz, en iyiyi yapmaya çalışınız. O zaman size müjdeler olsun…” (Buhari) buyurarak amellerimizde olması gereken esası belirtmiştir.

O halde bizim yapmamız gereken şey, orta yolu tutarak, ölçülü olmak, ibadet ve taatte, hayırlı işlerde haddi aşmamaktır. Tabiki, mükemmeli yakalamak her müminin görevidir. Fakat bu konudaki ölçü, sırat-ı müstakimden sapmamak, ibadetleri ve bir takım hayırlara yönelik faziletli işleri gücünün yettiği nisbette yapmak, yasaklardan ise kesinlikle uzak durmaktır.

Duamızın sonu Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir. (Kaynakça 1. Tevhid Dergisi, Sayı 28, Başyazı, ‘Vasat Kılıflı Ortacılık’ yazısından alıntılar. 2. Riyazu’s Salihin, ‘Allah’ın Emirlerine Uymada Ölçülü Olmak’ faslından alıntılar.)

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver