Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,[1]
Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Önceki yazılarımızda genel olarak sahabenin farklı sayıda hadis rivayet etme nedenlerini işledik. Bu yazımızda ise muksirûn sahabilerin çok hadis rivayet etme nedenleri üzerinde duracağız, inşallah.
Daha önce de belirttiğimiz gibi rivayet sayısı açısından sahabiler, muksirûn ve mukillûn olarak iki kısma ayrılır. Binden fazla hadis rivayet edenler muksirûn, rivayetleri bu sayının altında olanlar ise mukillûn diye isimlendirilir.
Muksirûn sahabileri (r.anhum) ve rivayet sayılarını yeniden hatırlayalım:
Sahabe | Vefat Tarihi | Allah Resûlü’nden Sonra Kaç Sene Yaşadığı | Bakî ibni Mahled’in Müsned’ine Göre Rivayet Sayısı | İmam Ahmed’in Müsned’ine Göre Rivayet Sayısı |
Ebû Hureyre | H 59 | 48 | 5374 | 4297 |
Abdullah ibni Ömer | H 73 | 62 | 2630 | 2377 |
Enes ibni Mâlik | H 93 | 82 | 2286 | 2624 |
Âişe Annemiz | H 58 | 47 | 2210 | 2707 |
Abdullah ibni Abbâs | H 68 | 57 | 1660 | 2195 |
Câbir ibni Abdullah | H 78 | 67 | 1540 | 1425 |
Ebû Saîd El-Hudrî | H 64 | 53 | 1170 | 1162 |
Şimdi, bu sahabilerin her biri için “Rivayet sayısı neden fazladır? Neden muksirûn sahabiler arasında yer almıştır?” sorularını soralım ve sırayla cevaplandıralım:
1. Ebû Hureyre’nin (ra) rivayetleri neden çoktur?
Şu sebepleri zikredebiliriz:
a. Başka sahabiler bahçe işleri, ticaret gibi şeylerle meşgulken Ebû Hureyre (ra) kendisini Allah Resûlü’nün (sav) hadislerini/sünnetini öğrenmeye adamıştır. Başka sahabiler Allah Resûlü’nü (sav) gün veya hafta içerisinde kısa aralıklarla görürlerken, Ebû Hureyre (ra) ondan (sav) ayrılmamıştır. Suffa’da kalması ona Allah Resûlü’nü (sav) çok daha fazla görme imkânı vermiştir. Böyle olunca başka sahabilerin görmediğini görmüş, duymadığını duymuş, onlar olmadığında hazır bulunmuştur… Hâliyle rivayetlerinin fazla olması normaldir, çünkü çok fazla hadis öğrenmiştir.
Ebû Hureyre’nin (ra) kendisinden dinleyelim:
“Sizler, ‘Ebû Hureyre, Resûlullah’tan (sav) çok hadis rivayet ediyor. Muhâcirlere ve Ensâr’a ne oluyor ki Ebû Hureyre kadar hadis rivayet etmiyorlar?’ diyorsunuz. Benim Muhâcir kardeşlerim çarşı pazarda alışverişle meşgul olurken ben karın tokluğuna Resûlullah’ın yanından ayrılmazdım. Onların bulunmadığı şeylere ben şahit olurdum, onların unuttuklarını ezberlerdim. Ensâr kardeşlerim ise malları (tarlaları, bahçeleri) ile meşgul olurlardı. Ben Suffe’de kalan fakirlerden bir fakir idim. Onlar (Ensâr) unuttuğunda ben aklımda tutardım. Resûlullah (sav) bir konuşmasında şöyle buyurmuştu:
‘Kim benim şu konuşmam bitmeden önce elbisesini yere yayar, sonra da toplarsa benim söylediğimi aklında tutar?’
Bunun üzerine ben hemen üzerimdeki çizgili cübbeyi yere yaydım. Resûlullah (sav) konuşmasını bitirdiğinde cübbeyi alıp göğsüme bastırdım. Resûlullah’ın o konuşmasından hiçbir şeyi unutmadım.”[2]
Âişe Annemizden (r.anha) şöyle rivayet edilmiştir:
“O, Ebû Hureyre’yi çağırdı ve ona, ‘Ey Ebû Hureyre! Peygamber’den (sav) naklen rivayet ettiğini işittiğimiz bu hadisler de ne oluyor? Bizim işittiğimizden başka bir şey işitip, bizim gördüğümüzden başka bir şey mi gördün?’ diye sordu. Ebû Hureyre şu karşılığı verdi: ‘Anneciğim! Ayna, sürme ve Allah Resûlü (sav) için süslenme sizleri Resûlullah’tan (sav) meşgul ediyordu. Oysa hiçbir şey beni ondan meşgul etmiyordu.’ ”[3]
Bu duruma başka sahabiler de şahitlik etmiştir.
Abdullah ibni Ömer (ra), Ebû Hureyre’ye (ra) şöyle demiştir:
“Ey Ebû Hureyre! Resûlullah (sav) ile en çok beraber olanımız ve onun hadislerini en çok ezberleyenimiz sendin.”[4]
Mâlik ibni Ebî Âmir’den şöyle rivayet edilmiştir:
“Bir adam Talha ibni Ubeydullah’a gelip, ‘Ey Ebû Muhammed! Şu Yemenli Ebû Hureyre Allah Resûlü’nün hadisleri hususunda sizden daha mı âlim? Sizlerden işitmediğimiz hadisleri ondan işitiyoruz. Yoksa Nebi’nin (sav) söylemediği şeyleri mi söylüyor?’ dedi. Talha ibni Ubeydullah şöyle dedi: ‘Gerçek şu ki o bizim işitmediğimiz şeyleri işitmiştir. Bunda kuşkumuz yok. Çünkü kendisi fakir ve yoksul olup hiçbir şeyi yoktu. Resûlullah’ın (sav) misafiri olarak Suffeliler arasında kalmaktaydı. Eli Nebi’nin (sav) eliyle beraberdi. Bizler ise ev, bark ve servet sahibi idik. Resûlullah’ın (sav) yanına gündüzün iki ucunda, yani sabah akşam ancak gelebiliyorduk. Ebû Hureyre’nin bizim duymadığımız şeyleri duyması konusunda hiç şüphe etmiyorum. Değil Ebû Hureyre, iman ve hayır sahibi hiçbir kimseyi Resûlullah’ın (sav) söylemediği bir şeyi yalan yere onun sözü imiş gibi söylemiş olduğunu bulamazsın.’ ”[5]
Ebû Saîd El-Hudrî (ra) şöyle der:
“Ebû Hureyre, ilmin kabıdır.”[6]
Ebû Hureyre (ra) mükerrer rivayetlerle[7] birlikte 5374 hadis aktarmıştır. Mükerrerleri çıkardığımızda Ebû Hureyre’nin rivayet ettiği hadislerin öz sayısı, bir araştırmaya göre 1236’dır. Düşünelim, Ebû Hureyre’nin Allah Resûlü’yle birlikteliği üç seneden biraz fazladır. Üç sene ise 1095 gün yapar. Ebû Hureyre her gün bir hadis ezberlese 1236 hadis, makul miktarın çok üstünde uç bir rakam değildir. Hâlihazırda günümüz hadis talebeleri bile birkaç ay içinde bu kadar hadisi ezberleyebilmektedir.
b. Ebû Hureyre (ra) Allah Resûlü’nün (sav) hadislerini öğrenme, ezberleme ve ulaştırma hususunda girişken, gözlemci, hırslı ve gayretli bir sahabidir. Onun bu hırsı Allah Resûlü’nün de (sav) gözünden kaçmamıştır. Böyle olunca başka sahabilerin çekindiklerini o öğrenmiş, başkalarının dikkatinden kaçanlar onun gözlemine takılmış, hadis ilmine başkalarından daha çok vakit vermiş ve kısa bir sürede büyük ilim sahibi olmuştur. Kaçınılmaz olarak rivayet ettiği hadislerin sayısı da fazladır.
Ebû Hureyre’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir:
“Bir keresinde, ‘Ey Allah’ın Resûlü, Kıyamet Günü’nde senin şefaatin en ziyade kime olacak?’ diye sordum. Allah Resûlü, ‘Ey Ebû Hureyre! Hadis (bellemek) için sende gördüğüm hırsa binaen, bu hadisi senden evvel kimsenin bana sormayacağını tahmin etmiştim. Kıyamet Günü’nde halk içinde şefaatime en ziyade mazhar olacak kimse kalbinden ve gönlünden halis ve samimi olarak ‘Lailaheillallah’ diyen kimsedir.’ buyurdu.”[8]
Ebû Hureyre (ra) kendisinden hadis dinlemek için gelen akrabalarına şöyle der:
“Hoş geldiler, sefalar getirdiler. Ben Peygamber’le (sav) üç yıl beraber oldum. Ömrümde bu yıllar kadar, işittiğim hadisi ezberlemeye hırslı olmamışımdır.”[9]
Ebû Hureyre (ra) şöyle der:
“İnsanlar, ‘Ebû Hureyre çok hadis rivayet ediyor?’ diyorlar. (Allah Resûlü hayattayken) ben bir adama rastladım ve ona, ‘Resûlullah (sav) bu gece yatsıda ne okudu?’ diye sordum. Adam, ‘Bilmiyorum.’ dedi. Ben, ‘Namazda yok muydun?’ diye sordum. Adam, ‘Vardım.’ dedi. Ben, ‘Ben onun (sav) ne okuduğunu biliyorum. Falanca falanca sureyi okudu.’ dedim.”[10]
Huzeyfe’den şöyle rivayet edilmiştir:
“Bir adam İbni Ömer’e, ‘Ebû Hureyre, Resûlullah’tan çok fazla hadis aktarıyor.’ deyince İbni Ömer, ‘Naklettiği hadislerden yana şüphe etmekten Allah’a sığın! O, Resûlullah’tan (sav) öğrenme konusunda pek atılgandı, biz ise çekinirdik.’ karşılığını verdi.”[11]
Günümüzde hırs ve azimle, gecesini gündüzüne katarak herhangi bir alanda uzmanlık elde etmeye çalışan biri, üç senenin sonunda iyi bir seviyeye gelebilmektedir. Hele de Ebû Hureyre gibi çalıştığı alanı çok çok seviyorsa… Düşünelim, Ebû Hureyre’nin, yoğun bir üç senenin ardından Allah Resûlü’nün (sav) Sünnetinden ezberledikleri makul miktarın çok üstünde midir?
c. Ebû Hureyre (ra) Allah Resûlü’nün (sav) hadislerini ezberlemek ve unutmamak hususunda İlahi bir lütfa da mazhar olmuştur, ezberi kuvvetli bir sahabidir. Bunu hem kendisi hem de başkaları ifade etmektedir. Ezberleyip unutmadığı için Ebû Hureyre’nin hadis birikimi fazladır. Hâliyle rivayet sayısı da çok olmuştur.
Ebû Hureyre’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir:
“Nebi’ye (sav) şöyle dedim: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Ben senden pek çok hadis işitiyorum, ancak unutuyorum.’ Nebi (sav) bana, ‘Hırkanı yere ser.’ buyurdu. Ben hırkamı yere serdim. Elleriyle bir şey avuçlayıp hırkamın içine atıyor gibi yaptı. Sonra da, ‘Topla.’ dedi. Ben hırkamı topladım. Bundan sonra hiçbir şey unutmadım.”[12]
Ebû Sâlih şöyle der:
“Ebû Hureyre, Resûlullah’ın (sav) ashabı arasında hafızası en güçlü olan kişilerden biriydi.”[13]
Mervân ibni Hakem’in kâtibi, Ebû’z Zuayzia anlatıyor:
“Mervân, Ebû Hureyre’yi çağırdı ve beni divanın arkasında oturttu. Ebû Hureyre gelince ona bildiği hadisleri sormaya başladı. Ebû Hureyre naklettikçe ben onları yazıyordum. Diğer yıl bir daha onu çağırdı ve aynı hadisleri sordu. Ebû Hureyre bildiği hadisleri naklederken bir önceki yıldan ne eksik ne fazla ve sırasını bile değiştirmeden zikretti.”[14]
d. Ebû Hureyre (ra) idari işlerle pek meşgul olmamış, fitne olaylarına da karışmamıştır. Hem idari işler hem de iç karışıklıklar kendisini hadis öğrenmekten ve öğretmekten alıkoymamıştır. Böyle olunca hadis rivayeti çok fazla olmuştur.[15]
e. Ebû Hureyre (ra) sadece Allah Resûlü’nden (sav) değil, başka sahabilerden de hadis öğrenmiştir. Ebû Bekir, Ömer ibni Hattâb, Ubeyy ibni Ka’b, Usame ibni Zeyd, Âişe Annemiz (r.anhum) kendisinden hadis aldığı bazı sahabilerdir. Hâliyle bizzat öğrendiklerinin üstüne başka sahabilerin bildiği hadisleri de eklemiştir. Bu da hadis bilgisini arttırmış, sahabilerin parça parça bildikleri hadisler, arşiv misali kendisinde toplanmıştır. Nitekim bir araştırmaya göre Ebû Hureyre’nin rivayet edip de başka bir sahabiden aynısı gelmeyen sahih veya hasen hadis sayısı yüz ondur. Yani, Ebû Hureyre’nin rivayet ettiği hadislerden yüz onu hariç diğer hadisler mutlaka başka bir sahabiden de aktarılmıştır.[16]
Muhammed ibni Amr ibni Hazm anlatıyor:
“Ebû Hureyre’nin bulunduğu bir mecliste oturuyordum. Ebû Hureyre, Resûlullah’tan (sav) hadis naklediyordu. Oradakilerden bazıları Ebû Hureyre’nin aktardığı hadisleri tanımazken, bazıları o hadisleri bilirlerdi. Bu şekilde birkaç oturum yapınca anladım ki insanlar içinde Resûlullah’ın hadislerini en çok ezberlemiş kişi Ebû Hureyre’dir.”[17]
f. Ebû Hureyre en fazla talebeye sahip olan sahabilerdendir. Hem sahabeden hem de tabiinden birçok kişi ona talebelik etmiş, ondan hadis almıştır. Talebelerinin arasında kendileri de muksirûndan olan İbni Abbâs, İbni Ömer, Enes ibni Mâlik ve Câbir ibni Abdullah da (r.anhum) yer alır.[18] İmam Buhârî (rh), Ebû Hureyre’nin 800 ya da daha fazla öğrencisinin olduğunu söyler.[19] Böyle olunca kendisinden çokça hadis aktarılmıştır.
g. Ebû Hureyre’nin (ra) rivayetlerinin fazla olmasında yaşam süresinin de etkisi vardır. O, H 59. yılda vefat etmiştir. Yani Allah Resûlü’nden (sav) sonra kırk sekiz sene yaşamıştır. Yaşam süresinin uzunluğu ona rivayette bulunma fırsatı sağlamıştır. Böylece rivayet sayısı fazla olmuştur.[20]
h. Ebû Hureyre hadis rivayeti işini bir kulluk vazifesi olarak görür ve fırsatları değerlendirirdi. Gittiği yerlerde hadis rivayet etmeye özen gösterirdi. Ebû Hureyre (ra) Medine, Mekke, Dimaşk, Irak ve Bahreyn gibi beldelerde bulunmuş, oralarda da hadis rivayet etmiştir. Bu da onun hadislerinin yaygınlaşmasını, rivayet sayısının artmasını sağlamıştır. 800 küsur talebesi olması bunu teyit etmektedir.
Ebû Hureyre (ra) şöyle der:
“İnsanlar, ‘Ebû Hureyre çok hadis rivayet ediyor’ diyorlar. Allah’ın Kitabı’ndaki şu iki ayet olmasaydı hiçbir hadis rivayet etmezdim: ‘Şüphesiz ki bizim indirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti, insanlar için Kitap’ta açıkladıktan sonra gizleyenler (var ya!), bunlara Allah lanet etmektedir ve tüm lanet ediciler de lanet etmektedir. Tevbe edenler, (hatasını) düzeltenler ve (yanlış yaptığını insanlara) açıklayanlar (bu lanetten) istisnadır. Bunların tevbesini kabul edeceğim. Ve ben (tevbeye muvaffak kılan, tevbeleri çokça kabul eden) Et-Tevvâb, (kullarına karşı merhametli) Er-Rahîm olanım.’[21] ”[22]
Âsım ibni Muhammed, babasından şöyle rivayet ediyor:
“Ebû Hureyre’nin cuma günleri minberin kenarından tutup ayakta, ‘Doğruyu söyleyen ve doğru söylediği onaylanan Ebû’l Kâsım Resûlullah (sav) bize şöyle söyledi.’ diyerek hadis naklettiğini görürdüm. İmamın, cuma namazını kıldırmak için odasının kapısının açıldığını duyunca da otururdu.”[23]
Devam edecek, inşallah…
Gelecek sayımızda buluşmak duası ile…
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
[1]. bk. Sahabe ve Hadis Rivayeti, s. 128-145; Hadîs ve Hadîsçiler, s. 161-174; Sünnetin Tespiti, s. 376-434
[2]. Buhari, 2047; Müslim, 2492
[3]. El-Mustedrek, 6160
[4]. Tirmizi, 3836
[5]. Tirmizi, 3837
[6]. El-Mustedrek, 6159
[7]. Başka ravi veya sened aracılığıyla gelen aynı hadis. Muhaddisler, bir hadis birden fazla tarikle gelmişse, her bir tariki bir hadis olarak saymışlardır. Böyle olunca hadis sayısı kabarık görünür. Bazı hadis imamları hakkında “On bin hadis bilirdi.” şeklindeki ifadeler de böyle anlaşılmalıdır. Bu on bin ayrı hadis değil, on bin ayrı tarikle/senedle gelen hadisler manasındadır. Yani, bir hadisin birkaç ayrı senedle gelmesi de bu sayıya dâhildir.
[8]. Buhari, 6570
[9]. Ahmed, 7986
[10]. Buhari, 1223
[11]. El-Mustedrek, 6165
[12]. Buhari, 119
[13]. El-Mustedrek, 6161
[14]. El-Mustedrek, 6164
[15]. Bu konunun tafsilatını önceki yazılarımızda anlatmıştık.
[16]. El-Ehâdisu’s Sahîha elletî Teferrede bi Rivâyetihâ Ebû Hureyre, Muhammed ibni Ali ibni Cemil El-Matarî
Bu konuda başka bir çalışma olarak bk. Ebû Hureyre fî Dav’i Merviyyâtihi bi Şevâhidihâ ve Hâli İnfirâdihâ, Muhammed Diyâu’r Rahmân El-A’zâmî
[17]. El-Mustedrek, 6171
[18]. Ondan hadis alanların isimleri için bk. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 2/ 579-585
[19]. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 2/ 586
[20]. Yaşam süresinin rivayet sayısına etkisini daha önce işlemiştik.
[21]. 2/Bakara, 159-160
[22]. Buhari, 118; Müslim, 2493
[23]. El-Mustedrek, 6173
İlk Yorumu Sen Yap