Ebeveynlikte Son Dem

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resûl’üne ve onun ehline selam olsun.

Siz Kıymetli Müslimlerle, Dergimizin 122. sayısında “Gençlerle Muamele” adlı bir seriye başlamıştık. Bu köşede gençlerle ilişkimizi mercek altına aldık. İlk yazımızdan bu yana siz ebeveynlerle “Evladımın yerinde ben olsam…” adlı uygulamalar yaptık ve gençlerin yaşadıkları bazı duyguları ve değişimleri anlamaya çalıştık. Aynı zamanda gözlerimizi sizlerin gençliğine çevirdik. Gençlik döneminizde yaşadığınız fizyolojik (bedensel) ve psikolojik değişiklikleri; bu değişimlere eşlik eden duygu, düşünce ve davranışlarınızı ele aldık. Bu ay sizlerle bir yılı tamamlamış bulunuyoruz. Hâliyle uygulamalarımıza dönüp bir bakmayı ve bazı noktalar üzerinde durmayı bir ihtiyaç olarak görüyorum.

Bu seriye başlama amacımız, İslam’ın belirlediği hak ve sorumluluklar üzerinden tesis edilmiş sağlıklı bir ilişki kurmak demiştik. Bu ilişkiyi tesis ederken birinci kabulümüz şuydu: İletişim iki taraflıdır. Ebeveynler olarak çocuğunuzla konuşurken yaşadığınız bir problemde genelde çocukları suçlamaya meyilliyiz. Biz de burada diyoruz ki bilinçli ebeveynler olarak benim de bir hatam olabilir, diyebilelim. Yine ilk sayılarda bahsettiğimiz bir diğer kabulümüz ise evladımla olan ilişkimde her iki taraf da birbirine bir şeyler anlatmaya çalışıyor düşüncesiyle hareket etmekti. Yani genç evladım bana tavır aldığında, agresif davrandığında veya kendini kapatıp konuşmak istemediğinde dahi bana iç dünyasından bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bu bakış açısıyla yaklaştığımız zaman sürekli bir anlama çabası içinde olduğunuzu göreceksiniz.

Genç evladınızın buna çok fazla ihtiyacı olacak. Zira daha önce hiç yol almadığı bir hayat yolculuğunda hayata dair bir fikri, bir düşüncesi, bir deneyimi olmadan yürümeye çalışmaktadır. Hâliyle sizinle beraber bu yolculukta hayatı ve insanları keşfetmeye, kimliğini bulmaya, yaratılış amacını bulup kendisine bir yol çizmeye ihtiyaç duyacaktır. Bu noktada ebeveynlerin rehberliği çok kıymetlidir. Zira Allah Resûlü (sav) ebeveynlerin rehberliğinin çocuğun dinini etkileyecek kadar önemli bir noktada olduğunu bize iletmiştir. Burada önemli olan nokta ise bir çocuğa rehber ve yol arkadaşı olabilmektir. Zira eğitme kaygısıyla genç evladınıza muamele ettiğinizde kendinizi sürekli nasihat eden, eleştiren veya yargılayan bir konuma taşımanız çok muhtemel. Peki, bir rehber olarak size ne gibi görevler düşüyor, diye sorgulayabilirsiniz. Hadi, gelin bunu bir örnek üzerinden düşünelim:

Bir turist kafilesinde olduğunuzu varsayalım. Kafilenin bir lideri bulunmakta. Hiç bilmediğiniz yabancı bir ülkedesiniz ve bu kafilenin lideri sizi yönlendirmekte. “Şuraya gelin, şöyle yapın, bunu yapmayın…” vb. emirler veriyor. Siz bu lideri hiç tanımadığınızda onunla bir ilişki kurabilir misiniz? Bu tanımadığınız kişi size yönergeler verdiğinde ona hiç şüphe duymadan güvenebilir misiniz? Yapmanızı ve yapmamanızı söylediği şeylerde yakinen inanarak dediklerini yapabilir misiniz? Burada sizin ihtiyaç duyduğunuz şey önce güvenilir bir ilişki, ardından yapmanızın ve yapmamanızın gerektirdiği şeyleri açık bir şekilde ileten bir rehberdir. Genç evladınızla olan ilişkinizde de bu böyledir. Siz evladınıza önce onu olduğu gibi kabullendiğiniz ve güven verdiğiniz bir ilişkiyle bağlanmalısınız. Ardından ona İslami çerçevede haram ve helalleri açıklıkla göstermelisiniz. Helal ve haramların çizdiği sınırlar içerisinde genç evladınız artık özgürdür. Bu noktada daha önceki yazılarda bahsettiğimiz gibi genç evladınıza kendi başına karar alma yetkisi vermeli, fikirlerini dinlemeli, onları dikkate almalı, kendi kararlarının sonuçlarını üstlenmesine izin vermelisiniz. Kendi deneyimlerini bu çizgiler dâhilinde yaşama imkân ve özgürlüğünü bulabilmeli. Bunları yapabildiğiniz takdirde genç evladınız anlaşıldığını hissedecek, fikirlerine, duygu ve düşüncelerine saygı duyulduğunu görecek ve tüm benliğiyle kabul edildiğini hissedecektir. Böyle bir ilişkide iletişime açık ve yönlendirmelerinize kabulü artmış olacaktır Allah’ın izniyle. Beğenildiğini, onaylandığını, bağımsız bir birey olduğunu hisseden genç daha fazla deneme cesareti gösterip farklı deneyimleri tadacaktır. Böylelikle keşfeden, düşünen iyi ve kötüyü ayırt eden bir zihin yapısı elde etmeye başlayacak ve kendi benliğini oluşturup daha sağlam tutunabilecektir.

Bu sürecin en önemli unsuru helal ve haramları doğru üsluplarla genç evladınıza sürekli bir şekilde, defaatle, gerekirse 5000 kere hatırlatmaktır. Zira hatırlatmakta fayda vardır. Keza Rabbin bunu sana defalarca söylüyor, seni defalarca uyarıyor. “Bak sen babasın. Ben sana Kitabımda Ya’kûb ile Yûsuf’u, İbrâhîm ile İsmâîl’i, Lût Peygamber ve oğlunu anlattım, örnek babaları gör, çocuklarını gör, üzerine düşün ve dersler çıkar.” diyor. “Bak sen annesin, İsmâîl ile Hacer’i, Meryem ile Îsâ’yı, Mûsâ ile annesini sana anlattım. Onlara bak, benzer yanlarınızı gör ve kendine dersler çıkar.” diyor. Hangimiz Lût (as) gibi senelerce süren bir çağrı ile hakka çağırdık, doğruları göstermeye çalıştık; çocuklarımıza yapması gerekenleri emretmek yerine? Veya hangimiz Ya’kûb (as) gibi çocuğumuzla alakalı derdimizi Allah’a şikâyet ettik, konu komşuya Ayşe ablaya, Mehmet abiye şikâyet etmek yerine? Demek ki ortada doğru olmayan bir şeyler var ve Rabbimiz bize sürekli hatırlatarak bunu düzeltmemizi istiyor. Hem bizim hem genç evlatlarımızın ıslah yolu hatırlatmaktan geçiyor. Bazen Kur’ân kıssalarıyla, bazen sünnetin kıymetli hadisleriyle… Yolumuzu aydınlatan kandillerimiz olduğu sürece inişleriyle, çıkışlarıyla ebeveynlik bambaşka bir şey. Ana babalık zor iş, yorucu ama çok kıymetli. Allah’ın hakkının ardından zikredilecek kadar yüce, cennet vaadiyle ödüllendirilecek kadar değerli.

Peki, ne yapacağımızı bilmediğimiz, kaybolduğumuzu hissettiğimiz zamanlar için sizlere küçük bir uygulama emanet bırakıyorum. Gözlerinizi kapatın ve şu üç soruyu kendinize sorun:

1. Ben de aynı problemi yaşamış mıydım? Nasıl yaşadım?

…………………………………………………………………………………………..

2. Ben aynı durumu yaşadığımda neler hissetmiştim?

…………………………………….…………………………………………………….

3. Ben o durumdayken bana o zamanlarda nasıl davranılmasını isterdim?

…………………………………………………………………………………………..

Bu soru sizi çoğu durumda doğru cevap olan davranışa götürecek. İşte o zaman herhangi bir ebeveynlik tekniği veya anne babalık kitabına gerek kalmadan çocuğunuzla iletişiminizde bir mum yakmış olacaksınız. Bu ayki buluşmamızda geçen yazılarımızdan çıkardığımız temel derslere odaklandık ve genç evlatlarımızla tesis edeceğimiz ilişkimizin genel bir çerçevesini çizdik. Rabbimizden niyazım, bizleri ıslah yolunda kendi nuruyla aydınlatmasıdır.

Selam ve dua ile…

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver