Allah’a hamd, Rasûlü’ne salât ve selam olsun.
Su, yetişkin bir insanın vücut ağırlığının yarısından fazlasını oluşturan ve canlıların kendisinde hayat buldukları bir nimettir. Allah subhanehu ve teâlâ Kur’an’da su hakkında; suyun rahmet olduğunu, kendisiyle türlü türlü mahsuller çıkardığını, ekinlerin bittirdiğini, ölü beldeleri canlandırdığını, insanı sudan yarattığını vb. suyun ehemmiyetini de bize bildirmektedir.
Vücuda alınan suyun çoğu ince bağırsakta az bir kısmı da kalın bağırsaktan emilerek bedene dahil olur. Hücre içinde oluşan metabolik su da vücut sıvılarına geçer. Vücuttaki su sürekli olarak yenilenir. Toplam vücut suyunun yaklaşık yarısı ortalama on gün içinde dışarıdan alınan su ile değiştirilmektedir. Bu oran vücut suyunun sürekli yenilendiğini gösterir. Suyun vücuttaki devir hızı günde yetişkinlerde yaklaşık %6 küçük çocuklarda ise %15’e yakındır. Bu yüzden gövde büyüklüğü ile ters orantılı olarak çocukların su gereksinimleri yetişkinlerden daha fazladır, enerji harcaması göz önüne alındığında ise her kalori için yetişkinlerin ortalama 1 ml. bebeklerin ise 1,5 ml. kadar su alması gerekir.
Fazla tuz tüketimi, ishal, terleme, ateşli hastalıklar, sıcak ortamda çalışmak gibi durumlarda su ihtiyacı artar. Sağlıklı kişilerin su ihtiyaçlarını karşılaması kolaydır. Bunu karşılarken de besin değeri olmayan asitli içecekler ya da çay ve benzerleri yerine evde taze sıkılmış meyve suları içmek daha besleyicidir. Vücut su yetersizliğine çok dayanıksızdır. Hastalıklar ve su kaybının çok yoğun olduğu durumlarda vaktinde su ihtiyacı karşılanmazsa hayati tehlike söz konusu olur. Su yetersizliğinden en hızlı etkilenen sistemler özellikle bağışıklık sistemi, kalp/dolaşım sistemi ve sindirim sistemidir.
Bir canlının yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmesi için özellikle kaybettiği suyun gün içinde mutlaka yerine konulması gerekir. Normalde en fazla su kaybı böbrekler ile olur ve idrarın %95 kadarı sudan oluşur. Yetişkin bir birey gün içinde ortalama 40 gram civarında artık maddeyi idrarla dışarı atar. Böbreklerin saklayıcı, düzenleyici ve yönetici görevleri vardır. Gün içinde 100 ile 180 litre dolayında böbreklere kan gelir. Bu kadar yüksek miktarın içinden gerekli maddeler ve suyun büyük bir bölümü tekrar emilir. İdrarla su kaybı yetişkinlerde gün içinde 1 ila 1,5 litre dolayındadır. Çeşitli hastalıklarda idrarın artışı ya da azalışı da böbreklerin çalışması ile ilgilidir, şayet böbrekler aracılığıyla atılması gereken atık maddelerin atılması için yeterli miktarda su içilmediğinde vücut bunu kendi suyundan yapmaya başlar ve kişinin vücut suyundan azalmalar olmaya başlar. Bu da zamanla yıpranan bir beden, hastalıklar ve bazen ölüme dahi götürebilecek boyutlara çıkabilmektedir.
Normal şartlarda yetişkinlerin günlük toplam su kaybı 1,5-2,5 litre dolaylarındadır. Bu miktar normalden fazla terleme, kusma, ishal, gebelik, emziklilik ve hastalık gibi durumlarda çoğalır. Vücuttaki su oranının %5’ine kadar düşme olduğunda sorunlar belirmeye başlar. Başlarda bitkinlik ve huzursuzluk olarak fark edilirken zamanla kronik hastalıklara (baş ağrıları, eklem/kas ağrıları, stres, ciltte kaşıntı, organlarda yıpranmalara) sebebiyet vermektedir. Bunun sebebi: hücreler yaşamsal faaliyetleri için yeterli miktarda su bulamadıklarında kendilerine gerekli olan suyu kandan çekmek durumunda kalırlar. Bu durumda kalp zorlanır, böbrekler yeterli düzeyde çalışamazlar ve buna bağlı olarak karaciğerin yükü artar. Tüm bunlar kandaki atık maddelerin temizlenememesi ve idrarla atılamamasına bağlı organlarda birikmesine ve hastalıklara sebep olmaktadır. Vücut asidik bir hale gelir. Kronik hastalıkların en önemli sebebi; vücudun asidik bir hale gelmesidir. Vücut asiditesinin düzelmesinin yollarından biri ve en önemlisi, vücudun yeterli su düzeyine çıkarılmasıyla olur.
Günlük tüketilmesi gereken su miktarı kişinin yaşına, bedenine, günlük yaşantısında çalışma şartlarına, hava şartlarına, hastalık durumlarına göre değişkenlik göstermekle beraber ortalama bu miktar 1,5 ila 2,5 litre arasında değişkenlik göstermektedir.
Günlük almamız gereken suyun büyük bir kısmını; yaklaşık %50’sini içeceklerden, %35-40’ını yiyeceklerden, % 10-15 kadarını (metabolik su) besin öğelerinin hücrelerde oksitlenmesi/yakılması sonucu oluşan sudan karşılanır. Vücut susuz kaldığı durumlarda özellikle baş ağrısı, vücudun belli bir bölgesinde sıcaklık/soğukluk hissi, ağız kuruluğu, deride kuruluk, idrara az çıkma, sürekli yorgunluk, sersemlik, kas krampları, bulantı, sürekli sindirim problemleri ile kendini göstermeye başlamaktadır. Vücudun susuzluğunu ölçmenin etkili yollarından idrar rengine bakılarak; koyu sarı, kırmızımsı veya kahverengi gibi renkler ve ağır kokulu olmasıdır.
İçme sularının fiziksel özelliklerinden en önemlisi; suyun berrak, renksiz ve kokusuz olmasıdır. Özellikle içilen hazır suların bekletildikleri kaplar, havasız kalmaları ve güneşe maruziyet gibi durumlar suyun canlılığını yitirmesine, var olan doğal özelliğini kaybettiği için de şifa olmaktan çıkmasına neden olmaktadır.
Suyun vücut için önemli etkilerinden bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:
1. Hiçbir canlı susuz yaşayamaz. İnsanın 7 günden fazla susuz kalamadığı kabul edilmektedir.
2. Göreceli su yetersizliği vücudun bazı işlevlerini önce bastırır, sonra öldürür.
3. Su canlılığın temel enerji kaynağıdır.
4. Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üreterek bize yaşam gücü verir.
5. Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.
6. DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır.
7. Bağışıklık sisteminin (bütün mekanizmalarının) merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi, kanser de dahil olmak üzere çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.
8. Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır.
9. Eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir.
10. Omurgadaki diskler için olmazsa olmaz olup su yastıklarına dönüşmesini sağlar.
11. Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler. Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur.
12. Vücudun soğutma (terleme) ve ısıtma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir.
13. Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve elektriksel enerji verir.
14. Vücuttaki sinirsel aktivite ve sinir ileticilerin üretimi için vazgeçilmezdir.
15. Beyinde üretilen bütün hormonların üretimi için gereklidir.
16. Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler.
17. Akciğerlerde oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır. Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır.
18. Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir.
19. Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür.
20. Dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur.
21. Bütün besinlerin, vitamin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında görev yapar.
22. Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.
23. Uykuyu düzenler.
24. Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve gençlik enerjisi verir.
25. Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.
26. Gözlere canlılık ve parlaklık verir.
27. Göz tansiyonunu dengede tutmaya yardım eder.
28. Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenf bezi kanseri oluşumunun önlenmesine yardımcı olur.
29. Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için çok gereklidir.
30. Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su içilip düzenli yürüyüş gibi basit bir fiziksel aktivite dahi inatçı kiloların verilmesinde çok faydalıdır.
31. Kadınlarda adet öncesi ağrıyı ve ateş basmasını hafifletir.
32. Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır.
33. İnsan vücudunda ‘dehidrasyon’ (bedenin çok fazla sıvı kaybetmesi) sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.
Toplum olarak bizlerde su içme alışkanlığı olmadığı gibi haliyle küçük çocuklarımıza da çok az su içirmekte ve onlarında su içmeme alışkanlığının olmasına sebep olmaktayız. Kendimiz su içmeyi alışkanlık edinmeli ve sık sık çocuklarımıza da su içirip, alışkanlık etmelerini sağlamalıyız. Sağlıklı su içmek; bir an da içilen yüklü miktarda su içmek değil, bilakis belli aralıklarla gün içine yayılmış su içimidir.
Güne bir bardak ılık su içerek başlayın ve gün boyunca en az 8-10 bardak su için.
Çay, kahve, kuru yemek ve tuzlu yiyecek sonrasında mutlaka su için, çünkü bunlar su kaybına neden olurlar.
Yemek esnasında su içmeyin yemekten yarım saat önce ve bir saat sonra içilmeli
Kendinizi iyi hissetmiyorsanız ve üzerinizde bir gerginlik varsa bir bardak su için ve Allah Rasûlü’nün dediği gibi; suyla güzel bir abdest alın.[1]
Sözümüzün sonu; Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.
İlk Yorumu Sen Yap