Hidayet Yolunda Dirilenler

HİDAYET YOLUNDA DİRİLENLER

Selamun Aleykum,

2018 yılının Haziran ayıydı. Babam, bir arkadaşıyla İslam’a nispet edilen sohbetler yapıyordu. Bir gün konuşma sırasında o abi, “Bu ülkede dinleyeceksen sadece Halis Bayancuk Hoca’yı dinleyebilirsin.” demiş. Babam o gece başlamıştı dinlemeye… Biz uyuduktan sonra gece boyu YouTube’den Halis Hoca’mızı dinlemiş ve uzun bir süre de kimseye bir şey demeden dinlemeye devam etmiş.

Uzun yollara giderken, şehirlerarası mesafelerde, yol boyu… dinledikçe dinlemiş ve en sonunda içinden, “Benim bu hocayla görüşmem lazım.” demiş. Aramış internetten çıkan numarayı. Numara Tevhid Dergisinin İstanbul şubesine aitmiş. Ve babam, Hocamızla görüşme isteğini iletmiş. Telefondaki abi ise Hocamızın örgüt iftirası nedeniyle cezaevinde olduğunu söylemiş. Babam şaşkınlıkla beraber, “Nasıl olur? Bu kişinin anlattıkları doğru, bahsi geçen örgütlerle ne alakası var?” gibi cümleler kurmuş. En son, “Peki, sizlerle nasıl görüşebilirim?” demiş. Abi de hangi şehirden aradığını sorup -Konya’ya daha yakın olduğumuz için- Tevhid Dergisinin Konya şubesinin numarasını vermiş. Konya şubesindeki abi ise, “İstediğiniz zaman gelebilirsiniz, ama hafta sonu gelirseniz seminerlerimize de katılabilirsiniz.” demiş. Babam o hafta sonu abimle beraber Konya’ya seminere gitti. Ve o günden sonra iki üç ay boyunca her hafta cumartesi günü seminere katıldılar.

Babam ilk başlarda bize bir şey demiyordu. Biz de merak etmiyorduk. Çünkü babam bildim bileli bir arayış içindeydi. Yine öyle düşünüyorduk. Tâ ki babam bize de anlatmaya başlayana kadar. Geçer zannetmiştik, ama bu sefer geçmiyordu. Her hafta yeni şeyler öğreniyor, hayatını değiştiriyordu.

“Okula gitmeyeceksin artık!” dedi. Yaşıt bir kuzenim vardı. Babam cumaya gitmeyi bıraktığı gibi onun da gitmesini istemiyordu. Bu vesileyle her cuma günü cuma saatinden önce -o sıralar sıradan bir kitap olarak gördüğüm ve ilgilenmediğim, ancak içerisinde çok değerli bilgilerin olduğu- Halis Hoca’mızın “Akaid Dersleri” kitabını işlemeye başladık. Daha doğrusu babam işliyor, biz -sıkılarak- dinliyorduk. Ev âdeta ikiye bölünmüştü. Babam Konya’ya gitmek istiyor, annem ise kalmak istiyordu. Babam beni okula göndermeyeceğini söylüyordu, babaannem ise babamı Bakanlığa şikâyet etmekle tehdit ediyordu. Ben ise ortada kalmıştım.

Sonradan annem de babamın ciddi olduğunu görünce bizler için gitmeyi kabul etti. Bize de Konya’ya gitmek düştü, hamdolsun. Geldiğimizde İslam ile ilgili pek bilgim yoktu. Araştırmamıştım da. Babamın bu düşüncesinin geçeceğini zannetmiştim. Hatta tüm tanıdıklarımız da öyle zannetmişti. Ama hamdolsun geçmedi, Rabbim sabit kılsın. Konya’ya geldikten sonra, şimdi yengem olan Zeynep Abla ile tanıştım. Bana kitap vermişti okumam için. Ve artık farkına varmaya başlamıştım. Şirk, küfür, iman… Bunlarla beraber hemen peçeye de girmiştim ve ilk defa bir şeyin doğru olup olmadığını kendim araştırıp öyle kabul etmiş, okumalarıma devam edip imanımı pekiştirmiştim.

Döneceğimizden hâlâ umudu olan akrabalarımıza artık ben de karşı çıkıyor ve hakikati anlatıyordum. En iyi eğitimi aldığımı ve Rabbimizin izniyle bu yolda sabit kalacağımızı… Elhamdulillah.

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver