Malumunuz olduğu üzere 112. sayıda Sünnet İlmihâli kitabını referans alarak abdest ve namaz temalı “Bunları Biliyor musunuz?” isimli makaleyi kaleme almıştım. Dileyenler karekodu okutarak makaleye ulaşabilirler.[1] Bu çalışmayı Fıkhu’l Hadis kitabına teveccühün artmasına bir nebze de olsa vesile olması ümidiyle yaptığıma değinmiştim. Hamdolsun müspet dönüşler aldım. Bu kez de yakın zamanda raflardaki yerini alan; Cenâiz, Zekât, Oruç, Hac ve Umre bölümlerinden oluşan Sünnet İlmihâli’nin 3 ve 4. ciltlerini referans alarak serinin 115 maddelik ikinci kısmını kaleme aldım. Maddeleri kitabın cilt ve kitap içi bölüm sırasına riayet ederek paylaştım. Allah’tan (cc) bu çalışmayı faydalı kılmasını diliyorum.
Cenâiz Babına Dair
1. Kabirlerin bir karıştan fazla yükseltilmesi yasaktır.
2. Kabirlerin kireç, mermer, betondan yapılması, üzerine kubbe, türbe veya sanduka inşa edilmesi Allah Resûlü’nün (sav) yasakladığı cahiliye âdetlerindendir.
3. Kabirler üzerine, mezar taşlarına yazı yazmak yasaklanmıştır.
4. Kabirlere çiçek, ağaç dikmek, bahçe yapmak yasaklanmıştır.
5. Kabirlerin üzerinde oturmak, onlara doğru namaz kılmak, kabristanda Kur’ân okumak yasaklanmıştır.
6. Mezarlıkta ayakkabıyla gezmek yasaklanmıştır. Diken, taş, cam batması tehlikesi varsa kişinin ayakkabısını giymesinde sakınca yoktur.
7. Taziye sunmak örfi bir uygulamadır. Kâfir kişilere de taziye sunulabilir. Ölü, tevhid ehli değilse “bağışlanmaya” taalluk eden ifadeler kullanılmaz.
8. Anne ve babası müşrik olarak ölen kişi “Rabbenağfirlî” diye bilinen duayı okumaz.
9. Taziye için insanlarla bir yerde toplanmak, taziye için yemek yapmak cahiliye âdetlerindendir. Ölü evinde ölü yakınlarının bir arada olması bu kapsamda değerlendirilmez.
10. Ölü evine, ölü yakınları için yemek göndermek Allah Resûlü’nün (sav) talimatıdır.
11. Ölünün arkasından Kur’ân okunmaz. Fakat bu içtihadi bir konudur. Okunacağına dair içtihadda bulunanların da sevap alması umulur.
12. Birden fazla cenaze olursa asıl olan her biri için ayrı ayrı cenaze namazı kılınmasıdır. Savaş, doğal afet gibi toplu ölümlerde toplu kılınabilir.
13. Cenaze namazında kaç tekbir alınacağına; birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü tekbirde nelerin okunacağına dair kesin bir nas yoktur. Âlimler birinci tekbirde Fâtiha ve zamm bir sure, ikinci tekbirde salâvat, üçüncü tekbirde ölüye dua, dördüncü tekbirde tüm Müslimlere dua etmeyi önermişlerdir.
14. Efdal olan, cenaze namazında sadece sağ tarafa kısık sesle selam vermektir. Her iki tarafa selam vermek de meşrudur.
15. Cenazeye katılanların alacağı ecirler kadınlar için geçerli değildir. Kadının cenazeye katılması hoş karşılanmadığından ecir almazlar.
16. Özel ihtiyaç olmadıkça cenazede ışık yakılmaz.
17. Ruh üflendikten sonra düşük olan, ölü doğan çocuğun cenaze namazı kılınabilir.
18. Yetişkinlerin cenaze namazını kılmak farz-ı kifaye, çocuklarınınkini kılmak müstehaptır. Çocuğun namazının kılınıp kılınmayacağı kişilere kalmıştır.
19. Ruh, yaygın bilinenin aksine yüz yirmi gün sonunda değil, kırk günün sonunda da üflenebilir.
20. Tevhidi izhar etmeyen, anne babası müşrik olan çocukların cenaze namazları kılınmaz. Dünyalık hükümlerde ise anne babasına göre muamele edilir.
21. Düşmanla çarpışma esnasında şehit olanlar yıkanmadan gömülürler. Savaş ortamı olmaksızın düşman tarafından öldürülenler -suikast vb.- şehit olsalar dahi yıkanırlar.
22. Müslimler Müslimlerin, kâfirler kâfirlerin mezarlığına gömülür. Müslimler mutlaka kendi mezarlıklarını oluşturmalılardır. Böyle bir ortam yoksa, resmî prosedürler veya maddi imkansızlıklar buna el vermiyorsa kişiler mezarlık dışında kâfir ölülerin olmadığı bir yere gömülürler. Buna da imkân yoksa, Müslim ve müşrik ölüler karışık gömülebilir. Allah (cc) kimseye gücünden fazlasını yüklemez.
23. Güneş doğduğundan kuşluk vaktine kadar, Güneş tepedeyken, Güneş batmaya yüz tuttuğunda ve geceleyin ölü gömmek yasaklanmıştır. Bir ihtiyaca binaen bu saatlerde gömülebilirler.
24. Ölünün üzerine demir koyma uygulaması yoktur.
25. Ölünün soyulup üstünün örtülmesi, karnına ağırlık konması, çenesinin bağlanması, eklemlerinin yumuşatılması… gibi birçok uygulamanın dinde delili yoktur. Ölünün hürmetini muhafaza etmek adına örfileşmiştir.
26. Ölünün yüzü açılıp öpülebilir.
27. Cemaat kalabalık tutulmaya çalışılmalıdır. Yüz kişi yoksa en az kırk kişiyle kılınmaya çalışılmalıdır. Kırk kişi bulunmadığı takdirde de cemaat üç saf hâlinde toplanmalıdır.
28. Hastanın beyin ölümü gerçekleşmiş, doktorlar geri dönmesinden ümit kesmişlerse yaşam ünitesinden çıkarılabilirler.
29. Ölen kişi kimi vasiyet etmişse yıkama önceliği onundur. Vasiyeti yoksa öncelik eşinindir. Eşi bilmiyorsa sırasıyla işi bilen yakın akrabasıdır.
30. Kadını yıkayacak kadın, erkeği yıkayacak erkek bulunamazsa bu kişiler elbiselerinin üzerinden su dökülmek suretiyle yıkanırlar.
31. Doğuştan çift cinsiyetliler de elbiselerinin üzerinden su dökülmek suretiyle yıkanırlar.
32. Çocukların erkek veya kadın tarafından yıkanması fark etmez.
33. Ölü yıkamak ibadet olduğundan niyet etmek şarttır.
34. Cenaze namazında rükû ve secde yoktur.
Zekât Babına Dair
35. Zekâtı verilecek hayvanın saime olması, yani doğada masrafsız otlanması gerekir. Ma’lufe olan, yani tamamen yemle beslenen hayvanlardan zekât alınmaz. Hem doğada beslenip hem de yemle besleniyorsa çoğunluğa göre hareket edilir.
36. Tarla sürme, yük taşıma için kullanılan hayvanlardan zekât alınmaz.
37. Delilerin, çocukların, yetimlerin mallarından da zekât alınır. Zekât kişilerle alakalı değil, malla alakalıdır.
38. Zekât verilen malın gelişme özelliği olması gerekir. Kişi oturduğu evin, aracının, dükkânının zekâtını vermez. Gelir getirmeyen, ihtiyaç için kullanılan malların zekâtı olmaz. Yatırım amaçlı alınan, ticari olarak alınıp satılan ev, araç… gibi ürünlerin zekâtı verilir.
39. Süt, yumurta, yün, ipek gibi günlük kullanılan ürünlerin zekâtı yoktur. Alınıp satıldıklarında ticaret malları zekâtına tabi olurlar.
40. Balın zekâtı hakkında kesin bu kadar zekâtı verilir denemez. Dileyen balın %10’luk kısmını, dileyen satıştan elde edilen kazancın %2,5 oranında zekâtını verir.
41. Normal şartlarda zengine zekât verilmez. Fakat zengin kişi; mücahit, zekât memuru, afete uğrayan biriyse kendisine zekâttan pay verilir.
42. Nafakası vacip olan akrabaya zekât verilmez. Eş, çocuk, ebeveyn… gibi. Bu durum parayı bir cepten alıp ötekine koymaktır.
43. Kadın kocasına zekât verebilir. Çünkü kadın kocasının nafakasını karşılamak zorunda değildir.
44. Peygamber soyundan olan kişilere kıyamete kadar zekât verilemez.
45. İslam toplumunun belirlediği zekât vakti var ise bu dönemde malı nisabın üzerinde olan herkes zekât verir. Malın bir yılı doldurmuş olması şart değildir.
46. Ailenin her ferdi için bayramdan önce fıtır sadakası verilir.
47. Ölen kişinin zekât borcu varsa, bıraktığı malından tahsil edilir.
48. Borç olarak verilmiş para alınmayıp zekât yerine sayılabilir.
49. Define bulunduğunda miktarına bakılmaksızın ve bir yıl geçmesi beklenmeksizin hemen 5/1 oranında zekâtı verilir.
50. Ekinler 5 vesk yani 600 kiloya ulaşmadan zekâtı verilmez.
51. Ziraat ürünlerinin 10/1 oranında zekâtı verilir. Sulama ve makine kullanımı gibi masraflar yapılmışsa 20/1 zekât verilir.
52. Bir kısmı yağmur, nehir suyu; bir kısmı taşıma suyla yapılmışsa %7,5 zekât verilir.
53. Zirai ürünlerde bir yıl beklenmez. Ürün olgunlaştığında zekâtı verilir.
54. Zekât toplarken ticari mallar tek tek sayılmaz, mal sahibinin tahminine göre hareket edilir.
55. Fıtır sadakası gıda olarak da verilebilir para olarak da.
56. Para, takı ve ticari malların parasal karşılığı 85 gram altın değerine ulaşmadıkça zekât vacip olmaz. (Nisap miktarı 20 dinardır ve her bir dinar 4,25 gram altın olup 85 gram altına tekabül eder.)
57. Ekinlerin zekâtının üzerinden bir yıl geçmesi beklenmez, hasat vaktinde zekâtları verilir.
58. Kişi parasını ödediği, fakat henüz elde edemediği, birine borç verdiği, lakin tahsil etmediği… gibi tamamen tasarruf yetkisinde olmadığı malların zekâtını vermez. Alacağından kesin emin ise dilerse zekât mallarına ekleyebilir.
59. Yıl içinde kazanılmış malların üzerinden ayrıca bir yıl geçmesi beklenmez.
60. Altın ve gümüş ayrı kalemlerdir, zekât hesaplanırken bir hesaplanmazlar. Ayrı kalemler ayrı hesaplanırlar.
61. Yatırım amaçlı alınan, sermaye olarak bekleyen takıların her yıl zekâtı ödenir. Kadın, mehrini ticari olarak saklamıyor, takı olarak kullanıyorsa sadece bir kereye mahsus zekâtını verir. Her sene zekât vermek zorunda değildir.
62. Mal sahibi malının, kiraya veren ise kira gelirinin zekâtını verir.
Oruç Babına Dair
63. Orucu özürsüz terk eden/bilerek bozan kişi altmış gün kefaret orucu tutmaz. Bu kişinin üzerine sadece tevbe ve yediği günün kazası düşer.
64. Ramazan Bayramı üç gün değil, bir gündür.
65. Oruçlu kimse yutmadığı müddetçe yemeğin tadına tuzuna bakabilir.
66. Suyla tüketilmedikçe gıda takviyesi olarak değerlendirilmeyen, tok tutma veya susuzluğu giderme özelliği olmayan iğne, damla, serum, kan alma, kan verme, dilaltı hapları, nefes darlığı için kullanılan spreyler, vücuda giren kameralar, gargara yapılan ilaçlar orucu bozmaz. Efdal olan; bir zorunluluk olmadıkça sayılanların iftar sonrasına bırakılmasıdır.
67. Farz veya nafile oruçta unutarak yemek içmek orucu bozmadığı gibi Allah’ın ikramı olarak değerlendirilir.
68. Kişinin eşini öpmesi gibi yaklaşmalar, şehvet hâliyle meni gelmedikçe oruca zarar vermez.
69. Kişi, kefaret gerektirecek bir şey yapıp orucunu bozduğunda, altmış gün dışında, bozduğu günün orucunu da kaza etmesi gerekir.
70. Uyuyan kişiden kalem kaldırıldığından, ihtilam olan kimsenin orucu bozulmaz.
71. Sahur vaktinde oruçlu olan kimse cünüp olduğunu fark ettiğinde sahurunu yapabilir. Güneş doğup namaz vakti çıkmayana kadar müddeti vardır. Güneşten sonra cünüp olduğunu fark eden kimse ise ikindi vaktine kadar gusülü erteleyebilir.
72. İftar yemeğine önce tuzla başlamak asılsızdır. Varsa yaş hurma, yoksa kuru hurma, o da yoksa suyla oruç açılır.
73. Oruçlu kişi dişlerini fırçalayabilir. Yutmayacağı takdirde macun da kullanabilir. Diş temizleme hakkındaki tüm faziletler oruçlu için de geçerlidir.
74. Oruçlu mübalağa etmekten kaçınmalı, burna hafif su vermelidir.
75. Geçici hastalığı olanlar tutamadığı günleri kaza ederler. İyileşmesinden ümit kesilmiş veya hastalığı uzun yıllar sürecek hastalar tutmadığı her gün için bir fakir doyururlar.
76. Doyurmak için fakir bulamayanlar, bir günlük yiyecek bedeli verebilirler.
77. İslami/Kamusal/Cemai görevleri olan kişiler şayet zayıf düşeceklerse nafile oruç tutmaları doğru değildir.
78. Gün içerisinde hayızı kesilen ve bu süre zarfına kadar bir şey yiyip içmeyen kişiler, günün geri kalanını oruçlu olarak geçirmezler.
79. Hamile ya da emziren kadınlar, orucun bebeğe veya kendilerine zarar vereceğinden endişe ederlerse tutmadıkları oruca mukabil her gün bir fakir doyururlar.
80. Hayızlı ve istihazeli kişiler mescitlere gelebildiği gibi itikâfa da girebilirler.
81. İtikâf mahalli, mesciddir. Tüm imkân ve yollar tükenmedikçe evde itikâfa girilmez.
82. Meşru mazeretlerle oruç tutamayanların bu oruçları bir sonraki Ramazan ayına kadar tutma zorunluluğu yoktur. Fakat ibadetlerde aslolan aceleci olmaktır.
83. Şevval ayı orucu belirli bir zaman dilimine münhasır ibadetlerden olduğu için, faziletinden mahrum olmamak adına öncelenebilir. Bu, sabah namazı sonrası Kur’ân yerine zikirle meşgul olunması gerektiği gibidir. Önce Şevval orucu tutulup daha sonrasında kaza oruçları tutulabilir. Böylelikle Şevval orucunun hayrından mahrum kalınmamış olur.
84. Kişinin istemeyerek kusması orucuna zarar vermez. Fakat bilerek kendisini kusturan kişinin orucu bozulur. Ramazan dışında kaza etmesi gerekir.
85. Oruç borcuyla ölen kişilerin yerine velileri oruç tutabilir.
86. Orucu tamamen terk eden kimse tevbe ettiğinde artık kaza tutmaz.
87. Nafile orucu bozup devam ettirmek arasında kişi muhayyerdir. Orucunu bozana günah yoktur. Sonrasında kaza etmesi gerekmez.
88. Üç aylar ve bu aylarda oruç tutulacağının aslı yoktur.
89. Şevval ayında altı gün oruç tutmak sünnettir ve peş peşe tutma zorunluluğu yoktur.
90. Kadınlar, eşinin müsaadesi olmadan nafile oruç tutamaz.
91. Sadece cuma günü veya Aşure Günü oruç tutulmaz. Ancak bir gün önce veya sonrasında tutulacaksa bu günlerde tutulabilir.
92. Kişi orucunu bozmak maksadıyla çubuk emse dahi orucunu bozar.
93. Çocuklara yarım gün oruç tutturarak oruç tutmaya hazırlamak güzel bir davranıştır.
94. Ramazan ayının girdiğini gün ortasında öğrenen kişi iftara kadar yemeyi içmeyi keser.
95. Kişi gün içerisinde bir şeyler yiyip içmemişse, oruca niyet etmemiş dahi olsa gün içerisinde nafile oruca niyet edebilir. Bu, iftara yakın bir saat de olsa fark etmez.
Hac ve Umre Babına Dair
96. Telbiye Türkçe olarak da getirilebilir.
97. Jöle sürmek toplumda yaygın olduğu gibi caiz olmayan bir şey değil, bilakis Peygamber uygulamasıdır. Allah Resûlü (sav) saçlarına zamk, reçine gibi mülebbed sürerdi.
98. Normalde dille niyet getirmek bidattir. Hac ve umre menasiklerinde niyet dille getirilir.
99. İhram yasaklarını işlemek haccı bozmaz. Kefaretleri nasla belirlenenlerin kefareti ödenir. Hakkında kefaret belirtilmeyen yasakları işleyenler tevbe etmekle yetinir.
100. İhramlı kadına yasaklanmış tek giysi yüzü ve eli tamamen sarıp sarmalayan örtülerdir. Kıyafet anlamında bu ikisi dışında herhangi bir yasağa muhatap değillerdir.
101. İhramlı kişinin koku sürünmesi yasaktır. Kokulu sabun, şampuan, deterjan kullanmalarında sakınca yoktur.
102. Tavaf yaparken abdest almak şart değildir. Abdestin şart olduğu tek yer namazdır.
103. İlk üç şavtta erkekler remel yapsalar da/havalı yürüseler de kadınlar remel yapmazlar.
104. Omuz ve kol sadece tavafta açılır. Tavaf dışında iki omuz da örtülerek kapatılır.
105. Kadınlar güç oranında, tavafta erkekler arasına karışmamaya özen gösterirler.
106. Kadınlar saçlarını tamamen kesmez kısaltırlar.
107. Tavafta konuşmak yasak değildir.
108. Temettu haccı yapanlar, umreden sonraki hacda, hac amellerini yapmazlar. Geri kalan amelleri yaparlar.
109. Arafat vakfesi dışındaki rükunlar, hac günlerinde istenilen vakitlerde yapılabilirler.
110. Kurbanlık kesenler herhangi bir menfaat karşılığında hayvandan bir cüz veremezler. Kurbanı kesen kişiye deri, kelle, paçaları vermek gibi.
111. Ramazan Bayramı bir gün olup Kurban Bayramı dört gündür.
112. Kişi kestiği kurbandan, akikadan, adaktan dilediği kadar yiyebilir. Evine istediği kadar et götürebilir, bunun alt veya üst sınırı yoktur. Âlimler ihtiyaten 3/1 geçmemesini uygun görmüşlerdir.
113. Hacdaki kurbanlık kendiliğinden ölecek olsa, ölmeden önce kesilse bu eti ne kurban sahibi ne de kafilesindekiler yiyebilir. Böylelikle şer’i hilenin önü alınmış olur.
114. İfâda tavafında remel yoktur.
115. Bayramlarda oruç tutmak yasak olsa da hedy kurbanı bulamayanlar, Kurban Bayramı’nda oruç tutabilirler.
[1]. https://archive.org/details/112-tevhid/page/47/mode/1up
İlk Yorumu Sen Yap