Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,
Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Muksirûn sahabilerin çok hadis rivayet etme nedenlerini işlemeye devam ediyoruz. Geçen sayılarımızda Abdullah ibni Abbâs’ın rivayetlerinin çok olma nedenlerinden ikisi üzerinde durduk. Bu sayımızda kaldığımız yerden devam ediyoruz, inşallah.
5. Abdullah ibni Abbâs’ın (ra) rivayetleri neden çoktur?
c. Hem Allah Resûlü (sav) döneminde hem de o vefat ettikten sonra İbni Abbâs’ın temel meşguliyetlerinden biri Sünneti öğrenmektir. Bu çabası meyvesini vermiş ve Sünnetin önemli nakilcilerinden biri olmuştur.
İbni Abbâs, Allah Resûlü (sav) ile otuz ay gibi az bir vakit geçirmiş olsa da[1] bu süre içinde Sünneti öğrenme gayretinde bulunmuştur. Bu esnada yaşça küçük olduğu için başka sahabilerin vaktini alan birçok meşguliyetten uzaktır ve bu durum o süre içinde hadise yoğunlaşmasını kolaylaştırmıştır. Hatta Nebi’nin (sav) evinde birçok defa yatıya kalmış ve bunun nedenini “Allah Resûlü’nün (sav), Meymûne’nin (r.anha) evinde olduğu bir gece, kendisinin gece namazının nasıl olduğuna bakmak için Meymûne’nin evinde kaldım.”[2] diyerek açıklamıştır. Teyzesi ve Allah Resûlü’nün eşi Meymûne Annemizi de, “Allah Resûlü (sav) gece vakti kalktığında beni de uyandır.”[3] diyerek tembihlemiştir.
Allah Resûlü (sav) vefat ettiğinde İbni Abbâs, on üç on beş yaşlarındadır. Allah Resûlü’nün (sav) vefatından sonra Sünneti öğrenme gayretini kendi dilinden dinleyelim:
İbni Abbâs (ra) şöyle der:
“Resûlullah (sav) vefat ettiğinde Ensâr’dan bir adama, ‘Haydi gel, Resûlullah’ın ashâbına soralım. Bugün onlar çoklar (henüz hayattalar, fırsat bu fırsat).’ dedim. Bana dedi ki: ‘Ne acayip adamsın ey İbni Abbâs! İnsanlar arasında Resûlullah’ın ashâbı olduğu hâlde sana ihtiyaç duyacaklarını mı düşünüyorsun?’ Adamı bırakıp Allah Resûlünün (sav) ashâbından hadis sormaya başladım. Bir adamda bir hadisin olduğunu duyduğumda ona giderdim. O öğle uykusundaysa kapısında abamı yastık yapar, başımı yastığa dayardım. Rüzgâr üzerime toz toprak saçardı. Adam dışarı çıkar, beni görür ve ‘Ey Allah Resûlü’nün amca oğlu! Seni buraya ne getirdi? Haber gönderseydin yanına ben gelirdim.’ derdi. Ben de, ‘Hayır, benim senin yanına gelmem daha haktır.’ der ve ona hadisi sorardım. O Ensârî adam, insanların benim etrafımda toplanıp bana soru sorduklarını görene kadar yaşadı ve şöyle derdi: ‘Bu genç benden daha akıllıymış.’ ”[4]
İbni Abbâs yine şöyle der:
“Bana hiçbir kimse hadis söylemiş olmasın ki, onu mutlaka kavramış olmayayım. Ubey ibni Ka’b uykudayken kapısına gelir, dinlenirdim. Peygamber’e (sav) olan yakınlığımdan dolayı eğer benim geldiğimi bilseydi kendisinin uyandırılmasını arzu ederdi. Ancak onu bıktırmak istemiyordum.”[5]
İbni Abbâs bir başka yerde de şöyle der:
“Resûlullah (sav) ashâbından Muhâcir ve Ensâr’ın büyükleriyle oturur, kalkardım. Onlardan Resûlullah’ın (sav) gazvelerini ve bu konuda inen ayetleri sorardım. Yanlarına gittiklerimin hepsi Resûlullah’a (sav) yakınlığımdan dolayı gelişime sevinmişlerdir. Bir gün Ubey b. Ka’b’dan Medine’de inen Kur’ân’ı sormaya başladım. Kendisi ilimde derinleşen kimselerdendi. Bana, ‘Yirmi yedi sure Medine’de indi. Diğerleri ise Mekke’de indi.’ dedi.”[6]
Öğrencisi Tâvus’un (rh) aktardığına göre İbni Abbâs (ra) şöyle der:
“Hiç şüphesiz ben bir meseleyi, Muhammed’in (sav) ashâbından otuz kişiye sorardım.”[7]
“İlme olan düşkünlüğü sebebi ile İbn Abbâs, Peygamber’in (sav) vefatından sonra da hadis öğrenmeye devam etmiş ve sahabenin önde gelenlerinin hemen hepsinden hadis rivayetinde bulunmuştur. Bu isimler onun ilmî gelişimine son derece katkı sağlamışlardır. Kaynaklarda zikredilen ve İbn Abbâs’ın kendisinden rivayette bulunduğu kişiler arasında şu isimler yer almaktadır:
Peygamber (sav), babası Abbâs, annesi Lübâbe, kardeşi Fadl, teyzesi Meymûne, Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Abdurrahman b. Avf, Muâz b. Cebel, Ebû Zur’a, Ubey b. Kâ’b, Temim ed-Dârî, teyzesinin oğlu Halid b. Velid, Usâme b. Zeyd, İmran b. Yâsir, Ebû Said el-Hudrî, Ebû Talha el-Ensârî, Ebû Hureyre, Muâviye b. Ebû Süfyan, Ebû Sufyan, Âişe, Esma bnt. Ebû Bekir, Ümmü Seleme, Ebû Zer, Zeyd b. Sâbit.[8]
Etrafında bu kadar sahabenin bulunması ve onların ilimlerinden faydalanıyor olması, yaşadığı ortamın bir okul niteliğinde olduğunun bir göstergesidir. Nitekim sahabe Peygamber’den (sav) sadece hadis rivayet etmiyor, rivayet ettikleri hadisleri hayatlarına tatbik de ediyorlardı. Dolayısıyla İbn Abbâs sünnetin sadece nakledildiği değil yaşandığı ve uygulandığı bir muhitte yetişmiştir. Bu da İbn Abbâs’ın ilmine katkı sağlayan bir diğer faktördür.”[9]
Yukarıda zikrettiklerimizden hareketle birkaç noktanın altını çizelim:
Yukarıdaki bilgiler, Nebi’yle (sav) kısa birlikteliğine rağmen İbni Abbâs’ın muksirûndan sayılacak kadar hadis rivayet etmesinin sebeplerine ışık tutmaktadır. Abdullah ibni Abbâs’ın direkt Allah Resûlü’nden aldığı hadisler başkalarından aldıklarına nispeten azdır. Yukarıdaki bilgilerden de anlaşıldığı gibi rivayetlerinin çoğunu sahabenin büyüklerine öğrencilik yaparak toplamıştır. Bu sebeple “Nebi’yle birlikteliğinin az ama hadislerinin çok olması” İbni Abbâs’a bir itiraz olarak getirilemez.
İbni Abbâs hadis naklederken kimi zaman hangi sahabeden aldığını belirtmiş kimi zaman da belirtmeyip direkt Allah Resûlü’ne (sav) nispet ederek aktarmıştır. Sahabeden aldıktan sonra kim olduğunu belirtmemesi rivayetlerine hiçbir zarar vermez. Zira birçok sahabe birbirinden duydukları hadisi doğrudan Nebi’ye nispet ederek aktarmakta bir beis görmemiştir. Çünkü sahabe adaletlidir, Nebi’nin (sav) sünnetini rivayet etmek hususunda asla yalan söylememiştir.
Humeyd’den (rh) şöyle rivayet edilmiştir:
“Enes ibni Mâlik, Allah Resûlü’nden (sav) bir hadis rivayet etti. Bir adam, ‘Bunu Allah Resûlü’nden mi işittin?’ diye sordu. Enes (ra) onun bu sorusu üzerine çok kızdı ve ‘Allah’a yemin olsun ki, size aktardığımız her şey Allah Resûlü’ndendir. Ancak hadisleri bazımız diğerlerine aktarırdı ve biri diğerini töhmet altında bırakmazdı.’ dedi.”[10]
Berâ ibni Âzib şöyle der:
“Biz her hadisi bizzat Allah Resûlü’nden duymuş değiliz. Onları bize Peygamber’den (sav) arkadaşlarımız naklederdi. Çünkü deve gütmek bizi Allah Resûlü’yle birlikte bulunmaktan engellerdi.”[11]
Eş’as, babası Selîm’in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
“Ebû Eyyûb’ün, Ebû Hüreyre’den hadis rivayet ettiğini işittim. Bunun üzerine Ebû Eyyûb’e dediler ki: ‘Sen, Resulullah’ın sahabesisin. Ama yine de Ebû Hureyre’den hadis rivayet ediyorsun. Olacak şey mi bu?’ O dedi ki: ‘Ebû Hureyre, bizim duymadığımızı duymuştur. Benim ondan hadis rivayet etmem, kendisinden duymadığım şeyi Resûlullah’tan rivayet etmemden daha çok hoşuma gider.”[12]
İslam âlimleri arasında İbni Abbâs’ın direkt Allah Resûlü’nden aldığı rivayetlerin dört (Gazali), dokuz (Gunder Muhammed ibni Ca’fer), on (Yahya ibni Saîd el-Kattân) veya yirmi (İbn Kayyim) olduğunu söyleyenler vardır.[13]
Bu görüşlerin kişisel araştırma ve tahmin olduğunu gözden kaçıranlar, Gunder (H 193) ve Yahya ibni Saîd (H 198) gibi ilk muhaddislerin görüşlerinden de cesaret alarak İbni Abbâs’ın (ra) geri kalan tüm rivayetlerinin asılsız/onun adına uydurulmuş olduğunu ileri sürebilmişlerdir. Tabii bunu söylerken İbni Abbâs’ın direkt duymayıp bizzat Nebi’den (sav) duyan sahabeden öğrendiğine, hatta kimi zaman bir meseleyi otuz ayrı sahabeye sorduğuna da kör kesilmişlerdir.
İbni Abbâs’ın direkt Allah Resûlü’nden (sav) olan rivayetleri bu görüşlerde ifade edildiği kadar az değildir. Örneğin, Hint asıllı müellif Muhammed ibni Ahmed El-Ensârî (H 1257) İbni Abbâs’ın direkt Nebi’den rivayet ettiği hadislere dair hazırladığı eserinde[14] yetmiş beş hadis tespit etmiş ve bu sayının kesin olmadığını, başka ilavelerin de yapılabileceğini söylemiştir.[15] Son dönemlerde yapılan başka bir araştırmaya göre[16] İbni Abbâs’ın Allah Resûlü’nden doğrudan aldığı anlaşılan rivayetlerin tekrarsız sayısı altmış beş, tekrarlarıyla birlikte yüzden fazladır. Bu sayının daha fazla olma ihtimali de vardır. Çünkü İbni Abbâs’ın (قَالَ رسول الله) “Allah Resûlü (sav) şöyle buyurdu:” formuyla zikrettiği rivayetlerin en azından bir kısmı, direkt Nebi’den işitmiş olma olasılığı taşımaktadır.
✽ ✽ ✽
Gelecek sayımızda buluşmak duası ile…
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
[1] bk. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/20
[2] Müslim, 763
[3] Müslim, 763
[4] Et-Tabakât, 2/373; Darimi, 590; Müstedrek, 363, 6294
[5] Et-Tabakât, 2/376
[6] Et-Tabakât, 2/377
[7] Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/29
[8] İbn Esir, Üsdü’l-Ğabe, C. 3, s. 292; ez-Zehebî, Siyer, C. 3, s. 332; İbn Hacer, Tehzibu’t-Tehzib, C. 5, s. 276.
[9] ‘Allah’ım Ona Kitabı ve Hikmeti Öğret’ Hadisi Çerçevesinde Abdullah B. Abbâs’ın Hadis İlmindeki Yeri, Abdurrahman SAYILGAN, (Yüksek Lisans Tezi), s. 52-53
[10] El-Câmi’ li Ahlâki’r Râvî ve Âdâbi’s Sâmi’, 100; Müstedrek, 6458
[11] Ahmed, 18493
[12] El- Bidâye ve’n Nihâye, 8/188
[13] bk. Abdullah ibni Abbas ve Rivayetleri Bağlamında Hz. Peygamber’le İlişkisi, s. 403
[14] “Keşfu’l Bâs amma Revâhu İbn Abbâs Muşâfeheten an Seyyidi’n Nâs” adlı eser
[15] Sahabeye Yöneltilen Tenkitler, s. 298
[16] bk. Abdullah ibni Abbas ve Rivayetleri Bağlamında Hz. Peygamber’le İlişkisi, Nihat Yatkın
İlk Yorumu Sen Yap