Bu da ne? Yemyeşil bir orman. Çeşit çeşit ağaç var. Her biri bulutlara kadar uzanmış. Gök masmavi. Ağaç dalları arasından güneşin parıltısı vuruyor yüzüne… Kuş sesleri eşlik ediyor bu güzel manzaraya. Ve bir su sesi… Nereden geliyor bu ses? Yürüyor. Daracık bir patika yol… Eğri büğrü… İlerliyor. Su sesiyle beraber insan sesleri de geliyor kulağına. Fısıltıyla konuşuyorlar… Henüz görme mesafesinde değiller. İlerliyor… İşte oradalar. Ne kadar kalabalık. Bir şeyin başında durmuşlar. Eğilmiş ona bakıyorlar. Aralarına sokuluyor. Küçücük bedeni ile kalabalığı yarıp öne geçmeye çalışıyor. Bir su pınarı. Öyle güzel çağlıyor ki. Sesi mest ediyor insanı. Herkes başına üşüşmüş bu sesi dinliyor. Kimileri kana kana içiyor sudan. Ağızları tatlandıran, susuzluğu gideren bir içecek. İçen bir daha, bir daha içmek istiyor. İzdiham yok. Herkes içmek için sırasını bekliyor. Fakat o da ne… Su yavaş yavaş azalıyor. Anlam veremiyor kimse buna. Şaşırıyorlar. Bir panik oluyor aralarında. Fısıltılar yerini acı feryatlarla bırakıyor… Suya kandık seninle… Gitme diyorlar tek bir ağızdan… Gitmeeee…
Rafi feryat ile yatağından doğruldu. ‘Gitme’ diyor, bir yandan da ağlıyordu. Anne ve babası onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Ama nafile. Sayıklıyordu:
__ Peygamberim… Canım Peygamberim. O pınar, gürül gürül akan kaynak, Allah’ın elçisi idi. Su kurudu… Sesi durdu… Su kurudu…
__ Oğlum sakin ol yavrum. O, bizimle. Bak birazdan namaz kıldıracak hepimize…
Bu söz onu biraz da olsa sakinleştirmişti. Ayağa kalktı. Onun kalkmasıyla dışarıdan Bilal b. Rabah’ın sesinin duyulması bir oldu. Sabah ezanları okunuyordu. Herkes abdest alıyor, Mekke’de cemaatle namaz kılacak olmanın heyecanını yaşıyorlardı. Namaz için ayrılan bölümde toplanmıştı herkes. Sabah namazını eda ettiler. Ardından herkese Urene vadisinde toplanılması emredildi. Rasûl orada ashabına bir konuşma yapacaktı. Kalabalık, vadideki yerini almıştı. Canım Peygamberimin üstüne çıkabileceği ve böylelikle sesini duyuralabileceği büyükçe bir kütük getirdiler. Damadı Ali elini tuttu ve Canım Peygamberim kütüğe çıktı.
Bembeyaz bir teni vardı. Gümüş gibi parlıyordu. Gözbebekleri iri ve siyahtı. Saçlarını ihrama girerken toplamıştı. Allah’a hamd edip, O’nu övdükten sonra şu konuşmayı yaptı:
“Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardım isteriz. Allah kime hidayet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Tektir, eşi, ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve Rasûlü’dür.”
“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O’da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmuttallib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir. Lakin ana paranız size aittir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız.
Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün âdetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib’in torunu Iyas b. Rabia’nın kan davasıdır.
Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir.
Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman, Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslümana kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.
Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahi bir köle başınıza emir olarak tayin edilse, sizi Allah’ın kitabı ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
• Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
• Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.
• Zina etmeyeceksiniz.
• Hırsızlık yapmayacaksınız.
İnsanlar! Yarın beni, sizden soracaklar, ne diyeceksiniz”
Hepimiz birden şöyle dedik:
“Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!”
Bunun üzerine Canım Peygamberim şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu:
“Şahit ol ya Rabb! Şahit ol ya Rabb! Şahit ol ya Rabb!”
Devam edecek inşallah…
İlk Yorumu Sen Yap