Zemzemi Şerhi; Mukaddime

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasûl’e, pak ailesine ve sahabesine salât ve selam olsun.

Allah’ın izni ve yardımıyla Ebu Hanzala Hoca’mızın Manzumetu’t Tefsir veya Manzumetu’z Zemzemi[1] olarak tanınan metne yapmış olduğu şerhi Tevhid Dergisi okurları ve ilim talebeleri ile paylaşmaya çalışacağız.

Bir ilmin konularına giriş yapmadan önce, o ilim hakkında bir mukaddime yapmak ilim ehlinin üzerinde devam ettiği bir usüldür. Âlimlerimizin bu mukaddimeyi yapmasındaki amaç, aktarılacak ilim hakkındaki genel malumatları paylaşmak ve onun hakkındaki yabancılığı ortadan kaldırmaktır. Buna binaen biz de bu ay yazımıza Ulumu’l Kur’an ile alakalı genel bir mukaddime ile başlayacağız.

Ulumu’l Kur’an Hakkında Mukaddime

Her ilmin mukaddimesinde on mesele incelenir. Bunlar hakkında Muhammed bin Ali es-Sabban’ın[2] toplayıcı bir nazmı vardır. Ulumu’l Kur’an’ın mukaddimesini incelerken bu nazım üzerinde duracağız. es-Sabban der ki;

إِن مبادئ كلِّ فنٍّ عشرة … الحدُّ، والموضوعُ، ثمَّ الثمرة

ونسبةٌ، و فضلُه، والواضع … والاسمُ، الاستمدادُ، حكم الشارع

مسائلٌ فَالْبَعْض بِالْبَعْضِ اكْتفى … وَمن درى الْجَمِيع حَاز الشرفا

‘Her ilmin esası on tanedir.

Tarifi, Mevzusu sonra Semeresi;

Nisbeti, Fazileti ve Koyucusu

İsmi, Kaynakları ve Şari’in hükmü;

Meseleleri. Bazıları bazılarını zikrederek yetindi.

Kim hepsini toplarsa şerefi elde eder.’

Bu şiirde geçen on mesele üzerinden Ulumu’l Kur’an’ı tanımaya çalışalım.

1. Mesele: Tarif/Tanım; Ulumu’l Kur’an Nedir?

Ulumu’l Kur’an () iki kelimeden oluşmaktadır. Birincisi () kelimesi, ikincisi ise, () kelimesidir. Öncelikle bu kelimeleri birbirinden ayırıp tek başına ne mana ifade ettiklerini, daha sonra ise, yan yana gelip bir terkip olduğunda ne kast edildiğini açıklamaya çalışalım.

  • Ulum Nedir?

Ulum kelimesi () ‘İlim’ kelimesinin çoğuludur. Manası () ‘Mutlak olarak bir şeyi idrak etmektir.’ Bu mesele normalde çok uzun ve tafsilatlıdır.[3]

  • Kur’an Nedir?[4]

Lugat olarak, Kur’an kelimesinin aslı hakkında âlimler arasında ihtilaf vardır:

  1. Görüş; Cumhur-u Ulema Kur’an kelimesini hemzeli olarak kabul ederek bu kelimeyi () (el-Qur’an) diye okumuştur. Bunun kökü hakkında ise iki seçenek zikretmişlerdir:
  2. Bu kelimenin aslı () okumak anlamına gelen () şeklindedir. Mesela, Allah şöyle buyurur;

اِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْاٰنَهُ

“Şüphe yok ki, onu (yani Kur’an’ı) toplamak da, onu okutmak da bize aittir.” [5]

وَاِذَا قُرِئَ الْقُرْاٰنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَاَنْصِتُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

“Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.” [6]

وَمَا تَكُونُ فى شَاْنٍ وَمَا تَتْلُوا مِنْهُ مِنْ قُرْاٰنٍ وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ اِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا اِذْ تُفيضُونَ فيهِ

“Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur’an’dan ne okursan oku ve hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz.” [7]

Özellikle bu ayette Kur’an hakkında okumak manasında olan () kelimesinin kullanılması dikkat çekicidir.

  1. Bu kelimenin aslı () toplamak anlamında () kelimesinden gelmiştir. Çünkü Kur’an önceden geçen semavi kitapların faydalarını kendisinde toplamış olan son kitaptır. Mesela, Araplar ‘Suyu havuzda kur’ ettim, yani topladım.’ manasında () derler.
  2. Görüş; Bazı âlimler Kur’an kelimesinin hemzeli olmadığını söylemişlerdir ve bunu telaffuz ederken () (El-Quraan) demişlerdir. Bu âlimlere göre Kur’an kelimesinin aslı ‘İki şeyin yakın olması’ anlamında () kelimesinden gelmektedir. Mesela, Araplar birbirine yakın olduğu için boynuzlara () demişlerdir.
  3. Görüş; Lugat âlimlerinden Ferra ve bazı âlimler ise, Kur’an, birbirini destekleyen ve birbirinin varlığını ispat eden manasında () kelimesinden gelmektedir.
  4. Görüş; İmam Şafii ve bazı âlimler ise, Kur’an kelimesinin herhangi bir kelimeden türemediğini, Arapların böyle bir kelimeyi Kur’an gelmeden önce kullanmadığını ve bu ismin Tevrat, İncil isimleri gibi özel/alem isim olduğunu söylerler.

Buraya kadar anlatılanlar Kur’an kelimesinin lugat manası idi.

◆◆◆

Kur’an’ın ıstılah manasına gelecek olursak; onun hakkında birçok ıstılahi tanım yapılmıştır. Bu tarifler arasında en toparlayıcı tarif şöyledir:

(المنزل من الله المعجز بلفظه، المتعبد بتلاوته المنقول الينا بالتواتر)

‘Kur’an Allah tarafından indirilmiş olan, lafzı ile mu’ciz olan, tilaveti ile Allah’a ibadet edilen ve bize tevatür ile nakledilmiş olan bir kitaptır.’

Bazı âlimler bu tanıma () ‘Fatiha ile başlayan ve Nas ile son bulan’ kaydını da eklemişlerdir.

İlk olarak zikretmiş olduğumuz tanım Kur’an’ın tanımı hakkında en önemli kayıtları toplamıştır ve daha iyi bir tanımdır.

◆◆◆

Yukarıda bahsettiğimiz iki kelimeyi beraber ele alıp bir terkip olarak inceleyecek olursak;

Ulumu’l Kur’an’ı kısaca () ‘Kur’an’a taalluk eden, Kur’an ile alakalı olan her şey’ şeklinde tanımlayabiliriz. Bu ilim ile iştigal eden bazı âlimlerin Ulumu’l Kur’an’a yapmış olduğu tariflerden biri şöyledir;

هو علم ذو مباحث تتعلق بالقرآن الكريم من حيث نزوله وترتيبه وكتابته وجمعه وقراءاته وتفسيره وإعجازه وناسخه ومنسوخه ومحكمه ومتشابهه إلى غير ذلك

‘Nüzul sebebi, tertibi, toplanması, kıraati, tefsiri, icazı, nasihi ve mensuhu, muhkemi ve müteşabihi ve bunun dışındaki meseleler yönünden Kur’an ile alakalı bahisler içeren ilimdir.’

Bu tanımı içerdiği tafsilatın ana başlıklarını vererek şöyle kısaltabiliriz:

(عِلْمٌ ذُو مباحِثَ يَتَعَلّقُ بالقُرآنِ مِنْ حَيْثُ إنزَالِهِ وتَرتِيبِهِ وفَهْمِهِ ودلالَتِه)

‘İndirilmesi, tertibi, anlaşılması ve delaleti yönünden Kur’an ile alakalı bahisler içeren bir ilimdir.’

  1. Mesele: Bu İlmin Konusu Nedir?

Özet olarak bu ilmin konusu Kur’an’ın bizzat kendisidir. Daha önce de geçtiği üzere Ulumu’l Kur’an Kur’an’ı nüzul sebebi, tertibi, toplanması, kıraati, tefsiri, icazı, nasihi ve mensuhu, muhkemi ve müteşabihi gibi meseleler açısından inceler.

  1. Mesele: Bu İlmin Faydası Nedir?

Ulumu’l Kur’an’ın faydası Kur’an’ı doğru bir şekilde anlamak, doğru bir şekilde yaşamak ve netice olarak Allah’ın rızasını kazanmaktır.

Kur’an bir hidayet kaynağıdır. Fakat bunun tahakkuk edebilmesi için doğru bir anlayış gerekmektedir. Doğru ameller için doğru bir fehm/anlayış şarttır. Doğru bir anlayıştan sonra Allah’ın kişiyi salih amellere muvaffak kılması gerekir ki, böylece Kur’an hidayet kaynağı olur. Ulumu’l Kur’an ise, bu faideyi sağlar.

Kur’an’ı doğru bir şekilde anlamamak, yanlış ve sapık amellerin doğmasına sebep olur. Bu ise, kişinin sapık olmasına rağmen hak yolda olduğunu zannetmesidir ki, çok tehlikelidir.

Ulumu’l Kur’an’ın faydası ile alakalı bazı âlimler daha geniş bir bakış açısı ile ‘Kur’an ile hâsıl olan faideler Ulumu’l Kuran için de geçerlidir.’ demişlerdir.

  1. Mesele: Bu İlmin Diğer İlimler ile Münasebeti Nedir?

Ulumu’l Kur’an kendi başına müstakil ve diğer ilimlerden mümeyyezdir. Kendisine has usulü, adabı ve ıstılahları vardır.

  1. Mesele: Bu İlmin Fazileti Nedir?

Genel olarak ilimler hakkında âlimler demişlerdir ki; () ‘Bir ilmin şerefi/değeri, konusunun değerine göre belirlenir.’

Buna binaen Ulumu’l Kur’an en değerli kitap olan Kur’an’ı konu edindiğinden, en değerli ilimlerdendir. Kur’an hakkında varid olan faziletler, Ulumu’l Kur’an için de geçerlidir.

Bazı âlimler, ilimler arasında hangisinin daha faziletli olduğunu tartışırken en faziletli ilmin Ulumu’l Kuran olduğunu söylemişlerdir. Diğerleri ise; Allah’a iman vb. meseleleri öğretmesi açısından akide ilminin en faziletli olduğunu söylemişlerdir. Bazı âlimler ise, buna cevap olarak ‘Akide ilmi de dâhil olmak üzere bütün meselelerde asıl ve ihtilaf anında çözüm Allah’ın kitabıdır. Bundan ötürü Kur’an ilimleri en faziletli ilimdir.’ demişlerdir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kur’an hakkında sabit olan faziletler, Kur’an’ı okumayı, anlamayı ve yaşamayı öğretmesinden dolayı Ulumu’l Kuran için de geçerlidir.

  1. Mesele: Bu ilmi ilk Ortaya Koyan Kimdir?[8]

Ulumu’l Kur’an ilmi ile ilgili çalışma yapan âlimlerin geneli bu başlık altında Ulumu’l Kur’an’ın tarihsel serüvenini incelemişlerdir.

Aslen Ulumu’l Kur’an, Kur’an indirildiği günden itibaren vardır. Ancak var olan bu ilim, belli bir disiplin ile yazılıp tedvin ve tasnif edilmemiş, yalnızca şifahi bir yol ile nesilden nesile öğretilmiştir. Şu rivayetler Ulumu’l Kur’an’a taalluk eden ilimlerin, Peygamber ve sahabe döneminde var olduğunu ve şifahen nakledildiğini göstermektedir.

Abdurrezzak, Musannef’te ve İmam Taberi, Tefsir’inin mukaddimesinde nakleder: Tabiinden Ebu Abdurrahman es-Sülemi der ki;

حدثنا الذين كانوا يقرئوننا القرآن، كعثمان بن عفان وعبد الله بن مسعود وغيرهما أنهم كانوا إذا تعلَّموا من النبي -صلى الله عليه وسلم- عشر آيات لم يجاوزوها حتى يتعلموا ما فيها من العلم والعمل، قالوا: فتعلمنا القرآن والعلم والعمل جميعًا

‘Bize Kur’an’ı okutan Osman bin Affan, İbni Mesud ve o ikisinden başka birçok kimse anlattılar ki; Onlar Peygamberden on ayet öğrendiklerinde, o on ayet içerisindeki ilmî ve amelî hükümleri öğrenmeden başka ayetlere geçmezlerdi. Onlar dedi ki; Biz Kur’an ile ilim ve ameli beraberce öğrendik.’ [9]

Rivayetten anlaşıldığına göre sahabe Peygamberden Kur’an’ın sadece lafzını değil, Kur’an’a taalluk eden ilmî ve amelî meseleleri de ders almışlar ve bunu -Ebu Abdurrahman’ın ‘Bize Kur’an’ı okutan’ ifadesinin işareti ile- kendilerinden sonraki nesillere aktarmışlardır.

İbni Mesud radıyallahu anh diyor ki;

وَاللَّهِ الَّذِي لاَ إِلَهَ غَيْرُهُ، مَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ إِلَّا أَنَا أَعْلَمُ أَيْنَ أُنْزِلَتْ، وَلاَ أُنْزِلَتْ آيَةٌ مِنْ كِتَابِ اللَّهِ إِلَّا أَنَا أَعْلَمُ فِيمَ أُنْزِلَتْ، وَلَوْ أَعْلَمُ أَحَدًا أَعْلَمَ مِنِّي بِكِتَابِ اللَّهِ، تُبَلِّغُهُ الإِبِلُ لَرَكِبْتُ إِلَيْهِ

“Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin olsun ki, Allah’ın kitabından inen ayetlerin, nerede ve kimin hakkında indirildiğini bilirim. Şayet Allah’ın kitabını benden daha iyi bilen bir kimsenin olduğunu bilsem ve develer de ona ulaşsa, muhakkak ona giderdim.” [10]

İbni Mesud’un ‘onun nerede ve kimin hakkında indirildiğini bilirim’ sözünün Ulumu’l Kuran’daki karşılığı ‘Sebeb-i Nüzul’ meselesidir. Yani, Ulumu’l Kur’an’ın incelediği meselelerden nüzul sebebi, o dönemde de bilinmekte, ancak toplanmış, tedvin edilmiş ve kaideleri belirlenmiş değildi.

Ebu Abdurrahman es-Sülemi anlatıyor;

أَنَّ عَلِيَّ بْنَ أَبِي طَالِبٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ مَرَّ بِقَاصٍّ يَقُصُّ، فَقَالَ هَلْ عَلِمْتَ النَّاسِخَ وَالْمَنْسُوخَ؟ قَالَ: لَا قَالَ: هَلَكْتَ وَأَهْلَكْتَ

“Ali kıssa anlatmakta olan bir adam ile karşılaştı. Ona dedi ki; ‘Sen ‘Nasih ve Mensuh’u’ bilir misin?’ Adam dedi ki; ‘Hayır!’ Ali dedi ki; ‘O zaman hem helak oldun, hem de helak ettin.’ ” [11]

Ali’nin radıyallahu anh, Kur’an’ın nasihi ve mensuhundan bahsetmesi toplanmış olmasa bile bu ilimlerin o dönemlerde bilindiğini gösterir.

Sahabeden sonraki dönemlerde ilimler tevatür yolu ile aktarılırdı. Bundan sonra âlimler ilim öğrenme konusunda insanların rağbetlerinin azaldığını görünce, ilmi yazıya dökmek sureti ile muhafaza etmek ve zayi olmasını önlemek istediler. Çeşitli ilim dallarında, kitaplar ve makaleler yazıldı. Böylece tedvin dönemi başlamış oldu. Bu dönemlerde Ulumu’l Kur’an’ın bazı konularını içerisine alan kitaplar kaleme alınmış olup, kimisi bize ulaşmış, kimisi ise ulaşmamıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • H. 117 senesinde vefat eden Katade bin Duame bu konuda ‘En-Nasih ve’l Mensuh’ isimli bir eser kaleme almıştır.
  • H. 123 senesinde vefat eden İmam Zühri esbabı Nüzul hakkında ‘Tenzilu’l Kur’an bi’l Mekki ve’l Medeni’ isminde bir kitap kaleme almıştır. İmam Zühri, İmam Malik’in hocasıdır.
  • H. 150 senesinde vefat eden Mukatil bin Süleyman ‘Müteşabihu’l Kur’an’ isimli bir kitap yazmıştır.
  • H. 189 senesinde vefat eden İmam Kisai ‘Meani’l Kur’an’ isimli bir eser yazmıştır. Kisai, nahv ve kıraat konusunda meşhur bir âlimdir.
  • H. 224 senesinde vefat eden Ebu Ubeyd Kasım bin Sellam bu konuda ‘Fedailu’l Kur’an’ ve ‘En-Nasih ve’l Mensuh’ isimli eserlerini kaleme almıştır.
  • H. 234 senesinde vefat eden İmam Buhari’nin Hocası, Ali İbnu’l Medini bu konuda ‘Esbabu’n Nuzul’ isminde bir eser yazmıştır.
  • Daha çok ahlak ile alakalı kitaplar yazan ve birçok kitabı Türkçe’ye çevrilen H. 243 vefatlı Haris el-Muhasibi’nin Ulumu’l Kuran ile alakalı bazı konuları ele alan ‘Fehmu’l Kur’an’ isimli bir eseri vardır.

◆◆◆

Bu dönemden sonra tefsir döneminin başlamasıyla Ulumu’l Kur’an ile alakalı konular tefsir kitaplarında incelenmeye başlandı. Bu usül ile yazılmış olan bazı kitaplar şunlardır:

  • Bu kitapların en güzeli H. 310 tarihinde vefat eden İmam Taberi’nin ‘Camiu’l Beyan’ isimli tefsiridir. İmam Taberi bu kitabının mukaddimesinde Ulumu’l Kur’an’a taalluk eden önemli meselelere değinmiş, ayetleri tefsir ederken Ulumu’l Kur’an’a taalluk eden bilgiler de vermiştir.
  • Bu şekilde ve erken dönemde yazılan bir kitap hakkında Zurkani diyor ki:

‘Mısır Kütüphanesinde H. 430 vefatlı Ali bin İbrahim el-Hufi’ye ait olan ‘El-Burhan fi Ulumi’l Kur’an’ isminde bir kitap ortaya çıkmıştır. Bu kitabın otuz cildi bulunmaktadır. Ancak bu kitaptan tertipsiz ve düzensiz bir şekilde on beş cilt bulunuyor. Müellif bu kitabında Mushaf sırasına göre ayetleri alıp Ulumu’l Kur’an’ın kapsadığı konulara göre inceliyor.’ [12]

  • H. 384 vefatlı Ebu Hasen bin Ali er-Rumani’ye ait olan ‘El-Cami fi Ulumi’l Kur’an’ kitabıdır. Yaklaşık on cilttir. Ancak er-Rumani Mutezile itikadına sahip bir adamdır. Bundan dolayı Kur’an’ı kendi batıl görüşlerine dayanak olacak şekilde açıklamıştır.[13]

◆◆◆

Ulumu’l Kur’an bu süreçleri atlattıktan sonra âlimlerin kapsayıcı kitaplar yazması ile müstakil bir hâle geldi ve meseleleri toplu bir şekilde ele alınmaya başlandı.

İmam Suyuti’nin tespitine göre Ulumu’l Kur’an hakkında ilk kapsayıcı kitap H. 500’lü yıllarda yazılmıştır. Genel olarak âlimler İmam Suyuti’nin bu tespitini tercih ederler. Bu kitaplardan bazıları şunlardır:

  • H. 597 senesinde vefat eden Ebu’l Ferec İbnu’l Cevzi’nin kaleme almış olduğu ‘Fununu’l Efnan fi Acaibi’l Kur’an’ isimli eser. İbnu’l Cevzi, Hanbeli mezhebine mensup, birçok telif sahibi ve büyük davetçilerdendir. Bu kitabının bazı yerleri kayıp olsa bile, önemli bahisler içermektedir.
  • H. 794 senesinde vefat eden Şafii âlimlerinden ve birçok telif sahibi Bedruddin Muhammed bin Abdullah bin Bahadır ez-Zerkeşi’nin kaleme almış olduğu ‘El-Burhan fi Ulumi’l Kur’an’ isimli eser. Bu kitap Ulumu’l Kur’an dalında oldukça meşhur olan bir kitaptır.
  • H. 824 senesinde vefat eden Şafii âlimlerinden Celaluddin el-Bulkini’nin ‘Mevakiu’l Ulum min Mevaki’i’n Nucum’ ismindeki eseri.
  • H. 911 senesinde vefat eden Abdurrahman bin Ebi Bekr es-Suyuti’nin ‘El-İtkan fi Ulumi’l Kur’an’ isimli eseri. Bu eser Ulumu’l Kur’an hakkında en geniş kitap olma özelliğini taşımakta olup, umde kitaplardandır.
  • H. 1367 tarihinde vefat eden yakın dönem âlimlerinden Muhammed Abdulazim ez-Zurkani’nin ‘Menahilu’l İrfan fi Ulumi’l Kur’an’ isimli eseri. Bu kitabın diğer kitaplardan üç ayrıcalığı vardır. Birincisi; Zurkani bu kitabını Zerkeşi’nin Burhan’ını ve Suyuti’nin İtkan’ını bir araya toplayarak kaleme almıştır. İkincisi; Zurkani bazı âlimlerin yaptığı gibi sadece var olanı aktarmak ile yetinmemiş, bilakis tahkik yaparak görüşleri ve bahisleri analizden geçirmiştir. Üçüncüsü; Müsteşriklerin[14] Kur’an hakkında ortaya attıkları şüphelere cevap vermiştir.

Bu kitaplar Ulumu’l Kur’an konusunda temel kitaplardandır.

Bunun ile beraber son dönemde yeni yazılan kitaplar da vardır. Bunlardan bazılarının isimlerini verecek olursak:

  • H. 1420 senesinde vefat etmiş olan Menna’ bin Halil el-Kattan’ın ‘Mebahis fi Ulumi’l Kur’an’ kitabı.
  • Suriye âlimlerinden Subhi es-Salih’in kaleme almış olduğu ‘Mebahis fi Ulumi’l Kur’an’ isimli eseri.
  • Tefsir üzerine ciddi çalışmaları olan Muhammed Ali es-Sabuni’nin ‘Et-Tibyan fi Ulumi’l Kur’an’ eseri.

Bu kitapların ayrıcalığı eski kitaplara kıyasla basit ibarelerle muasır bir dile sahip olması ve fazla tafsilata girmemesidir. Bu konuda umde olan eski kitapların çoğunda, zor ibareler ve konu dağınıklığı olduğu için[15] talebeyi sıkabilir ve anlamasını zorlaştırır. Yalnız bu, bize kalan ilmî mirası terk etmemiz anlamına gelmez. Muasır kitaplar basit ve tertipli olduğu için talebe öncelikle bu tür kitaplardan başlamalı ya da bu konudaki bir nazmı anlayıp ezberlemelidir. Meseleleri anladıktan ve bir temel oluşturduktan sonra daha geniş kitaplara geçmelidir. Aksi hâlde talebe ilimden nefret edebilir.

  1. Mesele: Bu İlmin İsmi Nedir?

Bazı âlimler bu ilme ‘Usulu’t Tefsir’ (Tefsir Usulü) demişlerdir. Bazı âlimler ise, buna ‘Tefsir Kur’an ilimlerinin altında incelenen bir daldır. Buna Tefsir Usulü değil, Ulumu’l Kur’an denmesi daha doğrudur.’ diyerek itiraz etmişlerdir. Doğru olan da budur.[16]

  1. Mesele: Bu İlmin Kaynakları Nedir?

Ulumu’l Kur’an’ın iki kaynağı vardır:

  • Rivayetler. Kur’an’a taalluk eden bütün rivayetler bu ilmin kaynaklarındandır. Mesela, Ulumu’l Kur’an’ın incelemiş olduğu konulardan biri, Nüzul Sebepleri’dir. Nüzul sebepleri ise, rivayetlere dayanır. Hakeza Nasih ve Mensuh meselesi de böyledir.
  • Lugat. Ulumu’l Kur’an’ın konularından Muhkem, Müteşabih, Mücmel, Mübeyyen, Umum, Husus gibi meseleler lugata dayanan meselelerdir.
  1. Mesele: Allah ve Rasûlü’nün Bu İlim Hakkındaki Hükmü Nedir?

Ulumu’l Kur’an hakkında özel bir nas söz konusu değildir. Âlimler () ‘Vacibin kendisi ile tamamlandığı şey vaciptir.’ kaidesi gereği bunun öğrenilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Hüküm açısından;

  • İlim talebesi için bu ilmi öğrenmek farz-ı ayndır. Çünkü ilim talebesinin hedefi Kur’an’ı anlamak, yaşamak ve anlatmaktır. Bunu tamamlama görevi gördüğü için Ulumu’l Kur’an ilim talebesine farz-ı ayn olmuştur.
  • Normal insanlar için ise farz-ı kifayedir. Yani bazı insanların bu ilmi öğrenmesi onların üzerinden sorumluluğu kaldırır. Şayet kimse bu ilmi öğrenmiyorsa, o zaman farz-ı ayn olur.
  1. Mesele: Bu İlmin Meseleleri Nedir?

Daha önceden de geçtiği üzere Ulumu’l Kur’an, Kur’an ile alakalı bütün meseleleri inceler. Sebeb-i Nüzul, Nesh, Mensuh, Muhkem Müteşabih vs.

Allah’ın hayırlara muvaffak kılması ve bir sonraki sayımızda buluşmak duası ile…

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun…

 

 

[1]      .   Bu Manzume ile alakalı bilgileri bir sonraki yazımızda paylaşacağız.

 

[2]      .   Sabban haşiyeleri ile meşhur olan bir âlimdir. Bu şiiri ise, Eşmuni’nin Elfiyye’ye yazmış olduğu şerhin haşiyesinde zikretmiştir.

 

[3]      .   Bu meselenin tafsilatı Hoca’mızın Varakat nazmına yapmış olduğu şerhte tafsilatlı olarak anlatılmıştır. Müracaat için Varakat Şerhi’nin 21. dersine bakabilirsiniz. Bunun ile beraber şu kaynaklara müracaat edebilirsiniz: Şerhu Manzumetu’t Tefsir 2. ders (Ahmed bin Ömer el-Hazimi). Menahilu’l İrfan, 1/12 (Zurkani; Matbaatu İsa El-babi baskısı). Medhal li diraseti’l Kur’ani’l Kerim, s. 12 (Muhammed bin Muhammed bin Suveylim, Mektebetu’s Sünne).

 

[4]      .   Bu konu ile alakalı şu kaynaklara müracaat edebilirsiniz: Menahilu’l İrfan, 1/12. El-Vadih fi ulumi’l Kur’an, s. 12 (Mustafa El-Buğa, Muhyiddin Mıstu; Daru’l Kelimi’t Tayyib). El-Muharrer fi Ulumi’l Kur’an, s. 20 (Musaid bin Süleyman Et-Tayyar, Merkezu’d Dirasat ve’l Ma’lumat el-Kur’aniyye). Medhal li diraseti’l Kur’ani’l Kerim, s. 18. Mebahis fi Ulumi’l Kur’an s. 15 (Menna bin Halil el-Kattan, Mektebetu’l Mearif). Şerhu Manzumetu’t Tefsir 2. ders (Şeyh Ahmed bin Ömer el-Hazimi).

 

[5]      .   75/Kıyamet, 17

 

[6]      .   7/Araf, 204

 

[7]      .   10/Yunus, 61

 

[8]      .   Ulumu’l Kur’an’ın tarihi ile alakalı şu kaynaklara müracaat edebilirsiniz; Menahilu’l İrfan, 1/28. Mebahis fi Ulumi’l Kur’an s. 5. Dirasat fi Ulumi’l Kur’an s. 37 (Fehd bin Abdurrahman Er-Rumi). El-Vadih fi Ulumi’l Kur’an, s. 8. Medhal li Diraseti’l Kur’ani’l Kerim, s 38. Mebahis fi Ulumi’l Kur’an s. 119 (Subhi es-Salih, Daru’l İlm)

 

[9]      .   Benzer lafızlar ile bu rivayeti İmam Ahmed Müsned’te (23482); İbni Ebi Şeybe Musannef’te (29920); İmam Beyhaki Şuabu’l İman’da (1801) nakletmiştir.

 

[10]     .   Buhari, 5002; Müslim, 2462.

 

[11]     .   En-Nasih ve’l Mensuh, Kasım bin Sellam, No; 1; Süneni Kubra, Beyhaki, 20360.

 

[12]     .   Menahilu’l İrfan, 1/35.

 

[13]     .   Bakınız; Şerhu Mukaddime fi usuli et-Tefsir, Musaid et-Teyyar, s. 206. Daru İbnu’l Cevzi baskısı.

 

[14]     .   Müsteşrik; Batılı ve Gayrimüslim olup İslam hakkında araştırmalar yapan kimse.

 

[15]     .   Bundan Suyuti’nin kitabını istisna edebiliriz. Onun kitabı tertip bakımından iyidir.

 

[16]     .   Bir sonraki yazımızda bu konuya biraz daha geniş bir şekilde değineceğiz. İnşallah…

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver