Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,
Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Bu ayki yazımızda hayatımızda her daim gerekli olan ve yanlış bilinen kavramlardan biri olan sorumluluk konusunu ele almak istiyoruz. Peki, nedir sorumluluk ve neden yanlış anlaşılan bir kavramdır? Bir seminerde katılımcılara “Sorumluluk bize ne anlam ifade ediyor?” diye sormuştum. Aldığım cevaplar genelde çocukların yerine getirmediği sorumluluklarıyla ilgiliydi. “Peki, sorumluluk çocuklara kaç yaşında verilmelidir?” diye sorduğumda ise “8, 9, 10, 12, 14…” cevaplarını almıştım. O gün daha iyi anlamıştım ki sorumluluk -gerçekten- yanlış bilinen bir kavramdı. Evet, sorumluluk denildiğinde genelde olumsuz çağrışımlar akla gelmektedir. Bu durumun en belirgin sebepleri arasında doğru bir şekilde öğrenememek ve öğrenilen şekilde öğretilmeye çalışılması yer almaktadır. İşte bu sebeple burada “Sorumluluk nedir, çocuklarda sorumluluk neden önemlidir, çocuklarda sorumluluk bilinci ne zaman ve nasıl verilmelidir ve yaşlara göre alınması gereken sorumluluklar nelerdir?” sorularına cevap arayacağız. Sonraki yazımızda ise yetişkinlere yönelik bir sorumluluk yazısını sizlerle paylaşmayı planlıyoruz, Allah nasip ederse.
Kısaca sorumluluk; kişinin yerine getirmesi gereken yükümlülükleri zamanında kendi kararları, sınırları ve isteğiyle yerine getirmesidir.[1] Ev, okul, iş, toplum içinde herhangi bir bir alan olması fark etmeksizin birey olarak her yerde farklı sorumluluklarımız vardır. Zaten insanoğlu Rabbine karşı bir sorumlulukla dünyaya gelmiştir. Misal; Alah’a (cc) hakkıyla ibadet etmek ve O’na hiçbir şeyi şirk koşmamak, Allah’a karşı sorumluluklarımızdandır.[2] Sorumluluklar farklı alanlarda hayatımızda yer almaya devam eder. Bireylerin hayatında önemli bir yer taşıyan sorumluluk, çocuklar için de aynı öneme sahiptir. Çocuklarda sorumluluk, genelde okul çağında verilmeye çalışılır. Oysaki sorumluluk, erken çocukluk döneminde, yani çocukluğun ilk yıllarından başlayarak (iki yaş) okul çağına kadar kazanılması gereken bir beceridir. Her ân gelişmekte olan çocuk için yaşamının ilk döneminde sorumluluk becerisini -doğru bir şekilde- kazandırmak, sorumluluk duygusunu kavrayabilmesini ve hayatına geçirebilmesini sağlar.
Sorumluluk becerisini kazanabilmek çocuklar için ciddi öneme sahiptir. Planlı, kendi kararlarını verebilen, öz güvenli, kendini ifade edebilen, karar verirken değer yargılarına dikkat eden, kendisine karşı öz saygısının olduğu, seçme ve tercihte bulunan, bağımsız hareket eden, sınırlarını çizen ve koruyan, kendi benliğine karşı sorumlulukları (kişisel sorumluluk) yerine getirebilen, sağlıklı ve kolay iletişim kurabilen, başkalarının haklarına riayet edebilen (sosyal sorumluluk), yaptığı işi sonuna kadar götürebilen, tercih ve seçimlerinin sonuçlarına katlanabilen bireyler ortaya çıkmaktadır.[3] Kendi ihtiyaçlarının farkında olan ve bu ihtiyaçları kendisinin karşılayabildiğini gören, kendisine yetebilen çocuğun öz güveni, sosyalleşmesi, karar vermesi ve yukarıda zikrettiğimiz maddeler kişiliğini olumlu yönde etkilemektedir.
Çocuğun gelişimi için ve tüm hayatını olumlu ya da olumsuz etkileyen sorumluluk konusunda yanlış yapılan, belirgin bazı hatalar söz konusudur. Engellenmek, gelişime uygun sorumluluklar vermemek, mükemmel bir sonuç beklemek gibi. Kısa bir örnek vererek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamak istiyorum.
Beş yaşında bir çocuk düşünelim. Bu çocuk, annesiyle sofrayı toplamak istiyor, fakat anne, “Sen daha küçüksün, dökersin.” gibi kaygılar hasebiyle izin veremiyor. Kurabiyeye yardım etmek istiyor, fakat daha küçük olduğu için etrafın kirlenmesi, zaman kaybı endişesiyle bu fırsat da verilemiyor. Kıyafetini kendisi giymek istiyor, ama cevap aynı: “Sen daha küçüksün, beceremezsin!” Dökmesinden, kırmasından, kirletmesinden, becerememesinden korkulduğu için yapabileceğine inanılan vakte kadar müsaade edilemiyor. Zaman su gibi akmaya devam ediyor, aradan yıllar geçiyor. Beş yaşındaki minik on iki yaşına geliyor. Anne sofrayı topluyor ve on iki yaşındaki genç oturuyor. Sonra anne, bastırdığı duyguları dile döküp söylenmeye başlıyor: “Sanki hizmetçiniz var…” Genç, ne yapacağını bilmeden panikle kalkıp yardım etmeye çalışıyor, bir yandan annenin söylemlerine içerleniyor ve anlam veremiyor. Hızlıca bulaşıkları yıkamaya çalışıp annesine kendisini kanıtlamaya çalışıyor. Anne bulaşıkları gördüğünde, “Bu bulaşıklar böyle mi yıkanır?” diyerek yine söyleniyor. Burada duralım ve tekrar başa dönelim. Çocuk beş yaşında bir şeyler taşımak, annesine yardım etmek istemişti. Fakat engellenerek bu duygu bir şekilde körelmiş ve sorumluluk duygusu gelişmemiş bir birey ortaya çıkarmıştı. Gelişme çağında sorumluluk verilmeyen çocukların ise yetişkin olduklarında sorumluluklarının bilincinde olması bekleniyor. Bu düşünce bebeğin yürümeyi öğrenmeden koşmasını beklemek gibidir.
Sorumluluk verme aşamasında yapılan başka bir hata ise, “Ben küçük yaşlardan itibaren sorumluluk verdim. İçinde yok.” düşüncesidir. “Ne sorumluluk verdiniz?” sorusu yöneldiğinde ise cevap, “Odasını toplayana kadar başında bekledim. Hep söyledim, yap diye. Ama içinde yok. Yaptığı işi de güzel yapamıyor.” Burada yapılan hata genelde sorumluluğu yanlış anlamak ve yanlış verme girişiminde bulunmaktır. Bir başka yapılan hata ise çocuğun gelişimine ve yaşına uygun olmayan ağır sorumluluklar vermeye çalışmak ve ondan bir yetişkinin yapabileceği performansı beklemektir. Sorumluluk bu şekilde sevdirilemez, kazandırılamaz. Çocuklar için faydalı olan oyunla öğretmek her zaman ilk seçenek olmalıdır.[4]
Çocuklara sorumluluk bilinci ne zaman ve nasıl verilmelidir?
Sorumluluk, erken çocukluk döneminde, yani yaşamın ilk yıllarından itibaren şekillenmeye başlar.[5] İki üç yaşlarında ise gelişimine uygun ve yerine getirebileceği sorumluluklar yavaş yavaş verilmeye başlanır. Tabii ki sorumluluk verilirken kişinin dikkat etmesi gereken önemli hususlar vardır. Her ebeveyn kendi çocuğunu tanır. Gelişim düzeyi nasıl, hangi sorumlulukları yerine getirebilir, kas gelişimleri yapması gereken eylem için yeterli mi, vereceğim sorumlulukta kendisini yetersiz hisseder mi sorularını anne babalar cevaplamalı ve ona göre adımlar atılmalıdır. Yani ilk ve önemli kural sorumluluk becerisinin verilmeden önce dikkat edilmesi gereken hususları bilebilmektir. Dikkat edilmesi gerekenleri şöyle maddeleyebiliriz:
Çocuğun gelişimine uygun olarak iki yaşında verilmeye başlanabilir.
Çocuk, gerçek hayatı oyunla öğrenir. Verilmek istenen her beceri “oyun” ile kolay bir şekilde verilebilir. “Hadi odanı topla.” cümlesine kayıtsız kalan çocuk, “Gel bakalım, oyuncak sepetini ne kadar sürede dolduracağız?” cümlesine ilgiyle yaklaşır.
Çocuğunuzu iyi gözlemlemeli ve tanımalısınız. Ancak çocuğunu iyi gözlemlemiş ve tanımış ebeveyn, çocuğuna nasıl yaklaşması gerektiğini bilir.
Olumlu rol model olmalısınız. Sorumluluklarını yerine getirmeyen bir ebeveynin olumlu model olması mümkün değildir.
Çocuğun yapabileceği işlerde müdahaleci, baskıcı, otoriter, tutarsız tutumlar sergilenmemeli ve anne baba tutumu tutarlı olmalıdır. (Yapılan çalışmalar gösteriyor ki ebeveyn tutumları, çocuğun karakterinin oluşmasında ciddi role sahiptir.)[6]
Çocuğunuzun da fikirlerini alabileceğiniz kararlarda düşüncesinin sorulması olumlu hâle getirecektir. Düşüncesinin değerli olduğu dile getirilmeli ve saygı gösterilmelidir.
Bağımsız hareket edebileceği hususlarda bağımsız olmasına fırsat verilmeli, engellenmemelilerdir. Misal, tabağını mutfağa götürmek istemesi, yemeğini kendisinin yemek istemesi buna örnek gösterilebilir.
Ayakkabısını giymek isteyen ve çabalayan üç yaşındaki bir çocuğa çabalaması ve bunu başarması için fırsat verilmedilidir. Genellikle bu tarz durumlarda ebeveyn tahammülsüz davranıp kendisi yapma girişiminde bulunabiliyor. Bu durum sorumluluk sürecini olumsuz etkiler. Çocuklar yaşı gereği ve gelişimlerinin yeni desteklenmesi hasebiyle yavaş hareket eder. Bu oldukça normal bir durumdur. Sabırla onun bu beceriyi kazanabilmesi için beklemek gerekmektedir.
Çocuğun gelişim dönemine uygun olmayan sorumluluklar verilmemelidir. Bu durum özgüven probleminin oluşmasına sebep olmaktadır. Çocuk yapamadığını gördüğünde başarısızlık hissiyatına kapılır ve kendine olan güvenini kaybedebilir.
Tüm bunları dikkate aldıktan sonra sorumluluk becerisini kazandırmak için adımlar atabiliriz.
Ev ortamındaki kurallar ve rutinler net olmalıdır.
Küçük sorumluluklardan başlanılmalıdır.
Neyi neden yapması gerektiği açık ve net bir şekilde anlatılmalıdır. Mesela bitkilerin neden suya ihtiyaç duyduğu, kirlenen tabakların neden yıkanması gerektiği gibi.
Zorlayıcı değil, sevebilecekleri sorumluluklardan başlanılmalıdır. Mesela tohum ekmesi, suyunu vaktinde ve yeteri miktarda vermesi. (İki ila üç yaş grubu için canlılarla ilgili sorumluluk ebeveyn kontrolünde olmalıdır.)
Sorumluluk ilk etapta beraber yapılmalı ve oyunla verilmelidir. Misal, “Hadi bakalım, kim namazı vaktinde kılmak için hatırlatıcı olacak?” gibi.
Seçme hakkı verilmelidir. Misal, “Sarı elbiseni mi, yoksa kırmızı elbiseni mi giymek istersin?” gibi.
İşi nasıl yapması gerektiğini bilmiyorsa nasıl yapılacağı gösterilmelidir.
Yapılacak işlerde yardım isteyerek katılımı sağlanabilir.
Sabırlı ve destekleyici olunmalıdır.
Sorumlulukları mutlaka takip edilmelidir.
Yerine getirilmeyen sorumluluklar devamlı olmamak kaydıyla ve baskıcı bir tutuma maruz bırakmadan tekrar hatırlatılmalıdır.
Sonucunu üstlenmeli ve çözüm yollarını kendi aramalıdır. Mesela oyuncağını ortada bıraktığı için kırılması onu üzecektir. Ebeveynin öfkeyle, “Dikkat etseydin, neden ortalıkta bırakıyorsun?” veya “Tamam, ağlama bir daha alırız.” gibi cümleler kullanması yanlış olacaktır. Çocuğunuzu anlamalı, üzüntüsünü paylaşmasına müsaade etmelisiniz. “Seni çok iyi anlıyorum. Şu ân üzgün hissediyorsun. Ben de sevdiğim bir eşyamı ortada bırakmış olsam ve kırılsa çok üzülürdüm. Bir dahaki sefere ortada bırakmazsın ve eşyalarının zarar görmesini engelleyebilirsin. İstersen sarılabiliriz.” gibi cümleler kullanılmalıdır. Böylece çocuk, duygusunu anlayan anne ve babaya karşı güven hissedecek, yapmış olduğu hatayı kolayca fark edebilecektir.
Yaş grubuna uygun yapabilecekleri sorumluluklar
2-4 Yaş
El ve yüz temizliğini yapabilir.
Dişlerini fırçalayabilir.
Kıyafetlerini kendisi seçebilir.
Giyimi kolay olan kıyafetleri kendisi giyebilir, çıkarabilir. (Yardıma ihtiyaç duyduğunda abartıya kaçmadan yardım edilmelidir.)
Kirli kıyafetlerini kirli sepetine atabilir.
Suyunu kendisi doldurabilir ve içebilir.
Yemeğini kendisi yiyebilir.
Oyuncaklarını kendisi toplayabilir.
Evcil hayvanının su ve mamasını kaba doldurabilir.
Bitki sulanmasında yardımcı olabilir.
Çöpleri çöp kutusuna atabilir.
İsraf etmemesi gerektiğini bilir.
İnfak etmek için birikim yapabilir.
Not: İki ila dört yaş sorumluluğun anlaşılması, sevdirilmesi ve kazandırılması gereken bir süreçtir. Ayrıca çocukların gelişimleri yavaş ilerlediğinden yardıma ihtiyaç duyduklarında duyarlı olunmalıdır. Yardıma duyarlı olunduğu gibi kendisinin yerine getirmek istediği işlevlere de müdahale edilmemeli, fırsat tanınmalıdır.
4-5 Yaş
Kur’ân okuma rutini oluşturabilir.
Namaz vakitlerini takip edebilir.
Yatağını toplayabilir.
Sofra kurmaya yardım edebilir, masayı silebilir.
Yemeğini yardım alarak tabağına doldurabilir.
Yapımı basit yiyecekler hazırlayabilir. Ekmek arası bir şeyler hazırlamak gibi.
Daha az yardımla üstünü çıkarabilir ve giyebilir.
Tohum ekebilir.
Bir çiçek bakımını tamamen üstlenebilir.
Toz alma işlemini yapabilir.
Oyuncaklarını oyuncak sepetine kendisi yerleştirebilir.
Şahsına ait kumbara oluşturabilir.
Problemlerini belirleyebilir ve ebeveyn yardımıyla çözümler üretilebilir.
Not: Bu dönemde çocuklar sorumluluk konusunda daha bilinçli ve neyi neden yapması gerektiğini bildiği süreçtedir. Pek çok sorumluluğu herhangi birine ihtiyaç duymadan yapabilirler. Burada doğru bir şekilde yönlendirmek ve sevdirmek, olumlu kelimelerle (aşırıya kaçmadan) desteklemek önemlidir.
6-7 Yaş
Yedi yaş namaz sorumluluğunu hayatına geçirmesi gereken dönemdir. İmamlık yapmasına fırsat tanınabilir.[7] [8]
Anlatabileceği İslami bir konu belirleyebilir ve belirlenen gün aileye anlatması sağlanabilir.
Sorumluluk duygusu gelişen çocuk artık yardım duymadan kendisi üstünü çıkarabilir ve giyebilir.
Ayakkabısını bağlayabilir.
Yemeğini tabağına yardım almadan doldurabilir.
Yerleri silmek, balkonu yıkamak gibi eğlenceli işleri yapabilir.
Odasını yardımsız toplayabilir.
Çekmecelerini düzeltebilir.
Kıyafetlerini askıya asabilir.
Bulaşık makinesini boşaltabilir.
Problemini belirleyebilir ve çözüm bulabilir.
8-10 Yaş
Allah’a (cc) olan kulluğunun tam olarak farkındadır. Kulluk vazifelerini yerine getirebilir/getirmelidir.
Kendisine uygun plan hazırlayabilir.
Bulaşık makinesini doldurabilir .
Renklileri ve beyazları birbirinden ayırt ederek makineye yerleştirebilir.
Öz bakım becerilerini yerine getirebilir.
Derslerini hatırlatma olmadan yapabilir.
Odasını düzenli tutabilir ve temizleyebilir.
Çamaşırlarını katlayabilir.
Makarna, omlet gibi yapımı basit yiyecekleri hazırlayabilir.
Evcil bir hayvanın bakımını tamamen üstlenebilir.
Harçlıklarından düzenli olarak infak etmesi sağlanabilir.
Çocuğunun kendisine emanet olduğunu bilen ebeveyn, çocuğuna özellikle İslami hususlarda sıkmadan, baskı uygulamadan, sevdirerek ve değer vererek Allah’a (cc) olan kulluğunda doğru model olmalıdır. Namazına dikkat eden bir ebeveynin çocuğu namazına dikkat edecektir. Bulunduğu ortamın emanet olduğuna dikkat eden bir ebeveyn çocuğuna bunu öğretecektir. Doğru söyleyen, eşine yardım eden, eşiyle güzel iletişim kuran ebeveyn, çocuğuna doğru sözlü olmayı ve güzel iletişimi öğretecektir. Çocuklar için söylemden ziyade yapılan davranışlar önemlidir. “Namazını kıl.” diyen ebeveyn namazına dikkat etmiyorsa yirmi dört saat “Namazına dikkat et.” diye nasihat etse bir anlam ifade etmeyecektir. Her sorumluluğun başında Allah’a olan kulluğumuz yer almaktadır.[9]
Her insan kendi gelişimine yönelik yükümlülükleri sürdürebilir. Sorumluluk da sürdürülebilirse kişiye fayda getirir. Önemli olan keyifle öğrenmelerini sağlamaktır. Çocukların bu şekilde kendisini ifade etmesi, kurallara uyması, hayır yanıtını verebilmesi, karar verme gibi kendisini yönetebilme ve özerkleşmesi sağlanmalıdır. Tüm bu bilgiler ancak dikkate alınır ve kişinin hayatında vuku bulursa kişiye fayda sağlayabilir.
Allah (cc) öğrendiklerimizle amel etmeyi kolaylaştırsın.
Âlemlerin Rabbine hamdolsun.
[1]. Oktay, 1999: 116-121; Sürücü, 2007: 16; Meriç ve Özyürek, 2018: 142
[2]. “Ben cinler ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.” (51/Zâriyât, 56)
“Şüphesiz ki biz; göklere, yere ve dağlara emaneti (şer’i sorumluluğu/irade ve mükellefiyeti) teklif ettik. Onu yüklenmekten kaçındılar. Ve ondan endişeye kapıldılar. (Ama) insan onu yüklendi. Çünkü o, pek zalim, pek cahildir.” (33/Ahzâb, 72)
[3]. Yaşar, 2011: 117-120; Çelik, 2014
[4]. Akandere M.: Eğitici Okul Oyunları. Nobel Yayın Dağıtım, s. 2, Ankara 2003
[5]. Öncü, Ç. E. (2002). Erken çocukluk döneminde sorumluluk eğitimi. Çoluk Çocuk Dergisi, 21, 14-17
[6]. Sak, R., Şahin Sak, İ., Atlı, S. & Şahin, B. (2015). Okul Öncesi Dönem: Anne Baba Tutumları. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 11 (3), 972-991. DOI: 10.17860/efd
[7]. Sevgili Peygamberimiz (sav), topluluktaki insanlara, içlerinde en güzel Kur’ân okuyanın kim olduğunu sormuş. İnsanlar da hep birlikte Amr’ı göstermişler. Amr, utangaç bir şekilde başını önüne eğmiş. Peygamberimiz (sav) ona bakıp gülümsemiş. Henüz küçük bir çocuk olan Amr’ı namaz kıldırması için bu insanlara imam tayin etmiş. Amr, daha çocuk yaşta olmasına rağmen yetişkin bireylere imamlık yapmıştır. (bk. Buhari, 4302)
[8]. Aynı şekilde ilk iman edenler arasında henüz çocuk yaşta olan Alî (ra) yer almaktadır.
[9]. وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ
“Hani Lokman, oğluna öğüt verirken demişti ki: ‘Oğulcuğum! Allah’a şirk koşma! Şüphesiz ki şirk, en büyük zulümdür.’ ” (31/Lokmân, 13)
İlk Yorumu Sen Yap