Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,
Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,
Geçen ay genel hatlarıyla giriş yaptığımız yaratılış yazı silsilesine bu ay, kadın üreme sistemiyle devam ediyoruz, Allah’ın izniyle.
Buluğ çağına erişmiş bir kadının üreme sistemi şu iki hâlden birindedir: Ya gebeliğe hazırlık yapıyordur ya da gebelik süreci yaşıyordur. Üreme sisteminin faaliyet göstermediği yaşlılık dönemine kadar vücut, döngüsel olarak her ay gebeliğe hazırlık yapar. Gebelik oluşmazsa üreme sisteminin oluşturduğu yumurta ölür ve vücut, yaptığı tüm gebelik hazırlığını hayızla dışarı atar. Bu döngü menopoza kadar hiç sekteye uğramadan yaşanır. Bu yazımızda kadın vücudunun hazırlığını ve hayız oluşumunu konuşacağız.
Bir kız çocuğunda doğumundan itibaren, olgunlaşmamış yumurta hücreleri ve yumurtaların çevresinde dizili tek tabakalı hücre katmanı bulunur. Vücutta üreme sistemini kontrol eden hormonlar çok az miktardadır ve ritmik çalışmadıkları için üreme sistemi uyur hâldedir. Buluğ çağına gelmeden önceki iki yıllık süreçte üreme organları fiziksel değişikliğe uğramalı ve hormon sistemine yanıt verebilir hâle gelmelidir. Buluğ çağı başladığında -ortalama on, on iki yaşlarında- beynin kontrol noktalarındaki hormon miktarı artmaya ve ritmik olarak salgılanmaya başlar. Olgunlaşma başlayıp ince ayarların tamamlanması ve üreme sisteminin aktif hâle gelebilmesi için beden yaklaşık iki yıllık gelişimsel sürece ihtiyaç duyar. İnsan bedeni olgunlaşmak, değişmek, dönüşmek, fonksiyon kazanmak için asla acele etmez; gelişimi özümseyip içselleştirerek yol alır. Kız çocuğu on bir ila on beş yaşlarına geldiğinde buluğ çağına adım atmalı ve ilk aylık döngüsünü yaşamalıdır.
Bir kız çocuğunda buluğ çağının ortalama on, bir kadında menopoz yaşının da ortalama elli beş yaş olduğu göz önüne alınırsa kırk beş yıl boyunca her ay düzenli bir şekilde işleyen bir sistemi oluşturmak ve aksamadan çalıştırmak özen, sabır, zaman ve emek isteyecektir.
Vücuttaki birçok fizyolojik süreç gibi üreme sistemi de birbirini kontrol eden hiyerarşik hormon sistemiyle düzenlenir ve denetlenir. Üreme fonksiyonlarının başlaması, gençlik yılları boyunca devam etmesi ve her ay işlevlerini yürütebilmesi için hormonlar gereklidir ve vücutta bir aylık döngü boyunca hormonlarda keskin değişiklikler görülür.
Burada bir parantez açmakta fayda var. Kadının vücudunda yirmiye yakın hormon bir ay boyunca artıp azalan dalgalı bir seyir gösterir. Hormonlar bir yandan üreme sistemindeki görevlerini yerine getirirken bir yandan da vücut sıcaklığından kalp atışına, tüylenmeden yağlanmaya, mutluluk hâlinden iştaha kadar pek çok bedensel etkiye sebep olur. Bu değişiklikler bütünün bir parçası olmasına karşın günümüz oyun ve eğlence dünyasında kadınlarla alay edilme konusu hâline getirilmiştir. Oysa kadının bedeni yumurtlama dönemine hazırlık yaparken, vücut sıcaklığının artması, endorfinlerin yükselmesiyle oluşan mutluluk ve hoşnutluk hâli eşe yakınlık duyulmasına vesile olacaktır. Yumurtanın ömrünün bir gün olduğu göz önüne alınırsa bir ayın içindeki bir günü yakalamak için beden sinyalleri gerekmektedir. Veya rahim gebeliğe hazırlık yaparken, döllenmiş yumurta beslenebilsin ve açlıktan ölmesin diye içerisindeki kan damarlarını arttırırken elbette ki dolaşım sistemi de buna uygun dönüşüm geçirmeli; kan basıncı ayarlanmalı, kalp olduğundan biraz daha hızlı çalışmalıdır. Eğer bir kadın gebe kalırsa kendi bedeni dışında bebeğini de beslemesi gerekir. Yediği miktarın artması için iştahının açılması ve bağırsaklarının buna uygun çalışması gerekir. Ne yazık ki insan bedenini anlamanın hakkını veremeyen bir toplum; depresyonunun, agresifliğinin, mutsuzluğunun, durduramadığı iştahının veya başkaca bedensel ve duygusal problemlerinin sebebi olarak aylık döngüsünü suçlamakta; bu durum kadına değer vermeyen toplumlarda ise neslin devamı için gerekli olan, kadın bedeninde yaşanan duygusal ve bedensel değişiklikler şaka/mizah yoluyla alay konusu hâline getirilmektedir.
Hormonların esas kontrol noktası beynin hipotalamus bölgesidir. Buradan çıkan emirler, hormon elçileri (GnHR) tarafından beynin hipofiz bölgesine ulaştırılır. Hipofiz bölgesi kendisine gelen emirleri algılar ve mesajı yumurtalıklara iletmek için hormon elçileri (FSH ve LH) üretir. Kana karışan bu hormon elçileri yumurtalıklara gerekli bilgiyi taşır. Mesajı alan yumurtalıklar, dişilik hormonlarını (östrojen ve progesteron) üretir. Hormonlar ve üreme sistemi, anahtar kilit misali uyum içinde çalışarak iki amaca hizmet eder. Birincisi yumurtalıktan tek bir tane olgun yumurtayı serbest bırakmak, ikincisi döllenme gelişmesi ihtimaline karşı rahmi gebeliğe hazır hâle getirmek.
Buluğ çağı yaklaştığında beyinden hormonlar salgılandıkça hem yumurta hücresi hem de çevresindeki hücreler gelişmeye başlar. Yumurtanın hacmi iki üç kat artar, çevresindeki hücreler dişilik hormonu üretebilir hâle gelir. Yumurtanın çevresindeki hücrelerin sayısı artar ve dış kısımdakiler bir kapsüle dönüşerek yumurtayı korur. Büyüme ve gelişme, ortamda hormonlar var olduğu sürece hızlanır. Hızlı büyüme dönemi bir kez başladığında büyüme neredeyse patlama tarzında gerçekleşir. Böylece yumurta ilk boyunun on katına, ilk ağırlığının bin katına çıkar. Yaklaşık bir buçuk santimetredir. İnsan içinden, “Bin kat büyüyor ve bir buçuk santime mi ulaşıyor?” diye geçirebilir. Gözle görülemeyecek kadar küçük bir hücrenin bir buçuk santimetreye ulaşmasını anlayabilmek için bir portakalın bir dağ boyuna ulaştığını hayal edebilirsiniz.
Yumurtalık hazırlıklarını yaparken rahim de bir yandan gebelik için hazırlanır.
Yumurtanın çevresindeki hücreler tarafından üretilen dişilik hormonları, rahmi gebeliğe hazırlar. Döllenmiş yumurtanın rahme rahatça gömülebilmesi için büyür, kıvrımlı ve yumuşak hâle gelir, zigotun (döllenmiş hücrenin) beslenebilmesi için içerisinde kan göletleri yani besin depoları oluşturur.
Üreme sistemi hazır olduğunda hormonlarla beyne, “Ben hazırım!” mesajını gönderir.
Beyin, organların hazır olduğu mesajını aldıktan sonra LH hormonu üretmeye başlar, hormon seviyesi yirmi dört saatte altı ila on katına çıkar. Bu yirmi dört saat içerisinde yumurta olgunlaşmak için son adımını atar, yumurtanın çevresindeki hücrelerin oluşturduğu kapsül şekil değiştirir ve önceden yumurtayı koruyan hâli şimdi yumurtanın yumurtalıktan tüplere geçişine izin verecek şekilde daha esnek bir yapı kazanır.
Rahim gebeliğe hazır hâldedir. Döllenmeye hazır olgun yumurta ve çevresindeki gelişimini tamamlamış hücreler, beyinden gelecek olan, “Vakit geldi, tüplere geç!” sinyalini beklemeye başlar.
LH seviyesi zirveye ulaşınca yumurtanın çevresindeki hücrelerde çatlama görülür ve yumurta, hızla yumurtalıktan tüplere geçer. Bu olaya yumurtlama (ovulasyon) denir. Yumurtlama öncesinde zirveye ulaşan LH hormonu hızla başlangıç seviyesine iner. LH hormonu zirve değere ulaşamazsa yumurtlama görülmez, yumurta tüplere geçemez.
Yumurta, tüplerdeki yolculuğu başladığında yolda spermle karşılaşma umuduyla tüplerden rahme doğru taşınır.
Yumurtanın çevresindeki katmanları oluşturan hücrelerin bir kısmı yumurtayla beraber yolculuğa çıkar, çoğu da yumurtalıkta kalır ve dönüşüm geçirerek sarı renkli yağlı bir yapı (corpus luteum) oluşturup yüksek miktarda dişilik hormonu üretebilir hâle gelir. Eğer döllenme gerçekleşir ve zigot rahme gömülürse gebeliğin devamı için dişilik hormonlarının çok yüksek miktarda olması gerekir. Yumurtalıkta bulunan ortalama iki santimetrelik yağlı yapı, gebeliğin devamında çok önemli rol oynar. Herhangi bir yetersizlik durumu oluşur ve hormon seviyelerinde azalma görülürse rahim gebeliğini devam ettiremez ve düşükler meydana gelir.
Yumurtlama sonrasında yumurtalıkta oluşan yağlı yapının ömrü iki haftadır; sonra küçülür ve yok olur, hormon üretemez. Hormon desteği olmadığında rahim, gebelik için yapmış olduğu hazırlıklı hâlini devam ettiremez ve tüm gebelik hazırlığını hayız olarak dışarı atar. Dışarı atılan kanla karışık rahim dokusuna hayız denilir.
Hayız, bir rahmin gebelik olursa diye yaptığı bütün hazırlığı, gebelik oluşmadığında dışarı atma sürecidir ve aylık döngünün sonudur.
Hayız bittiğinde rahim, bir önceki ayın tüm hazırlığını atmış ve başlangıç hâline dönmüş olur. Bir sonraki ayın döngüsü için vücut tekrar, en baştan hazırlıklara başlar.
Özetleyecek olursak bir kadının vücudu, her ay yeniden bu aylık döngüyü yaşar. Hormonların desteğiyle on dört gün gebeliğe hazırlık yaparak rahmi hazırlar ve yumurta hücresini oluşturur. Döngünün on dördüncü gününde hormonlar zirve değere ulaşır ve yumurtlama gerçekleşir. Yumurta tüplere geçer. Rahme doğru yol alırken spermle karşılaşmazsa ömrü bir gündür. On beşinci veya on altıncı günde ölür. Gebelik oluşmayıp zigot rahme gömülmediğinde yumurtalıktaki sarı renkli yağlı yapıdan hormon üretimi azalır ve hormonlar belli seviyenin altına düşünce rahim tüm hazırlığını hayız olarak dışarı atar. Yağlı yapı yumurtlamadan sonra on dört günlük ömrünü tamamlar ve yok olur.
Ortalama yirmi sekizinci günde yumurta hücresi ölmüş, rahim tüm gebelik hazırlığını hayız olarak dışarı atmış, yumurtalıkta hormon üreten yapı yok olmuş ve hormonlar başlangıç seviyesine dönmüştür.
Ertesi gün, kadının bedeni yeni bir döngüye en baştan başlar.
Ömrün uzunca bir döneminde bu döngü devam eder.
Rabbim ömür verirse bir sonraki yazıda gebelik sürecini konuşmak üzere, Allah’a emanet olun.
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
İlk Yorumu Sen Yap