Abdullah İbni Abbâs’tan şöyle rivayet edilmiştir:
“Bir defasında Peygamber’in (sav) ardındaydım. Bana dedi ki: ‘Ey çocuk, sana birkaç kelime öğreteceğim. Sen Allah’ı koru ki Allah da seni korusun. Sen Allah’ı koru ki Allah’ı karşında bulasın. İstediğin zaman Allah’tan iste, yardım dilediğin zaman Allah’tan yardım dile. Bil ki ümmet sana bir şeyle fayda vermek üzere toplansa, sana ancak Allah’ın senin lehine yazdığı şeyle fayda verebilirler. Sana bir şeyle zarar vermek üzere toplansa ancak Allah’ın senin aleyhine yazdığı şeyle sana zarar verebilirler. Kalemler kaldırılmış ve sahifeler kurumuştur.’ ”[1]
✽ ✽ ✽
Hadisin bu kısmı Allah (cc) ile aramızdaki ilişkiyi düzenler niteliktedir. Allah (cc) ile ilişkimiz sadece namaz, oruç gibi ibadetlerle mi sınırlı olacak? Ya da Allah’a (cc) yakarışımız, duamız sadece belirli içeriklerde mi olacak? Hadis bunların dışında ihtiyaçlarımızı Allah’tan (cc) isteyeceğimiz ve O’ndan bekleyeceğimiz bir kulluk, bir dua pozisyonunda olmamızı öğütlüyor.
Hayatımızın her ânında birbirimizle yardımlaşır, bir şeyler ister, bir şeyler veririz. Bu bazen bir bardak su olabilirken bazen daha ağır, zor ve çetrefilli talepler olabilir. Her türlü talebimizde Allah’a (cc) yönelmemiz bizden isteniyor. Bir kralın kapısını zorlayıp oradan ihtiyacını elde etmeye çalışan kimse için de geçerlidir bu hadis, bir konuda başarıya ulaşmayı arzulayan kimse için de geçerlidir. Her türlü talebin evvelinde Allah (cc) olmalıdır. O’ndan istenilmelidir.
Neden istediklerimizi Allah’tan (cc) isteriz?
Zira El-Mâlik olan O’dur. Mülk O’nundur. Dilediğine verir, dilediğinden alır. Dilediğine daraltır, dilediğine genişletir.
“De ki: ‘Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Dilediğine mülk verir, dilediğinden mülkü alırsın. Dilediğini izzetli kılar, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir, şüphesiz ki sen, her şeye kadîrsin.’ ”[2]
“Verdiğini menedecek, engellediğini verecek kimse yoktur.”[3]
El-Kadîr’dir. Kudreti her şeyi kapsar. Bundan ötürü istediğimiz bir şeyin O’nun takatini aşması imkânsızdır.
El-Ğaniy’dir, engin bir zenginliğe sahiptir ve istenilen hiçbir şey O’nun mülkünden eksiltmez. Fakir olanın (insanın) zengin olan Allah’tan (cc) istemesi gerekir.
O’nun mülkü daimîdir. Süreli değil, süreklidir. Bu nedenle her elini kaldırana her zaman icabet edecek kadar geniş bir mülke sahiptir.
Allah’a karşı zillet şereftir, ancak kula karşı zillet hakikaten zillettir, perişanlıktır. Müminin olabildiğince, küçük büyük demeden her şeyi Allah’tan (cc) istemesi onun onurundandır.
[1]. Tirmizi, 2516
[2]. 3/Âl-i İmrân, 26
[3]. bk. Müslim, 478
İlk Yorumu Sen Yap