Zarif Oğullar

Birçok erkek profiliyle karşılaşıyoruz. Babamız, eşimiz, dayımız, amcamız… gibi yakınlarımız arasından muhatap olduğumuz erkekler olduğu gibi dışarıda fiillerine tanıklık ettiğimiz yabancılar da var.

Kimilerinin söz ve davranışları bizde rahatsızlığa sebep olurken kimilerininkini takdir ile karşılıyoruz. “Bu övülesi hareketler nelerdir?” mevzusuna değineceğim değinmesine de amacım bu değil aslında. Erkek çocuğu olanlarda bir farkındalık oluşturmak ve bu güzel davranış kalıplarını çocuklarına öğretmeleri için rehber olmaktır niyetim.

Alışverişten dönen bir çift düşünelim. Eve yaya olarak dönüyorlar. Her ikisinin ellerinde de poşetler var. Hanım zorlanıyor tabii. Hem taşırken hem de merdivenleri çıkarken. Bir yandan da çocuklar çekiştiriyor onu. Üstelik alışveriş esnasında hanımına hiç danışmamış eşi, kendi istediklerini almış, hanımı bir şey istediğinde ise kaba bir şekilde reddetmiş onu. Hanım bu sebeple de hayli üzgün.

Bu çifti bir de şöyle hayal edelim:

Birbirlerine danışarak, dinleyerek alışverişlerini bitirmişler. Bey poşetleri taşıyor. Hanım ise çocukların ellerinden tutmuş, sohbet ederek ilerliyorlar. Hanım da bey de huzurlu…

Hangi manzara daha güzel?

Veya başka bir örnek verelim. Taksi çağrılmış ya da şahsi arabayla bir yere gidilecek. Bey çoktan inmiş ve ön koltuğa yerleşmiş bile. Hanım da çocuklar ve çantalarla inmiş geliyor. Arabanın kapısını açıp çocukları yerleştiriyor, çantaları bagaja bırakıyor ve nihayet arka koltuğa yerleşiyor. Bey geç kaldıkları için söyleniyor…

Bu sahneyi bir de şu versiyonuyla düşünelim:

Bey çantaları almış, hanım kapıyı kilitleyip el çantasına anahtarı bırakıyor. Aşağı inince bey, elindekileri bagaja yerleştirip eşine arabanın kapısını açıyor. Hanım oturunca diğer tarafa çocuklar geçiyor ve bey kapıyı kapatıp ön koltuktaki yerini alıyor. Aradaki fark, doğu ile batı arasındaki fark kadar…

Ne kibar ne zarif bir davranış, değil mi?

Ancak bunu yapan babayiğitlerin sayısı yok denecek kadar az.

Peki, bunlar önemli bir ayrıntı mı? Tabii ki… Kibar, zarif, düşünceli ve saygılı bir Peygamber’in (sav) kaba saba ümmeti olduk çıktık. Hevdeçte hanımları taşıyan sahabisine, “İncilere dikkat et! İnci taşıyorsun.” -başka bir rivayette “Zucac/Kırılacak eşya taşıyorsun!”- diyen, hanımlarıyla her daim sohbet edip ilgilenen bir Peygamber modeli var karşımızda. Ama gelin görün ki o modelin zarafetini taşımak şöyle duradursun, haberimiz bile yok…

Neyse lafı uzatmayayım, bu erdemi çocuklarımıza öğretmenin yollarını aktarayım. Yeni bir nesil inşa etmek, kâmil bir nesil… Erkek çocukları 4-6 yaş arasında olanlar çok kısmetli, zira bu tarz davranış kalıplarını öğretme yaşı içindeler. Elbette yaşı büyük olanlar da öğrenecektir, fakat onlar için bu modeller çokça tekrar etmelidir.

Nasıl yapacağız? Yavrumuzla markete her gittiğimizde ona mutlaka bir poşet verip “Poşetleri erkekler taşır, değil mi oğlum? Anneler, ablalar gerekmedikçe poşet taşımaz, yük taşımaz.” mesajını sakince ve her defasında ileteceğiz. Poşetleri taşıdığı için teşekkür etmeyi asla ihmal etmeyeceğiz. Yol boyunca onunla sohbet edeceğiz, düşüncelerine ve hayallerine saygı duyacağız; o da bize saygı duymayı öğrenecek…

Araca binerken “Haydi, bana kapıyı aç bakalım. Kadınlara kapı açılır, değil mi oğlum?” diyerek mesajı net bir şekilde ve her defasında vereceğiz. Başkaları yanımızda olduğunda onların binişlerini de kolaylaştırmasını rica edeceğiz…

Sinirlenip öfkelense bile doğru olanın annesine, ablasına, öğretmenine, arkadaşına… sesini yükseltmeden, kabalaşmadan konuşması ve hislerini güzel bir dille paylaşması olduğunu; biz kendimiz sinirlendiğimiz, üzüldüğümüz ve öfkelendiğimiz vakitlerde öyle yaparak göstereceğiz…

Bu mesajlar çocukta bir “anlayış”, bir “davranış” biçimi inşa edecek. O artık hanımlarla konuşurken ses tonunda ölçülü olması ve kaba davranışlardan kaçınması gerektiğini, işlerini ve düşüncelerini paylaşarak hareket etmenin önemini, onlara yük taşıtmamanın ve yardım etmenin kendisine kattığı saygı ve özgüveni, onlara nezaketen araç kapısı açması ve binişlerine yardımcı olması sayesinde elde ettiği huzuru ve daha pek çok inceliği içselleştirmiş olacak.

Bir yere girerken veya bir yerden çıkarken, asansöre binerken “Hanımlar önden” diyerek güzel olan başka davranış kalıpları da oluşturabiliriz. Ya da bir yere ziyarete giderken “Eli boş gidilmez.” mesajıyla küçücük de olsa bir ikramla, bir hediyeyle, hatta bir çikolatayla göndermeyi alışkanlık hâline getirebiliriz. Böylelikle zihin dünyalarına hiç unutmayacakları zarif erdemler yerleşecektir…

Yapmadığında tenkit etmekten, alaya almaktan şiddetle sakınıp aksine kibar davranışından ötürü ona teşekkür etmeyi ihmal etmemeliyiz

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver