Ömer İbnu’l Hattab – 3

 

Allah’a hamd, Rasûlü’ne salât ve selam olsun…

Kur’an’ın Ömer’e Muvafakat Etmesi

Ömer radıyallahu anh şeriatla o kadar özdeşleşmişti, Allah’ı o kadar çok seviyordu ki, onun bazı istekleri ve düşünceleri üzerine Allah subhanehu ve teâlâ onu destekler nitelikte bazı ayetler indirdi.

Ömer radıyallahu anh anlatıyor:

‘Üç yerde Allah’a muvafık oldum. Rasûlullah’a: ‘Ya Rasûlullah! İbrahim’in makamını kendine namazgah edinsen?’ dedim. Bunun üzerine: ‘Siz de İbrahim’in makamından bir namazgah edinin.’ ayeti nazil oldu.

Ben Rasûlullah’a: ‘Ya Rasûlullah! Senin yanına iyiler de kötüler de girmekte, müminlerin anneleri örtü takıp sakınsınlar.’ dedim. Bunun üzerine yüce Allah: ‘Onlardan ihtiyacınız olan bir şeyi istediğiniz vakit perde arkasından isteyin.’ ayeti nazil oldu.

Rasûlullah’ın kendi eşlerini uyardığı haberini aldığımda yanlarına gidip: ‘Şayet yaptıklarınızdan vazgeçmezseniz Allah, Rasûl’e sizden daha hayırlısını verir.’ dedim. Hatta hanımlarından biri gelip: ‘Ey Ömer! Sen Rasûlullah hakkında hanımlarına öğüt mü veriyorsun?’ demişti. Bunu üzerine Allah şu ayeti indirdi: ‘Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah’a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verebilir.’ ‘

Bedir Esirleri Konusunda Kur’an’ın Ona Muvafakat Etmesi

Ömer radıyallahu anh anlatıyor:

‘Bedir savaşında Allah müşrikleri hezimete uğratmış, onlardan yetmiş iki kişi öldürülmüş ve yetmiş kişi de esir alınmıştı. Rasûlullah esirler konusunda Ebubekir, ben, Osman ve Ali ile istişare etti. Bana senin görüşün nedir ey Hattâb’ın oğlu diye sorunca ben de:

‘Bana falanca kimseyi (Bu kimse Ömer’in yakınlarından biriydi) terk etmeni ve onun boynunu vurmayı isterim, dedim. Ali’ye de Akil’i bırakmanı onun da Akil’in boynunu vurmasını, Hamza’ya da başka birini vermeni ve onun da o kimsenin boynunu vurmasını istediğimi ve bundan Allah’ın kalbimizde müşriklere karşı, onların putlarına, liderlerine ve öncülerine karşı bir yumuşaklığın olmadığını bilmesini istediğim, şeklindeki arzumu belirttim. Rasûlullah benim görüşümü benimsemedi ve onları serbest bıraktı.’

Ertesi gün Rasûlullah’ın yanına gittiğimde onun ayakta durduğunu, Ebubekir’in de oturmuş vaziyette olduğunu, her ikisinin de ağladığını gördüm. ‘Ya Rasûlullah! Seni ve arkadaşını ağlatan nedir?’ diye sordum. Onlara: ‘Şayet ağlanacak bir durum varsa ben de ağlarım, şayet ağlanacak bir durum yoksa sırf siz ağlıyorsunuz diye ağlarım.’ dedim. Rasûlullah o sırada şunu söyledi:

‘Senin arkadaşlarının esirleri serbest bırakmam konusunda bana gösterdiklerinden dolayı onlara sunulan azap bana şu ağaçtan daha yakındır.’ (Peygamber yakında bir ağacı işaret etmiştir.)

Allah şu ayetleri indirmişti:

‘Yeryüzünde ağır basıncaya (küfrün belini kırıncaya) kadar, hiçbir Peygambere esir almak yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, hâlbuki Allah (sizin için) ahireti istiyor. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir. Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden ötürü size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.’ ‘ (8/Enfal, 67-68)

Münafıkların Üzerine Namaz Kılınmaması Konusunda Kuran’ın Ona Muvafakat Etmesi

Ömer radıyallahu anh anlatıyor:

‘Abdullah ibni Ubey (Münafıkların lideri) ölünce Rasûlullah’ı cenaze namazını kıldırması için çağırdılar. Rasûlullah kalkıp gitti ve namaz kılacağı sırada yanına gidip: ‘Ya Rasûlullah! Bir zamanlar şöyle şöyle diyen, ileri geri konuşan Allah düşmanı bu adamın üzerine mi namaz kılacaksın?’ dedim. Rasûlullah tebessüm etti. Ben bunda ısrarcı olunca Peygamber, ‘Beni bırak ey Ömer, ben bu konuda serbest bırakıldım ve bu şekilde tercihimi yaptım.’ dedi ve şu ayeti okudu:

‘Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme (fark etmez.) Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir. Bu, onların Allah ve Rasûlü’nü inkâr etmiş olmaları sebebiyledir. Allah, fasık topluluğu doğru yola iletmez.’ (9/Tevbe, 80) Sonra da: ‘Şayet ben yapacağım yetmiş kez istiğfarla onun affedileceğini bilirsem bunun sayısını da arttırırdım.’ dedi.

Peygamber onun namazını kıldı ve defnedilinceye kadar cenazeyle beraber oldu. Ben Rasûlullah’a karşı gösterdiğim cesarete şaşırmıştım. Tabi ki Allah ve Rasûlü bunu daha iyi bilir. Fakat çok geçmeden şu ayetler indi:

“Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma” (9/Tevbe, 84)

Rasûlullah o günden ta vefatına kadar ne bir münafıkın cenaze namazını kıldı ne de mezarları başında bulundu.” ‘ (Müslim)

Eve Girerken İzin İsteme Konusunda Kur’an’ın Ona Muvafakat Etmesi

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün öğle vaktinde hizmetinde bulunan bir genci Ömer’i çağırması için gönderdi. Genç, Ömer’in yanına vardığında onu uyurken bedeninin bir kısmının açık halde olduğunu gördü. Ömer radıyallahu anh bunun üzerine Allah’tan uyku vaktinde insanların evlere girmesini yasak kılmasını temenni etmişti.

Bir rivayette de: ‘Ya Rasûlullah! İsterdim ki Allah bize izin almayı emretse bu vakitte izinsiz girilmesini yasaklasa’ denilmiştir. Bunun üzerine şu ayetler indi:

“Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz buluğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, ayetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (24/Nur, 58)

İçkinin Haram Kılınması Konusunda Allah’ın Onun Duasına İcabet Etmesi

İmam Ahmed bin Hanbel, Ebu Davud ve Tirmizi Ömer bin Hattab’dan radıyallahu anh rivayet eder:

” ‘Ya Rabbi, bize içki hususunda doyurucu bir haber beyan et. Şüphesiz o, malı ve aklı götürür’ duam üzerine: ‘Sana içkiyi ve kumarı sorarlar…’ ayeti nazil oldu. Ayet nazil olduğunda beni çağırarak okudular.

Ben yine: ‘Allah’ım, bize içki hususunda doyurucu bir haber beyan et.’ diye dua ettim. Bunun üzerine ‘Ey İman edenler, siz sarhoş iken namaza yaklaşmayınız…’ (4/Nisa, 43) ayeti nazil oldu. Beni tekrar çağırarak nazil olan ayeti okudular.

Ben yine: ‘Allah’ım, bize içki hususunda doyurucu bir haber beyan et.’ diye dua ettim. Bunun üzerine: ‘Ey İman edenler, içki, kumar, dikili taşlar, fal okları, ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun İçin bunlardan kaçının ki muradına eresiniz. Şeytan içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz vazgeçtiniz değil mi?’ (5/Maide, 90-91) ayetleri nazil oldu. Beni tekrar çağırıp nazil olan ayetleri okumaya başladılar. ‘Siz vazgeçtiniz değil mi?’ cümlesine gelince ben: ‘Ya Rabbi biz vazgeçtik, vazgeçtik’ dedim.”

Sonuç

Bazı hükümlerin Ömer’in isteği üzerine indirilmesi, Ömer’in radıyallahu anh Rabbini ve şeriatı çok iyi tanıması ve sevmesiyle alakalıdır. Allah için en yüce misal olmakla birlikte bu, tıpkı şunun gibidir: Bir öğrenci öğretmenini ne kadar iyi tanırsa onun neyden hoşlandığını ve neye kızdığını da az çok tahmin edebilir. Ömer de radıyallahu anh İslam’ı ve onun maksatlarını iyi anladığı için bazı isteklerde bulundu ve Allah da bu konularda ona uygun hükümlerini indirdi. Bu da onun değerini gösterir. (Rivayetler Ali Muhammed Sallabi’nin kitabından alınmıştır)

Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver