Allah İçin Verir Misin?

Çocuklarımıza güzel hasletler kazandırmaya çalışıyoruz. Doğru sözlülük, emanete sahip çıkmak, sorumluluklarının bilincinde olmak, “Allah için vermek” bu güzel ahlaklardan sadece birkaçı. Hepimiz bu erdemlerin küçük yaşlarda verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü küçük yaşlarda öğrenilen, süreklilik arz eden her söz ve fiilin, karakterimizin ayrılmaz bir parçası hâline geleceğini biliyoruz.

Nasıl yapacağımız konusunda her birimizin ilk aklına gelen rol model olmaktır bence. Bunun iki nedeni var. İlki, yaşamadığını nasıl öğretebilir ki insan? İkincisi ise çocuk gözden eğitilir, eğitilmez kulaktan…

Bir başka seçenek daha geliyor aklıma, nasıl yapacağız sorusu karşısında. Her ebeveyn baykuş olmalı aslında. Baykuşların duruşunu bilirsiniz. Baktığı her neyse gözlerini ayırmaz ondan. Ebeveynler de gözlerini ayırmamalı yavrularından. Eksikleri neyse görüp tamamlamak, sorunları neyse çözüp sonlandırmak, hataları neyse telafi etmelerini sağlamak için ayırmamalı gözlerini. Bunu yaparken her hataya müdahaleden, her sözü ânında düzeltmekten, her davranışı uyarmaktan bahsetmiyorum. (Biz genelde bunu yapıyoruz.) Yanlışı görünce kaydetmekten, hikmetle hareket edip vakti gelince iyileştirmek için müdahale etmekten, “Ne yapsam da etkili olsam?” diye ince ince düşünmekten, bunun için de zaman ayırmaktan bahsediyorum. “Baykuş gibi izleme” yöntemi, usulüne uygun  uygulandığında, güzel hasletlerin aktarılmasının daha kolay olacağına inanıyorum.

Bir başka yol, hatta en güzel yol ise kitaplardan yararlanarak yavrularımıza güzel hasletleri kazandırmaktır, ki köşemizde çokça kitap önerdik. Yalnız “her kitap” bunu başaramaz, bu gerçek göz ardı edilmemeli. Kitapların niteliği çok önemli. Neyi nasıl yapacağımızı direkt söyleyen kitapları çocuklar sevmiyor, sevmedikleri için de istifade etmiyor. Bunu şöyle de düşünebiliriz: Yaptığımız yanlışın pat diye söylenmesi ve “Öyle yapma, böyle yap.” denmesi birçoğumuzu rahatsız ediyor. Bunun yerine bir örnek üzerinden aktarılırsa bizi incitmiyor. İşte çocuklarımıza da onları incitmeden ve fark ettirmeden mesaj veren eserlerle erdemleri öğretebiliriz.

Gelin, bu ay dergi okuyucuları olarak çocuklarımıza “infak şuuru”nu nasıl kazandıracağımızı gündemimize alalım. Yukarıda bahsettiğim üç yolu da değerlendirelim (Güzel örnek olmak, çocuğumuzun bu yönünü gözlemlemek, vermeyi karakteri hâline getirecek adımları düşünmek ve vermekle alakalı kitapları edinmek).

Ben yardımcı olmak adına iki eser adı bırakıyorum buraya. Ve bir anı. Çocuğu vermeyi öğrensin diye harekete geçen bir ailenin anısı. Vermeye dair onlarca ayet Kur’ân’da, sayısız kıssa da siyer kitaplarında. Onları araştırmak ise duyarlı ebeveynlerin sorumluluğunda…

Ülker Bisiklet

Yıllar önceydi… Okulda sıradan bir gündü, fakat konumuz hiç de sıradan değildi. Allah için vermekten, hem de en sevdiklerimizi gözden çıkarmaktan bahsediyorduk. Çocuklar en sevdikleri oyuncakları sıraladılar. İçlerinden biri tam bisikletim diyecekti ki vazgeçti. Sözün nereye geleceğini tahmin etmişti. Yüreği, anlatılanlar karşısında coşsa da bir ân bisikletinden vazgeçmek ona çok zor gelmişti. Tabii ya, kaç yaz onun hayalini kurmuştu. Yeniydi, güzeldi ve daha doyasıya binememişti. Başka bir oyuncak söyleyerek geçiştirdi. Ders bitmiş, herkes kendi iç dünyasıyla baş başa kalmıştı. Allah için vermenin ilk provası bakalım ne zaman yapılacaktı?

Bisikletini söylemekten vazgeçen çocuğumuzun evine gittim. Güzel bir yemeğin ardından konuya girerek okulda olanları aktardım. Bazı erdemler belirli eşiklerde kazanılırdı. O çocuğumuza fedakârlığı öğreteceğimiz eşik bu olabilirdi ve bazen fırsatlar tek seferlikti. Aileye teklifim bu fırsatı değerlendirme yönündeydi. Aile de aynı fikirdeydi ve yavrularını “vermeye” teşvik edeceklerdi. Ancak bu fedakârlık asla karşılıksız kalmamalıydı. Onun haberi olmadan daha güzeli ona hediye edilebilirdi. Aile, çocuklarının “vermeyi alışkanlığa” dönüştürmesi için bunu hayata geçireceklerini söyledi. Kendi aralarında neler konuştular bilmiyorum, fakat sonuçta bisiklet infak edildi. Sonra biz aciz kulların yaptığı planı aşacak bir gelişme yaşandı. Çocuğumuzun babası market işletiyordu. Ülker firması markete bisiklet hediye etti…

El-Basîr olan her şeyi görmüş, Es-Semi’ ismiyle tüm konuşulanları duymuş ve El-Kerîm ismiyle hem çocuğun infakına cevap vermiş hem de anne babanın hassasiyetini ödüllendirmişti. Çocuk da olsa bir amelin, hatta bir fedakârlığın cevabı gecikmeden verilmişti. (Ne büyüksün Rabbim!)

Tavsiye 2 Kitap

1. Manto, Séverine Vidal, Meav Yayıncılık

2. Daha Çok El, Jenny Molendyk Divleli, Ketebe Yayınları

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver