Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,
Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,
Bir önceki yazımızda sperm ve yumurta hücresi birbirini bulmuş; döllenme gerçekleşmişti:
“Şüphesiz ki biz insanı, birbirine karışmış (kadın ve erkeğin) suyundan yarattık. Onu deniyoruz/imtihan ediyoruz. (Bu sebeple de) onu işiten ve gören bir varlık yaptık.”[1]
Bu yazımızda zigotun yolculuğundan ve rahme yerleşmesinden bahsedeceğiz, Allah’ın izniyle.
Gebeliklerin neredeyse tamamı, yumurtlamadan önceki iki gün veya tam yumurtlama gününde gerçekleşen cinsel birlikteliğin sonucunda oluşmaktadır:
“O, sizi tek bir nefisten (Âdem’den) yaratan ve sükûnete kavuşsun diye ondan eşini yaratandır. Eşini örtüp bürüyerek (onunla beraber olunca), hafif bir yük yüklendi ve (bir müddet) onunla dolaştı. Yükü ağırlaşınca ikisi beraber Rableri olan Allah’a şöyle dua ettiler: ‘Şayet bize salih (bir evlat) verirsen andolsun ki şükredenlerden olacağız.’ ”[2]
Yumurta, sperm tarafından döllenip zigotu oluşturduğunda gebeliğin başladığını kabul ediyoruz. Fakat döllenmenin gerçekleşmiş olması bebek oluşumu için tek başına yeterli değildir. Zigot, rahme yerleşmeli; rahimde büyüyüp gelişerek bir bebeğe dönüşmelidir.
Milyarlarca hücrenin düzen ve uyum içerisinde çalıştığı insan bedeni, hayata bir hücreyle başlar…
Zigot oluştuktan sonra üç gün boyunca yavaş bir şekilde bölünüp hücre sayısını arttırır ve rahim boşluğuna doğru yol alır. Büyüyen ve tüplerde yolculuk yapan zigota, blastomer denilir. Bir tane hücre her seferinde ikiye katlanarak sayısını arttırır. Yaklaşık üç günün sonunda âdeta bir duta benzeyen zigot, rahim boşluğuna ulaşır. Bu evrede morula ismini alır. Rahim boşluğuna ulaştığında bir ila üç gün arasında burada bekler. Bu bekleyiş esnasında çoğalan hücrelerin arasına rahim suyu birikir ve içi su dolu hücre topluluğu oluşur:
“İnsan, onu bir su damlasından yarattığımızı görmedi mi? (Şimdi) apaçık bir düşman kesilivermiştir.”[3]
Rahim boşluğunda beklediği sırada hücrelerin arasına su dolarken hücrelerde değişiklikler meydana gelir ve iki farklı grup oluşur. İç kısımda kalan hücreler insan bedenini oluşturmak üzere değişim geçirirken, dış tarafta kalan hücrelerde bebekle anne arasındaki bağlantıyı -plasentayı- oluşturmak üzere değişiklik meydana gelir. Bu hâline blastokist denilir. Bir tohumun toprağa gömülmesi gibi rahme gömülmeye hazır hâle gelmiştir.
Zigot bu değişiklikleri yaşarken rahim de tüm hazırlığını tamamlamış ve döllenmiş yumurta hücresini beklemektedir.
Her ay gebeliğe hazırlık yapan ve döllenme gerçekleşmediği için hayız döngüsü yaşayan rahim, çorak toprakların yağmurla buluştuğunda olduğu gibi her ay yeniden dirilir. Şimdi ise Allah’ın (cc) izniyle yağmurla buluşan toprağın çeşit çeşit bitki bitirip yeşertmesi gibi bir bebek büyütecektir:
“O’nun ayetlerinden, biri de (şudur): Yeryüzünü kurumuş/çorak/hareketsiz görürsün. Üzerine su/yağmur indirdiğimizde hareketlenir ve kabarır. Hiç şüphesiz (kurumuş yere) hayat veren, elbette ölüleri de diriltecektir. Çünkü O, her şeye kadîrdir.”[4]
Anne rahminin bir bebeğin gelişimindeki rolü, toprağın tohum üzerindeki etkisine benzer. Bebeği sarar ve tehlikelerden korur. Bebeğin ihtiyaçlarının karşılanması için anneyle iletişimi sağlayan plasentayı oluşturur. Bebeğin büyümesi için ihtiyacı olan besin, oksijen gibi maddeleri anneden temin eder. Zararlı ve atık maddeleri ise bebekten uzaklaştırır. Çevredeki hormonlarla birlikte gelişmesine katkı sağlar…
“Kadınlar sizin (ekin misali çocuklar bitiren) tarlanızdır. Tarlanıza dilediğiniz gibi gelin. Kendiniz için (ileride faydalı olacak) bir şeyler takdim edin. Allah’tan korkup sakının ve (bir gün) O’nunla karşılaşacağınızı bilin. Müminleri müjdele.”[5]
Zigot, rahim boşluğunda değişim geçirip rahme yerleşmeye hazır hâle geldiğinde rahme yaklaşır. Dış tarafındaki hücreler, el sıkışıp tanışan insan misali tanışma ve tutunma kollarını rahme uzatır, rahim de kendisine uzatılan bu kolların sahibini tanımak için kolları tutar. Rahim, aylardır kendisi için hazırlık yaptığı bebeği, bebek de yerleşip karar kılacağı rahmi tanır. Böylece birbirlerine sımsıkı tutunurlar. Bebek ve rahim arasında tanışıp tutunma gerçekleştikten sonra hücrelerin içinde birçok mekanizma aktifleşir. Bebeğin rahme yerleşebilmesi için rahimde bir yarık açılır. Âdeta tohumun toprağa yerleştirilirken eşelenip yer açılması gibi, rahimde de bebeğin büyüyebileceği bir yer açılır. Bebek (blastokist) bu açıklığa doğru ilerler ve rahme gömülür. Rahim, oluşan açıklığı kapatmak için bebeğin üzerini örter, tıpkı toprağın tohumu sarıp sarmaladığı gibi içine alır:
“Sonra onu bir su damlası olarak sağlam bir yere/rahme yerleştirdik.”[6]
Böylece bebeğin rahme gömülmesi tamamlanmış olur. Şimdi bebek için yeni bir merhale başlar ve artık embriyo olarak isimlendirilir. Bir insanın sahip olduğu tüm organlar oluşmaya başlar. Blastokist kendisine gömüldükten bir süre sonra rahim de şekil değiştirir ve “gebelik rahmi” oluşur. Bebeğin, rahmin içinde büyüyerek insan hâlini alması için peş peşe birçok evreden geçmesi gerekecektir:
“Sizi, tek bir nefisten yarattı, sonra ondan eşini var etti. Size, hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karnında, üç karanlık içinde, bir yaratılış (evresinden) başka bir yaratılış (evresine) geçirerek yaratmaktadır. İşte bu, sizin Rabbiniz Allah’tır. Hâkimiyet/egemenlik yalnızca O’na aittir. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Buna rağmen) nasıl da (tevhidden şirke) çevriliyorsunuz!”[7]
Rahme gömülen bebeğin hücrelerinde değişikler meydana gelir. İlk olarak Beta HCG hormonu üretmeye başlar. Bu hormonun birçok görevi olmakla beraber, önemli bir diğer görevi de yumurtalıkların yeni bir yumurta hücresi üretimini engellemesidir. Bebeğin en güzel şekilde büyüyüp gelişebilmesi için dokuz ay boyunca anne bedeni onun için çalışmalı; annenin rahmi sadece ona ait olmalıdır. Bu yüzdendir ki rahme yerleştikten sonraki ilk işi; kendisine ortak olacak, tüm hormonal düzeni ve dengeyi bozacak başka bir yumurta hücresinin üretimini engellemektir. Allah (cc) en doğrusunu bilir.
Bebek, döllenip var olurken ve rahme gömülüp yerleşirken, âlemlerin Rabbi olan Allah (cc) dışında hiç kimse onun orada olduğunu bilemez. Embriyo görülemeyecek kadar küçük; hormonlar kanda ve idrarda saptanamayacak kadar azdır. Bir zigot dar ve karanlık bir yerde hayata tutunma mücadelesi verip, değişip dönüşürken; anne baba için yaşam normal seyrinde devam etmektedir. Birkaç hafta geçip bebek biraz büyüdükten sonra ultrasonla görülebilir, ürettiği hormonlar anne kanında yükseldiğinde kan tahlilinde gebelik saptanabilir:
“Şüphesiz ki kıyametin (ne zaman kopacağına dair) bilgi Allah’ın katındadır. (O) yağmuru indirir, rahimlerde olanı bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse hangi yerde öleceğini bilemez. Şüphesiz ki Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (her şeyden haberdar olan) Habîr’dir.”[8]
Allah (cc); görünmeyecek kadar küçük bir noktayken de büyüyüp akıl sahibi bir insan olduğunda da kulunu görür, duyar; ondan haberdardır, onun ihtiyaçlarını bilir, onu koruyup muhafaza eder ve ona yolun en doğrusunu gösterir:
“İşte bu, Rabbiniz olan Allah’tır. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. Her şeyin yaratıcısıdır. (Öyleyse) yalnızca O’na kulluk edin. O, her şeyin üzerinde (gözetleyen, denetleyen ve işlerini yürüten) Vekil’dir.”[9]
Bir sonraki sayıda görüşmek duasıyla…
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
[1]. 76/İnsân, 2
[2]. 7/A’râf, 189
[3]. 36/Yâsîn, 77
[4]. 41/Fussilet, 39
[5]. 2/Bakara, 223
[6]. 23/Mu’minûn, 13
[7]. 39/Zumer, 6
[8]. 31/Lokmân, 34
[9]. 6/En’âm, 102
İlk Yorumu Sen Yap