İmanın Tadını Almak – 1

 

Allah’a hamd, Rasûlü’ne salât ve selam olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem birçok hadisinde, imanın tatlı bir tadının olduğunu ve bu tadın nasıl elde edileceğini bizlere beyan etmiştir. Bu hadislerden bazıları şunlardır;

“Üç şey kimde bulunursa imanın tadını bulur: Allah ve Rasûlü’nü başka her şeyden çok sevmek; Sevdiği kişiyi yalnızca Allah için sevmek; küfre dönmeyi, ateşe atılmak kadar kötü görmek.” [1]

“Kim Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan, Rasûl olarak da Muhammed’den razı olursa imanın tadını almıştır.” [2]

İmanın Tadından Kastedilen Nedir?

İmam Nevevi şöyle der: ‘İmanın tadı itaatlerden zevk almak, El-Aziz ve El-Celil Allah’ın rızası uğrunda zorluklara katlanmak, bunu dünya malına tercih etmektir. Kulun, şanı yüce Rabbini sevmesi ise ona itaat olanları yapmak, ona muhalefeti terk etmekle olur. Rasûlullah’ın sevgisi de böyledir.’ [3]

Bazı İslam âlimleri ise imanın tadından kastın gönül genişliği olduğunu söylemişlerdir. Hadislerde zikredilen maddeleri yerine getiren kimsenin gönlüne Allah’ın genişlik vereceğini belirtmişlerdir. Gönül genişliği Allah’ın bir kula vereceği en büyük nimetlerdendir. Allah subhanehu ve teâlâ, Rasûlü’ne bunun bir nimet oluşunu şöyle hatırlatıyor:

“Biz senin gönlünü genişletmedik mi?” [4]

Gönül genişliğinin büyük bir nimet olduğunu Allah’ın subhanehu ve teâlâ bazı insanlara ceza olarak verdiği gönül darlığı, stres ve huzursuzluktan da anlayabiliriz. Bazı insanlar vardır ki; bin bir çeşit nimet içerisindeler ama Allah kalplerine/gönüllerine darlık verdiğinden dolayı o nimetlerden istifade edemezler. Bazı insanlar da vardır ki; dünyalık olarak birçok sıkıntı çekerler, fakat gönülleri geniş olduğu için bu zorluklar onları etkilemez. İmanın tadını elde etmek ve bunun zıddı olan huzursuzluktan, stresten kurtulmak için hadislerde zikredilen tavsiyelere uymamız gerekir.

Hadislerde zikredilen maddeleri ele alıp açıklayalım:

1. Allah ve Rasûlü’nün Her Şeyden Daha Sevimli Olması

Allah ve Rasûlü, kendisine her şeyden daha sevimli olan kişi, imanın tadını, lezzetini alır. Her şeyden denildiğinde buna anne, baba, eş, çocuk, dünya süsleri vb. canlı cansız her şey dahildir.

“Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, Peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” [5]

Hem ayetten hem de hadisten anlaşılıyor ki; imanın tadını almak için Allah sevgisinin herkesin sevgisinin önünde olması gerekiyor. Peki, Allah sevgisini nasıl elde edebiliriz?

İbnu’l Kayyım, Medaricu’s Salikin kitabında Allah sevgisini oluşturacak maddeleri on başlık altında şöyle zikreder:

a. Düşünerek, manalarını ve onunla kastedileni anlayarak Kur’an okumak

Allah’ı tanımanın yolu, O’nun, kitabını okumaktan geçer. Kişi, Kur’an’ı okudukça Allah’ın yüceliğinin farkına varır ve böylece Rabbine karşı sevgisi artar. Tabi ki bu sevgi rastgele okunan bir Kur’an ile elde edilmez. Bilakis düşünerek, anlayarak okunursa bu fayda hasıl olur.

“Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?” [6]

“Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” [7]

b. Farzlardan sonra nafile ibadetlerle Allah’a yaklaşmak

Kutsi bir hadiste Allah subhanehu ve teâlâ şöyle der:

“…Kul bana farz kıldıklarımdan daha sevimli bir şeyle yaklaşmamıştır. Kul bana nafilelerle yaklaşmaya devam eder ta ki, ben onu severim. Onu sevdiğimde gören gözü, işiten kulağı, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı olurum. Benden isterse muhakkak veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korurum.” [8]

Nafilelere devam eden kişi Allah’a yaklaşır. Allah da subhanehu ve teâlâ buna karşılık olarak onu sever. Sonra bu kul insanlar tarafından da sevilmeye başlanır. Biz farkında olalım veya olmayalım her salih amel bizi Allah’a yaklaştırır ve Allah’ın bizi sevmesini sağlar. Bu da bize salih amellere, sünnetlere, nafilelere dikkat etmemiz gerektiğini göstermektedir.

c. Dil, kalp, amel ve hâl ile Allah’ı zikretmek

Kulun muhabbeti Allah’ı zikretmesi oranındadır.

“Ben kulumun zannı üzereyim… Beni nefsinde anarsa, ben de onu nefsimde anarım. Beni bir topluluğun içinde anarsa, ben onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.” [9]

“Rabbini zikreden ile Rabbini zikretmeyenin misali, diri ile ölü gibidir.” [10]

Birini çok anmak veya çokça ondan bahsetmek kişinin onu sevdiğinin alametidir. Allah’ı çokça zikreden farkında olsun ya da olmasın bu zamanla onun Allah’a karşı sevgisini arttıracaktır inşallah.

d. Allah’ın sevdiklerini kendi sevdiklerine tercih etmek

‘Tercih, sevginin ilk adımıdır. Çünkü kalp tercihler doğrultusunda yön değiştirir. Allah’ın hoşnutluğu nefsin hevasına tercih edildikçe, kalpte olan sevgi artar ve imandan lezzet alınmaya başlanır.’ [11]

Kişinin bir yere olan bağlılığı ve sevgisi ora için yaptığı fedakârlık oranındadır. Allah’ın rızası için kendi tercihlerinden fedakârlık yapan kişinin kalbinde Allah’a karşı sevgi oluşacak ve Allah’ı daha çok sevecektir.

İbni Kayyım şöyle der: ‘Allah, mümin kulunu daha üstün, daha faydalı, daha hayırlı, daha devamlı olan şeylere iletmek için onu; şehvet ve kötülükleri sevmekle ve nefsini onlara yönelmekle imtihan eder. Böylece mümin, bu kötülükleri, Allah için terk edecek ve nefsiyle mücadele edecektir. İşte onun bu mücadelesi, kendisine Allah sevgisini kazandıracaktır. Ve sevdiğine ulaştıracaktır. İhtirasları (şehvet) elde etmek için nefsi ne zaman kendisiyle mücadeleye girişse, müminin iradesi ve şevki, Allah sevgisini elde etmek için güç kazanacaktır. Nefsinin bu istek ve arzularını daha büyük bir şevkle ve daha yüce bir muhabbetle geriye çevirmeye çalışacaktır. İşte Allah sevgisi budur.’ [12]

e. Kalbin Allah’ın isim ve sıfatlarını mütalaa etmesi, o isim ve sıfatları bilmesi ve müşahede etmesi

İbnu’l Kayyım bu başlık altında şöyle der: ‘Her kim Allah’ı isim, sıfat ve fiilleri ile tanırsa hiç çaresiz O’nu sever.’

Allah’ın isim ve sıfatlarını bilmek, her şeyi Allah’ın isim ve sıfatlarına bağlamak kulun Allah’ı sevmesine “sebebiyet verir. Bu sebepten dolayı kulun bunları bilmesi gerekir. Bilmesi gerekir dediğimizde kastımız sadece ezberlemek değil, bilakis bunları ezberleme, anlamak, tecellilerini bilmek ve tefekkür etmektir.

f. Allah’ın iyiliğini, ihsanını, açık ve gizli nimetlerini müşahede etmek

Allah’ın kullarına bahşettiği sayısız nimetleri vardır. Bu nimetler o kadar çoktur ki kişi sayarak bitiremez.

“Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız.” [13]

Bu sayısız nimetlerinin farkında olan kişinin kalbinde bu nimetleri veren Allah’a karşı bir sevgi oluşur.

g. Kalbin tümüyle Allah’ın huzurunda kırılıp dağılması

Bu madde ile ilgili İbnu’l Kayyım şöyle der: ‘Bu en acaiblerindendir. Kalbin tümüyle Allah’ın huzurunda kırılıp dağılmasıdır.’

Kul günahları, ayıplarını ve buna karşı olarak Allah’ın kendisine verdiği nimetleri düşünürse Allah’ın huzurunda kalbi kırılır, kendisini zelil hisseder. Bu da onun Allah’ı sevmesini sebebiyet verir.

h. Allah’ın dünya semasına indiği vakitte yalnız olmak, O’na yalvarmak, kitabını tilavet etmek, kulluk edebiyle O’nun huzurunda bulunmak ve bu durumu tevbe ve istiğfarla sonlandırmak

“Gecenin son üçte biri kaldığı zaman Rabbimiz, her gece dünya semasına iner ve: Kim bana dua ederse onun duasına icabet ederim… Benden kim bir hacetini isterse onun hacetini veririm… Benden kim mağfiret dilerse onu mağfiret ederim, buyurur.”

Bu vakitte ayakta olup Allah’a ibadet etmek, istiğfar dilemek, dua ile Allah’a yönelmek Allah’a karşı sevginin artmasına sebebiyet verir. Bu Kur’an’da zikredilen salih insanların özelliklerindendir.

“Onlar, korkarak ve ümit ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.” [14]

“Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkârcı gibi) midir? (Rasûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” [15]

ı. Allah dostları ve sadıklarla bir arada bulunmak, meyvelerin en güzellerini topladığı gibi onların sözlerinin en güzellerini seçmek. İnsanın nefsine ve başkalarına faydası olmadığı müddetçe konuşmamak

Bazı insanlar vardır ki; sözleri ve fiilleri ile sürekli Allah’ı hatırlatırlar. Bu şekilde olan insanlarla oturmak Allah’a olan sevgimizi arttırır. Salih olan, bize Allah’ı sevdiren kişilerle arkadaşlık yapmaya dikkat etmeliyiz.

“Salih arkadaşla kötü arkadaşın misali misk taşıyıcısı ile demirci körükçüsünün misali gibidir. Misk taşıyan ya sana ondan verir veya sen satın alırsın ya da güzel kokmasından istifade edersin. Ateşi körükleyense ya elbiseni yakar veya ondan kötü koku alırsın.” [16]

Salih ortam böyledir, insan hiçbir şey yapmadan ondan istifade edebilir. Sen hiçbir çaba harcamadan o sana kendinden verir. Manevi olarak ruhun dinginliğe kavuşur. Kalbinde Allah’a ve O’nun yanında olanlara rağbet artar. Sebebini anlayamadığın bir sevgi ve irade fırtınası eser kurak gönlünde. Veya sen çabalarsın, örnek alırsın, taklit edersin. Böylece güzel kokuyu satın alan gibi olursun. Elde ettiğin hayır senin çabanla olur. İki durumdan biri gerçekleşmese dahi zarar etmezsin. Salih ortamın kokusuna aşina olursun. Elinde ölçü olur. Bugün olmasa bile bir başka gün salihlerle fasıkları ayırt edersin. Bu da ondan sana güzel bir koku sinmesidir.

Ateş körükleyen ise bunun zıddıdır. Her halükârda sana zarar verir, elindekiyle elbiseni yakar. Rabbinin azabıyla senin aranda perde olan takva libasın yırtılır. Yaptıklarını yapsan onlarla aynı olur, sussan dilsiz şeytan olursun. En basit hâliyle kokusu siner, haramlara karşı alışkanlık ve kanıksama olur sende. Artık haramlar yüzünü ekşitmez.[17]

i. Kalp ile Allah arasına girip engel olan her sebepten uzak durmak

Şeytan, kişi ile Allah arasına sürekli bir şeyler koyarak kişiyi Allah’tan uzaklaştırmaya çalışır. Bu bazen internet, bazen arkadaş, bazen başka bir şey olabilir. Kişinin bunları tespit edip hayatından çıkarması Allah’a karşı sevgisini arttırır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Kim Allah için bir şeyi terk ederse Allah ondan daha hayırlısını o kimseye nasip eder”

Allah’ın izniyle bunlara dikkat edersek Rabbimize karşı olan sevgimiz artacaktır. İmanın tadını almak için zikredilen diğer maddeleri ise bir sonraki yazımızda izah etmeye çalışacağız Allah’ın izniyle.

Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

 

[1]      .   Buhari

 

[2]      .   Müslim

 

[3]      .   Sahih Müslim şerhi

 

[4]      .   94/İnşirah, 1

 

[5]      .   9/Tevbe, 24

 

[6]      .   47/Muhammed, 24

 

[7]      .   38/Sad, 29

 

[8]      .   Buhari, Müslim.

 

[9]      .   Buhari

 

[10]     .   Buhari

 

[11]     .   Ebu Hanzala, Allah’a Adanmış Gençlikler, Furkan Basım ve Yayınevi

 

[12]     .   Nefis Terbiyesi, M. Salih Müneccid

 

[13]     .   14/İbrahim, 34

 

[14]     .   32/Secde, 16

 

[15]     .   39/Zümer, 9

 

[16]     .   Muttefekun Aleyh

 

[17]     .   Ebu Hanzala, Allah’a Adanmış Gençlikler, Furkan Basım ve Yayınevi

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver