Bizleri Ramazan’a ulaştıran, rahmetiyle yıkanma fırsatı veren Rabbimize hamdolsun. Ramazan’ın hayırlarında esen rüzgâr olan Kur’ân ile buluşan önderimiz Resûlümüze de (sav) salât ve selam olsun.
Aziz Kardeşim,
Bir Ramazan’a daha ulaştın. Büyük bir fırsatla tekrar buluştun. Ramazan için hazırlığını çoktan yapmışsındır. Programında nefsine ve amellerine mutlaka yer vermişsindir. Bizler de bu yazımızda, arınmak için Ramazan’ın fırsatları üzerine muhabbet edeceğiz. Rabbim ikimizi de Ramazan’ın hayırlarına muvaffak kılsın.
Ramazan’ın bizlere sunduğu fırsatlar çoktur. Bu fırsatlara ulaşabilmek ve istifade etmek için önceki Ramazanlarımızı muhasebe edip eksiklerimizi tespit ettikten sonra çabamızı ortaya koymamız gerekir.
“Sizin günleriniz içinde Rabbinizin size sunduğu hediyeler/fırsatlar vardır. Onları elde etmeye çalışın. Umulur ki sizden biri o fırsatlardan birini elde ederse sonrasında asla şekavet yaşamaz.”[1]
Sen de bilmektesin ki nefis kötülüğü emreder. Bu nedenle arınmaya ihtiyacı vardır. Arınırsa kurtuluşa ulaşır, kendi hâline terk edilirse sonu hüsran olur. Ramazan, nefsi kötü alışkanlıklardan arındırmak, güzel ahlakla süslenmek için büyük fırsattır.
“Ben, nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis -Rabbimin merhamet ettiği müstesna- çokça kötülüğü emreder. Şüphesiz ki Rabbim, (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir.”[2]
“Nefse ve onu düzenleyene, Ona hem kötülüğü hem de takvayı ilham edene (tüm bunlara Andolsun ki) Onu (nefsini) arındıran, kesinlikle kurtuluşa ermiştir.”[3]
Ramazan neden arınmak için fırsattır?
Çünkü Ramazan, nefsin tedavisinde etkili olan ilacı; orucu barındırmaktadır. Şeytan, nefsi şehvetlerle kandırmaktadır. Şehvet, nefsin en büyük tuzağıdır. Kontrol edilmediğinde her ân insanı kendi ağına çekebilir. Şehvet fitnesine yakalanmış insanların gözleri kör, akılları bulanık ve kalpleri kaygandır. Bu durum amellerine de olumsuz olarak yansır. Salih ameller hayatından bir bir çıkarken kötü ameller normalleşir. Müminin de her daim kalbini arındırması gerekir. Ki kulluk görevini hakkıyla yerine getirebilsin. İşte bu hastalığın tedavisinde en etkili ilaç, oruçtur. Çünkü oruç, nefsi yeme içme ve şehvetlerden alıkoymaktır.
Çünkü Ramazan, rahmetin sağanak sağanak üzerimize yağdığı aydır. Kalbimizi katılaştıran, Rabbimize karşı isyankâr kılan, salih amellerimizin önünde engel olan, insanlığımızı unutturan, etrafımızdakilere kötü muamele ettiren günahlarımızdan Ramazan’ın rahmetiyle arınırız. Bir yılın katılığını ve kirini ancak Allah’ın rahmeti paklar.
“Ramazan ayı size bereketiyle geldi. Allah, o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir, hataları yok eder, o ayda duaları kabul eder. Allah, sizin Ramazan ayındaki ibadet ve hayır konusunda birbirinizle yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O hâlde iyilik ve hayırdan yana Allah’a kulluk yaparak kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir.”[4]
“Kim inanarak ve alacağı ecri Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[5]
Çünkü Ramazan bir kalkandır. Bizler zayıf ve unutkanız. Şeytan bu zayıflığımızdan istifade ederek bizleri günah çukuruna düşürüyor. Korunağa ve kalkana ihtiyacımız var. İşte Ramazan orucu takva kalkanı oluşturmaktadır.
Kalbin ve kulluğun ilaçlarından biri de takvadır. Takva, bizleri Allah’a yakınlaştırır. Takva, Kur’ân’ı anlamamızı ve yaşamamızı sağlar. Takva, ahirete hazırlık yaparak hesabımızı kolaylaştırır. Kısacası takva, Allah’tan (cc) hakkıyla korkup, O’na karşı gelmekten sakındırır.
“Ey iman edenler! Sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki sakınıp korunursunuz.”[6]
Bu sebepler, Ramazan’ı arınmak için fırsat kılmaktadır. Değerlendirmek ise bizlerin çabası ve gayretine bağlıdır.
Peki, Ramazan’da nasıl arınabiliriz?
Kardeşim, Ramazan’da arınacağımız, nefsimizi ıslah edebileceğimiz o kadar fazla amel ve fırsatlar var ki Rabbimiz bu konuda rahmetini, cennetin kapısını sonuna kadar açmış, cehennemin kapısını da sonuna kadar kapatmıştır.
“Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur. Cehennem kapıları kapanır ve hiç açılmaz. Cennet kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir melek şöyle seslenir: ‘Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel. Ey şer isteyen, günahlarından vazgeç.’ Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu, Ramazan boyunca her gece böyledir.”[7]
Elbette sen arınmak için bazı salih amellere niyet etmişsindir. Biz de bu satırlarda buluşmanın gereği bazı arınacağımız amelleri hatırlatmak istiyoruz.
Kur’ân ile arınırız:
Kur’ân nurdur, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kur’ân hidayettir, insanı asıl olan ilaha, Allah’a kul yapar. Kur’ân Allah’ın kelamıdır, okuyan, Rabbi ile muhabbet eder. Kur’ân ilmin anasıdır, haram ve helali öğretir, insanın cehaletini giderir. Kur’ân rehberdir, kapalı yolların, aşılamayan sorunların çözüm rehberidir. Kur’ân şifadır, hastalıklı kalpleri temizler, şifa verir. Kur’ân rahmettir, amel edeni rahmetiyle arındırır.
“Ey insanlar! Şüphesiz ki size, Rabbinizden bir öğüt, sinelerde olan (manevi hastalıklara) şifa, müminler için de hidayet ve rahmet olan (bir Kitap geldi).”[8]
Kur’ân ile arınanların en büyük örneği sahabedir. Kur’ân ile dirildiler, onunla arındılar, günahlarını, kötü söz ve davranışlarını, haksızlığı, zulmü Kur’ân ile sonlandırdılar. Kur’ân ile güzel ahlaka sahip oldular.
Kur’ân, aynı Kur’ân ve bizler de sahabiler gibi insanız. Onlar gibi Kur’ân’a yönelir, anlar ve yaşarsak onunla arınır, nefsimizi ıslah eder ve ölü olan yaşantımıza hayat kazandırırız.
Bu Ramazan da Kur’ân’la arınmak için çabalamalıyız. Bunun için de Kur’ân’ı tane tane, tefekkür ederek, kendimizi yargılayarak ve amel ederek okuyalım. Ki hastalıklı kalplerimize ilaç olsun, fayda versin.
Tevbe ile arınırız:
İnsan olarak zayıf, zalim, unutkan, bencil gibi vasıfları taşıdığımız için günahkârız, sözlerimizde ve fiillerimizde hatalarımız var, haram ve helallere karşı dikkatli değiliz. Arınmaya, terbiye olmaya ihtiyacımız var. Tevbe, arınmanın yollarından bir yoldur. Ne kadar günah işlersek işleyelim, gökler ve yer arası kadar olsa da samimi tevbe bunları silecektir. Bu, Rabbimizin (cc) hoşuna gider. Bizlerden de tevbe için kendisine yönelmemizi istemektedir.
“(Fakat) Tevbe eden, iman eden ve salih amel işleyenler bunun dışındadır. Allah, bunların günahlarını sevaba çevirir (ya da şirklerini imana, cinayetlerini ıslaha, zinalarını iffete çevirir). Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir.”[9]
“Ey iman edenler! Allah’a nasuh bir tevbeyle (günaha dönmeme azmiyle) tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz, kusurlarınızı örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Nebi’yi ve beraberindeki müminleri rezil etmeyecektir. Onların nuru önlerinde koşup (parıldar). Sağlarından (amel defterlerini almışlardır). Derler ki: ‘Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, günahlarımızı bağışla. Çünkü sen, her şeye kadîr olansın.’ ”[10]
“Kul günah işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer günahından tevbe edip uzaklaşırsa kalbi saydamlaşır. Eğer tevbe etmeyip günah işlemeye devam ederse o siyah nokta artar ve kalbi istila eder. İşte Allah’ın Kur’ân’da zikrettiği kalp kirlenmesi budur.”[11]
Bu Ramazan’da, bilerek/bilmeyerek işlediğimiz ve tevbesini ertelediğimiz günahlarımızdan pişmanlık duyarak, bolca istiğfar dileyerek arınalım.
Sadaka ile arınırız:
Sadaka, müminin arınma amellerindendir. Çünkü sadaka, malımızdaki haramları temizler. Sadaka, fakirin hâlini anlamayı sağlar. Sadaka, kalpteki kibri siler, mütevazı olmayı sağlar. Sadaka cimriliği tedavi eder, cömertlik ahlakı kazandırır.
“Onların mallarından sadaka/zekât al ki; onunla onları temizlemiş ve arındırmış olasın. Onlara dua et. Hiç şüphesiz, senin duan onlara (huzur ve güven veren) bir sükûndur. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir.”[12]
“Allah Resûlü fıtr sadakasını oruçlunun faydasız ve kötü sözlerine karşı bir temizleyici, fakirler için de bir yiyecek olması için farz kıldı. Kim onu bayram namazından önce verirse o kabul olunmuş bir zekâttır. Bayram namazından sonra verirse sadakalardan bir sadaka olur.”[13]
Bu Ramazan, içecek su bulamayan, yiyecek ekmeği olmayan, ehlini tehlikelere karşı koruyacak barınağı olmayan mazlumlar, fakirler ve miskinlerle (insanlığın bittiği, kalplerde vicdanın tükendiği şu dönemlerde) suyumuzu, ekmeğimizi paylaşarak nefsimizi arındırmış, ıslah etmiş olalım.
Gözyaşı ile arınırız:
Akan gözyaşları kalbi kirden arındırır, katılığını yumuşatır. Allah için dökülen gözyaşı cehennem ateşini söndürür. Evet, gözyaşı rahmeti celbeder. Ve bizlerin buna ihtiyacı vardır. Hâlimiz ağlanacak hâldir. Ağlayamasak bile ağlamaklı olmak kurtuluşumuzdur.
“Yüzleri üzerine secdeye kapanır, ağlarlar ve onların huşularını arttırır.”[14]
Ebû Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştu:
“Allah korkusuyla gözyaşı döken kişi, sağılmış süt memeye dönmedikçe cehenneme girmez. Cihat tozu ile cehennem dumanı asla bir araya gelmez.”[15]
Ebû Umâme’den (ra) rivayet edildiğine göre Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur:
“Allah katında hiçbir şey, iki damla ve iki izden daha sevimli değildir: Allah korkusuyla akıtılan gözyaşı damlası ve Allah yolunda dökülen kan damlası. İki iz ise, Allah yolunda çarpışırken alınan yara izi ve Allah’ın emrettiği farzlardan birini yerine getirmekten kalan kulluk izidir.”[16]
Dua ile arınırız:
Dua, Allah’a (cc) muhtaç/fakir olduğumuzun en güzel hâlidir. Dua, Rabbimizin en fazla hoşuna giden amellerdendir. Bundan dolayı “De ki: ‘Şayet duanız olmasaydı Allah katında bir kıymetiniz olur muydu?’ ”[17] buyurmuştur.
Allah Resûlü (sav) sık sık şöyle dua ederdi:
“ ‘Ey kalpleri çeviren Allah’ım! Kalbimi dininden ayırma!’
Enes ibni Mâlik Peygamberimizin (sav) bu şekilde dua ettiğini duyunca, ‘Ya Resûlallah! Biz sana ve senin getirdiğin dine inandık. Yoksa bizim imanımızın değişeceğinden mi korkuyorsun?’ diye sordu. Bunun üzerine Allah Resûlü, ‘Kalpler Allah’ın iki parmağı arasındadır. Onları dilediği gibi evirip çevirir.’ buyurdu.”[18]
Kıymetli Kardeşim,
Ramazan’da arınabileceğimiz çok fazla amel var. Burada hepsini zikretmemiz mümkün değildir. Bu fırsatlarla her zaman karşılaşamayabiliriz. Bu seneki Ramazan’ın kıymetini bilerek, programlı bir şekilde geçirmeliyiz.
Rabbimiz (cc) bizleri Ramazan’ın hayırlarına muvaffak kılsın. Ramazan’dan; arınmış, bağışlanmış, Allah’ın rızasına ve rahmetine nail olarak çıkmayı nasip etsin. (Allahumme âmin)
Davamızın sonu, âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmektir.
Bir sonraki yazımızda görüşme ümidi ile…
[1]. El-Mu’cemu’l Evsat, 2856. (Hadisin sıhhatinde ihtilaf edilmiştir.)
[2]. 12/Yûsuf, 53
[3]. 91/Şems,7-9
[4]. Mecmeu’z Zevâid, 4783
[5]. Buhari, 2014
[6]. 2/Bakara, 183
[7]. Tirmizi, 682
[8]. 10/Yûnus, 57
[9]. 25/Furkân, 70
[10]. 66/Tahrîm, 8
[11]. Tirmizi, 3334
[12]. 9/Tevbe, 103
[13]. Ebu Davud, 1609
[14]. 17/İsrâ, 109
[15]. Tirmizi, 1633
[16]. Tirmizi, 1669
[17]. 25/Furkân, 77
[18]. Tirmizi, 3522
İlk Yorumu Sen Yap