Kadın beyni – Erkek Beyni

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resûl’üne ve onun ehline selam olsun.

İnsanlığın tarihine baktığımızda kadın ve erkek hep beraber var olmuştur. Nitekim Rabbimiz kadın ve erkeğin yaratılışına dair birçok ayetle bu konuya ışık tutmaktadır. Bu ayetlerden Rûm Suresi’nin 21. ayeti ile Bakara Sure’nin 187. ayetini bugünkü konumuza giriş olarak zikredeceğiz:

وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجًا لِتَسْكُنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُون

“Kendilerinde sükûnet bulup (huzura kavuşasınız diye) sizin için nefislerinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet kılması da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda, düşünen bir topluluk için ayetler vardır.”[1]

Bu ayetle biz şunu anlıyoruz ki kadın ve erkek birbiri için eştir. Birbirleri için yaratılmışlardır. Allah’ın (cc) aralarında kıldığı sevgi ve merhamet, evlilik yoluyla yakınlık kurmalarını sağlar. Bu yakınlık üzerine tesis edilen ilişkide iki tarafın da çeşit çeşit ihtiyaç, istek ve arzuları olacaktır. Bu yönümüze Rabbimiz (cc) Bakara 187. ayetle dikkatlerimizi çeker.

هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ

“Onlar sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtüsünüz.”[2] Birbirinin örtüsü olan kadın ve erkek birbirinin ihtiyacını gideren temel kaynağıdır.

Peki, birbirine eş, ihtiyaçlarına temel kaynak olan kadın ve erkek birbirlerine hakkıyla nasıl muamele edebilir? Birbirlerinden bazı yönlerden bir o kadar farklıyken duygu, düşünce ve davranışlarını nasıl anlayacaklar? Birbirlerini ne kadar tanıyorlar ki? Tarih boyunca birbirlerini tanıyamayan kadın ve erkek, muhatabının davranışlarını anlamlandıramamıştır. Karşısındakinin davranışlarını kendi değer yargısıyla yargılamanın sonucunda kadın ile erkek sürekli bir çatışma içerisinde olmakta ve bu çatışma döngüsünden çıkamamaktadır. Bundan dolayı öncelikle kadın ve erkeğin birbirini tanıması gerekmektedir. Tanıma süreci ise (biyolojik, ruhsal psikolojik ve manevi) birçok farklı yönden olacaktır. Dergimizin bu sayısında kadın ve erkek beyni üzerinden bazı biyolojik temelli farklılıklara değinecek,[3] bu farklılıkları öğrenerek kadın ve erkeğin birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlamaya çalışacağız.

Hiç düşündünüz mü? Erkekler neden kadınların daha çok konuşkan, kırılgan ve duygusal olduklarını düşünür? Kadınlar neden erkeklerin daha yüzeysel olduklarını, empati yapamadıklarını söyleyip durur? Ya da neden kadınlar birçok detayı hatırlarken erkekler önemli tarihleri dahi unutur? Öncelikle bu ve aşağıda zikredeceğimiz daha birçok farklılığın temelindeki en önemli unsurlardan birine, kadın ve erkek beyni arasındaki farklılıkların sebebine bakalım.

Bu farklılığın temelinde ne var diye baktığımızda şunu görmekteyiz:

“Anne karnında iken bebeğin maruz kaldığı cinsiyet hormonları, testosteron hormonu miktarı beynin cinsiyetini belirlemede çok önemli bir rol oynamaktadır.[4] Aslında anne karnında bebeğin oluşmaya başladığı ândan itibaren sekizinci haftaya kadar her bebek dişi bir beyne sahiptir. (Biyolojik cinsiyetten, yani erkek ve kız olmasından bağımsız olarak beynin kendi cinsiyeti vardır.)[5] Sekizinci haftadan sonra erkek bebeklerde testisler oluşmaya başlar. Bununla birlikte testosteron üretimi başlar. Bu hormon beyin üzerinde sol yarı kürenin ‘bir derece daha yavaş gelişmesine’ sebep olur. Sol yarı küre, gelişimin gecikmesi nedeniyle daha fazla dış etkilere maruz kalır. Böylelikle sağ yarı küre daha gelişmiş olur ve bu taraf daha baskın bir şekilde kullanılır. Daha az testosterona maruz kalan dişi beyninde ise yarı küreler arasında belirleyici bir fark görülmez. Sağ ve sol yarı küre benzer koşullarda ve benzer şekilde gelişir.”[6]

Bu oluşum sürecinin sonunda kadın ile erkek beyninin genel yapısına baktığımızda şöyle söyleyebiliriz:

“Erkek ve kadın genetik kodlarının %99’dan fazlası aynıdır. İnsan genindeki %1’den daha azı cinsiyetler arasında değişiklik gösterir.”[7] Bu yüzde birlik oran erkek beynindeki sol yarım kürenin farklı gelişimsel seyrini ifade etmektedir. Peki, sizce sol yarım kürenin bu şekilde gelişimsel bir seyir izlemesi beyni nasıl etkilemektedir? “Farklı olan yüzde, acıyı ve zevki kaydeden sinirlerden algı, düşünce ve duyguları belirleyen nöronlara kadar vücudumuzdaki bütün hücreleri etkiler.”[8] Bunun sonucunda şu gibi farklılıklar oluşur:

1. Kadınlar erkekleri, “Beni hiç dinlemiyorsun!” cümlesiyle suçlamakta ve erkekleri hiç dinlemeyen, anlamayan, empati kuramayan canlılar olarak görmektedir. Bu durumu ifade eden buz dağı paradoksunu aşağıda göreceksiniz.

“Bu durumun oluşmasına sebep olan şey ise erkeklerin sağ beyninin daha hızlı gelişmesi sonucu sağ beynin baskın olmasından kaynaklanmaktadır. Zira işitme ve konuşma merkezleri sol yarı kürede sağ yarı küreye göre daha baskındır. Erkekler işitme ve konuşma merkezlerini sol tarafta daha iyi kullanabilecekken sağda kullanmak zorunda kaldıklarında işitme ve konuşma konusunda büyük problem yaşarlar. İkinci sebep olarak ise temporal korteks (dil işleyişi) içerisinde bazı bölgelerin kadınlarda erkeklere göre daha geniş yer kapladığını yazar göstermiştir.”[9] Bu durumun daha birçok sebebi bulunmaktadır. Bu durumun sonucunda erkeklerin işitme konusundaki bu basit sıkıntıları kadınların söyledikleri cümleleri birçok kere tekrar etmelerine sebep olmaktadır. Anlaşılmak istenen kadının bu tekrarlamaları kadın tarafında kendisinin anlaşılmadığı, erkekler tarafında ise kadının “dırdır etmesi” olarak algılanmaktadır. Oysaki erkek beyni tekrar eden uyarana (kadın anlaşılmak isterken tekrar ettiği cümlelere) daha fazla ket vurmakta, hiç duymamaktadır. Özellikle herhangi bir işle uğraşan bir erkeğe bir şey anlattığınızda sizi duyması hemen hemen imkânsızdır. Kadınlar ise oldukça iyi bir işitme sistemine sahiptir. Ses tonundaki en ufak değişiklikleri bile algılayabilirler. Aslında bu yetenek kadınlar için çok önemli bir konudur. Zira kadın ses konusundaki en ufak değişiklikleri bile analiz ederek karşısındaki erkekle ilişkisinde zarar görme ihtimalinin olduğu durumları tespit edebilmekte, bu sayede kendi savunma sistemiyle kendisini koruyabilmektedir. İkinci olarak annelik içgüdüsüyle, henüz konuşamayan bebeklerinin en ufak ses değişikliklerini tespit ederek bebeğinin ihtiyacını karşılayabilmektedir. Kadınların bu iyi gelişmiş ses işitme özelliklerinden dolayı “Benimle yüksek sesle konuşma!” ihtarını pek çok erkek, eşinden duymuştur. Erkek yüksek sesle konuşmadığını düşünse de kadın erkeğin algılayamadığı ses değişikliklerini algıladığından dolayı bu durum yaşanmaktadır. Erkeğin ses tonuna dikkat etmesi bu ilişki çıkmazını çözecektir. Zira kadın ses değişikliklerini çok iyi tespit etmektedir. Kadınlar için ise erkeğin o ân uğraştığı şeyle ilgilenmesi ve sonrasında karşısına geçip gözlerinin içine bakarak cümleleri tekrar etmeden söylemesi erkeklerin duyması için yeterli olacaktır.

2. Erkekler kadınların çok duygusal olduklarını söylerler. Tam tersi olarak kadınlar ise erkeklerin duygusuz olduklarını. Bu durumu anlamak için kadın ve erkek beyninin duygusal bir olay karşısında nasıl reaksiyonlar verdiğini görmemiz oldukça önemlidir. Bu noktada yapılan çok güzel bir çalışma mevcuttur. Bahsettiğimiz araştırmada kişiler fMRI cihazına bağlı deneklere çeşitli yüz ifadelerinin olduğu fotoğraflar gösterilmiştir. Bu kişilerden, gördükleri fotoğraftaki kişinin duygusunu söylemeleri istenmiştir. Kadın ve erkek katılımcıların cevapları tamamıyla aynıydı. Sözlü olarak aynı cevabı verseler de beyinlerindeki aktif bölgeler konusunda kadında bir farklılık söz konusuydu. Kadının limbik sistemi duygu ifadelerini gördüğünde aktif olmakta, erkek beyninde ise limbik sistem aktif olmamaktaydı. Bunun sonucunda kadın üzgün bir fotoğraf gördüğünde kendisi de bir miktar üzülüyor, yani empati kuruyordu. Oysaki aynı fotoğrafı erkek gördüğünde kişinin duygusunu söylemekte, fakat limbik alanı aktif olmadığı için herhangi bir duygu hissedememektedir. Burada önemli olan nokta limbik sistemin beyinden bağımsız ve istemsizce çalışıyor olmasıdır. Bu alanın aktif olmayışı; bir erkeğin yavrularını ve eşini korumasını veya ihtiyaçları için mahzun bakan bir ceylanı avlayabilmesini sağlamaktadır. Yani yaşamın devamlılığı bu sistemin işleyişiyle sağlanmaktadır. Yoğun duygu hissedememesiyle bağlantılı olarak hafif stres altında erkek beyninin hipokampüsü etkileşimi arttırmakta, böylece daha iyi öğrenebilmektedir. Kadın beyninde ise işler tam tersidir. Stres altında iken kadın beyninde performansta bir azalma görülmektedir.

3. Eğitme konusuna gelince babalar kızlarıyla onların sorunlarını çözerek ya da hayatlarındaki bozuklukları tamir ederek bağ kurduklarını, oğullarıyla ise onları daha güçlü ve sert yapmaya odaklı bir yardım üzerinde ilişki kurduklarını gösterir. Babaların görevi çocuğuna mücadele etme, liderlik ve meydan okuma özelliklerini kazandırmaktır. Genellikle oyunlarında heyecan içeren ve kelimelerin az olduğu bir yapı görülür. Tiplere karşı zorlayıcı bir tavır takınırlar. Bundan dolayı çocuklarla itişip kakışma, yüksekten atlama ve benzeri oyunlar oynadıklarını görürüz. Bu ileride çocuğun daha cesur, lider ve mücadeleci olma yönünü eğiten erkek beyninin bir özelliğidir. Anneler ise genel olarak çocuklarıyla sürekli bir konuşma hâlindedirler. Otomatik olarak çocuğuna ninni söyler ve onları yatıştırmaya çalışır. İhtiyaçlarını karşılamaya odaklanmıştır. Kadın beyninin empati konusunda erkeklere nazaran daha yetenekli olması bebekleriyle daha yakından ilgilenmelerini sağlar. Burada anne ve babanın, çocuğu farklı yönlerden besleyebilmelerini sağlayan unsurun erkek ve kadın beyni arasındaki farklılıklardan kaynaklandığını görüyoruz.

4. Erkeklerin, haritada yön bulmak ve kas kontrolü gibi konumsal alanlarda kadınlardan daha iyi olduğu; kadınların ise hafıza ve önsezi, bir kelime veya bir yüzü hatırlama gibi sözel alanlarda erkeklerden daha iyi olduğu görülmüştür.[10] “Erkek beyni nesneleri, birbirleriyle ilişkilerini, uzaysal konumlarını, nasıl çalıştıklarını anlamak ve sorunları çözmek için organize olmuştur, yani sistematize edicidir. Kadınlar ise aşk, şefkat, yakınlık, konuşma ister.[11] Kadınlar genellikle karar vermeden önce daha çok bilgi toplamak ister. Erkekler ise daha çabuk karar verir ve daha dürtüseldir.[12] Bunun dışında çocukluktan itibaren erkeklerin daha yarışmacı oldukları bilinir. Yarışmacılık hükmetme, saldırganlık gibi erkeksi özellikler ister ve bu özellikler de testosteronla ilişkilidir. Aynı tür yarışma sırasında bile erkeklerde testosteron düzeyinde belirgin yükselme görülürken, kadınlarda tam aksine bu hormon düzeyinin düştüğü gözlenmektedir.[13]

Burada sayabileceğimiz daha pek çok farklılık mevcuttur. Rabbimizin (cc) beynin sadece %1 kısım farklılık vesilesiyle iki cins arasında bu denli sayısız farklılıklar yaratması O’nun rahmet ve fazlındandır. Zira Peygamberimiz (sav) “Kişi evlendiğinde dinin yarısını tamamlamıştır.”[14] buyurarak Rabbimizin kadın ve erkeği birbirini tamamlaması için yarattığına, onlardaki farklılıkların bir zenginlik, bir şölen oluşturduğuna vurgu yapmaktadır. İnsana düşen ise hem kendi cinsini hem karşı cinsi tanımak ve bu farklılıklar üzerinden sağlıklı bir ilişki inşa etmeye çalışmaktır. Dergimizin bu sayısında kadın ve erkek beyni arasındaki %1 dilimlik farklılıktan ve bunun sonucunda oluşan davranışsal, duygusal ve algısal ayırt edici özelliklerden bahsettik. Bu bilgiler ışığında birbirimizi daha iyi tanımayı ummaktayız. Rabbimizden niyazımız bizi kendi ilminden donattığı bilgilerle amel etmeye muvaffak kılmasıdır… Gelecek sayılarda görüşmek üzere, selam ve dua ile…


[1]. 30/Rûm, 21

[2]. 2/Bakara, 187

[3]. Bu yazıda kadın ve erkek beyni arasındaki %1 oranındaki kısmın oluşturduğu farklılıklara değiniyoruz. İnsan fıtratının genel özellikleri için hayat rehberimiz olan Kur’ân’da insanın yaradılışı (aceleci, nankör, unutkan, bencil, helu olması vb.) ile alakalı ayetlere bakılmasını tavsiye ederim.

[4]. Hamilelik dönemi süresince yaşanan beslenme farklılıkları, mevsimsel, iklimsel etkiler ve stres gibi çeşitli faktörler, testosteronun az ya da çok salgılanmasına neden olabilmektedir.

[5]. “Beynin cinsiyeti” konusuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz şu kaynaklara göz atabilirsiniz:

           a. Kadın Beyni Erkek Beyni: Birbirinizi Ne kadar İyi Tanıyorsunuz ki? Serkan Karaismailoğlu, s. 203-208

           b. https://youtu.be/iMO0wN3Bn7A?si=dLgYMWw_EGS43Pcu

           c. https://youtu.be/HR4uLr-tv74?si=cZjbO-7_1wZ4gIdp

           d. https://youtu.be/lIGZY6KJEE4?si=o5BJp9WolJ6mUCdj

[6]. Kadın Beyni Erkek Beyni : Birbirinizi Ne kadar İyi Tanıyorsunuz ki? Serkan Karaismailoğlu, s. 48-51

[7]. Kadın Beyni, Brizendine, L. (2011), çev: ZH Ateş, Say Yayınları, s. 21

[8]. age. s. 21

[9]. age.

[10]. https://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/12/131202_beyin_kadin_erkek

[11]. Baron-Cohen S., Akt. Eşel, Ertuğrul (2005): The Essential Difference. Male and Female Brains and the Truth about Autism. Basic Books, New York, 2003

[12]. Pratt MW, Golding G, Hunter W, Norris J., Akt.Eşel, Ertuğrul (2005): From inquiry to judgment: age and sex differences in patterns of adult moral thinking and information-seeking. Int J Aging Hum Dev 1988; 27: 109-124

[13]. Kivlighan KT, Granger DA, Booth A, Akt.Eşel, Ertuğrul (2005): Gender differences in testosterone and cortisol response to competition. Psychoneuroendocrinology 2005; 30: 58-71

[14]. Şuabu’l Îmân, 1501

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver