Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve sahabesine, ona ihsan ilkesiyle tabi olan tüm Müslimlere selam olsun.
Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur:
“Bir adamın cemaatle kıldığı namazı, çarşıda, (iş yerinde) veya evinde kıldığı namazından yirmi beş derece fazladır. Bunun sebebi şudur: O, güzelce abdest alır, sonra yalnızca cemaatle namaz kılma sevabı dileyerek mescide gelir ve onu evinden yalnızca cemaatle namaz kılma niyeti çıkarırsa, mescide girinceye kadar attığı her adımdan dolayı bir derecesi yükselir ve bir günahı bağışlanır. Mescide girince de namaz niyetiyle orada kaldıkça namazdaymış gibi sevaba nail olur. Sizden biri, namaz kıldığı yerde durduğu sürece, kimseye eziyet etmedikçe ve abdestini bozmadıkça melekler ona şöyle dua ederler: ‘Allah’ım, bu kuluna rahmet eyle. Allah’ım, onu bağışla. Allah’ım, onun tevbesini kabul et.’ ”[1]
Kıymetli Kardeşim,
Ecir avcısıysan eğer, önünde büyük bir fırsat var: cemaatle namaz kılma niyetiyle mescide gidip kardeşlerinle namaz kılmak ve mescidden ayrılmayıp beklemek. Bunları yaptığın zaman günahların silinir, derecelerin yükselir ve meleklerin rahmet/bağışlanma dualarına mazhar olursun. Bu ne güzel bir kazançtır, hem de sermayesiz kazanmak. Rabbim bizleri bu amellere muvaffak kılsın.
Bizleri büyük ecirlere ulaştıracak bu amelleri mezkûr hadis üzerinden sırasıyla ele alıp muhabbet edelim:
Cemaatle Namaz Kılmanın Önemi
– Cemaatle kılınan namaz, kişiyi şeytanın hâkimiyetinden korur:
“Köyde ve kırda üç kişi bir arada olur da namazı cemaatle kılmazlarsa şeytan mutlaka onlara üstün gelmiştir. Mutlaka cemaate devam et. Kurt, ancak sürüden ayrı kalan koyunu yer.”[2]
– Cemaatle kılınan namaz, kişiye yirmi yedi kat ecir kazandırır:
“Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstündür.”[3]
– Cemaatle namaz kılmak, kişinin bağışlanmasını sağlar:
“Osman ibni Affân (ra), bir gün abdest almıştı, abdesti güzel bir şekildeydi.
Sonra şöyle demişti: ‘Resûlullah’ın (sav) abdest aldığını ve abdestini güzel bir şekilde yaptığını gördüm. Abdestten sonra, ‘Kim, bu şekilde abdest alır, arkasından yalnızca namaz kılmak gayesiyle mescide çıkarsa geçmiş günahları bağışlanır.’ buyurdu.’ ”[4]
– Cemaatle namaz kılmak, tüm geceyi namazla geçirmek gibidir:
Abdurrahman ibni Ebi Amra’dan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:
“Osman ibni Affân, akşam namazından sonra mescide girdi ve tek başına oturdu. Ben de kendisinin yanına oturdum.
Bana, ‘Ey kardeşimin oğlu, Resûlullah’ı, ‘Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa gecenin yarısını namazla geçirmiş gibi olur. Kim sabah namazını cemaatle kılarsa bütün gece namaz kılmış gibi olur.’ derken işittim.’ dedi.”[5]
– Cemaatle namaz kılmak, ümmet/cemaat şuuru ve aidiyet kazandırır:
Namazını sürekli cemaatle kılan insanlarda cemaat olma, toplu hareket etme şuuru oluşur. Çünkü namazda bir imam vardır ve herkes o imama uymak, ona göre hareket etmek zorundadır. Bu da bize Rabbimizin (cc), “Allah’ın dinine hep birlikte yapışın…”[6] ayetini ve Resûlullah’ın (sav), “Kim cennetin ortasını istiyorsa cemaatleşsin.”[7] emrini ifa etmeyi ve bu eylemin bilincini kazandırmış olacaktır.
Omuzlarımızı birbirimize dayadığımız, ayaklarımızı birleştirdiğimiz kardeşlerimize karşı bir aidiyet, sevgi, bağlılık oluşacaktır. Ki bu da kardeşliği yeşertir ve daha iyi yerlere taşır. Bu davaya beraberce gönül vermeyi, fedakârlık yapmayı, dertlerimize ve sevincimize ortak olmayı sağlar.
Münafıklarda ümmet olma ve cemaatle hareket etme şuurunun olmamasının sebeplerinden biri de namaza cemaatle iştirak etmemeleri yahut bu konuda gevşek davranmalarıdır. Bu nedenle sahabe, cemaatle namaz kılmayanlar hakkında onların münafık oldukları düşüncesine girmiştir.
– Allah Resûlü (sav), cemaatle namaz kılmayanları tenkit etmiştir:
“Nefsim elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki içimden; odun toplanmasını emredip, daha sonra namaz kılınmasını buyurup, ezan okutturup, birine de emrederek cemaate imam olunmasını sağlayıp, daha sonra cemaate gelmeyenlerin arakasından yetişip evlerini yakmak geçiyor. Nefsim elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki cemaate gelmeyen bu kimseler, burada etli kemik parçaları veya iki adet ala paça olduğunu bilseydi yatsı namazına gelirdi.”[8]
Mescidde Beklemek
Aziz Kardeşim,
Bir diğer mükâfat kazandıran amel ise mescide gidip beklemektir. Hadis-i şerifte Peygamberimiz (sav), mescidde beklemeyi teşvik etmiştir. Peki, neden mescidde bekleyeceğiz? Çünkü mescidler, Müslimlerin kalbidir. Orada kaldıkça kalpleri hayat bulur, bedenleri ve maneviyatları kuvvetlenir. Şehvetlerine gem vururlar, hayır konuşurlar, salih amellerle meşgul olurlar. Allah’ı zikrederler. Kardeşlerini görerek ümmet şuurunu pekiştirir, davalarına hizmet ederek fedakârlığı öğrenirler. Bu nedenle mescidler, Müslimlerin kalbidir. Oradan uzak kaldıklarında hastalanır ve huzursuz olurlar:
“Yedi sınıf insan var ki, Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı (mahşer meydanında) kendi gölgesinde gölgelendirecektir: adil imam/yönetici, Allah’a ibadetle yetişen genç, kalbi mescidlere bağlı olan kimse, birbirlerini Allah için seven ve onun rızası için bir araya gelip onun için ayrılan iki kişi, soylu ve güzel bir kadın kendisini zinaya davet ettiğinde ‘Ben Allah’tan korkarım.’ diyerek onu reddeden adam, sağ elinin verdiğinden sol elinin haberi olmayacak kadar gizlice sadaka veren kişi, bir de yalnız başına Allah’ı zikredip de gözleri yaşla dolan kimse.”[9]
Bugün Allah’ın (cc) rahmet ettikleri müstesna birçoğumuz mescidlere gitmiyoruz, gitsek de sıkılıp kısa bir süre sonra kalkıyoruz. Öyle ki bir kardeşimiz bizi mescide davet ettiğinde yahut bize mescidde bir görev verildiğinde kabul etmiyoruz. Vaktimiz olmasına rağmen mescide gelip orada beklemiyoruz. Lakin dolaşmak, rahatlamak ya da kafa dağıtmak için çarşı, cafe, alışveriş merkezleri ya da açık alan gezmelerini ilk sıraya koyabiliyor, buraları mescidlere tercih edebiliyoruz. Ancak şunu bilmeliyiz ki mescidlerden uzaklaşan kişiler, kârlı kazançtan mahrum olmuşlardır. Bu nedenle bu kişilerin, “Nasıl bir günah işliyorum da Rabbim mescidlere gelmeme müsaade etmiyor?” diye sorup düşünmeleri gerekir.
Ayrıca hadis-i şerifte mescidde beklerken dikkat etmemiz gereken durumlar hatırlatılmıştır. Bunlar; başkalarına eziyet etmemeye dikkat etmek, faydasız ve dünya muhabbetleri yapmaktan kaçınmak, başkalarının huşusuna engel teşkil edecek şekilde yüksek sesle konuşmak, video izlemek… gibi dikkat dağıtan davranışlardan uzak durmaktır.
Meleklerin Duasına Nail Olmak
Yukarıda zikrettiğimiz konulara dikkat ettiğimizde meleklerin duasını da kazanmış oluyoruz. Onlar ki günahsız, Allah’ı razı eden kullardır:
“Sizden biri, namaz kıldığı yerde durduğu sürece, kimseye eziyet etmedikçe ve abdestini bozmadıkça melekler ona şöyle dua ederler: ‘Allah’ım, ona rahmet eyle. Allah’ım, onu bağışla. Allah’ım, onun tevbesini kabul et.’ ”[10]
Hepimiz, kalbimizde fücur taşıdığımız için günah işlemeye meyilliyiz. O kadar ki hayatımızda olan, ancak farkında olmadığımız çok fazla günaha sahibiz. Ve günahlarımızdan bağışlanma dilemeyi de çoğu zaman unuturuz. Mescidde bekleyenler, orada zaman geçirenler, Allah (cc) katında en değerli ve razı olunan meleklerin duasına nail olurlar. Melekler bu kişiler için bağışlanma ve üzerlerine Allah’ın rahmetinin inmesini dilerler. Meleklerin duasına nail olmak! Onlar ne güzel kullardır. Ne güzel bir duada bulunmuşlardır.
Rabbim hepimize, meleklerin duasına nail olmayı nasip etsin. Rabbim bizleri cemaat olan, mescidleri seven ve oralarda hayır üzere vakit geçiren kullarından eylesin. Allahumme âmin.
Davamızın sonu, âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmektir.
Bir sonraki yazımızda görüşme ümidiyle…
İlk Yorumu Sen Yap