İtaat, kulun Yaratanı karşısında olması gereken durumunu açıklayan önemli bir kavramdır. İnsan, kul olarak yaratıcısının karşısında ne yapacak? Onun rolü nedir? Rabbi ondan ne gibi bir tavır beklemektedir? İşte itaat bu gibi soruların mukabilidir.
İtaat, sözlükte inkıyat etmek, yani boyun eğmek demektir. Emre uyma, sözü dinleme, alınan emri yerine getirme, verilen emre göre hareket etmek gibi manalara da gelir. Türkçede kullanılan itaat kelimesi de aynı anlamdadır. Yine itaat kelimesinin karşıtı isyandır. Ayrıca serkeşlik ve muhalefet de onun zıddıdır.
Allah Kur’an’da kendi emrine itaati şöyle belirtiyor:
“Yoksa onlar Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde bulunanların tümü ister-istemez O’na teslim olmuşlardır ve O’nun huzuruna döndürüleceklerdir.” (3/Ali İmran, 83)
Buradaki isteyerek kelimesi ‘itaat’ kelimesiyle ifade edilmektedir. Bunun anlamı yerde ve gökte olan şeyler, ister Allah’a itaat edici olsunlar, isterse de bundan hoşlanmasınlar; her şey O’na teslim olmak zorundadır.
İnsan Kime İtaat Etmelidir?
Allah subhanehu ve teâlâ yarattığı ve kendilerine nimet verdiği kullarının kendisine isyan değil itaat etmelerini istiyor. Eğer insan ilah diye alemlerin Rabbine itaat etmezse; sahte ilah ve rablere veya tağutlara itaat edecektir. Bu da o insanın şirke ve sapıklığa düşmesidir. Bugün bu durum göz önüne alındığında, insanların büyük çoğunluğunun bu hal üzere olduğu görülecektir. İnsanlar dilleriyle Rabb olarak Allah’ı kabul ederken, fiilleriyle Rabb olarak Allah’ın dışında rabler ve ilahlar edinmekteler. Ya onların hayatlarına yön veren rableri laik anayasaları, ya örf ve adetleri ya da kendi hevalarıdır.
Allah, kendisine itaat etmeyi emrettiği gibi, kendi adına olan şeylere de itaat etmeyi bizlere emrediyor. Yani kullarının üzerine velayet hakkı verdiklerine de itaat edilmelidir. Nitekim Allah şöyle emrediyor:
“Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Rasûl’e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve Rasûlü’ne döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.” (4/Nisa, 59)
Burada Allah ve Rasûlü dışında emir sahiplerine de itaat edilmesi emredilmiştir. Çünkü Allah emir sahiplerine, Müslümanların üzerinde velayet yetkisi vermiştir. Emir sahipleri Allah’a ve Rasûl’e bağlı kaldıkları müddetçe onlara itaat edilir. Yine kadın, kocasına itaat eder. Çünkü kocasının onun üzerinde velayeti vardır. Yani kimin, kimin üzerinde velayet hakkı varsa, ona itaat etme hakkı doğar.
Kafir ve müşriklere, Allah velayet hakkı vermediğinden dolayı, itaat edilmez. Çünkü Allah ayette:
“Allah, kafirlere mü’minlerin üzerine bir yol vermeyecektir.” (4/Nisa, 141) buyurur.
Burada Allah kafirlere, mü’minlerin üzerine yönetici veya söz sahibi olma hakkını vermemiştir. Bir Müslüman, berasının gereği olarak onlara bu hakkı vermemeli ve onlara itaat etmemelidir. Kafirlere itaat etmek; onları takip etmek, onların izleri üzerinden gitmek, din ve dünya görüşü olarak onların fikirlerini benimsemek ve onların emrettiklerini Allah’ın rızasına uymasa bile yerine getirmektir.
Kafirlere İtaat Etmek
İslam, masiyet (şirk, küfür ve haram) olan herhangi bir şeyde, insanlara itaat etmeyi yasaklamıştır. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle der:
“Allah’a isyanda yaratılanlara itaat yoktur.” (Buhari, Müslim)
Dikkat edilirse Allah Rasûlü önümüze genel bir kaide koymuştur. O da kim olursa olsun şayet masiyeti emrediyorsa, ona hiçbir şekilde itaat edilmeyeceğidir.
Nitekim Allah, anne-babaya kafir olsalar dahi iyilik yapılmasını ve itaat edilmesini, ancak bu itaatin mutlak değil mukayyed olmasını emrediyor. Kayıt ise, insana masiyeti emretmedikleri müddetçe onlara itaat edilmesidir. Allah bunun için şöyle der:
“Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır. Eğer kendisine hiçbir bilgin olmayan bir şeyi bana şirk koşasın diye sana zorlarlarsa o vakit onlara itaat etme ve kendileriyle dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna tâbi ol! Sonra dönüşünüz banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.” (31/Lokman, 14-15)
Bu ayette Allah subhanehu ve teâlâ ebeveyne itaatin sınırını belirlemektedir. Şöyle ki eğer onlar evlatlarını şirke ve küfre zorlarlarsa, burada onlara itaat edilmez.
Yine masiyet konusunda itaatin yasaklandığını belirten ayetlerden biri Enam Suresi 121. ayettir. Nitekim ayette:
“Üzerinde Allah’ın isminin anılmadığı şeyleri yemeyin; çünkü bu fısktır (yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına telkinlerde bulunurlar. Onlara itaat ederseniz şüphesiz siz de müşrik olursunuz.” (6/En’am, 121)
Allah ölmüş olan hayvanların etini yemeyi yasaklayınca Mekkeli müşrikler Müslümanlara: ‘Ölmüş hayvanı siz öldürünce (kesince) helal oluyor da (tabii bir ölümle ölen) niye helal olmasın!’ diye itirazda bulundular. Bu itiraz karşısında bazı Müslümanların kalplerinde bir şüphe hali belirdi. Bunun üzerine Allah bu ayeti indirdi. Bkz.: (İbni Kesir ilgili ayet tefsiri) Burada Allah, müşriklere olacak olan itaatin şirk olduğunu beyan ediyor. Çünkü Mekkeli müşrikler ölü hayvan etini helal görüyorlardı. Yani: ‘Onların ölü hayvanı helal kabul ettikleri gibi siz de helal kabul ederseniz, o zaman siz de müşrik olursunuz.’ denilmektedir.
O zaman masiyet cinsinden olan herhangi bir şeyde insanlara itaat yasaklanmıştır. İtaat edilen masiyetin (şirk, küfür ve haram) cinsine göre insanlar hüküm alırlar.
Kafirlere İtaat Etmenin Hükmü Nedir?
Bu konu genellikle karıştırılan ve insanların tekfirde aşırıya gittiği bir bahistir. Sebebi ise insanların, bahsin aslını İslam’dan almakla beraber, içini doldururken ve sınırını çizerken Allah ve Rasûlü’nün kastettikleri ile değil akılla ve hevayla hükmü belirlemeleridir. Böyle olunca da kafire haram noktasında yapılan itaatin, küfür olduğuna hüküm vermişlerdir. Oysa İslam’a baktığımızda kâfire yapılan itaatte ayrıma gitmiş ve itaatin cinsine göre hüküm vermiştir.
İslam’ın yaptığı bu ayrımı şöyle belirtebiliriz; Bir Müslüman, şayet küfür olan bir meselede kafire itaat ederse bu itaati Müslümanı küfre götürür. Nitekim yukarıdaki ayette Allah kafire bu konuda itaatin şirk olduğunu söylemiştir. Bunun sebebi onların Allah’ın haram kıldığı ölü etini helal görerek yemeleridir. Ki icma ile Allah’ın haramlarını helal, helallarını haram görmek küfürdür. Burada Müslümanlar şirk olan bir meselede müşriklere itaat edeceklerinden dolayı bu onları şirke götürecekti.
Şayet Müslüman, kafire küfür olmayan ama haram olan bir meselede itaat ederse, bu itaati fıska ve harama götürür. Nitekim Âdem’in aleyhisselam şeytana itaat etmesi meselesinde; Adem’e aleyhisselamşeytan yaklaşarak ‘bu ağaçtan ye’ diyor. Adem aleyhisselam burada şeytana itaat ediyor. Ama bu Adem’i aleyhisselam küfre sokmadı (haşa ve kella). Çünkü ağaçtan yememe emri bir günahtı. Bundan dolayı Adem aleyhisselam Allah’a subhanehu ve teâlâ tevbe ediyor ve Allah da onu bağışlıyor.
Bu kaidenin daha iyi anlaşılması için bir takım örnekler verecek olursak:
Bir kafir, Müslüman’a boynuna haç takmasını emrettiğinde. Müslüman da ikrah olmaksızın haçı boynuna takarsa, bu fiil Müslümanı küfre götürür. Çünkü kafire, küfür olan bir amelde itaat etmiştir.
Yine bir kafir bize: ‘Siz bazı konularda aşırıya gidiyorsunuz. İslam’da ‘cihad’ diye bir şey yoktur. Cihad sadece belli bir dönemde, Muhammed’in sallallahu aleyhi ve sellem belli yöresel durumlarda yaptığı bir ameliyedir’ dedi. Şayet biz de: ‘Doğrudur, olabilir’ diyerek onun bu konudaki fikrine itaat edersek bu bizi küfre götürür. Çünkü cihad farzdır bu şekilde dediğimizde bir farzı inkar etmiş oluruz.
Yine bir Müslüman işyerine girecek ve patronu ona ‘sakalını kesmezsen seni işe almam’ dedi. Sakal kesmek haram olduğundan dolayı buna itaat edip sakalını keserse bu itaati Müslümanı şirke değil sadece harama ve fıska sokar.
O zaman kafire yapılan her itaat insanı küfre sokmaz. Bilakis itaat edilen konunun türüne göre hüküm değişir. Şayet kafire, küfürde itaat edilirse bu insanı küfre sokar ve kafirler zümresine dahil eder. Haram olan bir meselede itaat edilirse bu insani günahkar yapar.
Selam ve dua ile…
İlk Yorumu Sen Yap