Canınız İstediğinde Değil Vaktinde, Koşulsuz ve Yeterince

Ne de çok hata yapıyoruz şu yavruları yetiştirirken. Onları anlamaya çalışmıyor, onları tanımıyor, onların psikolojilerini hiç düşünmüyoruz. Yavrularımıza malımız gibi muamele ediyor, onların bir birey olduğunu unutuyoruz.

Hatalarımız o kadar çok ki fakat biz bu yazımızda sadece ihtiyaçlarla alakalı olanlara değineceğiz.

İnsanoğlunu aciz yaratmıştır Rabbimiz. Bebeklik döneminde ve erken çocukluk döneminde bu acziyet çok aşikârdır. İhtiyaçları vardır ve giderilmesini bekler yavru. Nedir onun ihtiyacı? Yeme, ısınma, bakım (altının değiştirilmesi), güven, bağlanma, sevgidir. İlerleyen zamanlarda oyun, dinlenilmek, konuşmak, değer görmek, onaylanmak da ihtiyaçlar listesine girer.

Bu ihtiyaçlar karşısında pek çoğumuz yanlış hareket ederiz. İhtiyaçları gidermenin bir kuralının olduğunu dahi bilmeyiz. Peki nedir bu kural? “İhtiyaçlar koşulsuz giderilmelidir”. İhtiyaçlar vaktinde giderilmelidir. İhtiyaçlar yeterince giderilmelidir.

Bu kural göz ardı edildiğinde çocuklarda önü alınamaz sorunlar baş gösterir.

Örneklerle açıklayalım.

Çocuklar hep bir şeyler isterler. Ebeveyn olarak bizler de “ihtiyaçlar giderilmeli” düşüncesiyle isteklerini yerine getirmeye çalışırız. Oysaki dikkatimizden kaçan bir nokta vardır. Her istek karşılanmaz, ihtiyaç olanlar karşılanmalıdır. Yeme bir ihtiyaçtır. Cips yemek ihtiyaç değildir.

Oyun ve oyuncak bir ihtiyaçtır. Biri varken yenisini almak değildir. Sosyalleşmek bir ihtiyaçtır. Sıkılmasın diye her gün bir arkadaşa gitmek veya davet etmek değildir.

Demek ki çocuklarımız bir şey istediklerinde isteklerinin ihtiyaç olup olmadığını muhasebe etmemiz bir gerekliliktir.

Hata yaptığımız ikinci yer ise ihtiyacın koşulsuz giderilmesidir. Anne babalar bunu çok kullanır. Çocuğa bir şey yaptırmanın en etkili yolu budur onlara göre.

Arkadaşına mı gitmek istiyorsun, yemeğini yersen götürürüz.

Odanı toplarsan seni parka çıkarırım.

Uyursan, emziririm.

Odanı toplarsan dedenlere gidebiliriz.

Uslu çocuk olursan seni severim…

Ve daha birçok koşul…

Ne yaptık şimdi biz. Çocuğun en temel ihtiyaçlarını şarta bağladık.

Koşullu giderilen her ihtiyaç güven bağını zedeler. Zedelenen bağ nedeni ile anne babanın çocuğuna tesiri kalmaz. Hani hep duyarız. “Hiç sözümü dinlemiyor.” der aileler. Çünkü tesir gücünüzü ihtiyaçlarını koşulsuz gidermeyerek kaybettiniz siz.

Bir başka hata “yeterince ilkesi”nin ihlalinde yaşanıyor.

Sevilmek bir ihtiyaç. Ama abartılı sevmek ihtiyaç olmadığı gibi zararı da çok büyük. Prenses kızım, güzeller güzeli yavrum, ben sensiz ne yaparım, ölürüm sana… gibi abartılı bir sevgi “benlik” duygusuna zarar verir.

Çocukken gördüğü yoğun ilgiyi ergenlikte göremezse bunalıma dahi girebilir.

Veya yeme bir ihtiyaçtır. Yeterince ilgisi göz ardı edilince hem fiziksel zarar (aşırı kilo) hem de ruhsal zarar (hazların esiri olma) ortaya çıkar.

Ya da oyuncak ihtiyacı sınırsız karşılanırsa doyumsuzluk baş gösterir.

Öyleyse ihtiyaçlar giderilmelidir. Ama yeterince…

Ve son adım “ihtiyaçların vaktinde giderilmesidir”.

Ağlayan çocuğun ihtiyacı tesellidir. Ve kucağa alınmalıdır. Ağlasın dursun, ciğerleri açılır deyip vaktinde güven veya teselli ihtiyacı giderilmeyen çocuk hırçınlaşır.

Sevgi ihtiyacı vaktinde yani o istediğinde onun ihtiyacı olduğunda giderilmez ise çocuk yılışır. Kendini sevdirmek için olmadık hareketler yapar. Veya duyarsızlaşır.

Her ikisi de çok korkunç bir yöneliştir çocuk adına.

Öyleyse, lütfen çocuğunuzun ihtiyacını giderin. Ama vaktinde, koşulsuzca ve yeterince…

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver