Cennetin Hurmalıkları, Müslüman Kardeşini Ziyaret Edenlerin Mükafatıdır – 1

Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. O’na sonsuz şükreder ve O’nu sena ederiz.

Salât ve selam, Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem, ailesinin, ashabının ve onlara ihsan ilkesi üzere tabi olan siz Müslüman kardeşlerimin üzerine olsun.

Hükmün en güzeli Allah’ın subhanehu ve teâlâ hükmüdür. O ki, “Muhakkak ki müminler kardeştir” (9/Hucurat, 10) ahkamını koymuştur.

Sadık ve mesduk olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Allah’ın subhanehu ve teâlâ teşri ettiği kardeşliği şu sözleriyle teyit etmiştir:

“Müminler birbirlerine karşı sevgi, şefkat ve merhamette tek bir vücut gibidir. Vücudun bir azası rahatsız olunca bütün vücut rahatsız olur ve uykusuz geceler.” (Buhari)

İslam bizden tek vücut olmamızı istemiştir. Çünkü iman çerçevesinde tek vücut anlayışı Müslümanları bir araya toplar, dayanışmalarını güçlendirir. Pratikte böyle bir topluluğa sahip olan İslam, her yerde kuvvetini ve hâkimiyetini korur. Tek vücut şuuru kardeşliğin bir parçası ve sembolüdür.

Müslümanların kardeşliği, tamamen Allah’ın subhanehu ve teâlâ dilemesiyle gerçekleşen bir olgudur. Adem’den aleyhisselam bu yana Müslümanların arasındaki ülfet ve kardeşlik, kişilerin çabasıyla oluşmamıştır. Bilakis kardeşlik, Rabbimizin bize olan ihsanı ve nimetidir. Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyurur:

“Hani siz birbirinize düşmandınız da biz sizleri kardeş kılmıştık.” (3/Ali İmran, 103)

İnsan yaratılış itibariyle başkalarına düşmanlık ve kin besleyen canlıdır. Fakat Allah subhanehu ve teâlâ hâkimiyetiyle uhuvvet anayasasını koyunca, Müslümanlar ülfeti ve dayanışmayı elde ettiler. Kardeşlik nimeti sayesinde İslam’a hizmet etme, toplu bir halde iş yapma şerefine ulaştılar. Tanımadığı, farklı ırklara mensup olan insanları sevip, onları yakın akrabalarına tercih ettiler. İşte bunların hepsi kardeşlik hukuku sayesinde oluşan şeylerdir.

Bunlarla beraber, kardeşlik nimetini yıkan iki unsur vardır:

Birincisi, kişinin: ‘Müslümanlarla aramdaki bu kardeşlik ve ülfet, tamamen benim çabamla oluşan bir sevgidir’ düşüncesine sahip olup; Allah’a subhanehu ve teâlâ nankörlük yapmasıdır. Bu düşünce insanın her şeyde kendisini faal görmesinden kaynaklanmaktadır. Bu da Allah’ın subhanehu ve teâlâ kabul etmediği bir eylemdir.

İkincisi ise, kişinin mümin kardeşine karşı manevi ve zahiri haklarını yerine getirmemesidir.

Müslümanların, Kur’an’a konu olan kardeşlik nimetini muhafaza etmeleri gerekir. Bu ancak Allah’a subhanehu ve teâlâ şükredip, birbirlerine karşı var olan haklara dikkat etmeleri ile gerçekleşir. Müminlerin birbirlerine karşı olan hakları ise çoktur. Biz bu yazımızda Müslümanların birbirlerine karşı hakkı olup, İslam’ın önem verdiği, fakat vakıamızda göz ardı edilen “Müslüman kardeşlerimizi ziyaret etmek” konusuna değineceğiz.

Müslüman’ı Ziyaret Etmenin Sosyal Dayanışmada ve İslamî Sahada Önemi

İslam temiz ve temizlemeyi seven bir dindir. Ki imanın yarısı temizliktir. Müslümanların biraraya gelmesi ise birbirini temizleyen iki elin biraraya gelmesi gibidir. Bu bakımdan Müslüman kardeşimizi ziyaret etmenin bizlere ve ümmete kazandırdığı birçok faydası vardır. Bir eylemin hem hususi hem de umumi maslahatı varsa; bu o amelin öneminin ve konumunun büyük olduğunu gösterir. Nitekim ziyaret etmek de bu kabildendir.

Din kardeşlerimizi ziyaret etmek kişinin İslam’ının ve imanın kemaliyetini artırır. İmanda kemaliyet ise küfür devletlerinde yaşayan her Müslümanın ihtiyacıdır.

Küfür devletlerinde, Müslümanın en çok arzuladığı şey, aynı itikadı paylaştığı kardeşlerinin kendisini ziyaret etmesidir. Çünkü onu en çok ziyaret eden, evine gelip çayını, çorbasını içen müşrik akrabası, yani İslamî yaşantısı olmayan insanlardır. Kişi kendisine husumet ve adavet yaptığı kişileri görünce, haliyle istiyor ki bir gün Müslüman kardeşi kendisini ziyaret etsin, biraz ondan nasihat dinlesin, onunla dertleşsin.

Fakat burada şöyle bir yanlışlık var, herkes bunu karşıdaki din kardeşinden bekliyor. Oysa esas olan karşıdan beklemeden kişinin kendisi için istediğini kardeşi için isteyip hemen harekete geçerek ziyaretini gerçekleştirmesidir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Kişi kendisi için istediğini mümin kardeşi içinde dilemedikçe imanın kemaliyetine erişemez.” (Ahmed, Müsned)

Ümmet bu şuurla hareket ederse, ziyaretleşme Müslümanlar arasında yaygınlaşır. Durum tersine döner ve her Müslüman karşı tarafın harekete geçmesini beklerse Müslümanlar birbirlerini ziyaret etme konusunda sürekli sıkıntı yaşayacaklardır.

Müslüman kardeşi ziyaret etmenin faydalarından bir tanesi de, Allah’ın subhanehu ve teâlâ sevgisine ve ziyaretin sevabına ulaşmaktır. Allah subhanehu ve teâlâ için sevilen bir Müslümanı ziyaret etmenin hediyesi, ilahi muhabbet ve cennettir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Bir kimse, köydeki arkadaşını ziyarete gider. Bir melek ona der ki:

– Böyle nereye gidiyorsun?

– Bu köyde bir arkadaşım var. Onu ziyarete gidiyorum.

– Bunun sana bir iyiliği, bir yardımı dokundu da, onun için mi gidiyorsun?

– Hayır, sırf Allah rızası için ziyaretine gidiyorum.

– Müjdeler olsun sana! Beni Hak Teâlâ gönderdi. Hiçbir menfaat ummadan arkadaşını ziyarete gittiğin için, Rabbimizin sevgisine kavuştun.” (Müslim)

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Cennette öyle güzel köşkler vardır ki, bunlar, birbirini Allah için ziyaret eden, Allah için sevip yardım edenlere hazırlanmıştır.” (Taberani)

“Allah için sevdiği arkadaşının ziyaretine gidene, ardından bir melek: ‘Ne güzel iş yapıyorsun, cenneti hak ettin’ der.” (Tirmizi)

Bu dava uğruna omuz omuza fedakârlık yaptığın, İslam’a olan hizmetlerde yarıştığın ve bilhassa varlığı kafire korku olan Müslüman kardeşlerimizi ziyaret etmek, Allah’ın katında cennetin hurmalıklarına bedel ve kişi için verilen en büyük mükâfattır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Gerçekten Müslüman, Müslüman kardeşini ziyaret ettiği zaman, dönünceye kadar cennetin hurmalıklarındadır.” (Müslim)

Kardeşini ziyaret eden kimse Allah subhanehu ve teâlâ katında nura bürünür ve Peygamberler, şehidler ona gıpta ederler.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Arşın etrafında nurdan kürsülerde, nur gibi parlayan insanlara Peygamberler ve şehidler gıpta ederler. Bunlar, Allah için birbirini seven, Allah için buluşan, Allah için birbirini ziyaret edenlerdir.” (Nesai)

Din kardeşini ziyaret edenlere melekler Rabblerine o kulundan razı olması için dua eder. Ziyaret etme, kendisi için dua alışkanlığı olmayan insanlara bir çözüm yoludur. Kendimize dua edemiyorsak, kardeşlerimizi ziyaret ederekten hem onların duasına hem de meleklerin duasına nail olabiliriz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Bir Müslüman, Müslüman kardeşini ziyaret edince, 70 bin melek: ‘Ey Rabbimiz, senin rızan için ziyaret eden bu kulundan razı ol’ diye dua ederler.” (Taberani)

Din kardeşlerimizi ziyaret etmek rahmani bir uygulama ve ahlaktır. Çünkü Müslümanları ziyaret etmek Peygamber’in sallallahu aleyhi ve sellem de fiili uygulamasıdır. O ki vahiyden başka konuşmaz, vahiyden başkasıyla hareket etmezdi.

Ashab-ı Kiram’dan, Kays bin Sa’d’ın anlattığına göre:

“Rasûlullah bir gün kendilerini ziyaret etmiş, evlerinde bir müddet bulunmuş, kendileri için dua etmiş ve evden ayrılmıştır. Abdullah bin Kays diyor ki: ‘Rasûlullah ensarı tek tek veya topluca ziyaret ederdi. Tek tek ziyaret ettiği zaman evlerine giderdi. Topluca ziyaret etmek istediği zaman mescide gelirdi.’ ” (Y. Kandehlevî, Hadislerle Müslümanlık, III, 103, 1115) demiştir.

Başka bir hadiste de yine Rasûlullah’ ın Ensar dan bir aileyi ziyaret ettiği, evlerinde yemek yediği, namaz kıldığı ve kendilerine dua ettiği haber verilmiştir. (Buhari, Edeb, 65.)

Müslümanlar sakal, namaz gibi konularda Rasûlullah’ı örnek aldığı gibi kardeşlerini ziyaret etme konusunda da örnek almalı ve dine bir bütün olarak tabi olmalıdır.

Yukarıda zikredilen faydalar ziyaretleşmenin ürünüdür. Bir de ümmete kazandırdığı faydaları vardır. Şöyle ki;

Müslümanları ziyaret etmek, birbirine sevgi, güven duyan bireylerin, birlik ve beraberlik içinde yaşayan toplumların doğmasına sebep olur. Müslümanlar, ziyaret yolu ile birbirlerini daha yakından tanıma imkanını bulurlar. Birbirlerinin sıkıntılarını, problemlerini öğrenirler.

Pek çok konuyu aralarında görüşüp, birlikte karar verme imkanına sahip olurlar. Toplum içinde yalnız olmadıkları duygusunu kazanır ve geleceğe ümit ve güvenle bakarlar. Sevinç ve üzüntülü anlarında çevrelerinde gördükleri kardeşleri, onlar için huzur kaynağı olur. İslamî sahadaki görevlerinde daha aktif ve güçlü olurlar.

Daha önemlisi müminlerin aralarında din konusundaki dayanışmayı ve kardeşliği pekiştirir. Bu sebeple Peygamberin arkadaşları: ‘Ashabı Uhdud’, ‘Ashabı Kehf’ ve ‘Ashabı Suffe’ sahabi kelimesiyle anılmışlardır. Çünkü ‘sahabe’ kelimesi kardeşliği, arkadaşlığı tanımlayan bir kavramdır.

“(Ey iman edenler) Hepiniz, toptan Allah’ın ipine sarılın, parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz, O kalplerinizi birleştirmişti de O’nun nimetiyle kardeş oldunuz. Ve yine siz ateşten bir çukurun kenarındayken oradan da sizi O kurtardı. İşte Allah hidayet bulasınız diye size ayetlerini böylece apaçık bildiriyor.” (3/Ali İmran, 103)

Rabbimden kardeşliğimizi kuvvetlendirmesi dileğiyle…

Davamızın sonu alemlerin Rabbine hamd etmektir.

(Devam edecek inşallah…)

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver