Hamd Allah’a, salât ve selam Rasûlü’ne olsun.
Bir önceki yazımızda baş ağrılarını; beyin ve beyin dışı sebepler diye kabaca iki sınıfa ayırıp, beyin kaynaklı olanları değerlendirmiştik. Bu yazımızın ise esasını beyin kaynaklı olmayan baş ağrıları oluşturacak. Özellikle hekimlerin çoğunlukla göz ardı ettikleri ve suistimal ettikleri bir-iki noktadan bahsetmiş olacağız biiznillah.
Beyin kaynaklı olmayan baş ağrıları, beyin kaynaklı baş ağrılarına nazaran daha sık gözükmektedir. Beyin kaynaklı olmayan baş ağrıları nörologlar tarafından daha çok şu şekilde değerlendirilir: Bunlar; gerilim tipi, migren, küme tipi, trigeminal nevralji gibi baş ağrılarıdır.
Gerilim tipi baş ağrıları genelde strese bağlı, günün sonunda yorgunluk ve kasların yanlış kullanımı ile vücudun yorulması gibi durumlardan kaynaklanan ve çok sık gözüken bir baş ağrı tipidir.
Migren sebebi bilinmeyen ve tedavisi olmayan zonklayıcı tarzda olup bulantı yapan ve göze vuran, ataklar şeklinde gelen bir ağrı tipidir.
Küme tipi baş ağrıları çok nadir gözüken ama şiddeti diğer ağrılardan daha fazla olan %60’ı, 70’i diş/çene kökenli olan ağrılardır.
Trigeminal nevralji ağrıları, yüzde bulunan trigeminal sinirden kaynaklanan ağrılardır, bunlar özellikle şakaklarda ve yüzde elektrik çakmaları gibi 1-5 saniyelik olup geçmektedir.
Baş ağrıları bir ayın 15 gününden fazla olursa kronik tip baş ağrısı denmektedir. Bunlarla beraber; yüksek tansiyon, enfeksiyonlar (sinüzit, kulak iltihabı, göz, boğaz enfeksiyonları gibi) ve uyku düzensizliği, yeme bozukluğu ve kafaya takılan düşüncelerden kaynaklanan baş ağrıları görülebilmektedir.
Toplumda migren tanısı konulup ilaç başlanan insanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Migren hastalığı beyin damarlarının genişlemesi sonucu oluşan ağrıdır ve migren tanısı sadece hastanın ağrısını tarif etmesiyle konmaktadır. Çekilen emar (M.R.) veya filmler diğer baş ağrısı yapan durumları dışlamak için çektirilir. Hastanın ‘Başım zonkluyor ve karanlıkta daha rahatım, bazen de bulantım oluyor, gözüme de vuruyor’ gibi birkaç durumu söylemesi ile migren tanısı konulup, beyin damarlarını daraltan ilaçlar başlanmaktadır.
Sinüzit baş ağrıları kafatasında bulunan sinüs boşluklarının iltihaplanması sonucu oluşan ağrıdır. Sinüslerde iltihabın basıncına bağlı ağrı oluşmakta ve sürekli bu boşluklardan genize bir akıntı olmaktadır. Geniz akıntısı çoğu zaman yoğun balgamdan dolayı hastada bulantılara hatta balgamlı kusmalara sebep olmaktadır. Sinüzitte ağrıların zonklayıcı olması, özellikle alın kaslarını etkilediği için başın diğer kısımlarında da uzun dönemde ağrı olabilmektedir. Basit bir kronik sinüziti olmasına rağmen kendisine migren tanısı konup migren ilaçları kullanan insanların sayısı bir hayli çoktur.
Aslında Baş Ağrıları…
Beyinde her organa ait bir merkez vardır. Bu organlarda oluşan problemler organdan beyine sinirler aracılığıyla iletilir. Beyin bu durumda sinyalleri gruplara ayırarak detaylı bilgiler şeklinde bağışıklık sistemine gönderir. Bağışıklık sisteminin bir koruma ve iyileşme programı hazırlamasını sağlar.
Genel olarak baş ağrılarının sebebi vücudun herhangi bir rahatsızlığa gösterdiği ve beyine ‘bende bir problem var’ diye sinyal vermesidir. Baş ağrılarını ağrıkesici ilaçlarla kesmeye çalışmak kısa dönemde bir rahatlama sağlasa bile esasında çözüm değildir. Ağrıya sabredip ağrı kesici alınmazsa beyin ve bağışıklık sistemi görevini tam olarak yapabilir ve vücudun hangi probleminden kaynaklanan bir baş ağrısı ise ona yönelik gerekli işlemleri yapar. Ağrıkesiciler alındığında; ilgili organ ile beyin arasındaki bağlantı sağlanmamış olur. Beyin yapması gereken ilgili organın problemi ile mücadele edebilmesi için bağışıklık sistemini devreye sokmak veya vücudun ihtiyaç duyduğu bir takım hormonları artırmak/azaltmak gibi işlemleri yapmamış olacağından zamanla hem hastalık ilerlemeye devam eder hem de bağışıklık sistemi gittikçe zayıflar. Bunun yanı sıra alınan ağrıkesicilerden başta böbrek olmakla beraber karaciğer, mide, bağırsak, vs. kötü etkilenir.
Göz ardı edilen baş ağrı sebepleri; Uzun süreli oksijensiz kalma (burun eğrilikleri, burun tıkanıklıkları), kabızlık, idrar tutma, açlık, susuzluk, uykusuzluk, böbrek, karaciğer hastalıkları, yanlış yeme alışkanlıkları, yediklerimizin kalitesizliği (G.D.O. ve koruyucu madde kullanıldığı için ambalajlı ürünler), obezite, sigara, alkol, Allah’ın haram kıldığı her şey göz ardı edilen en sık baş ağrı sebeplerindendir.
Tedavi ve Öneriler
Baş ağrısına sebep olan hastalığı tedavi etmek en köklü çözümdür.
Uykusuzluk, açlık, idrar tutma, yorgunluk, stres gibi durumlarda bunları giderme yoluna gidilir.
Sinüzit tedavisi için antibiyotik kullanmak sadece geçici bir çözüm sağlar. Burun deliklerine bir şırınga yardımıyla tuzlu su (kaya tuzu tercih edilmeli) verilerek diğer burundan iltihabın boşaltılması sağlanır. Bu şekilde her iki buruna sinüsler temizlenene kadar uygulanmalı. Bu 3-4 ayda bir yapılarak tekrarlanır.
Kafa derisine parmak uçlarıyla masaj yaparak oradaki kanlanma artırılabilir. Açık havada 3-5 dakika nefes egzersizleri (burundan yavaş yavaş ve sakin bir şekilde çekilen nefes tutulabildiği kadar tutulur, ağızdan aynı şekilde yavaş ve sakince verilmekle) yapılır. Bu şekilde beyin oksijenlenmesi ve beyne giden kan akışı arttığı için baş ağrılarında bir rahatlama görülür. Hacamat ve sülük tedavisi de çoğu zaman fayda sağlamaktadır.
Ağır ve yağlı yemeklerden sonra oluşan baş ağrılarına aynı zamanda bulantı eşlik ediyorsa mutlaka kusma yoluna gidilmesi gerekir. Kusabilmek için bir bardak limonlu su veya limon sıkılmış maden suyu içmek kusmayı sağlar. Hala kusma sağlanamadıysa, karbonat tozu koyduğumuz sudan 2-3 yudum içmek kusmak için yeterli olur.
Özellikle yeme, içme ve günlük yaptığımız işlerimize besmele ile başlamaya özen göstermeli, yemekler iyi çiğnenmeli ve yenilen yemekler tam sindirilmeden diğer öğüne başlanmamalı. Ayrıca serin bir cacık yemek, reyhan, lavanta, nane, biberiye koklamak veya ezerek biraz bal ile karıştırıp şakaklara ve alına sürmek baş ağrılarını hafifletebilir.
Sözümüzün sonu; âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
İlk Yorumu Sen Yap