Allah’ın adıyla,
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a, salât ve selam Resûl’üne olsun.
İnsan denilince akla gelen temel kavramlardan biridir benlik. Bu ay psikoloji köşemizde benlik oluşurken gelişimini etkileyen birçok kavram arasından öz yeterlik kavramından bahsedeceğiz. Öz yeterlik ne demektir? Öz yeterlik insanı nasıl ve hangi yönlerden etkiler? Öz yeterlik gelişimi sekteye uğradığında ne olur? Öz yeterliğe dair önemli noktaları beraber keşfediyor olacağız.
Bandura, öz yeterlik kavramını “ferdin kendi davranışlarının, potansiyelinin, kabiliyet ve yeteneklerinin farkında olması, değerlendirebilmesi ve gerekiyorsa davranışlarını gerekli ölçütlere uygun olarak değiştirebilmesi veya onları muayyen bir öğrenimden geçirebilmesi” olarak bizlere açıklar.[1] Bir öteki deyişle, öz yeterlik birey olarak neleri yapabileceğini veya yapamayacağını bilmeyi, buna dair inançlarını fark etmeyi, bu inançları kontrol edebilmeyi içerir.
Peki, bir kişinin bir şeyi yapabileceğine veya yapamayacağına dair inancı nasıl gelişir?
Öz yeterlik çocukluk çağında gelişen bir inançtır. Çocuk hayatın içinde yer almaya başladığı ândan itibaren yaşam becerilerini edinmeye başlar. Bu becerileri hayatın içine aktif rol alarak edinir. Hayatın içinde aktif rol aldığında başta ailesi olmak üzere birçok sosyal çevre ile etkileşim içine girer. Bu etkileşim ve ilişki süreçlerinde çevresi çocuğa kendini tanıması, keşfetmesi için fırsatlar oluşturur, başarı ve başarısızlık duygusunu deneyimleyeceği ortamlar sunar. Bu deneyimler sayesinde çocukta yeterlilik duygusu gelişir. Aynı zamanda hayata dair birçok şeyi deneyimlerken sosyal çevresi ile ilişki içerisinde olan çocuk hem hayata hem de kendine dair birçok inancı bu ilişkiler içerisinde geliştirir.[2] Bunu bir örnek üzerinden açıklarsak kendisine ev işlerinde yardım etmesine izin veren bir anne çocuğuna eve dair sorumlulukları yapabileceğine, bunlarda başarılı olabileceğine dair bir yeterlik inancı kazandırabilir. Fakat on sekiz yirmi yaşına kadar evdeki herhangi bir sorumlulukla alakalı parmağını dahi oynatmamış çocukların yetişkin hayatlarında evle ilgili sorumluluklardan kaçınması, yetersiz hissetmesi ve yapmak istemeyişi kaçınılmaz bir sonuçtur. Veya çocukluktan beri insanların önünde konuşmasına asla izin vermeyen bir baba figürüyle büyüyen bir çocuk meslek hayatında da insanların önünde konuşamayacağına inanabilir. Burada çocuğa yeteri kadar deneyim fırsatı sunulmayışı çocuğun öz yeterlik inancını negatif etkilemiştir. Özellikle konuşma tarzını eleştiren veya aşağılayan bir baba figürü var ise bu vakada çocuk öz yeterlik inancını düşürecek olumsuz deneyimler yaşaması sonucunda da insanlar önünde konuşamayacağına dair ciddi bir inanç geliştirir. Fakat gelişim döneminde çocuğunun sosyal ortamlarda var olabilmesi için imkânlar tanıyan, çocuğunu teşvik edici cümlelerle destekleyen ebeveynlerin çocukları yetişkin hayatlarında sosyal ortamlarda daha az zorlanmaktalardır. Bandura’ya (1994) göre “güçlü bir yetkinlik inancı birçok yönden bireyin başarısını ve öznel iyi oluşunu arttırır. Yeteneklerinde yüksek güvene sahip insanlar zor görevlerden kaçınmaktan ziyade onlara meydan okuyarak yaklaşırlar. Böylece bu bireyler kendilerine zorlu hedefler koyarak onlara karşı güçlü bir bağlılık duyarlar ve başarısızlık hissinden çabuk kurtulurlar. Bu sayede bireylerin kişisel başarıları artar, yaşam stresleri azalır ve depresyona karşı savunmasızlıkları azalır.”[3] [4] Bir çocuğun veya yetişkinin yetersizlik hissettiğini en temelde iki şeye bakarak anlayabiliriz:
1. Kendisiyle alakalı işlerin sorumluluğunu almaz. Başkalarına yaptırmak veya başkalarını suçlamak üzerine kuruludur düzeni.
2. Yapacağı eylemlere dair kaygı/endişe duyar. Kaygısı da başarısız olmasına ve yetersiz hissetmesine sebep olur. Hatta başarılı olup da yetersiz hisseden birçok insan vardır. Örneğin dikkat çekici bir yazı yazmış veya bir yarışmayı kazanmış kişinin başarılı olmasına rağmen yetersiz hissettiği zaman bu durumun sebebine baktığımızda kişinin kendisini geliştirememesinden kaynaklı yetersiz hissettiğini görmekteyiz. İnsan o alanda negatif veya pozitif deneyimler üzerinden becerisini geliştirmedikçe yeterli hissedemez.
Peki, hangi tutumlar sonucunda yetersizlik hissi oluşur?
1. Aşırı Müdahale: Çocuğun kendi alanındaki sorumluluklarına kendisi yardım talep etmeden yapılan her müdahale, belirtilen her fikir çocuğun öz yeterlilik hissini zedeler. Çocuk hem kendi fikir ve eylemini özgürce ortaya koyamaz hem de yanlışlarıyla, eksikleriyle, doğrularıyla sergilediği eylemi, sonuçlarını ve sorumluluk hissini öğrenemez. Bir ilişkide çok fazla müdahale “sanki ben yapamıyormuşum gibi” hissine sebep olabilir.
2. Mükemmeliyetçi Beklentiler: Anne babanın çocuğundan, erkeğin kadından, kadının erkekten mükemmel olmaya yönelik beklentileri kişide yetersiz olduğu inancını oluşturur. “Senden her zaman en iyi performansı bekliyorum.” sesi insanın zihninde döner durur. Ve ne yaparsa yapsın o noktaya erişemeyeceğinden dolayı kişi çabalamaktan yorulur, tükenmiş hisseder.
3. Öğretici Tutum: İçerisinde yaşadığımız durumlara dair ne yapacağımıza veya ne yapmayacağımıza dair öğretici bir sesin varlığı kişide yetersizlik hissi uyandırır. “Ama Ahmetciğim, öyle yapmıyoruz! Ayşe bak, böyle yapıyoruz. Biz ayakta yemek yemiyoruz!” ve benzeri cümleler…
4. Eleştirme: Karşıdakinin davranışını kendimize göre yargılamak, doğrusunu yanlışını tespit etmek kişide, “Olduğum gibi olursam kabul görmeyeceğim. Onların istediği gibi olmalıyım. Hata yapmamalıyım.” inancını oluşturur. Hata yapma korkusu denemekten kaçınmaya ve kolay işleri tercih etmeye sebep olur. Zor görevlerle becerilerini geliştirmeyen ve hata yapmaktan korktuğu için denemekten kaçınan kişiler kendilerini yetersiz hisseder.
5. Aşırı Övgü: Kişinin davranışının aşırı şekilde övülüyor olması o davranış üzerinden kabul gördüğünü gösterir. Yani “Bu davranışı yapmadığın sürece seni olduğun gibi kabul etmeyeceğim, yeterli ve değerli değilsin.” anlamına gelebilir. Geri bildirim olarak verilen övgü dışındaki tüm övgüler kişide yetersizlik duygusu oluşturur.[5]
Burada zikredilebilecek daha birçok tutum olmakla beraber bunları saymakla yetineceğiz. Madem bu tutumlar kişide yetersiz hissetmeye sebep olmakta, o hâlde yetersiz hisseden kişi bundan nasıl kurtulacaktır? Ne olursa öz yeterlilik gelişir?
1. “Neden başarısız oldum?” analizini yapmak
2. “Başarısızlıktan ne gibi dersler çıkarabilirim?” tespitini yapmak
3. Başarısızlıkları öğrenme ve gelişim fırsatı olarak görmek
4. Yeterli hissetmek istediğimiz alanda bol bol deneyim elde etmek
5. Bizi destekleyecek/nasihat edecek bir sosyal çevre edinmek
Bu ve benzeri, sayabileceğimiz birçok yol kişinin istediği alanda yeterli hissetmesini sağlayacaktır. Burada İslam’ın bize öğütlediği düzenli bir şekilde amelin yapılıyor oluşu en etkili faktördür. Kişi bunları yaptıkça yetkinlik hissi artacak, böylelikle psikolojik sağlamlığı güçlenecektir.
Bu ay, benliği oluşturan önemli unsurlardan biri öz yeterliktir, dedik. Öz yeterlilik nedir, nasıl gelişir, kişi kendini yeterli hissettiğinde hayatında ne gibi olumlu etkileri olur, yetersiz hissetmeye sebep olan ilişkisel tutumlar nelerdir ve yetersiz hisseden biri yetkinlik duygusunu nasıl geliştirebilir sorularına cevap aradık. Gelecek sayılarda görüşmek üzere…
[1] Senemoğlu, 1997, akt:, Yard. Doç. Dr. Gürsen Topses, Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2003, s. 225-227
[2] Akçinar, B., & Özbek, E. (2017). Benlik gelişiminin öz-yeterlik algısı ve ebeveyn davranışlarıyla ilişkisi. Türk Psikoloji Yazıları, 20(40), 38-53
[3] Muris, 2002; Solberg ve Villarreal, 1997; Suldo ve Shaffer, 2007
[4] Sayın, Y., & Altun, F. (2021). Ergenlerin Öznel İyi Oluş Düzeylerinin Ebeveyn Çatışması, Öz-yeterlik ve Demografik Değişkenler Açısından İncelenmesi. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 17(2), 253-270. https://doi.org/10.17860/mersinefd.733554
[5] Övgü konusu özellikle ebeveynler için önemli bir konu olduğundan şu noktaya değinmek istiyorum: İslami çerçevede bir insanın övülmesi hangi durumlarda gereklidir? Hangi durumlarda yapılmamalıdır? Peygamberimiz (sav) insanın yüzüne karşı övmeyi yasaklamıştır. Fakat bunun bazı istisnaları vardır:
Karşıdakinde bir haslet varsa ve övüldüğü takdirde bu hasretiyle hayra teşvik ediyorsa, hayra dört elle sarılacaksa bu övgü meşrudur.
Eşler arası sevgi bağını tesis eden övgü meşrudur.
Detaylı bilgi için bk. Halis Bayancuk Hoca. (2024, July 14). Yüze karşı övmek caiz midir? | Halis Bayancuk Hoca [Video]. YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=gZshgewmMgI
Aşırı övgünün çocuk üzerindeki negatif etkileri için bk. Dr. Özgür Bolat ile Anne Baba Okulu. (2024, May 19). Övgü | Özgür Bolat ile Anne Baba Okulu 33. Bölüm (19 Mayıs 2024) [Video]. YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=GBm0Q-WC_rA
İlk Yorumu Sen Yap