Bidat-ı Hasene Yanılgısı

Kitap: Bidat-ı Hasene Yanılgısı

Yazarı: Abdulkayyum Es-Suheybani

Yayınevi: Ümmülkura

Hamd ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Ancak O’na ibadet eder ancak O’ndan bağışlanma dileriz. Şehadet ederim ki Allah’tan başka İlah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem O’nun kulu ve Rasûlü’dür.

Şüphesiz ki din olgusu tarih borunca bütün toplumların daima kendisi ile karşılaştığı bir ol- gudur. Çünkü bu fıtridir.

“Öyleyse sen yüzünü Allah’a (birleyen bir) hanif olarak dine (Allah’ın o fıtratına) çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır.”(30/Rum, 30)

Bu dini Allah subhanehu ve teâlâ belli alaralıklarla Peygambere hatırlatmıştır. Çünkü Allah insanı belli bir istikamet, bir görev ve bir iş için yaratmıştır.

“Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”(51/Zariyat, 56)

Ne zaman insanın kulluğunda sorunlar mey- dana gelmişse yani din değiştirilmiş, iman ve tevhidin yerini küfür, şirk ve tağut almışsa Allah subhanehu ve teâlâ gönderdiği bir Peygamber ile bunu düzeltmiştir.

Genelde bütün dinlerin, özelde müntesibi olduğumuz İslam dininin tahrif edilişine ve ta- raftarlarının küfür ve şirke dalmalarına, yani bu dinin indirilen din olmaktan çıkarılıp uydurulan din haline gelmesinin en büyük sebebinin bidat olduğu görülecektir. Bidat adeta bir elmanın için- deki kurt gibidir. Onu içeriden kemirir. Öyle bir hale getirir ki elma dış görünüşü itibarı ile elma- ya benzese de içeriği elma olmaktan çıkmıştır. Bidat da aynen böyledir. Bugün din adına uydu- rulan bidat, şirk ve tağutlara itaat; başka dinlerin müntesipleri tarafından bu dine sokulmamıştır. Örnek olarak; kabir şirki, şefaat, rabıta vs. gösteri- lebilir. Bunlar dikkatlice incelendiğinde bunların temelinde bidat olduğu görülecektir. Ve bunlar bu dinin taraftarları tarafından yapılmıştır. Ve bugün kendilerini İslam’a nispet eden toplumlara baktığımızda indirilen dini değil, uydurulan bir din yaşadıkları görülecektir. Uydurulan dinin kitabı da şüphesiz bidattır. Denilebilir ki bidatla mücadele şirk ve tağutla mücadele kadar önem- lidir. Çünkü bidat; şirki, küfrü ve tağuta itaatı doğuran ana hücredir. Bu hücrelerin bu dinin içerisinde kendisine yer bulmasını sebebi ise

‘Bidat-ı Hasene (iyi bidat)’ yanılgısıdır.

İşte bu ay tanıtımını yaptığımız bu eser de bu yanılgıyı yani bidat-ı hasene yanılgısını konu edinmiştir. Yazar, kitabında özellikle bidatçıların umde delil olarak kabul ettikleri Ömer’in radıyallahu anh: “Bu ne güzel bidattır” sözünün, yanlış anlaşıl- dığı üzerinde durmuştur. Ve sonuç olarak bütün bidatların kötü olduğunu konu edinmiştir. Ve son olarak diyelim ki en iyi bidat hiç olmayan bidattır.

Duamızın sonu Allah’a hamd etmektir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver