Allah Resûlü’nün Sünneti Öğretme Çalışmaları

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

Allah Resûlü’nün eğitim çalışmalarını incelemeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

O (sav) Eğitime Her Sınıftan İnsanı Katmıştır

Allah Resûlü (sav) herkesi eğitim faaliyetlerine dâhil etmiştir. Eğitim çalışmalarında ashabdan kimisi yoğun kimisi ise onlara nispetle orta veya az seviyede katılımda bulunmuştur. O (sav) her sınıftan sahabesini eğitim faaliyetlerine dâhil ederek, Sünnetinin geniş bir kitle arasında yayılmasını sağlamıştır. Zira her Müslim onu örnek almalı ve ona ittiba etmelidir.

Allah Resûlü’nün (sav) herkesi eğitim faaliyetlerine dâhil etmesini biraz açalım:

Allah Resûlü’nün (sav) eğitim faaliyetlerine her yaştan sahabe iştirak etmiştir. Çocuk, genç, yetişkin veya yaşlı… Örnek olması açısından Dâru’l Erkam’ın ilk talebelerinden bazılarının ortalama yaşlarına göz atalım:[1]

Alî (ra) (10), Zubeyr ibni Avvâm (16), Abdullah ibni Mes’ûd ve Sa’d ibni Ebî Vakkâs (17), Erkam ibni Ebi’l Erkam (18), Zeyd ibni Amr ibni Nufeyl (19), Ca’fer ibni Ebî Tâlib ve Talha ibni Ubeydullah (20), Hâlid ibni Saîd ve Habbâb ibni Eret (23), Abdullah ibni Cahş ve Suheyb Er-Rûmî (24), Mus’ab ibni Umeyr, Mikdâd ibni Amr ve Osmân ibni Maz’ûn (25), Hâtıb ibni Amr ibni Şems (26), Ayyâş ibni Ebî Rebîa ve Ebû Ubeyde ibni Cerrâh (27), Âmir ibni Rebîa (28), Bilâl ve Abdurrahman ibni Avf (29), Ebû Huzeyfe (30), Zeyd ibni Hârise (31), Muttalib ibni Ezher, (32), Osmân ibni Affân (33), Hâtıb ibni Hâris ibni Ma’mer (36), Ebû Bekir (38), Ebû Seleme (40), Âmir ibni Fuheyre (43), Ammâr ibni Yâsir (45), Ubeyde ibni Hâris (48), Yâsir ibni Âmir (65) (r.anhum).

Bilhassa Allah Resûlü (sav) çocukların ve gençlerin eğitimi üzerinde durmuş, onları İslam toplumunun bir bireyi olarak görüp kıymet vermiş, onlara öğretmiş, dua etmiş, onlara okuma yazma öğretmeyi Bedir esirlerine fidye kılmıştır… Çocuklar ve genç yaştaki sahabiler cemaatle namaza iştirak etmiş, büyüklerin de bulunduğu ilim halkalarında bulunmuşlardır.

Cundub ibni Abdullah’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Biz, ergenlik çağına ermek üzereyken Peygamber (sav) ile beraberdik. Biz, Kur’ân’ı öğrenmeden önce imanı öğrendik. Sonra Kur’ân’ı öğrendik. Kur’ân sayesinde de imanımız arttı ve güçlendi.”[2]

İbni Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Allah Resûlü (sav) vefat ettiği zaman ben on yaşındaydım. O vakit muhkem (sureleri) okumuştum (başka bir rivayette: ezberlemiştim).”[3]

İbni Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Bir gün Allah Resûlü’nün (sav) binitinin arkasındaydım. Buyurdu ki, ‘Ey delikanlı! Sana birkaç kelime öğreteceğim. Allah’ın emir ve yasaklarına iyi dikkat ederek yaşa ki Allah da seni gözetip kollasın. Allah’ı hiç hatırından çıkarma ki onu her ân karşında bulasın. İsteyeceğinde Allah’tan iste, yardım isteyeceğinde Allah’tan yardım iste. Bilmiş ol ki tüm insanlar sana bir konuda fayda vermek için bir araya gelseler ancak Allah’ın yazdığı kadarıyla sana faydalı olabilirler. Eğer tüm insanlar sana zarar vermek konusunda birleşip bir araya gelseler ancak Allah’ın sana yazdığı kadarıyla zarar verebilirler. Kalemler kalkmış ve sahifeler kurumuştur.”[4]

Hadis rivayetinde muksirundan (çokça rivayet edenlerden) olan Enes ibni Mâlik (ra) şöyle der:

“Resûlullah (sav) Medine’ye geldiği esnada ben on yaşındaydım. Annelerim beni Nebi’nin hizmetinde bulunmaya çokça teşvik ederlerdi. On yıl süreyle ona hizmette bulundum. Ben yirmi yaşındayken Nebi (sav) vefat etti…”[5]

Sehl ibni Sa’d’ın (ra) aktardığı şu hadise hem çocukların meclislere katıldığının hem de bir birey olarak Allah Resûlü’nün (sav) yanındaki saygınlıklarının kanıtıdır:

“Resûlullah’a bir bardak (su veya süt) getirilmiş ve o ondan bir miktar içmişti. Nebi’nin sağında kavmin en küçüğü bir genç, solunda ise ihtiyarlar bulunuyordu. Allah Resûlü (sav) gence, ‘Ey genç! İzin verirsen bunu yaşlılara ikram edeyim.’ buyurdu. Genç de, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Senin artığını içme şerefi konusunda hiçbir kimseyi kendime tercih edemem.’ dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) bardağı o gence verdi.”[6]

Bunun başka bir örneği şu rivayettir:

Urve ibni Muhammed ibni Atiyye, babasından, o da babasından bildiriyor:

“Sa’d ibni Bekroğullarından bazı insanlarla Resûlullah’ın (sav) yanına geldik. En küçükleri ben olduğum için de beni bineklerin yanında bıraktılar ve Resûlullah’ın (sav) yanına gittiler. Peygamber (sav) onların ihtiyaçlarını gördükten sonra: ‘İçinizden gelmeyen biri kaldı mı?’ diye sordu. ‘Evet! Bineklerimizin yanında bıraktığımız bir çocuk var.’ dediklerinde, beni getirmelerini söyledi. Yanıma geldiler ve ‘Resûlullah (sav) seni çağırıyor.’ dediler. Ben kalkıp Resûlullah’ın (sav) yanına gittim. Allah Resûlü (sav) beni görünce, ‘Yüce Allah seni muhtaç bırakmadığı sürece kimseden bir şey isteme! Zira üstün el veren el, aşağıdaki el de alan eldir. Yüce Allah’ın malı da hem istenen hem de verilen bir maldır.’ buyurdu. Resûlullah (sav) benimle bizim lehçemizle konuştu.”[7]

Allah Resûlü (sav) hayattayken yaşları küçük veya genç olan bazı sahabilere ve rivayet sayılarına bakalım:[8]

Abdullah ibni Ömer (rivayet sayısı 2630), Enes ibni Mâlik (rivayet sayısı 2286), Abdullah ibni Abbâs (rivayet sayısı 1660), Ebû Saîd El-Hudrî (rivayet sayısı 1170), Abdullah ibni Amr ibni Âs (rivayet sayısı 700), Berâ ibni Âzib (rivayet sayısı 305), Câbir ibni Semüre (rivayet sayısı 146), Usâme ibni Zeyd (rivayet sayısı 128), Semure ibni Cundeb (rivayet sayısı 123), Zeyd ibni Sâbit (rivayet sayısı 92), Râfi’ ibni Hadîc (rivayet sayısı 78), Zeyd ibni Erkam (rivayet sayısı 70), Misver ibni Mahreme (rivayet sayısı 20).

Bu sahabiler, onun (sav) vefatından sonra da ilmî çalışmalarını sürdürmüş, Sünnetin muhafazası hususunda önemli katkılar sunmuşlardır.[9]

Allah Resûlü (sav) ile en fazla vakit geçirebilenler erkek sahabilerdi. Bununla birlikte Allah Resûlü (sav) hanım sahabileri ihmal etmemiş, eğitimleri için onlara da imkânlar tanımıştır. Çünkü kadınlar toplumun yarısıdır ve diğer yarısının annesidir, ilk öğretmenidir. Onların eğitimi, ailenin; ailenin eğitimi, toplumun eğitimi demektir. Zira aile toplumun en küçük kurumudur, toplumlar ailelerden oluşur. Toplumun ıslahı, ancak ailenin ıslahıyla mümkün olabilir.

Eğitim çalışmalarında kadınların da yer almasına örnek olarak Dâru’l Erkam’ın ilk talebelerinden şu simaları ve yaşlarını zikredebiliriz:[10]

Hind binti Abdullah ibni Hâris ve Esmâ binti Umeys (16), Fatıma binti Hattâb (18), Umeyme binti Halef, Leylâ binti Ebi Hasme ve Esma binti Saleme (22), Suheyle binti Suheyl ibni Amr (23), Zinnûre Er-Rûmiyye (yaş 27), Fatıma binti Mucellil (26), Remle binti Ebî Avf ibni Subre (30), Ummu Eymen binti Sa’lebe (50), Hatice binti Huveylid (55), Sumeyye binti Hubbât (62) (r.anhunne).

Allah Resûlü (sav) eğitim merkezi olarak da kullanılan mescidlere kadınların gelmesinin engellenmesini yasaklamış, soru sorduklarında cevaplamış,[11] onlara işittirmek için yer değiştirmiş, talepleri üzerine ders alacakları belli bir zaman ve yer programlamış, cariyesini güzelce eğiten sonra azat edip onunla evlenen kişiyi iki kat sevapla müjdelemiştir… Böylece cahiliye devri kadın tasavvurunu değiştirmiş,[12] hanım sahabiler de eğitim faaliyetlerine bizzat dâhil olmuşlardır.

İbni Ömer’den (ra) Allah Resûlü’nün şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Allah’ın kadın kullarının mescidlere gelmelerine engel olmayın.”[13]

İbni Abbâs’tan şöyle rivayet edilmiştir:

“Resûlullah’ı (sav) şöyle yaparken gördüm: Hutbeden önce namazı kıldı. Daha sonra hutbede sesinin kadınlara ulaşmadığını görünce Bilâl ile birlikte hanımların bulunduğu kısma gitti. Bilâl elbisesinin eteğini açmıştı. Nebi (sav) onlara sadaka vermeleri için öğüt ve emir verdi. Bunun üzerine kadınlar Bilâl’in açtığı elbisesine (takılarını) atmaya başladı.”[14]

Ummu Hişâm binti Hâris ibni Nu’mân’dan (r.anha) şöyle rivayet edilmiştir:

“Ben Kâf Suresi’ni ancak Allah Resûlü’nün (sav) ağzından ezberledim. O her cuma günü bu sureyle hutbe verirdi.”[15]

Ebû Saîd El-Hudrî’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Bir kadın Resûlullah’a geldi ve ‘Ey Allah’ın Resûlü! Erkekler senin sözlerini alıp gittiler. Şu hâlde biz kadınlar için de kendinden bir gün ayır. Bizler o günde sana gelelim, sen de Allah’ın sana öğrettiği şeylerden bizlere öğretirsin!’ dedi.

Resûlullah (sav), ‘Filan ve filan günlerde, şu ve şu mekânlarda toplanın.’ buyurdu.

Kadınlar (o günlerde ve yerlerde) toplandılar. Resûlullah (sav) onların yanlarına geldi ve Allah’ın kendisine öğrettiği şeylerden kadınlara da öğretti. Sonra onlara, ‘İçinizden hiçbir kadın yoktur ki çocuklarından üç tanesini kendisinden önce ahirete yollasın da bunlar cehenneme karşı onun için bir perde olmasın!’ dedi.

Bunun üzerine kadınlardan biri, ‘Ey Allah’ın Resûlü! İki tanesi de öyle mi?’ dedi. -‘Ebû Saîd, kadın ‘İki tane’ sözünü iki defa tekrar etti.’ dedi.-

Sonra Resûlullah (sav) üç kere tekrar ederek, ‘İki tane de, iki tane de, iki tane de öyledir.’ buyurdu.”[16]

Ebû Mûsâ’dan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Üç sınıf insan vardır ki, onların sevapları ikişer defa verilir: Kitap ehlinden olup da hem kendi peygamberine hem de Muhammed’e (sav) iman eden kimse, hem Allah’ın hakkını hem de efendisinin hakkını yerine getiren köle, cariyesi bulunan ve bu cariyeyi güzelce terbiye eden, iyice eğitip öğreten, sonra da onu azat edip kendisiyle evlenen kimsedir. İşte bunların iki kat ecri vardır.”[17]

Allah Resûlü’nün (sav) eşlerinin de eğitim öğretim çalışmalarında önemli bir yeri olmuştur. Onlar Allah Resûlü’nün (sav) en yakın talebeleridir.

“Evlerinizde okunmakta olan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti (Nebi’nin açıklaması olan Sünnet’i) hatırlayın. Şüphesiz ki Allah, (lütuf ve ihsan sahibi, en küçük şeylere ilmiyle nüfuz edip haberdar olan) Latîf, (her şeyden haberdar olan) Habîr’dir.”[18]

Müminlerin Anneleri, ashaba gizli kalan ve ancak kendilerinin bilgi sahibi olabileceği özel konularda ilim mercisi olmuşlardır. Onların bu konumu, başkasının bilemeyeceği bazı hususları öğrenebilme imkânı sağlamıştır.[19] Yine hanım sahabilerden bazılarının bizzat Allah Resûlü’ne (sav) sormaya çekindiği özel konular Annelerimizin aracılık etmesiyle sorulmuştur. Böylece çekinip sorusunu soramayanların kişisel bir engeli kalmamıştır. Onlar ilim ehli kişilerin yetişmesinde de etkili olmuşlardır. Örneğin, tabiinden Amre binti Abdurrahman ibni Sa’d El-Ensâriyye (r.anha) âlime, fakihe, hüccet ve çok ilim sahibi bir hanımdır. Birçok kişi kendisinden hadis almıştır. O, Âişe Annemizin (r.anha) yanında yetişmiş, ondan hadis rivayet etmiştir. Ayrıca Ummu Seleme Annemizden (r.anha) ve başkalarından da hadis rivayet etmiştir.[20]

Hanımların eğitim çalışmalarına katılması; Sünnetin yayılması, korunması ve ulaşmasında önemli bir yere sahiptir. Fikir vermesi açısından rivayet sayılarına göz atalım:[21]

Âişe Annemiz (rivayet sayısı 2210), Ummu Seleme Annemiz (rivayet sayısı 378), Meymûne Annemiz (rivayet sayısı 76), Ummu Habîbe Annemiz (rivayet sayısı 65), Hafsa Annemiz (rivayet sayısı 60), Zeyneb binti Cahş Annemiz (rivayet sayısı 11), Safiyye Annemiz (rivayet sayısı 10), Cuveyriye Annemiz (rivayet sayısı 7), Sevde Annemiz (rivayet sayısı 5) (r.anhunne).

Yine hanım sahabilerden Esmâ binti Yezîd (rivayet sayısı 81), Esmâ binti Ebû Bekir (rivayet sayısı 58), Ummu Hânî (rivayet sayısı 46), Ummu Atiyye (rivayet sayısı 40), Fatıma binti Kays (rivayet sayısı 34), Ummu Fadl binti Haris (rivayet sayısı 30), Ummu Kays binti Mihsan (rivayet sayısı 24), Fatıma binti Resûlullah (rivayet sayısı 18), Havle binti Hakîm, Sefîne ve Ummu Suleym binti Milhan (rivayet sayıları 14), Subey’a binti Hâris El-Eslemiyye ve Şifâ binti Abdullah (rivayet sayıları 12), Dubâ’a binti Zubeyr ve Busre binti Safvân (rivayet sayıları 11) (r.anhunne).[22]

Eğitimde tederrüc/seviye odaklı müfredat ve bireysel farklılıkları gözetmek önemli esaslardandır. İnsanlar düşünme, anlama ve kavrama açısından birbirinden farklı mertebededir.[23] Bir kimse için açık olan, başkasına kapalı gelebilir. Bazı kimselerin hemen anladığı başka kimselerce anlaşılmayabilir veya geç anlaşılabilir. Bazı kimseler öğretilecek şeyi kaldırabilecek altyapıya sahiptir. Aynı şey altyapısı oluşmamış kişilere fitne olabilir, müşkil gelebilir. Seviye farkını gözetmemek eğitimin maksatlarına aykırıdır. Mutlaka bazı kişilerin eğitimin dışına kaymalarına veya eğitim maksatlarının zıddı olabilecek türlü mefsedetlere sebep olur. Allah Resûlü (sav) anlayış konusunda birbirinden farklı kişileri eğitim açısından farklı tutmamış ancak seviyelerine göre muamele etmiştir. Böylece her sınıftan insan onun eğitiminde yer almış, faydalanmıştır.

İnsanlar fehme açılan yollar bakımından da birbirinden farklıdır. Bundan dolayı farklı yollar takip edilmeli, üsluplar çeşitlendirilmeli, tektipleşmiş bir eğitim metodundan uzak durulmalıdır. Eğitimde tektipleşmek o tipe uyum sağlayamayan kişileri eğitimin dışında tutmanın gizli hâlidir. Allah Resûlü (sav) farklı üsluplar takip ederek herkesi eğitim sürecine dâhil etmiştir. Misal vermek, kıyas yapmak, kıssa anlatmak, şekil çizerek veya eşya üzerinden anlatmak, soru cevap metodunu tüm yönleriyle kullanmak, merak duygusunu canlandırmak, söyleyeceklerini maddelemek, önce özet sonra tafsilat vermek gibi…

✽ ✽ ✽

Bir sonraki sayımızın sayfa aralarında buluşmak duasıyla, selametle kalınız.

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun…


[1]. bk. Nebevi Eğitim Modeli Daru’l Erkam, Muhammed Emin Yıldırım, s. 71-89

[2]. İbni Mace, 61

[3]. Buhari, 5035, 5036. “Muhkem”den kasıt, mufassal surelerdir. Mufassal sureler, Kâf veya Hucurât Suresi’nden Nâs Suresi’ne kadarki bölümdür.

[4]. Tirmizi, 2516

[5]. Buhari, 5166; Müslim, 2029

[6]. Buhari, 2351; Müslim, 2030

[7]. Hâkim, 7930

[8]. Çocuk sahabiler ve hadis rivayetindeki konumları için bk. Hadis Usûlünde Çocuk Sahabilerin Rivayeti Meselesi, Sıdıka Betül Erdim, (Yüksek Lisans Tezi)

[9]. Burada iki hususa dikkat çekelim:

           a. Yazı içinde zikrettiğimiz/zikredeceğimiz hadis rakamlarında İbni Hazm’ın “Cevâmiu’s Sîre” isimli eseri esas alınmıştır. Bu konuda başka çalışmalar ve farklı tespitler de vardır. Bu rakamlar nihai sonuç olarak değerlendirilmemelidir. İbni Hazm rivayet sayılarını zikrettikten sonra şöyle demiştir: “Resûlullah’tan (sav) hadis rivayet edenler konusunda bizim kaydettiğimiz ve daha önce İmam ve Hafız Bakî ibni Mahled el-Endulusî’nin ve başkalarının kaydettikleri isimler burada sona erdi. Başarı Allah’tandır. Not: Âlimler ve hafızlar kaydettiklerimizi tetkik etsinler. Her kim bir fazlalık bulursa uygun bir şekilde düzeltsin.” (Cevâmiu’s Sire, s. 297) Ayrıca bu rivayetler sıhhat açısından da çeşit çeşittir, verilen rakamlar tekrarlı rivayetleri de içerebilir.

           b. “Henüz çocuk yaşta bu kadar hadis nasıl aktarılır?” diye sorulabilir. Çocuk sahabiler ve rivayet rakamları hakkında şunu bilmek önemlidir: Bu sahabiler sadece Allah Resûlü’nün (sav) kendisinden değil, onun (sav) vefatından sonra kendilerine öğrencilik yaptıkları yaşı büyük sahabilerden de hadis almışlardır. Hâliyle bu hadislerin tümünü bizzat (hayattayken) Allah Resûlü’nden (sav) aktarmış sayılmazlar.

[10]. bk. Nebevi Eğitim Modeli Daru’l Erkam, Muhammed Emin Yıldırım, s. 71-89

[11]. bk. Buhari, 130, 228, 304, 307, 314, 751, 1584, 3474

[12]. Ömer (ra) şöyle der: “Bizler cahiliye döneminde kadınları önemsemezdik. Ama İslam gelip de Allah onları söz konusu edince, bu sebeple onların üzerimizde bir haklarının bulunduğunu gördük.” (Buhari, 5843)

[13]. Buhari, 900; Müslim, 442

[14]. Buhari, 1449; Müslim, 884

[15]. Müslim, 873; Ebu Davud, 1100

[16]. Buhari, 7310; Müslim, 2633

[17]. Buhari, 97; Müslim, 154

[18]. 33/Ahzâb, 34

[19]. bk. Buhari, 230, 270, 286, 676, 1139, 5363; Müslim, 253, 349; Tirmizi, 3883

[20]. Biyografisi için bk. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, Zehebî, 4/507

[21]. bk. Cevâmiu’s Sire, s. 257; Sahabe ve Hadis Rivayeti, Prof. Dr. Nevzat Âşık, s. 117

[22]. bk. Cuhûdu’l Mer’e fî Neşri’l Hadîs ve Ulûmih, Dr. Afâf Abdulğafûr Humeyd, el-Mer’etu’l Âlime fî Ahdi’n Nubuvve, Dr. Emîre binti Ali Es-Sâidi

[23]. Ebû Saîd El-Hudrî’nin aktardığına göre Allah Resûlü (sav) minberdeyken, “Bir kulu, Allah, ona dünya güzelliklerinden dilediklerini vermek ile nezdindekileri seçmek hususunda serbest bıraktı. O da Allah nezdinde olanı seçti.” der. Bunun üzerine Ebû Bekir (ra) ağlamaya başlar ve “Babalarımız, annelerimiz sana feda olsun.” der. Etrafında bulunanlar onun bu hâlini anlamlandıramazlar ve hayret ederler. Ancak sonradan anlarlar ki bahsedilen kişi Allah Resûlü’nün kendisidir. Ebû Bekir’in (ra) durumu için de, “Ebû Bekir ise bu işi aramızda en iyi bilenimizmiş.” diye düşünürler. (bk. Buhari, 3904; Müslim, 2382) Yine Allah Resûlü’nün (sav) Müslimlere benzeyen ağacı sorması, oradakiler bilemezken İbni Ömer’in hurma ağacı olduğunu bilmesi bu hususa verilebilecek örneklerden biridir. (bk. Buhari, 61; Müslim, 2811) Ayrıca bk. Buhari, 4970

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver