Davetçinin El Kitabı

Kitap: Davetçinin El Kitabı

Yazar: Naci b. Dayil es-Sultan

Yayınevi: Guraba

Allah’ın bu ümmetin üzerine vacip kıldığı sorumluluklardan birisi insanları Allah’a davet etmektir. Bu sorumluluk, Allah’ın sadece bu ümmete emrettiği özel bir vazife değildir. Âdem’den aleyhisselam son Peygambere kadar bütün Rasûllerin sorumluluğudur. Bu sebeple Kur’an’da Rabbimiz bazen bizlere Peygamberlerin davetlerinden kesitler anlatmış, en azgın kafirlere karşı nasıl davet yapılacağını dahi zikretmiştir.

Davetin bu ümmete özel olan kısmı, bu ümmetin kimliği olmasıdır. Bu ümmetin her bir ferdinin, Allah’ın ayette buyurduğu konumda olmak zorunluluğu vardır. “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız ve Allah’a da iman edersiniz.”

‘Davetçinin El Kitabı’ ismi ile maruf olan kitap ‘bilmeden davet yoluna çıkmak’ durumunda kalmak istemeyen kimselerin Allah’ın izni ile kendisinden faydalanacakları, yollarını kısaltacak olan bir kitaptır. Davet, İslam’ın ‘büyük cihad’ dediği bir eylemdir. Bundan ötürü üstün körü bilgiler veya bizim kişisel özelliklerimize bırakılıp dilediğiniz gibi yapabilirsiniz denecek bir mesele değildir.

Kitap, toplam dokuz bölümden oluşmaktadır. Her bölüm kendi içerisinde davetçiyi malumat sahibi kılacaktır.

Davetçinin kendisi ile ahlaklanmak zorunda olduğu bazı ilkeler vardır. Dünyada ve ukbada başarıya talip olan bir davetçi ihlas, güzel muamele, doğruluk, cömertlik ahlakları ile bezenmelidir. İlk bölümde yazar, davetçinin özelliklerini izah etmiş ve bazen hikmetli kıssalar ile desteklemiştir.

Davetçi, tabiptir. Eline bir ilacı alıp her önüne gelen hastaya veremeyen tabip gibi, bir tarz tutturup muhataplarını ayırmadan insanlara muradını anlatamaz. Allah subhanehu ve teâlâ davetçi olarak Rasûller gönderdiğinde dahi onlara içlerinden, onları tanıyıp tahlil edecek olan ve “Onların dilini konuşan bir Peygamber göndermiştir.” ‘Üslup ve Etkileme Yolları’ bölümünde yazar muhataplara nasıl davranılması gerektiğine dair meseleleri anlatmıştır.

Üçüncü bölümde, ‘İyi Seçim Yapmak’ başlığı altında insanlara anlattıklarımız hususunda neye dikkat etmemiz gerektiği zikredilmiştir. Davetimizi insanlara ulaştırırken dayandığımız olan kaynakların net bir şekilde zikredilmesi önemlidir. Aynı zamanda insanlara anlattığımız konunun önemine bizim inanıyor olmamız yeterli değildir. İnsanlara konunun önemini izah edebilmeliyiz. Muradımızı insanlara nasıl ulaştırdığımıza veya yaptığımız konu seçiminin makama uygun olup olmadığına hassasiyet göstermeliyiz.

Davet, ferdî olan bir farz değil, bilakis toplu olarak yapılması gereken bir sorumluluktur. “De ki; ben ve bana tabi olanlar basiret üzere Allah’a çağırırız.” O halde ‘Toplu yapılan davet çalışmalarında sorumlu olan kimselere karşı görevlerimiz nelerdir?’ sorusuna cevap aramalıyız. ‘Davetçinin Sorumluları ile İlişkisi’ bölümünde buna değinilmiştir.

Allah’a davetin terk edilmesi masiyettir, ihmaldir… Bazı kimselerin davet çalışmalarında bulunuyor olması nedeni ile bu vazife ümmetin geri kalanından düşmez(Guraba, Davetçinin El Kitabı, Naci b. Dayil es-Sultan, s. 170.) diyerek yazar, davetin vucubiyeti konusunda yanlış bazı anlayışları ıslah yoluna gitmiştir.

Davetçi hitap ettiği çevrenin genişlik ve çeşitliliğine göre bazı kültürel konulara da vakıf olması, işi ihsan üzere yapanlardan olmak için iyi olacaktır. Bu konuda en fazla yardımcı olacak araç, kitaplardır. Ancak kitaplar ya derttir ya da dermandır.(Guraba, Davetçinin El Kitabı, Naci b. Dayil es-Sultan, s. 204.) Bu hakikat unutulmadan, gerekirse ilim ehli olan insanlardan tavsiyeler alarak kitap okunmalıdır.

Davetin belirlenmiş bir plan ve program çerçevesinde olması gerekir. Çünkü bir plan uyarınca yolunu sürdüren kimse yürüyüşünde bocalamaz, yorgunluk duymaz, tökezlemez, etrafta uluyup duranların itirazlarına aldırmaz.(Guraba, Davetçinin El Kitabı, Naci b. Dayil es-Sultan, s. 269.) Sekizinci bölüm, planlama yaparken davetçinin dikkat etmesi gereken hususları serdetmiştir.

Son olarak hatırlatalım ki, bu kitap bizim vakamıza bazı yönleri ile uyuşmamaktadır. Çünkü kitap, Suudi Arabistan vakasından söz etmektedir. Bundan ötürü vakamızda karşılığı olmayan maddeler ile karşılaşıldığında bunu okuyucuların hatırlaması gerekir.

Rabbimiz, bizleri hakka razı olduğun şekilde hakka davet eden kullarından kıl. Bizleri sadıklar ile beraber Allah’a davet bahtiyarlığından, ecrinden ve şuurlu hareket etmekten mahrum etme. (Allahumme amin)

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver