Siyasi ve Akidevi Yönleriyle Şiilik ve Humeynicilik

Kitabın Künyesi

Kitabın Adı: Siyasi ve Akidevi Yönleriyle Şiilik ve Humeynicilik

Kitabın Yazarı: Said Havva

Yayınevi: Anlatı Yayınları

Yayın Tarihi: 2017 (Türkçe İlk Baskı 1987)

Basım Yeri: İstanbul

Sayfa Sayısı: 80 Sayfa

Cilt/Kâğıt: Karton Kapak, İthal Kâğıt

Ebat: 12 x 19

Azimli, Üretken, Çilekeş Bir Âlim Said Havva.

27 Eylül 1935 yılında Suriye’nin Hama şehrinde fakir bir ailenin çocuğu olarak geldi dünyaya. Babası ve bir erkek kardeşi, İslam düşmanı Baas rejimi tarafından katledilen Said Havva, fakruzaruret içerisinde büyüdü. İlköğrenimini Hama’da gördü ve buradaki camilerde dönemin meşhur âlimlerinden dersler aldı. Lise yıllarında hocası Şeyh Muhammed El-Hamid vasıtasıyla İhvan üyeleriyle tanıştı ve 1952 yılında 17 yaşındayken İhvan Hareketi’ne katıldı.

İbni Kayyım’ın “Kur’ani Tasavvuf” çizgisinde zahid karakterli birisi olduğu için geleneksel sufi çevrelerle de arası iyiydi. “Kur’ani Tasavvuf” Said Havva’nın hayatında ve düşüncesinde önemli rol oynar. Said Havva, tasavvufu şöyle tarif ediyor:

“Tasavvuf İslam dininde ihsan hakikatini temsil eden ve Resûlullah’ın (sav) ‘Allah’ı görüyormuşçasına O’na ibadet etmendir. Şayet sen onu görmüyorsan da O seni görüyor.’ sözünde ifadesini bulan rükündür. Gerçek tasavvuf, tevhid akidesinin zevkine ermektir. Bunu aşarsa tasavvuf, tasavvuf olmaktan çıkar; zındıklık olur.”

Said Havva defalarca tutuklanmış ve yıllarca Suriye Baas rejiminin dehşetengiz zindanlarında işkenceli mahpus hayatı yaşamıştır.

Said Havva, Suriye İhvanı’nın Adnan Sadeddin ve diğer liderleriyle beraber, sosyalist milliyetçi laik ve İslam (yani Ehl-i Sünnet) düşmanı Baas rejiminin zulümlerine ve baskılarına, ancak iyi organize edilmiş bir şekilde cihad yoluyla son verilebileceğine kanaat getirerek 1970’lerin başlarında silahlanmaya ve müşrik Nusayrî rejimiyle nihai bir hesaplaşma için hazırlanmaya karar verdiler. Altı ayda yüz kişilik bir ulema heyeti tarafından M. Ebu Nasr el-Beyanunî liderliğinde Suriye İslam Cephesi kuruldu. Ulema, mektuplarla yek vücud bir “Hendek Cemaati” oluşturmaya çağrılmıştı. Said Havva ve Adnan Sadeddin, cephenin oluşumu için büyük bir gayret gösterdiler. İslam Cephesi Misakı yayınlandı. Bu süreç içerisinde rejim de boş durmuyor ve kıyamın merkezi olarak değerlendirdiği Hama’yı ağır silahlar ve on iki bin askerle kuşatma altına alıyordu. Rejim ajanlarının Hama kuşatması sürerken dışarıya hiçbir bilgi sızmaması için yabancı gazetecilerin Şam’ı terkedip Hama’ya yönelmeleri engellenmişti. Günümüz Suriye’sinin Firavun’u Beşşar Esed’in öz amcası ve o dönemki Suriye Tağutu Hafız Esed’in kardeşi Rıfat Esed emrindeki 12.000 kişilik ordu 2 Şubat’ta Hama’yı kuşattı. Bu, 1980’den beri yapılan 3. kuşatmaydı.

Çarpışmaların başladığı ilk günlerde Hama halkı, şehri kontrolleri altına almıştı. Bunun akabinde havadan helikopterler, (bugün olduğu gibi yine) Rusların ve sonradan ortaya çıkıp anlaşıldığına göre Rafızi İran hükümetinin de desteğiyle Hama’da büyük bir katliam gerçekleştirildi.

1982 yılında azgın Suriye yönetiminin yerle bir ederek 30.000 mazlumu katlettiği Hama’daki toplu kıyımdan derin bir şekilde etkilenen Said Havva, hayatının son yıllarını Ürdün’de sürgünde ve sürekli tedavi altında geçirdi. Hayatını İslam’a vakfetmiş; itikadi, ahlaki, siyasi, hukuki ve iktisadi boyutlarıyla İslam’ın bir bütün olarak anlaşılmasına büyük katkıda bulunmuş ve İslam coğrafyasında diriliş ruhunun yeniden canlanmasına azımsanmayacak katkısı olmuş, ilmiyle amil Said Havva 9 Mart 1989’da Ürdün’ün başkenti Amman’da henüz 54 yaşında iken vefat etti. Said Havva’nın geride bıraktığı eserlerinden bazıları şunlardır:

“El Esas Fi’t-Tefsir (16 Cilt), Er Resul, İslâm, Cihad Yolunda Bir Adım Daha İleri, İslâmî Eğitim Modeli, Cündullah (Allah Eri’nin Ahlâk ve Kültürü), Ruh Terbiyemiz, Hadislerle İslâm Tarihi (7 Cilt), El Esas Fi’s-Sunne (5 Cilt), Şehadet/İmanın İlkeleri” vd.

Şia’nın ve Humeyniciliğin Çirkin Yüzünü İfşa Eden İlk Risale

Bu kitabı özgün ve mutlaka okunmayı gerekli kılan yönü, risalenin ikinci bölümüdür. “Humeyniciliğin Sapkın Tutumu” isimli bu bölüm; İran Devrimi’nin tüm İslam ümmetinin kurtuluşu için faaliyet göstereceğini söyleyen sorumluları ve goygoycularının aksine bizzat Humeyni ile görüşen, onun Şii-Rafızi sapkınlığını birinci elden görüp duyan ve bu sapkınlığın Şia’nın daha da sapkın/gulat fırkalarından olan Nusayri Esed rejimi ile yaptığı stratejik ittifakın ilk kurbanı olan cemaatin başındaki bir âlimin, acıyı kalbinin ta derinliklerinde hissederek yazmasıyla oluşmaktadır.

Bu risalenin “tehlikeli” görülerek geçmişte, ülkemizdeki Rafızi/İran’cı lobi tarafından engellenmeye çalışılması da kitabı daha orijinal kılmaktadır.

Said Havva, diğer kitaplarında da genellikle ümmetin modern dünya içindeki kötü durumu ve bu durumdan kurtulma yolları üzerinde durmakta ve Peygamber (sav) vârisi Rabbani ulemanın ümmet için önem ve değerini vurgulamaktadır:

“Âlimin ölümü veya egemen tağutlar tarafından zindana atılıp toplumdan uzaklaştırılmasıyla boşalan yeri, takipçileri tarafından hemen doldurulmalıdır. Böylece ümmet, hidayet rehberi peygamberlerin vârisleri olan âlimlerden mahrum kalmaz; çünkü vücudun, başsız ve kalpsiz olması mümkün değildir.”

Said Havva’ya göre İslam; inanç, ibadet ve müeyyidelerden oluşan bir hayat tarzıdır. El-İslam adlı eserinde bir müminin gerçekleştirmesi gereken en önemli görevlerinin; İslam devletinin kurulması, Resûlullah’ın sünnetinin ihyası, ümmetin birliğinin sağlanması ve Allah yolunda cihad olduğunu ifade etmektedir.

Eserlerinde sık sık Ehl-i Sünnet’e atıfta bulunan ve bu ay tanıtım konusu olan kitabında da olduğu gibi tevhid dışı dalalet fırkalarından olan Şia’ya karşı net bir tavır alan Said Havva, bundan dolayı ülkemizde ve içinde Müslimlerin de yaşadığı diğer bazı ülkelerde, münafık karakterli ve Şia sempatizanı bazı kendini bilmezlerce “İran karşıtı bölgesel bir komplonun baş aktörlerinden biri”, “Saddam’ın uşağı”, “Amerikan emperyalizminin piyonu” gibi asılsız yaftalamalarla itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır.
 Şii-Farsi İran devriminden hemen sonra Said Havva ve Züheyr Salim, Baas rejiminin baskıları altında inim inim inleyen Suriyeli mazlumlara yardım istemek üzere Tahran’a giderek Humeyni ve avanesi ile bir araya gelirler. Said Havva nafile bir biçimde saatlerce dil dökmüş fakat tüm çabalarına rağmen muhatabını ikna edememiştir. Sapkın inançları gereği stratejik ve politik engeller (!) dolayısıyla Suriyeli mazlumlara yardım etmeyen Tahran rejimi, 28 Şubat 1982 yılında Hafız Esed’e bağlı askerî birliklerin Hama’da 30 bin mazlumu öldürmelerine seyirci kalmakla yetinmemiş, tıpkı bugün olduğu gibi vahşi Şam rejiminin yanında ve arkasında yer almıştır. 

Said Havva bu hadiseler üzerine “Siyasi ve Akidevi Yönleriyle Şiilik ve Humeynicilik” adlı risalesini yazmıştır.

Bu risale iki bölümden ve son sözden oluşmaktadır. Birinci bölümde Humeyni’nin benimsediği sapık inançlar ele alınmaktadır. İkinci bölümde ise Humeyniciliğin aykırı (şaz) tavırları anlatılmaktadır. Son sözde ise bu ümmetin evlatları, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat inancına sarılmaya davet edilmektedir; çünkü Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat inancı hak ve adalettir. Ondan sapmak ise Allah’ın gazabına ve cehenneme götürür.

“Humeyniciliği desteklemek Allah’a, Resûlü’ne ve müminlere ihanettir.”

“Humeynicilik, İslami uyanış için bir yozlaşma ve İslam davetçilerinin yeni bir dünyadan beklentilerinin parçalanması sonucunu doğurmuştur.”

“Ehl-i Sünnet muttaki ulemadan mahrum bırakılan toplumlar, başları koparılmış gövdeler gibidir…”

“Humeynicilik, bugün itibarıyla İslam ümmeti için yok edici büyük bir tehlike hâlini almıştır.”

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver