Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,
Kendi gençlik deneyimlerimizden yola çıkarak evlatlarımızın gençlik dönemlerinde neler yaşadıklarını ve onlarla muamelemizde hangi yolları takip edeceğimizi konuştuğumuz köşemizde bu ay, gençlerde “Duygu Değişimleri” konusunu ele alacağız.
İslam bize tüm amellerimizde ölçü olarak itidal kaidesini koymuştur. Bu kaide duygularımız için de geçerlidir. Kişi hangi duyguyu hissediyorsa o duygunun aşırı olanı kişi için zararlı görülmekte, itidalli olanı ise ona fayda sağlamaktadır. Örneğin, merak duygusu hayır ve itidal üzere olduğunda kişiyi faydalı bilgiler öğrenmeye ve bunları amelî olarak hayata geçirmeye götürür. Fakat aşırı olan merak duygusu insanı dedikodu, gıybet, iftira gibi günahlara ve faydasız bilgileri öğrenerek malayaniyle uğraşmaya götürür. Veya değerlilik duygusu; insan kendini değerli hissetmeye ihtiyaç duyar. Bu duygusu orta hâlli olduğunda kişi Allah (cc), ailesi ve çevresi nezdinde değerli olmak için bazı uğraşlar verir. Ancak bu duygu çok yoğun olduğunda kişi aşırı davranabilir, yapmaması gereken şeyleri yapabilir. Bu iki örnekte de görüldüğü üzere duygular itidal ve hayır üzere olduğunda kişiye fayda sağlamaktadır. Âni ve yoğun duygular ise kişiye zarar verebilir. Ergenlik döneminde ise gençler yoğun duygular yaşarlar, duygularında tutarlılık ve sürekliliği yakalamakta zorlanırlar, duygu odaklı davranış problemleri yaşarlar. Bu durumun ciddiyet oluşturduğu bir evredir gençlik. Gençler bu dönemde birçok farklı duygu hissederler, mesela kendilerini değerli hissetmek isterler, bağımsızlık duygusunu yaşamaya ihtiyaç duyarlar. Saygı görmek ve koşulsuz sevilmek, beğenilmek için “asice” yollara başvururlar. Kimlik karmaşasından kaynaklı kaygı hissi ve boşluk duyguları hissedebilirler.
Bu noktada gençlik döneminde insanın bu duygularının kökenindeki sebeplere kısaca bakmamız faydalı olacaktır. Hormonal değişikliklerden kaynaklı âni ve yoğun duygular yaşarlar. Vücutlarının hızlı gelişmesine bağlı olarak görünümlerine adapte olmada zorluk, sosyal ilişkilerde aksamalar, çekingenlik, utangaçlık, agresiflik, saklanma isteği gibi durumlar yaşarlar. Eleştirilmek, sert disiplin uygulamaları, sorgulanmak, azarlanmak, olduğu gibi kabul edilmemek ve benzeri durumlardan dolayı agresif, şiddete meyilli ve isyankâr bir duygu durumunda olabilirler. Daha sayabileceğimiz birçok durumdan kaynaklı olarak farklı farklı duyguları aynı ânda hissedebilirler. Bu noktada kişinin hangi duyguları çok yoğun hissettiğine bakmamız gerekmektedir. Aşağıdaki ilk uygulamamızda önce kendinizin, ardından evladınızın gençlik döneminde hangi yoğun duyguları yaşadığını tespit edebileceğiniz iki alan mevcut. İlk sütuna kendinizin, ikinci sütuna evladınızın duygularını yazarak bunu tespit edebilirsiniz.
Sizler gençlik döneminizde hangi duyguları hissettiniz? “Ben gençken ..… duyguları çok fazla hissetmiştim.” dediğiniz hangi duygular hayatınızda vardı?
Evladınızın bir genç olarak en yoğun hissettiği duygular sizce hangileri?
Ben gençken hissettiğim duygular | Evladımın hissettiği duygular |
Gençlerin duygularının âniden değiştiği ve yoğun duygular yaşadığı hem kendimizden bildiğimiz hem de evlatlarımızda gördüğümüz üzere herkesçe aşikâr. Kendi kanaatimce biz yetişkinler ise kendi dünyamızda duyguları hemen değişmeyen, tutarlı bir dünya ve çevre aramaktayız. Hâliyle bu âni ve yoğun duygu değişimleri bize tehditkâr gelmekte, dolayısıyla gençlerimizin duygularını reddetme ve bastırma çabalarına girmekteyiz. Oysaki reddetmek veya bastırmak yerine kabul yoluna gitmek ilk etkili adımımız olacak. Bu dönemde coşkun duyguları ve âni değişimleri ebeveynler kabul etmeye ve doğal karşılamaya çalışmalılar. Bunu yaptıkça hem kendilerinin âni ve sert tepkiler vermelerini engellemiş olacaklar hem de reddedilmeyen ve bastırılmayan bu yoğun duygular üzerine çalışılabilecek, orta hâlli bir çerçeve oluşturulabilecektir. “Bu dönemde böyle yoğun duygular olacak, kabul et Fatma/Ali!” diyemeyen aileler çocuklarına sert tepkiler vermekte, çocuklarının bu duygu ve davranışlarını kendilerine ve ebeveynliklerine bir isyan, bir karşı çıkış olarak algılamakta ve bu duyguları bastırmaya çalışmaktalardır. Bastırılan duygular daha sonrasında gençleri ailelerinden gizli işler yapmaya, yalan söylemeye ve daha ileri boyutlardaki davranışlara itmekte. Fakat duygularının reddedilmediği güvenli bir ortamda gençler konuşmak için masaya oturmakta daha gönüllü olabilmekte. Bu duyguların olabileceğini kabul eden aileler ikinci adım olarak evlatlarının bu duyguları neden hissettiğini anlamaya çalışmalılar. Bu duyguları anlamaya çalışmak duygunun yoğunluğunu azaltacaktır. Anlaşıldığını hisseden gençler konuşmaya daha açık hâle gelecek ve ebeveynlerinin nasihatlerini ve yönlendirmelerini reddetmeleri azalacaktır. Elbette bilinçli ebeveynler olarak onlara kararlarında dayatma veya ciddi yönlendirmeler yapmak yerine bizler üçüncü adımımız olan seçenek sunma yoluna gideceğiz. Onlara hissettikleri duyguları orta yola çekebilecekleri imkânlar sunmalıyız. Sunduğumuz seçenekler arasından kendi kararlarını alabilme fırsatı tanımalıyız. Ve bu aldıkları kararın sonucunu kârlı veya zararlı olsa dahi üstlenmeleri için onlara alan açmalı ve bu süreçte onların yanında destekleyici bir konumda olmalıyız. Bahsettiğim adımları bir örnek üzerinden daha iyi anlamaya çalışalım. Bir aile ortamında aile toplantıları yapılmazsa ve gençlerin fikirleri alınmazsa, bir olay veya durum oluştuğunda aileler evlatlarının fikirlerini mantıksız veya uygulanamaz bulduğundan dolayı göz ardı ederse, gençler kendilerini görünmez, değersiz ve birey olarak yok sayılmış hissederler. Bu durum ne kadar yoğun yaşanırsa söz konusu olan genç kendini ispatlamak ve varlığını ortaya koymak için o kadar çok başka yolların arayışı içine girer. Kendi fikirlerini dinleyen ve onu önemseyen insanlarla muhatap olmaya, arkadaşlık etmeye ve onlarla bir bağ geliştirmeye başlarlar. Hâliyle kendilerinin önemsiz, değersiz, dinlenilmediğini hissettiren aile ortamından ziyade dinlenildiği ve fikirlerinin önem gördüğü (genellikle arkadaş) ortamını tercih etmeye başlar. Sadece bu örnekte bile duyguların ne kadar güçlü etkenler olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede ebeveynlerin yapması gereken gençlerin, evlatlarının yaşadığı yoğun duyguları tespit ettikten sonra onlara nasıl davranacaklarına karar vermektir. Aşağıdaki uygulamamız bu kararınızda size yardımcı olacaktır. İlk sütuna “Sizin hissettiğiniz yoğun duygularda size nasıl davranılmasını isterdiniz?” sorusunun cevabını yazabilirsiniz. İkinci sütuna ise “Evladımın hissettiği her bir yoğun duyguya karşılık Ben ……… şeklinde davranacağım.” ifadesine karşılık gelen tercih ettiğiniz davranışı yazabilirsiniz.
Size nasıl davranılmasını isterdiniz? | Ben evladıma ……… şeklinde davranacağım. |
Bu ayki yazımızda genç evlatlarınızın hissettiği yoğun duygulardan, bu duyguların davranışlarını etkileme mekanizmasından bahsettik. Ardından sizin gençlik döneminizde yaşadığınız duygulara dönüp baktık. Bu yoğun duygular karşısında ebeveynler olarak neler yapabileceğiniz üzerine konuştuk. Yazımızın sonunda sizlerin bilinçli ebeveynler olarak evlatlarınıza nasıl muamele edeceğinize dair karar verebilme hakkına ve gücüne sahip olduğunuzu sizlere tekrardan hatırlatmak istiyorum. Rabbimizden (cc), öğrendiklerimizle amel etmemizi bizlere nasip etmesini niyaz ederiz.
Selam ve dua ile…
İlk Yorumu Sen Yap